2010'da, Bunları Yaşadık! Ya 2011'de, Yaşayacaklarımız?

Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
204
Tepkime puanı
1
Puanları
0
2010'da, BUNLARI YAŞADIK!
Ya 2011'de, YAŞAYACAKLARIMIZ?

2002 Yılından günümüze değin ülkemizde yaşananlar; inanıyorum ki, tarih yazıcıları ve geleceğimizin teminatı olan nesiller tarafından yıllar sonra, ele alınıp incelendiğinde; ‘Yüce Türk Ulusu’ üzerine oynanan oyunların neler olduğunu, bu oyunun başrolüne soyunan dış güçlerin ve uygulayıcısı görevine soyunan kimi politikacıların, hangi amaçları hedeflediği ve bu amaçlar doğrultusunda gerçekleştirilenler/gerçekleştirilmeye çalışılanların neler olduğu; enine boyuna incelenerek, tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarılacaktır…

Çünkü tarihin yazıldığı bazı defterler vardır ve o defterlere kaydedilen gerçekler, günü geldiğinde sorgulanır; sonuç alınır ve o defter bir daha açılmamak üzere kapanır…

Ama bazıları ise hep açık kalır! Hele o defterin başında, ‘’ Laik, Demokratik ve Sosyal bir Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti üzerinde oynanmak istenen oyunlar yazılı ise!

Ve tarih; yapılanları asla unutmaz! Tarih yazıcıları, yaşanan gerçekleri kaleme alırken, kimi zaman taraflı davransa, kimi zaman o gerçekleri görmezden gelse, kimi zaman yaşanan o gerçeklerin görmezden gelinmesi için türlü senaryolar ile bu gerçekler yok sayılsa bile!

Tarih, o yaşananları asla unutmaz!

Çünkü tarihin vicdanı ve şaşmaz adalet terazisi; yaşanan acıların beklentilerini karşılayan ve ortaya koymuş olduğu doğrularla, o acılı ruhları rahatlatan en adil yargıçtır…

Ben de tarihe not düşmek ve ışık tutmak amacıyla önce 2010 da yaşadığımız ve halkımızı derinden etkileyen en önemli olayları ve 2011 yılında da neler yaşayabileceğimizin analizini yaptım…

İşte 2010 Yılında; ülkemizin ve halkımızın yaşadıkları önemli olayların, önde gelenleri:

İşten çıkarılmak istenen 4-C statüsündeki Tekel işçilerinin, aylar süren mücadeleleri, hak arama yolunda sembol oldu. İktidarda ki partinin 4-C uygulaması, on binlerce işçiyi mağdur etti! Güvenlik güçleri; hak aramak için toplanan, aylarca hak ve emekleri için direnen ve açlık grevi yapan ‘Tekel İşçilerini’ en sonunda, Ankara’da gaz sıkıp, dövdüler…

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk yaşanarak, emekli kuvvet komutanları emekli paşalar, emekli subaylar, muvazzaf subaylar; hükümeti devirmeye yönelik olduğu iddia edilen ve ‘’Balyoz’’ planı adı verilen bir plan nedeniyle gözaltına alındılar…

Gittikçe gergin gündemlerle uğraşan Türkiye; Elazığ’da 6’lık bir depremle sarsıldı! 51 vatandaşımız enkaz da can verdi. Deprem için gerekli olan yardımların geç ulaşması ve kimi siyasilerin; ölen vatandaşlarımızı suçlaması gözden kaçmadı…

P.K.K Terör örgütüne karşı, T.S.K’nın ve Güvenlik güçlerinin vermiş olduğu kahramanca mücadelede; peş, peşe gelen şehit cenazeleri ülkemizi yasa boğarken, malum açılımlara öfkeli bir vatandaşımız; şehit cenazesine katılan Bakan Taner Yıldızı yumruklayarak, hastanelik etti…

Zonguldak Karadon Maden Ocağı’nda’ grizu patlaması sonucunda, 30 kişi öldü. Bakan Dinçer, ‘Güzel öldüler’ diyerek acıyı katmerledi! 2 işçimiz hala toprak altında kayıp…

Ülkemizde P.K.K Terörü nedeniyle, vatan evlatları haince planlanmış terör saldırılarıyla kahpece şehit edilirlerken; 11 Şehit verdiğimiz Gediktepe’ye giden ve yetkililerle birlikte o tepede çekilen fotoğraf karesinde görüntülenen Başbakanın siperde çömelmesi olay oldu ve günlerce konuşuldu!

