11 Mayıs 1918 Birleşik Kafkasya Cumhuriyeti

Volkan

-Otağ Hanı-
Katılım
20 Haz 2008
Mesajlar
969
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Altaylar
Çarlık Rusyasının yıkılışını hazırlayan olayların başlangıcı 1904-1905 Rus-Japon savaşına ve 1905 ihtilaline kadar uzanmaktadır. Bu dönemin gelişmelerini kısaca şöyle özetleyebiliriz:

1891 yılında “Transsibirya” demiryolunun inşasına başlayan Rusya, 1904 yılında bu demiryolunun büyük kısmını bitirdi ve Uzakdoğu’da Çin ve Japonya’ya karşı bir nüfuz elde etti. Bu arada, 1894-1895 yıllarındaki savaşta Japonya’ya yenilen Çin hükümeti, Port-Artur limanını Japonya’ya bıraktı. Bu bölgeyi Rusya’ya katmayı planlayan Çar hükümeti Port-Artur’u işgal ederek Çin denizine ayak bastı. Rus ilerleyişini durdurmak isteyen Japonya 1902 yılında İngiltere ile bir ittifak kurdu. Rusların geri çekilmeyi reddetmeleri üzerine Japonya 1904 yılında Rusya’ya savaş ilân etti. Japonlar karşısında ağır bir yenilgiye uğrayan Rusya, 3 Ocak 1905’te Port-Artur kalesini kaybetti ve Japonlar Rus ordusunun 30 bin askerini esir aldılar. Bu sırada Rusya’daki iç karışıklıklar ve sosyalist mitingleri Çar hükümetini bir an evvel savaşı bitirmeye zorladı. 23 Ağustos 1905 tarihinde Rusya ile Japonya arasında barış imzalandı. Bu savaşta Rusya’nın kaybı ölü, yaralı ve esir olarak 400 bin kişiydi.

1904-1905 Rus-Japon savaşına Kafkasya halklarından zorla asker alınması, Kafkasya halklarının Rus hükümetine güvenini sarsmıştı. 1905 yılında bütün Rusya’da patlak veren isyanlar ve ihtilal hareketi Kafkasya’da da yankılanmakta gecikmedi. Zaten XIX. Yüzyıl sonlarından itibaren Rusya’ya karşı her fırsatta ayaklanmaya devam eden Kafkasya halkları, “abrek” adını verdikleri silahlı savaşçılarla Rus ordusuna karşı Kafkas Dağları’nda bir gerilla harbi vermekteydiler. 1900-1913 yılları arasında Çeçenistan’da ve Dağıstan’da Ruslara karşı gerilla savaşını yürüten Abrek Zelimhan bunların en ünlülerinden biriydi. Dağıstanlı, Çeçen ve İnguşlardan oluşan çetesiyle Rus hükümetine zor günler yaşatan Abrek Zelimhan, 1913 yılının sonbaharında hastalanıp dinlenmeye çekildiği Şali adlı Çeçen köyünde Rus askerlerine ihbar edildi. Kaldığı ev kuşatılan Abrek Zelimhan, son kurşununa kadar kendini savunduktan sonra evden dışarı çıktı ve Rusların yaylım ateşiyle canını teslim etti.

Adigey’de, Karaçay-Malkarda, Kabardey’de, Çeçenistan ve Dağıstan’da abreklerin hürriyet mücadelesi hız kesmeden devam etti. 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı’nda Rusya’nın yenilmeye başlaması Kafkasya halklarına bağımsızlık yolunda umut verdi. Bu sırada, Osmanlı devleti topraklarına sürülmüş olan Kafkasya göçmenlerinin kurdukları cemiyetlerin temsilcileri 1916 yılında Berlin ve Viyana’ya giderek, Rusya esareti altındaki Kafkasya halklarının durumunu Avrupa devletlerine anlattılar. Haziran 1916’da Lozan’da toplanan Esir Milletler Kongresi’ne katılan Kafkasya temsilcileri Çerkezistanlı İsmail Bidanuk ile Dağıstanlı Seyyid Tahir Elhüseyni, Kafkasyalıların milli kahramanı İmam Şamil ile Dağlıların hürriyet savaşlarını dile getirerek, Avrupa’da Kafkasya’nın Rusya esaretinden kurtarılması için faaliyette bulundular.

