19 Mayıs 1919 - 2012

Salim Doğan

Onursal Üye
Katılım
7 Nis 2012
Mesajlar
52
Tepkime puanı
0
Puanları
0
19 MAYIS 1919 - 2012


19 Mayıs 1919 ve 19 Mayıs 2010. Beyler bu aradaki farkı, zaman farkını, bu zaman içerisinde yaşanan değişimleri bir düşünün. Mustafa Kemal Atatürk’ün şu arka plandaki resminin bakışlarının bu güne değin anlamını düşünün. Kim için, neden, niye, nasıl? Kendi kendinize bir yorum yapın. Elinizi başınızın arasına alın nerden nereye geldik, nereye gidiyoruz. Yurttaş olarak sorumluluklarımız nedir?

Her zaman olduğu gibi gazete köşe yazarlarını okuduğum bir sırada ihanet kokan yazılar bölümünde bir makale okudum. Ulus devletler ve ulusal ekonomiler yıkılıyormuş. Ulus demek halk demek, millet demek. Ulusal devlet yıkılırsa, ulusal ekonomi yıkılırsa ne olur arkadaşlar? Ulus yok olmaz mı, millet yok olmaz mı? Ne demek bu arkadaşlar. Peki kim hakim olacak, kim bunların yerini alacak Amerikan emperyalizmi mi, yoksa Avrupa birliği ülkelerimi bu boşluğu dolduracak. Bağımsızlık, özgürlük yerine müstemleke mi? Milletlerin onuru, şerefi kendi geleneksel davranışları, kendi kültür ve yaşam biçimleriyle korunabilir. Biz Amerikan emperyalizminin ya da Avrupa birliğinin üyesi ülke halklarının yaşam tarzlarını bir üstünlük olarak mı kabul edeceğiz. Hangi toplumsal davranışları bize uyarlanacak. Ali Kemaller ya da mütareke basının teslimiyetçi yazarları batılılaşmayı tersinden mi okumaktalar. Bizim batılılaşmadan anlayışımız toplumların demokratikleşmesi, insan haklarının en üst düzeye çıkarılması, çağdaşlaşma, uygarlaşmanın pozitif bilime ve sosyal devlet anlayışının yerleşmesi, eşitlik, adalet demokrasinin tam olarak uygulanması anlamı taşımaktadır. Yoksa batılılaşma teslimiyetçilik demek değildir. Amerikan emperyalizmi ve vahşi Avrupa kapitalizminin isteklerine ve yeni çağ kurallarına uymak değildir.

Emperyalizm kendisine uşak aramaktadır. Köle bir toplum yaratma çabası içerisindedir. Parayla tutulmuş kalemşorları bu iş için elinden geleni yapmaktadır. Hizmetlerinden dolayı da ödüllendirilmektedir. Kimilerine Nobel ödülü verilmekte kimilerine Amerika da mülk edindirilmekte, kimilerine de mevki ve makam tahsis edilmektedir. Bu kapitalizmin karakteristik davranışlarındandır. Oldukça da cazip tekliflerle toplum içerisinde yer edinmiş belli bir makama gelmiş kimseler hedef seçilmektedir. Böylece halkın kandırılması ve emperyalizmin propagandasına kolayca inanılacaktır. İşte bu anlamda ulus devletler ve ulusal ekonomiler tükeniyor söylemi aslında dünyanın dört bir yanında debelenen Amerikan emperyalizminin sonunun geldiğini göstermektedir. Bu bir propaganda ve ajitasyon örneği değildir bu salt gerçekliktir. Amerika günümüzde girdiği ve işgal ettiği hangi ülkede hâkimiyetini sağlayabilmiştir. Amerika batağa saplandığı bu ülkelerden çıkabilmek için ulus devlet olan ve dimdik ayakta duran dünyanın en güçlü ordularından Türk askerlerinden medet ummaktadır. Biz onları Kore’de, Afganistan’da, Bosna’da bataktan çıkarmadık mı? Şimdi de bütün çabaları Irak bataklığından kurtulmak için ulus devletin ve de tüm dünyanın üstümüze çullandığı askerimiz ve ekonomimizden medet ummaktadırlar. Bunlar kimi aldattığını sanıyorlar. Amerika bir hiçtir, kâğıttan kaplandır.