Milyonlarca emeklinin yüzü 2010’da da gülmedi! Mevcut hükümet söz verdiği halde, emekli maaşlarına adalet getirecek olan intibak yasası çıkarılmadı, bu durumu protesto eden emekliler gözaltına alındı…

Hükümet ile Asker arasında yaşanan gerilim, Yüksek Askeri Şura’da doruk noktasına çıktı! Ülkemiz nefesi tutup sonucu bekledi, Kimi çevrelerce, komutanların istifanın eşiğine geldiği öne sürüldü…

Anayasanın bazı maddelerinin değiştirilebilmesi için 12.Eylül.2010 tarihinde yapılan halk oylamasının öncesinde; Türkiye’de yayımlanan bir gazetenin başlık haberinde; T.C Başbakanının İstanbul Kısıklıda ki villasının görüntülerinin ihtişamı ve lüksü, villada ki altın kaplama muslukların haberi, halkımızı şaşırttı…

İktidarın atamış olduğu YÖK Başkanı, anayasa mahkemesinin bu konuda alınmış kararına rağmen; yayınlamış olduğu bir genelge ile türbanın önünü açtı! Türbanlı öğrenci ilkokula bile girdi!

Yılın sonunda; dünya Wıkıleaks bombası ile çalkalandı! Çeşitli ülke yöneticilerinin pek çok sırları ortaya çıktı! O sırlardan, ülkemizi ilgilendiren en önemlisi, gazete ve televizyon haberlerinde günlerce konuşuldu! Neydi bu haber? T.C Başbakanının, İsviçre Bankalarında 8 gizli hesabının olduğu yönündeydi! Başbakan bu iddiayı çirkin bir iftira olarak niteledi!

Yılın sonunda yaşanan öğrenci olayları, 2010 yılının gazete manşetlerine damgasını vurdu! 04.Aralık.2010 Tarihinde, İstanbul Dolmabahçe’de; ‘’İleri Demokrasiye Geçtik’’ diyen, T.C Başbakan’ı; kimi açılımların anlatımı çerçevesinde düzenlemiş olduğu kahvaltılı toplantıların üniversite rektörlerine ait olanında, onlarca profesöre hitap ederken; Başbakan’a ulaşmak isteyen öğrenciler, polis tarafından durdurularak, tekme tokat dövüldü. Hamile bir öğrenci bebeğini düşürdü… Hem de hocalarına bir nefes kadar yakın oldukları yer ve aynı zaman dilimi içerisinde! Ve dışarıda o olaylar yaşanırken o koca, koca profesörlerden hiçbirisi, dayak yiyen, üzerlerine gaz sıkılan gençlerin, ne istediklerine kulak vermedi!

Ama bence 2010 yılının en önemli olayı, Milletimizin en önemli birlikteliğini ifade eden dil birliğimizin yani Türkçemizin yanına ikinci bir dilin yamanmak istenmesi olmuştur! Anayasanın değiştirilemez maddeleri arasında yer alan bu taleplerin sahiplerinin temsilciliğini yapan BDP Milletvekillerinin, Kürtçenin ikinci dil olması talepleri; T.B.M.M’nin çatısı altında da dile getirilmiş, talep edilmiş! Ancak, gerek meclis başkanı, gerek muhalefet parti liderleri ve en nihayetinde, Başbakan tarafından da reddedilmiştir.

Bu kabul edilemez ve T.C Anayasasına da aykırı olan bu talebin henüz yankısı kaybolmamışken! Yılın son toplantısını yapan, milli güvenlik kurulu toplantısının sonuç açıklamasında da Devletimizin resmi dilinin Türkçe olduğuna kesin bir vurgu yapılmıştır…

Ekonomik yönden ise işsizliğin, özellikle genç işsizler ordusunun her geçen gün biraz daha artması, iç ve dış borç stokunun giderek yükselmesi, 2010 yılı bütçe açığı ve ithalatımızda ki önlenemeyen artışlar, en nihayetinde mutfaklarımızda ki gerçek enflasyon; yurdumuzdaki milyonların geçim sıkıntılarına neden olan en önemli etkenlerdi…

Dış ilişkilerimizde ise Türkiye’nin devam eden AB müzakerelerinde ilerleyebilmesi için Kıbrıs’ta ki kazanımlarımızın feda edilmesi yönünde ki, bitmeyen baskılar! Komşularla sıfır sorun politikası; özellikle İsrail ile yaşanan krizden sonra, sıfırla çarpılmış oldu!

