24 Nisan Avuntusu İçinde Olanlara..

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
24 NİSAN AVUNTUSU İÇİNDE OLANLARA..

Hatırlayınız; Annan Planı’nın referanduma sunulduğu günlerde adeta bu halk dört bir taraftan kuşatılmış, illa ki sandıklardan ‘evet’ oyu çıkarılması için iç işlerimize karışmadık çevre, irademize müdahaleye yeltenmedik güç kalmamıştı...

Halka söylenenler ise bu Planda “devlet de var, egemenlik de var” şeklindeydi. Barışa ve çözüme ‘bir şans verilmesi’ isteniyordu. Hatta sandıklardan ‘hayır’ kararı çıkması halinde dış güçlerin bu kararı demokratik bir sonuç olarak kabul etmeyeceği söylemleri söz konusuydu...

Telkin ve vaatler, cicili bicili reklamlar, hatta ABD Büyükelçisinin karışmaları ile İngiliz Komiserliğinin Beyarmudu halkına ‘eğer Annan Planı’na evet demezseniz Üsler Bölgesindeki topraklarınızı işlemeye geçmenize müsaade etmeyeceğiz’ şeklindeki baskı ve tehdit içeren girişimleri; sandıklardan ‘evet’ kararı çıkmasını sağladı. Adına da ‘24 Nisan iradesi’ dendi. İçimizdeki kimi çevreler bunu bir zafer olarak telakki ettiler. BM ise bu sonucu ‘Kıbrıs Türkü evet demekle, ayrı devlet ve egemenlik iddiasından vazgeçmiş oldu’ şeklinde kayıt düştü. Halkımıza söylenen ‘bu planda devletiniz de var, egemenliğiniz de’ ifadeleri BM’nin bu kaydını sağlama amacı için mi yapılmıştı?

Kanımca biraz öyleydi. Zira %65’lik ‘evet’ ardından AB kendi hukukunu göz ardı etmiş, Mayıs 2004 başında Rum Yönetimini kendi daimi üyeliğine almıştı.

Ne yazık ki halkımız kandırılmıştı.

Rum’un Annan Planı’na verdiği ‘hayır’ ile zaferini perçinlediğini ise, Referandum üzerinden geçen 8 yılık süreç içinde görüyoruz.

Tüm vaatlere karşın Kıbrıs Türk Halkı açıkta ayazda bırakıldı. İzolasyonlar kalkmadığı gibi kalıcılaştı da.

M. A. Talat; cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından ballandıra ballandıra ‘24 Nisan İradesi’ adı verilen Annan Planı Referandumundan çıkan sonuçlara işaret etmekteydi. Ona göre halk; kendisine ‘birleşik Kıbrıs’ı oluşturmak üzere yetki vermişti. Gelin görün ki Sn.Talat, bağımsız Cumhurbaşkanı adayı olarak katıldığı seçimlerden halktan aldığı bu yetkiyi, yoldaşı Hristofyas ile müzakere masasında çözüm için değerlendirmede kullanamamıştır.AKEL de diğer Rum Siyasi partileri gibi Kıbrıs Türk halkından azınlık haklarını kabul etmesini istemekteydi. Talat bu gerçeği görmüştü ama nafile…

24 Nisan İradesi avuntusunda olanlara şunu hatırlatmakta yarar var:Talat-CTP ikilisinin elbirliği ile CTP’yi ve Talat’ı hükümetleri döneminde elbirliğiyle yıprattıkları inkar edemeyecekleri bir gerçektir.. Tabi bunda çok güvendikleri AKEL ve Hristofyas’ın da payının olduğunu söylemek gerekir.

Sn. Talat; ulusal kesimlerin kendisine yönelttiği haklı eleştirilere hep “dünyaya meydan okuyarak, dünyayı karşımıza alarak hak aranamayacağını ve dünyayla birlikte, dünya’yla uyumlu politikalar izlenmesi gerektiğini” söylemekteydi. Sn. Talat’a göre; kendi devletimizi sahiplenmek ve egemen eşitler arasında, hak eşitliğine dayalı bir çözümü savunmak dünya’ya meydan okumaktı!

Sn. Talat siz, CTP ve TDP ile diğerleri ‘dünyaya meydan okumadınız’ da ne oldu. Federal bir çatı altında ‘Birleşik Kıbrıs’ gerçekleşti mi? Zira siz, yoldaşınız Hristofyas ve AKEL’in Referandumda ‘hayır’ dediğini bile görmeyecek kadar kendinizi 24 Nisan rüzgarına bırakmıştınız.

Şimdi artık ortada, Nisan 2009 ve Nisan 2010’dan itibaren gerçekleşen yeni bir halk iradesi var. Bu iradeyle Halkımız; kendi devletine ve egemenlik haklarına sahip çıkarken, nasıl bir çözüm öngördüğünü ve nasıl bir gelecekte yaşam sürdürmek istediğini de ortaya koymuştur. Bu irade, var kabul edilen suni ‘24 Nisan İradesi’ni tümüyle ortadan kaldıran gerçek ve katıksız bir iradedir.

Sn.Talat’ın ve temsil ettiği siyasi düşüncenin ‘24 Nisan iradesi’ artık tarihe karışmıştır!

Sn. Eroğlu ve UBP “24 Nisan iradesi” dediğiniz bu hormonlu iradenin siyasi temsilcilerini tümüyle bulundukları makamlardan en son yapılan Milletvekilliği Genel Seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle alaşağı etmedi mi?

KKTC Devleti, uyanık, bir daha asla kandırılamaz halkımızın omuzlarında; her geçen gün, geliştirilip, yükseltilerek yoluna devam edecek, illaki, dünya devletler ailesi içerisindeki yerini de alacaktır. Azimle, kararlılıkla ve inatla bu hedefe ulaşılacaktır.

Uluslar arası ortamlarca dayatılan, hatta empoze edilen her girişim halkımızın kararlı duruşu karşısında pes edip yokluklara karışacaktır.

24 Nisan İradesinin siyasi temsilcilerinin şu anda halk içindeki siyasi güçleri nedir? CTP’nin son Genel Kurultayı sonrasında daha da geriye saymaya devam ettiğini kim inkar edebilir.

CTP-BG’nin eski Genelbaşkanı Sn. Ferdi Sabit Soyer, 23 Nisan 2012 tarihli köşe yazısında 24 Nisan’ın öneminden söz edilmeyişinden yakınıyor…

Sn. Ferdi bey, O suni bir yaklaşımın oluşturduğu gerçekliği olmayan bir ‘İrade’ değil miydi? . CTP, TDP ve diğerleri bile artık 'İradenin’ yoklukla malul olduğunu kanıksamış durumda değiller mi?

CTP’nin yayın organı konumundaki gazete 18 Nisan 2012 tarihli nüshasının 2. Sayfasında “Bu sene 24 Nisan’da referandumun yıldönümünü kutlayacak mıyız, yoksa bu sene o senelerden değil mi?”diye yazdı. Bu ifade, yapay 24 Nisan iradesinin artık var olmadığını, dolaylı da olsa kabul ve tescil etmiyor mu?

Gelin tüm siyasi partiler, sendikalar ve sivil toplum örgütleri olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye’mizin vazgeçilmezliği etrafında kenetlenelim. Zira Adada bizi kalıcı çözüme götürecek olan bu birlikteliktir.
 
Üst