Acaba Aydın Nerede Durmalı?
Başlıktan yola çıkarak meşruluktan ne anladığımıza bakacağız.
Veya kimin için nasıl meşru, onu da irdelemek lazım.
Başkası için meşru olan benim içinde meşru mudur? Aydın kavramı bunun neresinde durmakta.
Aydın, hep toplumsal düşünme gibi bir yükümlülüğümü var?
Yoksa bir insan olarak ihtiyaçlarının giderilmesi amacıylada bireysel olabilirimi?
Toplum bireylerden oluşuyorsa, acaba önce birey olmayı mı bilmek gerekir.
Bireyleşememiş kendi özgücünden yoksunlar ne kadar toplumsal rolünü oynayabilir.
Şimdi, herkes kendi mesleği içinde popüler meslek kültürünü işletmekte ve o dönem ne can yakıcı bir sorunsa okuma reytingi adına ona yönel inmekte.
Şimdi, vatanseverlik gazetecilik, aydınlığı veya yazarlığının yapılması hiçbir zaman başarılamadı.
Birileri bu gelenekselleşen popüler kültürün etkisine birazda yağ sürerek bir şeyler yapmaya çalışmaktadır.
Oysa sorunlar, reyting uğruna mı yazılmalı?
Yoksa toplumun ve ülkenin daha da gelişimine ivme kazandırabilmek adına mı yapılmalı?.
İşte sorun burada.
Gündemdeki konuların kaşılmasının nedenin de ülke sorumluluğu yok. Popüler olma sevdası var.
Şimdi modadır.
Herkes köşe yazarıdır.
Ama kimler köşe yazarı.
Büyük medyada gazcılar, yerel medyada da paralı sazcılar.
İşte sorun bu. Uzaktan davulun sesi misali tutturmuşuz saza.
Fakat saz akortsuz olunca sesi çekilmiyor.
Hele birde bilmeyenin elinde çalınmaya kalkışılırsa, o bam teli var ya, hiç mi hiç çekilmez olmakta.
Aydın, birilerinin meşru gördüğü şeyleri meşru gören değildir.
Aydın karşısında tüm legal ve illegal güçleri görse de, kendisi için meşru pratiği yapandır.
Aydın masa başında, içkili yemekli toplantılarda Kürtleri meze yapanda değildir.
Aydın kendisini tanır ve konumuna göre davranır.
Kendisi bir konuda hiç ise popüler olma sevdasından dolayı birilerini bıçak sırtına atan hiç değildir.
Aydın, zora düşünce veya bir takım devlet bürokratlarının yanında sen çok yaşa devlet lü,sen daha çok yaşa derin devlet lu diyen hiç değildir.
Aydın gerçek vatanseverdir.
Miktat Algül
Gazeteci-Yazar