11 Eylül ve 12 Eylül Dünya Tarihinde Bir Milat !

Ayla Berkin

Onursal Üye
Katılım
13 Haz 2008
Mesajlar
386
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Konum
Gazimagosa
Web sitesi
www.aylaberkin.com
11 EYLÜL VE 12 EYLÜL
DÜNYA TARİHİNDE BİR MİLAT !


Peş peşe iki önemli olayın yıldönümünü yaşadık.

Birincisi, sonuçları itibariyle bütün dünyayı etkileyecek, 11 Eylül saldırıları. Bu öylesi bir saldırıydı ki Orta Doğu’da tüm dengeleri değiştirdi. ABD’nin Afganistan’a saldırısına yasal bir zemin hazırladı. Tıpkı Irak’ın Kuveyt’i işgali gibi!

ABD’nin,100 yıllık Orta Doğuya yönelik, dengeleri, ABD lehine değiştirme planının bir parçası olmuştu. İkiz kulelere saldırıların bir komplo olduğu söylentisi hala bir açıklık kazanmasa da, o günden sonra cereyan eden olaylara bakıldığında, ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesini de düşündüğümüzde, komplo fikrinin de pek de yabana atılmaması gerekir. Kaldı ki ABD ikinci Körfez Savaşını da Irakta kimyasal silah var diye gerekçe göstererek başlatmıştı. Afganistan’a saldırıyı yasal bir zemine oturtmak için de pek ala İkiz Kulelere böyle bir saldırı planlamış olması da olasılıklar içindedir.

İslami terör kavramı da bu olaydan sonra ortaya atıldı. Ve Tüm İslam ülkeleri bu terör yakıştırmasından nasibini aldı.

AB ülkeleri de ABD ile birlikte İslam Ülkelerine cephe aldı ve ABD’nin katliamlarına göz yumdu. Hatta onlarda bu katliamlara katıldılar.

11 Eylül aslında dünya da ABD açısından bir milat olmuştur. 11 Eylül öncesi ABD ve Dünya. 11 Eylül sonrası ABD ve Dünya.

11 Eylül öncesinde Orta Doğu da karmaşa Irak’la sınırlı kalmıştı. Fakat 11 Eylülden sonra Irak’ı yakan ateş, bu kez Afganistan’dan yayılarak bütün Orta Doğu’yu sardı. Ve Orta Doğu da dengeler ABD lehine bozulmaya başladı.

İkiz Kulelere saldırı tüm dünyayı ve Türkiye’yi de etkiledi. Bu olaydan sonra Türkiye BOP’un eş başkanlığını üstlendi.

Salt Türkiye’yi etkilediğini sandığımız fakat altında yine ABD’nin parmağının olduğu ve yine bu 100 yıllık Planın bir parçası olan ikinci olay ise 12 Eylül 1980 darbesiydi.

12 Eylül 1980 darbesi, Türkiye'de halkın büyük bir bölümü tarafından da kabul gördü. Çünkü ülke de siyasi ve ekonomik alanda büyük bir karmaşa yaratılmıştı. Hükümet işlenen sayısız siyasi cinayetler, ekonomik iflası bu darbeyi haklı kılmıştı.

Böyle olunca da darbe bir kurtuluş gibi görünmüş, hatta darbe liderleri siyasi alanda da kabul görmüştü.

12 Eylül 1980 öncesinde 19 ilde sıkıyönetim uygulanıyordu.

Darbe sonrası tüm siyasi cinayetler sona erince insanımız düşünmeye başladı. “Güvenlik kuvvetleri bunu daha önce niye engelleyememişlerdi”. Bu durumda ki gariplik, darbe gecesi ABD Başkan Jimmy Carter'a "bizim çocuklar işi bitirdi" anlamında bir mesajın, bir toplantının ortasında iletildiğinin anlaşılması da, 12 Eylül öncesi ve sonrasında ABD'nin payı olduğunun açık kanıtıdır.

Evet 12 Eylül belki Türkiye’nin iç meselesi gibi görünüyor fakat, daha sonra bu darbelerin yapanların tutum ve davranışlarından da Türkiye için değil ABD için yapıldığı da anlaşılmaktadır.

O darbelerden sonra sivil hayata dönüşümüzden itibaren Türkiye’nin siyasi hayatı ve dış ilişkileri tamamen değişmiştir. Türkiye çağ atlamış, Kürt sorunu boyut değiştirmiştir. İlk kez Türkiye’nin eyaletlere bölünmesi darbe lideri Kenan Evren tarafından ortaya atılmıştır. Başkanlık Tartışması yapılmaya başlanmıştır.

Kısacası ABD’ye paralel Türkiye de bu yola girmiştir.

Bu gün yaşadıklarımızda o iki olayın devamıdır. Her ikisi de çok kanlı olaylarla başladı. ve hala da kanlı olaylarla devam etmektedir.

ABD dünyaya ayar çekmektedir. Ve bu ayar nedense yalnız İslam ülkelerine ve Müslüman halkın yoğun olarak yaşadığı ülkelere çekiliyor. İkinci ayar ise Türklük üzerine yapılıyor. Bunun da en bariz örneğini Kıbrıs’ta yaşamaktayız. Kıbrıs’ta Türklük Kıbrıslılıkla yer değiştirmektedir. Batı Trakya da ise Türklük Müslümanlıkla yer değiştirmektedir.

Evet 2 olay, ikisi de birbirinden çok uzak ve farklı ülkelerde meydan geliyor ama ikisinin de ortak çıkış noktası ABD’nin Büyük Orta Doğu projesi.

Bu gün geldiğimiz nokta da ise ABD bu durumu en güzel şekilde geliştirmektedir. O geliştikçe, demokrasi getirdiği ülkeler de gerileyerek onun modern sömürgeleri olacaktır.


Ayla Berkin
12.O9.2011

 
Üst