İşte yukarıda sıralamış olduğum bu olaylar, 2010 yılına damgasını vuranlardı!

Ya 2011 Yılında Yaşayacaklarımız?

2011 yılının en önemli olayı, Haziran ayında yapılacağı ifade edilen genel seçimler, yani milletvekili seçimleridir. Bu seçim; ülkemizin geleceğine doğrudan etki edecek, ülke tarihimizde ki en önemli seçim olacaktır…

Yeni yıla Türkiye; 2010’dan devreden ve üniter yapımızı hedef alan ve bölücülerin açıkça dillendirdiği ‘’özerklik’’ ve ‘’2 dilli hayat’’ tartışmaları ile girdi… Bu cüretkâr dillendirmeler; yeni anayasa çalışmalarının gündeme geleceği 2011’de, uygulama sahası bulabilmek için cüretini daha da arttırabilecektir!

Dünyada ki ekonomik krizin ülkemizi teğet geçti söylemlerine rağmen! Hala geçim sıkıntısı yaşayan işçi, memur ve emeklilerimizin geçinemiyoruz feryatları; bu teğet geçti söylemlerinden çok daha güçlü çıkmaya devam etmektedir!

%20’ye varan işsizlik (ki, bu oranın büyük bir bölümünü gençlerimiz oluşturmaktadır...) mutfaklarımızda ki gerçek enflasyon ateşinin cepleri yakmaya devam etmesi ve 12. Haziran öncesinde uygulanacak seçim ekonomisinin bu tabloya ek’lenmesi ile ortaya çıkacak tablonun ne kadar iç açıcı olabileceğini kestirmek hiçte zor değildir!

Ülkemizin dış sorunları, 2011 yılında daha da ağırlaşacaktır!

Ermenilerin toprak ve tazminat talebiyle, ‘’ABD’nin ‘Ermeni kartı’nı sürekli gündemde tutması! AB’nin müzakerelerin devamı için ‘’Rumlara limanları’’ açın baskısına, ülkemize dayatılan füze kalkanının yol açacağı yeni sıkıntılar ve azınlık vakıflarının mülkiyet taleplerini içeren davaları da eklenecek! Yeni tavizler için her yolu deneyen Fener Kilisesi de bir başka sorun olarak öne çıkacaktır…

Yazımı bu şekli ile sonlandırmayı düşünürken! Dün akşam ülke gündemine düşen şu haber, kamu vicdanını fazlasıyla rahatsız etti! Ve 188 kişinin çoğunu domuz bağı ile öldüren Hizbullahçıların, eroin baronlarının, çete üyelerinin, katillerin serbest kalmasını sağlayan 102’nci madde ülke gündemine adeta bir bomba gibi düştü!

Elinde silahla eylem yapanlar, uyuşturucu işine bulaşanlar ve katiller, yargıda ki gecikmenin ve 102’nci maddenin uygulanmasıyla serbestler artık!

Ya Silivri’de ki eli kalem tutanlar, karaciğer nakli yapanlar neden içeride kalacaklar ve tutukluluk süreci 10 yıl olduğuna göre, en azından 8 yıl daha bekleyecekler!

‘’ Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Hikmet Çiçek, Prof Dr. Mehmet Haberal, Prof Dr. Fatih Hilmioğlu ve diğerleri…’’ Tam bunlara cevap bulmaya çalışırken;

Bu akşamın ana haber bültenini veren bir televizyon kanalında, haberleri okuyan yılların gazetecisi ve haber spikeri, Silivri’deki muhabiri ile canlı yayında; şu konuşmayı yapıyordu:

‘’Bugün devam eden ‘’Balyoz Duruşmasında’’ iddianamenin okunmasına devam edildi… Bunda olağan dışı bir şey yoktu… Ama esas olağan dışı olan, iddianameyi okuyanların o mahkemede görev almış olan T.R.T’nin spikerleri idi! ’’

Bir an şaşırdım, olay çok yeniydi! Bir mahkemede devlet radyo televizyon kurumunda görevli ve kadrolu spikerler iddianameyi okuyabilirler mi diye düşündüm?

