Açılımların Taşeron Teröristi pkk

Levent Akıncı

Onursal Üye
Katılım
12 Eyl 2008
Mesajlar
49
Tepkime puanı
0
Puanları
0
AÇILIMLARIN TAŞERON TERÖRİSTİ PKK

Son olaylardan sonra Kürt sorunu artık bir demokrasi sorunu görünümünde değildir. Görünür bir şekilde Türkiye demokrasisinin sonunu getirecek ve demokratik arayışların dışında Türkiye Cumhuriyeti devletinin parçalanmasına yönelik etnik otokrasi arayışları bazı beyanlarla ortaya konmaktadır. AKP’nin son Açılım Politikasının dikkat çeken uygulamalarından TRT’deki Kürtçe yayınların; kuruluş tarihi 1961 yılına kadar inen Marksist-Leninist Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (TKDP)’nin 61 maddelik tüzüğünde ifade edilen amaçlar arasında olduğunu hatırlatalım. Bu amaçları belirten listenin bir maddesinde, Türkiye Kürdistan’ında resmi dilin Kürtçe olması, okullarda Kürtçe eğitim verilmesi, Kürtçe radyo ve televizyon kurulması ve Kürtçe kitap, mecmua ve gazete neşrinin sağlanması maddesi yer almaktadır. Türkiye Kürdistan’ı tabiri ilerideki büyük Kürdistan hayalinin gerçeğe yönelik ilk adımlarıdır. Bu hayalin gerçekleştirilmesi için patronlar, Abdullah Öcalan önderliğinde PKK taşeronunu görevlendirerek son Şemdinli baskınına kadar binlerce vatan evladımızı şehit ettirmiş, ailelerini acısına katlanılamaz yaşama mahkûm etmiştir. Yine Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir bir demecinde: “Vali ve belediye başkanlığı görevinin seçilmiş olan tek bir kişi tarafından yürütülmesi idari etkinliği artıracaktır, valinin yetkilerinin de kendilerine verilmesi halinde ortada yalnızca ekonomik sorun kalacağını onu da Batman’daki petrol rezervleri ve su kaynaklarının da yerel yönetimlere devredilerek çözüleceğini’’ söylemişti. AKP’nin yapmak istedikleri arasında ‘’yerel yönetimlerin güçlendirilmesi’’ kimlere hizmet etmektedir? Şu ikiyüzlülüğe bakınız Batman’daki petrol rezervleri ile su kaynakları yani GAP peki Türkiye’ye ne kalıyor? Terörün kimlere nasıl hizmet ettiğini açıkça bu örnekler ortaya koymaktadır. Patronlar RTE’nin deyimi ile taşeronlarını tekrar göreve çağırmışlardır son olaylara bu gözle bakmak gerekir. Taşeronların Türkiye’ye yaptığı ziyaretlerde -bunlardan birisi Barzani’dir- el bebek gül bebek karşılanıp kendilerine TRT’deki söyleşilerde ‘’sayın’’ denmektedir. Buna rağmen sayınların topraklarından PKK elini kolunu sallayarak Şemdinli’ye gelip 12 canımızı alıp gitmektedir. Son saldırı resmen düzenli bir askeri birlik saldırısıdır ve bu birliğin eğitimi ile silahlarını hangi patronların verdiği araştırılmalıdır. Sayınların bu konuda çok bildikleri vardır, öğrenmek kolaydır ama bu kararlılığı gösterecek siyasi irade nerede?

2002 yılında neredeyse sıfır noktasında olan PKK terörü, mevcut iktidarın sekiz senelik süre içerisindeki uygulamaları ile son iki ayda yüzü aşkın şehidimizle tepe noktasındadır. Bunun nedenleri için son sekiz seneyi incelemek, milli iradeyi temsil ettiğini söyleyenlerin neler yaptıklarına bakmak gerekir.

- AKP yetkilileri, tüm taraf basın ve medyası, TSK’ni hedef gösterdiler.

- TSK mensupları yaptıkları kahramanca görev anlayışları nedeni ile suçlu ilan edildiler. Bu nedenle terörle yaptığı mücadele esnasında sakat kalan ve tekerlekli sandalyeye mahkûm bir emekli bir albayın intiharına neden oldular. Halen Diyarbakır’da Alb. Temizöz yargılanıyor. Gizli sanık, ifadelerindeki tüm yazılanları ret edip Alb. Temizöz’ün Cizre’de terör estirmediğini aksine terörü bitirdiğini söylüyor.

- AKP’nin mecliste çıkarttığı kanunlar ile terörle savaşan TSK’in yetkilerini elinden aldılar. Bu konuda Edirne’den bir şehit babası oğlunun mektubunda; ‘’baba bize ateş ettirmiyorlar’’ diye şikâyette bulunduğunu söylüyor.

- Görevdeki bir ordu komutanına terör suçlaması ile dava açtılar. Bir ordu komutanından terörist olur mu?

- Silivri ve Hasdal’da düzmece iddianamelerle birçok ordu mensubu haksız olarak tutuklu bulunmaktadır. Bunlar aylardır adalet bekliyorlar.

- Meclis Başkanlığı yapmış TC’nin bir başbakan yardımcısı TSK’deki komutanlar için ‘’iyi ki bunlarla bir savaşa falan girmemişiz değilse başımıza neler gelirdi’’ dedi. Şimdi de İsrail ile olası bir savaş hali olursa diye ‘’kahraman TSK kuvvetlerinden’’ söz ediyor, aklı sıra yağ çekiyor.