Çarlık rejiminin sonunu hazırlayan Şubat 1917 ihtilali Kafkasyalılara bağımsızlık fırsatını vermişti. Rusya’nın çözülmeye başladığını gören Kafkasyalılar 8 Mart 1917’de Terekkale (Vladikavkaz) şehrinde Birleşik Kafkasya Dağlıları Birliğinin Geçici İdaresi adlı millî bir teşekkül meydana getirdiler. Bu teşekkülün öncülüğüyle bütün Kafkasya’dan gelen 500 temsilcinin katılımıyla 3-7 Mayıs 1917 tarihleri arasında Birinci Genel Kuzey Kafkasya Kongresi toplandı. Kongrede dil bakımından aralarında farklar bulunan Kafkas halklarının gelenek, görenek ve hayat felsefesi yönünden bir millet halinde birleşip kaynaştıkları vurgulandı. Andi şehrinde 18 Eylül 1917’de toplanan ikinci kongreye katılan 1.500 temsilci Birleşik Kafkasya Dağlıları Cumhuriyetinin anayasasının temel ilkelerini belirledi. Bu ilkeler arasında Kafkasyalıların siyasî bir birlik teşkil ettikleri ve bu birlik içinde her kabilenin tam bir özerkliğe sahip olacağı gibi önemli maddeler yer almaktaydı.

Ekim 1917 ihtilaliyle Bolşevikler Rusya’da iktidarı ele geçirdiler. Rusya sınırları içinde yaşamakta olan Müslümanların sempatisini kazanmaya çalışan Merkezi Hükümet, 24 Kasım 1917’de “Rusya halklarının hakları beyannamesi”ni yayınladıktan hemen sonra, “Rusya’nın ve Doğu’nun bütün Müslüman işçilerine” hitaben özel bir çağrı neşretti. Bu çağrıda Müslümanların inanışlarına ve geleneklerine saygı gösterileceği vaat ediliyordu. Lenin ve Stalin imzalarını taşıyan bu tarihi belgede şunlar dile getiriliyordu:

Rusya Müslümanları, Volga ve Kırım Tatarları, Sibirya ve Türkistan Kırgızları ve Sartları, Kafkas Ötesinin Türk ve Tatarları, Çeçenler ve Kafkas Dağlıları, sizler!...Camileri ve ibadethaneleri yıktırılmış, inanışları ve gelenekleri Çarlar ve Rusya’nın yıkıcıları tarafından boğulmuş olan sizler!...İnanışlarınız ve gelenekleriniz, milli ve kültürel kurumlarınız bundan sonra serbesttir ve dokunulmazlık içindedir. Milli hayatınızı serbestçe ve müdahalesiz şekilde organize ediniz. Bu sizin hakkınızdır. Biliniz ki, haklarınız Rusya’nın bütün halklarının hakları gibi, İhtilalin bütün gücü ve onun organları olan milletvekilleri, işçiler, askerler ve köylülerin Sovyetleri tarafından korunacaktır. O halde, bu ihtilali destekleyiniz…

Birleşik Kafkasya Dağlıları Geçici Hükümeti Rusya’dan ayrılarak bağımsız bir devlet kurduğunu daha 20 Kasım 1917 tarihinde duyurmuştu. Kafkasya’nın bağımsız bir politika izlemesi bölgedeki Rus, Kazak ve Ukraynalıları rahatsız etmiş ve bölgenin birliğini parçalamak için harekete geçmişlerdi. Kafkasya birliğinin parçalanma tehlikesi üzerine, Ruslara karşı ittifak imkânlarını araştırmak ve Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan devletlerinden oluşan Mevarayi Kafkas (Kafkas Ötesi) Konfederasyonunun durumunu anlamak, aynı zamanda da Kafkasya’nın bağımsız devlet olmasını sağlayıp bu konuda Türkiye’den yardım istemek üzere Abdülmecit Çermoy ve Haydar Bammat başkanlığında bir heyet 1918 Nisanında Trabzon’a geldi. Kafkasyalılar en muhtaç oldukları maddî yardımı Türkiye’den bekliyorlardı.