Ben bilemem! Yasa uygulayıcı en doğrusunu bilir diye cevap verdi, içimden gelen bir ses!

Sonra mantığım, aklım ve 2010 da ülkemde yaşananlar devreye girdi!

Yeni yılın ilk haftasındaki bu yaşananlar; 2011 yılında yaşayacaklarımızın henüz daha başlangıcı mı idi?

Ne dersiniz? Sizce de öyle değil mi?


Atilla ÇİLİNGİR
06.Ocak.2010
 

Türkiye Sevdalısı

Dost Üyeler
Katılım
26 Eki 2010
Mesajlar
190
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrının emanet verdiği bedende
Cevap: 2010'da, Bunları Yaşadık! Ya 2011'de, Yaşayacaklarımız?

Değerli Gazi Komutanım,

İlk görüşte 2010 yılında ve 2011 yılının başlarında yaşadıklarımız, 2011 yılının başlangıcı olarak görülse de bir şeyden çok eminim ki bütün bunlar bizlere yaşatılmaya çalışılanların ve çalışanların sonu olacaktır.

Unutulmamalıdır ki, deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.

En derin saygılarımla
 

Fevzi Moray

New member
Katılım
28 Eki 2010
Mesajlar
57
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: 2010'da, Bunları Yaşadık! Ya 2011'de, Yaşayacaklarımız?

Yürekli silah arkadaşım ve değerli insan Atilla ÇİLİNGİR, mükemmel analizle hem geçen yılı özetlemiş , hem de önümüzdeki yıl karşılaşacağımız tehlikelere işaret etmişsiniz. Son derece istifade ettiğimi söylemeliyim.. Sağolasınız..
Başımıza gelecekler konusunda sizinle aynı düşüncedeyim..Ancak
ben yüce Türk ulusunun bu badireleri de atlatacağına yürekten inanıyorum.
Ülkemiz sahipsiz değildir. Türk gençliği ise olayların farkındadır. Kimin ne olduğunu ve neler yapmaya çalıştığını çok iyi analiz etmektedir..Ordu+ Millet sloganı er ya da geç
tecelli edecektir.Önümüz aydınlıktır.. En derin sevgi ve saygılarımı sunarım değerli komutanım..
Sizi seven ve takdir eden kardeşin Fevzi MORAY
 

Salih Mehmet Ersoy

Onursal Üye
Katılım
18 Ağu 2008
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
KKTC
Cevap: 2010'da, Bunları Yaşadık! Ya 2011'de, Yaşayacaklarımız?

Saygıdeger Komutanım,

Yüreginizde yaşadıklarınızı bizimle paylaştınız. Acımız, tereddütlerimiz ve yüce Türk milletini bekleyen badireleri düşündükce uykularım kaçmakta, keşke diyorum yine 22 yaşımı yaşamış olsam. Ama yaşımız ne olursa olsun, sözkonusu vatansa gerisi teferruattır.

2010 yılında anavatan Türkiye'de yaşananlar, emin olunuz ki sizi huzursuz ettigi kadar bizleri de huzursuz etmiş, hatta çogu kez öfke duymamıza, Cumuriyeti koruyan güçlere dahi "neden bu kadar suskun kalıyorsunuz" diyecek kadar avaz avaz bagırmak geldi içimizden.

Bir ülke düşününüz ki, iktidarda olan siyasiler tarafından yokoluşa dogru götürülmek istenirken, o ülkeyi korumak ve kollamakla görevlendirilmiş olanlara karşı acımasızca bir saldırı düzenlenmiş olsun.

Peki sormak istiyorum, Hani Mustafa Kemal Atatürk, vatanın ve milletin koruyucusu ve kollayıcısı olarak Türk Silahlı Kuvvetlerini görevlendirmiş, hatta Türk gençligine de görev vererek vatanın ve milletin bölünmez bütünlügü için kendilerini daima siperdeymiş gibi hissetmelerini emretmişti. Yoksa verilen bu görev acaba birileri tarafından gözardı mı ediliyor. Anlamak çok zor.