Avrupa’da milliyetçilik akımı 1919’lu yıllarda etkinliğini devam ettiriyorken Osmanlı’nın hâkimiyetine son vermek için bu günkü gibi azınlıklar indüklendi. Hâlbuki ne Osmanlı ne de Türkiye Cumhuriyeti azınlıklarla bir sorun yaşamadı. Ancak hem Amerika hem de Avrupa azınlıklarla her zaman sorun yaşamıştır. Bu ülkelerde azınlıklar kendi kültürlerini serbestçe yaşayamamışlardır. Osmanlıdan sonra Avrupa’daki azınlıklar hala sorun yaşamaktadır. Bu olumsuzluklar dünya kamuoyundan gizlenmeye çalışılmaktadır. Avrupa adeta devekuşu siyaseti izlemektedir. 1919 da Mustafa Kemal Atatürk Samsuna Avrupa’nın azdırdığı azınlıkların kolay hareket etmesini sağlamak amacıyla çete hareketlerine karşı çıkan yerli halkın elinden silahların alınması amacıyla gönderilmedi mi? Ancak Mustafa Kemal Atatürk tarihi bir kararla Türk ulusunun yeniden dirilişini burada başlattı. Emperyalizm Çanakkale’den sonra yakın tarihte ikinci defa Türk ulusuna yenildi. Sevr gerçekleşemedi. Hevesleri kursaklarında kaldı. Bu yenilgiyi hala hazmedemeyen batı her seferinde değişik yöntemlerle taktik değiştirerek saldırılarına devam etmektedir. İşte bu anlamda ulus devletler yıkılıyor, ulusal ekonomiler çöküyor söyleminin ardında yatan asıl gerçeklik emperyalizmin önünde tek ve yenilmez kaleler ulus devletler ve ulusal ekonomilerdir de ondan bu ajitasyonlara başvurulmaktadır.

Amerika ve Avrupa endişelenmesin Türk kesiminde her şeye rağmen bir şey değişmemiştir. Ele geçirilen kaleler ve satın alınan kalemlere ve her türlü saldırıya rağmen TÜRK ULUSU ayaktadır. Ayakta olmaya da devam edecektir. Arizona Üniversitesi Özgürlük Merkezi’nden Prof. Dr. David Schmidtz her ne kadar işbirlikçisiProf. Dr. Mustafa Acar’la bilgi çağından, yeniçağdan medet umsalar da onlarında içinde bulunduğu açmazdan ancak Atatürkçü düşün sistemi ve ulus devletler ve onların uyguladığı ekonomi kurtaracaktır. Kim şapa oturacak bunu da zaman bize gösterecektir.

19 Mayıs 1919 da başlayan Ulusal kurtuluş hareketi devam etmektedir. O zaman başlamış olan savaş günümüzde de sürdürülmektedir. Avrupa’nın ülkemize zorladığı eğitim, kültür, toplum, ekonomik zorlamalar yurttaşlarımız tarafından kabul görmemektedir. Türk milleti ulusal birlik içerisinde bütün bu sorunları aşacaktır. Asıl Amerikan emperyalizmi ve Avrupa’nın emellerine hizmet edenler şapa oturacaktır. Yeni çağ aldatmacalarıyla emperyalizmin kalemşorluğunu yapanlar kendilerine hizmet ettikleri ülkelerde sağlam yer bulsunlar. Zira emperyalizm bu tür insanları kullanıp deliğe süpürmede oldukça mahirdir. Devrimciliğin gereği Türk milleti her 19 Mayısta yeniden dirilir unutulmasın.
 
Üst