Karadeniz iskelelerinden yardım almaları mümkün olmadığı için, Kafkasyalılar Türkiyenin kendilerine yapacağı silah ve cephane yardımının Mevarayi Kafkas Konfederasyonu ile anlaştıktan sonra kara ve demiryolu vasıtasıyla yapabileceğini belirtmişlerdi. Bu itibarla Osmanlı devletinin Kafkasya’ya yardım etmek istemesi yetmiyor, Kafkasya ile Kafkas Ötesi arasında barış ve dostluğu sağlayıcı bir rol üstlenmesi de gerekiyordu.

Kafkasya heyeti Enver Paşa ile görüşmek üzere Batum’a gitti. Heyetin tekliflerini kendi siyasetine uygun bulan Enver Paşa onları İstanbul’a getirerek hükümetin diğer üyeleriyle görüşmelerini sağladı. Böylece Osmanlı siyasî ve askerî çevrelerinde Kafkasya meselesi bir anda ön plana çıktı. Basında da heyetin faaliyetleri hakkında olumlu yazılar yazılmaya ve Kafkasya’nın Türkiye için taşıdığı önemi belirten yorumlar çıkmaya başladı.

Kafkasyalılar 11 Mayıs 1918’de Birleşik Kafkasya Cumhuriyetini kurduklarını ilan ettiler ve bunu Osmanlı devleti ile diğer ülkelere birer nota ile duyurdular. Notada şu maddeler yer almaktaydı:

1- Kafkasya Dağlıları Birliği, Rusya’dan ayrılarak müstakil bir devlet kurma kararı vermiştir.

2- Yeni devletin ülke sınırları kuzeyde Dağıstan, Terek, Stavropol, Kuban ve Karadeniz vilayetlerinin eski coğrafi sınırları, batıda Karadeniz, doğuda Hazar Denizi olacak, güney sınırları Maverayi Kafkas (Kafkas Ötesi) hükümeti ile daha sonra tesbit edilecektir.

Birleşik Kafkasya Cumhuriyeti’nin nüfusu 4.221.860 kişiden oluşuyordu. Bunların içinde asli unsur olan Kafkasya halklarının sayısı 3.228.259 kişi idi. Kazak, Rus ve Ukraynalılardan oluşan Slav nüfusu 892.362 kişi idi. 100.969 kişilik nüfus ise Ermeni, Yahudi, Gürcü, Rum, Tatar v.s. gibi yabancı unsurlardan oluşuyordu.

Birleşik Kafkasya Cumhuriyeti’nin kabul edilen bayrağında 7 yıldız yer almaktaydı. Bu 7 yıldız, Cumhuriyeti oluşturan 7 eyaleti temsil etmekteydi. Bu eyaletler: Abhazya, Adigey, Kabardey, Karaçay-Malkar, Osetya, Çeçen-İnguş ve Dağıstan idi.

Osmanlı devleti Birleşik Kafkasya Cumhuriyeti’ni hemen tanıdı. Enver Paşa da her türlü yardımın yapılacağını resmen taahhüt etti. Birleşik Kafkasya Cumhuriyeti’nin İstanbul tarafından tanınması Rusya’nın şiddetli tepkisine yol açtı. Bu şekilde Türkiyenin nüfuz ve hâkimiyeti Kafkasya’ya yayılmış bulunuyordu.