Ancak şartlar ne olursa olsun, Batı emperyalizmi Türkiye üzerinde oynamakta oldugu oyunda asla muvaffak olamıyacaktır. Hele dügümler daraga gelsin, Batı Emperyalizmi de onların yardıkcıları da 1919-1920'lerde oldugu gibi hüsrana ugraycaklarından asla şüphem yoktur.

Kıbrıs'ta oynanmak istenen oyuna gelince, biz hayatta oldugumuz sürece, ne Emperyalist bozuntuları ve ne de Rum-Yunan ikilisinin istediklerini elde etmeleri asla mümkün degildir. I964-1965 yıllarında Beşparmak Daglarında görev yaparken, Kıbrıs'ın mutlaka Taksim edilecegini çekinmeden zamanın BOZKURT gazetesinde dile getiren ve kendi köşesinde "GÜNEŞ DOGUYOR" logosunu kullanan bir Kıbrıslı Türk ve TMT Mücahiti olarak diyorumm ki, ata emaneti Kıbrıs'ı kimseye yar etmeyiz, bedenimizi düşman tankları ezip geçse de.

NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!

Salih Mehmet Ersoy
Gazeteci - Yazar
07.01.2011
Saygılar sunarım degerli komutanım.
 

Volkan

-Otağ Hanı-
Katılım
20 Haz 2008
Mesajlar
969
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Altaylar
Cevap: 2010'da, Bunları Yaşadık! Ya 2011'de, Yaşayacaklarımız?

Saygıdeğer komutanım ; inşaallah 2011 başımızdaki asalakların gittigi ve gelecege umutla baktığımız bir yıl olacaktır. Saygılarımla.TTK.
 

Nejdet Halil

Dost Üyeler
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: 2010'da, Bunları Yaşadık! Ya 2011'de, Yaşayacaklarımız?

Buyugum Attila Abime, yurekten Turk Milletine olan sevgisi ve Milletimizi korumak icin ettigi gayretlerden, esirgemedigi Vatan vazifelerinden, ona ve arkadaslarina sonsuz tesekkur ederim.

Yuce Ataturkumuz zamaninda bilirdi ki dusmanlarimiz bizleri rahat birakmiyacaklarini ve onun icindir ki hepimizi Vatanimizi, Milletimizi korumak icin gorevlendirmistir.

Dogrudur, 2010 da cektigimiz eziyetleri 2011 de de cekecegiz, fakat bunlardan ders alip direnmemizi de guclendirecegiz.
Dogrudur, Turk genci vatanda olan, durumdan haberdardir, ve ne baskisi olursa olsun Vatanini hic bir zaman dusmanin eline hediye edecek degildir.

Atamizin en cok istediklerinden biri de tum halkimiza tahsil vermekti, bunu tam olarak basaramadik, fakat bundan ders alip gelecegimizi daha da cok aydinlatabiliriz. Agaligi ortadan kaldiramadik, halkimizi memlekette (bahsus Doguda) dogru durust mal sahibi yapamadik, okutturamadik. Bundan ders alip, bu konulari da analizelendermeliyiz. Halkimizin halen en azindan 50%'i derin dinci, bu vatandaslara derin dincilik kadar, milliyetciligi de ogretemedik. Dinden once Vatana sahip cikmanin onemini, mantigini anlatamadik. Dinin Ruhi kutsalligini hepimiz de anliyoruz, ve saygiliyiz, fakat Vatanin, saglam ekonominin, Ordumuzun kutsalligini, halkimizin genis bir kismina tam olarak anlatamadik, cunku gereken tahsili okumayi yaptiramadik. Iste bu Ataturkumuzun bize verilen en buyuk onerilerinden biriydi.
Bir kitapta okmustum. Yanlis degilsem, 1924'te simdiki alfabemiz gecere geldiginde, kafi derecede yetistirilmis ogretmenlerimiz olmadigimdan, Istiklal Savasinda gazi olan ve Turkce alfabesinini ogrenmis Subaylarimiz (cok kisa) bir egitimden sonra Turkiyenin dort tarafina gorevlilendirildi ve Turkceyi ogretmeye baslamislardi. Onun icindir diyorum ki Tahsil Atamizin ve Ordumuzun, Milletimizin illerlemesi icin en cok onem verilen konularindan biriydi; bunu genisletip devam ettirmeliyiz. MILLETIMIZE, HALKIMIZA TURK TARIHINI VE ATLARIMIZIN MILLETIMIZIN NE KADAR ILLERI GITMESINI ISTEDIKLERINI ANLATMALIYIZ.
Atalarimiz zamaninda dusmanlarimizi nasil yendi? Birlik olmayla. Yine birligiz, vatanini Turkten daha fazla seven olamaz ve, dusmanina birakmaz.

