1877 Martında açılabilen Meclisi Meb’ûsân neden Şubat 1878’de kapatıldı?

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
1877 Martında açılabilen Meclisi Meb’ûsân neden Şubat 1878’de kapatıldı? II. Abdülhamid demokrasi düşmanı mıydı?



Maalesef tarihi çarpıtanlar, Mart 1877’de açılan Meclisi Meb’üsân’ının Şubat 1878’de kapatılmasını, devri istibdada giriş olarak değerlendirmektedirler. Halbuki, Midhat Paşa ve liyakatsiz ekibi, Osmanlı Devleti’ni 93 Harbi diye bilinen felâkete sürüklemiş ve devlet yıkılmayla karşı karşıya kalmıştı. Eğer o günkü siyasi şartlar içinde Meclis kapatılmasaydı, şu anda Türkiye Cumhuriyeti topraklan da Müslüman Türklerin elinde olmazdı. Kuvayı Milliye, İstanbul ve İzmir’i değil, Konya ve Sivas’ı savunmak durumunda kalırdı. Tarihin kanunlarına uyan II. Abdülhamid, Meclis’i kapatıp şahsî idare devrini açmakla, Osmanlı Devleti’nin ömrünü 3040 yıl daha uzatmış oldu. Şöyle ki;
Evvela, Meclisi Meb’ûsân’ın zabıtları okununca anlaşılacaktır ki, düveli mu’azzama bu meclisin açılmasını, Osmanlı Devleti’nin huzura kavuşması için değil, kendi adamları olan milletvekilleri eliyle iç idareye daha rahat karışabilmek için istemiştir. İcrayı baskı altında tutan bir meclis söz konusudur. İkinci olarak, Azınlık milletvekilleri, her bir grup arkasına bir Avrupa Devletini alarak, üyesi olduğu meclisten bağımsız devletler kararı çıkarmak için uğraşmışlardır. Zaten 240 üyeden sadece 6070 kişinin Türk asılllı olduğu düşünülürse, mesele daha iyi anlaşılabilir. Gerçekten Girid’in, Tesalya’nın ve Yanya’nın Yunanistan’a bırakılması gerektiğini ifade eden milletvekilleri çıkmıştır. Bazı milletvekilleri, Doğu’da bir Ermeni Prensliğinin kurulması için teklifler vermişlerdir. Buna Yeşilköy’e kadar gelen Rusya’nın baskısını ve özellikle de, "biz, Berlin Andlaşmasını, Osmanlı Devleti’nin lehine olsun diye yapmıyoruz; sadece Ayastafanos Andlaşması Avrupalı Devletlerin aleyhine olduğu için buradayız" diyecek kadar ileri giden Bismark’ın sözlerini okursanız, meselenin vehametini daha iyi anlayabilirdiniz. Eğer bu meclis ile Berlin Andlaşması imzalansaydı, Balkanlarda kurulan yeni devletler kadar Anadolu’da ve Ortadoğu’da da yeni devletler kurulacaktı. II. Abdülhamid de bu devleti, Midhat Paşa’nın mirası olarak değil, ecdadının ve milletinin mirası olarak devralmıştı. Nitekim iptal kararından sonra, Prens Bismark şöyle demiştir: "Bir devlet, tek milletten meydana gelmedikçe, parlamentonun faydadan ziyade zarar getireceği ortadadır.". Nitekim bu işten rahatsız olan, Ermenistanı ve benzeri bağımsız devletleri destekleyen İngiltere ve Fransız’lardı.
Elbette ki İslâm’ın tavsiye ettiği şûra meclisini andıran bu meclise, gerekleri yerine getirilmek şartıyla karşı çıkmak mümkün değildir. Ancak bu şartlarda bir demokrasi talebi, sadece devletin yıkılmasını istiyenlere yardım etmek demektir.
 
Üst