Kafkasya’nın istiklalini ilan etmesi Türk basınında büyük yankılar uyandırdı. 14 Mayıs 1918 Salı tarihli Tasvir-i Efkâr gazetesi “Şimali Kafkasya İlan-ı İstiklâl Etti” başlıklı haberinde yeni devletin sınırları, yüzölçümü ve nüfusu konularında ayrıntılı bilgiler verdikten sonra “Kafkasya’da bir Türk Hükümet-i İslamiyesi’nin kurulması biz Türkler ve Osmanlılar için ayrıca sevinç ve memnuniyetle karşılanacak hayırlı bir hadisedir” yorumu yapılıyordu.

Rusya’nın tehditlerine aldırmayan Türkiye 8 Haziran 1918’de Batum’da Birleşik Kafkasya Cumhuriyeti murahhasları ile bir dostluk anlaşması imzaladı. Bu anlaşma gereğince Türk Hükümeti Birleşik Kafkasya Cumhuriyetine askerî yardımda bulunmayı ve dış tehlikelerden korumayı üzerine almıştı.

Osmanlı Devleti Hükümeti ile Kafkasya Dağlıları Birliği Hükümeti arasında imzalanan dostluk antlaşmasının bazı maddeleri şöyleydi:

1- Hükümet-i seniyye ile Kafkasya Cibaliyyunu İttihadı hükümeti arasında daimi müsalemet ve müstakır muhadenet hüküm-ferma olacaktır.

(Osmanlı Hükümeti ile Kafkasya Dağlıları Birliği Hükümeti arasında daimi barış ve istikrarlı dostluk hüküm sürecektir.)

2- Kafkasya Cibaliyyunu İttihadı hükümeti tarafından taleb vuku’unda , hükümet-i Osmaniye, intizam ve asayiş-i dahilinin temin ve iadesi için lede’l icab silah kuvvetiyle muavenette bulunacaktır.

(Kafkasya Dağlıları Birliği Hükümeti tarafından talep edildiğinde, Osmanlı Hükümeti düzen ve iç güvenliğin sağlanması ve eski haline getirilmesi için gerektiğinde silah gücüyle yardımda bulunacaktır.)

8 Haziran 1918 tarihinde Batum’da düzenlenen antlaşma metninin altında Birleşik Kafkasya Cumhuriyeti temsilcilerinden Haydar Bammatov, Abdülmecid Tapa Çermoyev, Ali Han Kantemir, Zubeyr Timurhan, Mehmet Kadı’nın imzaları bulunmaktaydı. Çeçen kökenli Abdülmecid Tapa Çermoyev Hükümet Başkanı, Kumuk kökenli Haydar Bammatov ise Dışişleri Bakanı idiler.

Kafkasya’nın kaybı Lenin’in deyimiyle hayat kaynağına giden yolların elden çıkması demekti. Rusya’nın hayat kaynağı ise Kafkas Ötesindeki Bakü petrolleriydi.

Lenin, Astrahan yolu ile Dağıstan üzerinden Kafkasya’ya Kızıl Ordu tümenlerini sevk etmeye başladı. Öte yandan İngilizler tarafından silahlandırılmış bir donanma ile desteklenen Beyaz Rus ve Ermeni kuvvetleri de güneyden Kafkasya’ya saldırdılar.

Kafkasya’nın Rus işgaline uğraması üzerine Türk Hükümeti harekete geçerek Dağıstan üzerinden Kafkasya’ya “Kafkas İslam Ordusu” adıyla teşkil olunan askerî birlikler gönderdi. Bunun üzerine Beyaz Rus ve Ermeni orduları güneye çekildiler. 6 Ekim 1918’de Derbend’i ele geçiren Kafkas İslam Ordusu, Doğu Kafkasya’yı hâkimiyet altına aldı. 7 Kasımda Şamilkale şehrinin kurtarılmasıyla Beyaz Rus birlikleri Hazar denizi yoluyla Kafkasya’yı terkettiler.