FAKAT HER ZAMAN ICIN DE TEDBIRLI OLMALIYIZ. ISTE ATATURKUMUZ BUNUN FARKINDAYDI VE O SEBEPDEN HEPIMIZI GOREVLENDIRDI.

BIRLIK OLUP VATANIMIZIN YONUNU YINE TURKIYE CUMHURIYETINE DAHA UYGUN YONLERE BAKTIRACAGIZ. TURKIYE CUMHURIYETINE HER ZAMAN LAIK OLACAGIZ. ISTE BU TURK MILLETININ SONMEZ GOREVIDIR; ATALARIMAZA OLAN SONMEZ BORCUMUZDUR.

HER ZAMAN ICIN SAG OLSUN VAR OLSUN TURK MILLETI VE TURKIYE CUMHURIYETI.

Saygilarimla,
Nejdet Halil
 
Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
204
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Cevap: 2010'da, Bunları Yaşadık! Ya 2011'de, Yaşayacaklarımız?

Değerli Dostum ve Kardeşim
Nejdet Halil Beyefendi;

Yazmış olduğum tüm yazılarıma göstermiş olduğunuz ilgiye, teveccühe ve yüreğinizde ki sönmez vatan aşkına tüm duygu ve düşüncelerinize yürekten şükranlarımı iletiyor;
sizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum...
Sizlerin yüreğinde ki vatan sevdası tüm zorlukların yenilmesi için en büyük güç kaynağıdır...Sağolunuz var olunuz...

Sevgilerimle.
Atilla ÇİLİNGİR
 
Son düzenleme:

Alper Faik GENÇ

Onursal Üye
Katılım
13 May 2009
Mesajlar
93
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: 2010'da, Bunları Yaşadık! Ya 2011'de, Yaşayacaklarımız?

Değerli Gazi kardeşim, eşine ender rastlanan vatansever Atilla Çilingir kardeşim,
Yazılarınızdan güç alıyoruz...Sağolunuz varolunuz...
Sizin gibi kardeşlerimiz Kıbrıs Davasının bekçileri oldukça, arkamız yere gelmeyecektir.
Anavatan'a gelince: 'Bulunacak kurtaracak bahtı kara vatanını'...
Derin sevgi ve saygılarımla,
Alper Faik Genç
 
Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
204
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Cevap: 2010'da, Bunları Yaşadık! Ya 2011'de, Yaşayacaklarımız?

Değerli Büyüğüm
ve Mücahit Gazi
Sn.Alper Faik GENÇ

Kıbrıs Milli Davamızın ve vatanımız Kıbrısın; yıllardır hudut bekçiliğini yapan siz büyüklerimizden aldığımız güç ve inanç ile bu mücadeleye devam ediyoruz...
Her defasında ifade etmiş olduğum şu cümlemi bir kez daha belirterek, sizi selamlamak istiyorum...''Tarihin hiçbir döneminde; Kıbrıs Türk Halkı, Rum' diz çökmemiştir, yine diz çökmeyecektir...'' O Gazi Toprakların asıl sahipleri olan şehitlerimize vermiş olduğumuz bu söz ve edilen yeminler; son nefesimize kadar hem bizler için ve hem de, bizlerden sonra bu mücadele bayrağını devr alacak olanlar için de geçerlidir...
Anavatanınız Türkiye Cumhuriyeti Devletinde günümüzde yaşananların savuşturulması, Atatürk'ün emanet etmiş olduğu değerlerin korunması için işaret etmiş olduğunuz gibi,Yüce Türk Ulusunun içinden bulunacaktır, ''Kurtaracak Karabahtını Aziz Vatanımızın...''
Sevgiyle Selamlıyorum...
Atilla ÇİLİNGİR
 
Üst