Kafkasya’nın doğu kısmında duruma hâkim olan Türk ordusu ve millî kuvvetler Dağıstan’da millî otoriteyi kurmuşlar, devlet teşkilatının sağlamlaştırılması için Türk subayları millî hükümetle işbirliğine girmişlerdi. Fakat Kafkasya’nın batı kesiminde Terek ve Kuban Kazaklarının yerli halka yaptıkları baskı gittikçe artmaktaydı. Türk hükümeti bu bölgelerde de düzeni sağlamak ve millî otoriteyi güçlendirmek için askerî tedbirlere başvurdu ve durumu hızla düzeltmeye başladı.

Birinci Dünya Savaşının Osmanlı Devletinin yenilgisiyle sonuçlanması üzerine Türk ordusu 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros mütarekesine göre 1914 öncesi sınırlara çekilmek zorunda kaldı. Türk ordusu 28 Aralık 1918’de Kafkasya’dan ayrıldı. Kafkasya’yı terk eden Türk ordusunun Anadolu’nun kurtuluş savaşına girişmesiyle Kafkasyalılar Rusya’ya karşı mücadelelerinde yalnız kaldılar.

Bu arada, 12 Aralık 1918’de Çermoyev hükümeti istifa etmiş, yerine Pşimaho Kosok hükümeti geçmişti. Yeni hükümet bütün Kafkasya halklarını seferber ederek Rusya’ya karşı mücadeleye devam etti. Ancak bolşevik Rusya ile savaşan Çar taraftarı ve bolşevik düşmanı Rus generali Denikin, Kafkasya’da bağımsız bir devletin kurulmuş olmaına tahammül edemeyerek bolşevik aleyhtarı Rus Kazaklarından oluşan büyük bir ordu ile Kafkasyalılara saldırmıştı. İngiltere tarafından desteklenen Denikin’in düzenli ve tam techizatlı ordusuna fazla direnemeyen Dağlılar yavaş yavaş yenilgiye uğramaya başladılar. Denikin’in orduları nihayet Osetya, Kabardey, Adigey ve Karaçay-Malkar bölgelerini işgal etti. Mayıs 1919’da Denikin’in ordularının Dağıstan’da Hasavyurt’u da ele geçirmesinin ardından, Pşimaho Kosok hükümeti 12 Haziran 1919’da istifa etmek zorunda kaldı.

Birleşik Kafkasya dağlıları hükümetinin artık fiili olarak çalışma imkanı kalmaması üzerine, bağımsızlık yolunda savaşa devam kararı veren Kafkasyalılar dağlara çekildiler ve tarihten gelen abrek geleneğini sürdürdüler. Kafkasya halkları bir cephede bolşeviklere karşı savaşırlarken, diğer cephede İngiltere’nin emperyalist siyasetine alet olan, Çar destekçisi general Denikin’in ordularına karşı mücadele ediyorlardı.

Mart 1920’de Dağıstan’ın bolşevikler tarafından ele geçirilmesinin ardından, 20 Mart 1920’da general Denikin bolşeviklere yenilip, kumandayı general Wrangel’e bırakıp kaçtı. Sovyet hükümetinin kızıl ordusu böylece Kafkasya’yı işgale başladı. Kafkasyalıların bolşeviklere karşı hürriyet mücadelesi çok kanlı çarpışmalarla geçti ve 1921 yılı Mart ayına kadar devam etti. Bu arada Mustafa Kemal tarafından kurulan Ankara hükümetinin Sovyet hükümeti tarafından tanınması ve 16 Mart 1921 Moskova antlaşmasının imzalanmasıyla, Kafkasyalılar Türkiyeden umutlarını kestiler.

11 Mayıs 1918’de kurulan Birleşik Kafkasya Cumhuriyeti Sovyetler tarafından ortadan kaldırıldıktan sonra, Sovyet Kızıl Ordusu Kafkasya’yı işgal ederek bölgeyi Sovyet hâkimiyeti altına aldı.


not alıntıdır.
 
Üst