- TSK’nin istihbarat faaliyetlerini azalttılar, sonucunda ABD’nin istihbaratına muhtaç kalındı. Son Şemdinli baskınında istihbarat eksikliği konuşuluyor. RTE, İsrail ile suni bir Gazze sorunu çıkarınca patronlar taşeronlarını RTE’ a ders vermek maksadı ile Şemdinli’ye salmış olamaz mı? Patronlar bu durumda istihbarat vermeyecek elbette.

- Komutanlar yapılan haksız tutuklanmalardan dolayı ileride başlarına bir şey geleceği düşüncesi ile inisiyatifsiz (önceliksiz) bırakıldılar. Komutanlar önceden gerekli tertipleri alamıyorlar. Çünkü PKK sadece dağda değil, işbirlikçileri şehirlerde ve bu baskına uğrayan yerlerin yakınında, komutanlar eski yetkilerini kullanıp bir iki tutuklama yapsa bu baskını istihbar edinebilecek ama böyle bir durumda adli yetkililerden izin alması gerekiyor. Bu izin de tabii ki verilmiyor. Komutan da ileride oluşacak kanuni bir durumdan çekindiği için olduğu yerde yapılacak baskına rıza göstermek durumunda kalıyor.

- PKK’nın yaptığı pusu ve katliamlar TSK’nin tertibi gibi gösterildi, son Şemdinli baskınında TBMM Başkanı M. Ali Şahin imalı bir şekilde: ‘’Bundan birkaç gün önce şehit verdiğimiz bir gencimizin Çorum’daki babasının tespiti beni çok etkilemişti. Şehit babası, ‘Biz koskoca bir devletiz, koskoca ordumuz var, birkaç çapulcu üzerinde neden etkili olamıyoruz, bunları susturamıyoruz’ demiştir. Bugün verdiğimiz 11 şehidimizle ilgili ben Genelkurmaydan tatmin edici bir açıklama bekliyorum. Bu şehit babasının hislerine tercüman olacak, tatmin edecek açıklama bekliyorum. Kamuoyu da bekliyor.’’ demeciyle TSK’ni suçlayan bir ifadeyi araya sokuşturmaktan geri kalmıyor. Açıkça hesap soruyor. TSK yaptığı ve yapamadığı görevlerin hesabını verecek kadar asil ve görev bilinci içerisindedir, asıl siyasi sorumlular açılımlarla neden oldukları ölümlerin hesabını bir şekilde nedenleri ile vermek zorundadırlar.

- Terörle mücadele için yetiştirilmiş ‘’Özel Kuvvetler’ terörle mücadeleden çektirilmiştir, yerine ‘Polis Ordusu’ gibi uyduruk projeler üretilmiştir. Her alanda Milli Ordumuzun terörle savaşma azim ve kararlılığını artırmayı değil AKP iktidarının askeri gücünü yaratmayı hedefleyenler yaptıkları hatanın bedelini şimdi görmüş ve ‘Kahraman ordumuz’ söyleminde geç kalmıştır.

- İskenderun’da şehit edilen sekiz askerimizin cenaze törenleri yerine uluslar arası hukuk teamüllerine aykırı olarak İsrail tarafından öldürülen dokuz vatandaşımızın cenaze törenlerini tercih edip asker şehitlerimizi yok saydılar.

- Bugüne kadar milletçe duyduğumuz acının göstergesi olarak Türkiye’nin hiçbir meydanında gösteri düzenleyecek kadar cesaretli olamayan Recep Tayyip Erdoğan Hükümeti İsrail tarafından öldürülen vatandaşlarımız için yapılan Türk Bayraksız gösterinin mutluluğuna ulaşmıştır.

- RTE hükümeti, Terörle mücadele için gerekli olan kanun ve düzenlemeleri iktidarının geleceği için önemli gördüğünden AB normları kılıfına uydurmuştur. AB’nin ve RTE hükümetinin bu konudaki çıkarları çakıştığı için AKP’nin İslamcı gelenekleri, Hıristiyan dünyasının gelenekleri ile kol kola girmekten her halde mutlu olmuştur, kim bilir.

- AKP ve taraf basın devamlı olarak askeri vesayetten söz ederek başta AKP milletvekili bir hanımefendinin kocası (Mümtazer Türköne) olmak üzere Türkiye’de her kötü şeyin askerler nedeniyle olduğunu yüce milletimize yayma propagandası yapmaktadırlar. Buna göre bunca sene Türkiye’nin zenginliklerini hortumlayanlar ile TBMM’deki yolsuzluk dosyalarının sorumlusu da TSK olsa gerek.
Ankara’da ki görevim sırasında çok ama çok kez şehit cenazelerine katıldım, gözyaşı döktüm, kendi evladımı düşünerek kendimi bu şehit ana ve babalarının yerine koydum, mutlaka sizde koydunuz. Ne kadar acı bir durumla karşı karşıyalar bunu tüm Kıbrıs 1974 Otağ okuyucuları anlayacaklardır. Kürt sorunu hayalci açılımlarla değil daha önce yazdığımız ‘’Kürt Dosyasında’’ belirtilen esaslar çerçevesinde çözülür. Bunu uygulayacak siyasi iradenin mevcut AKP hükümeti olmadığı artık belli olmuştur. Devlet Bahçeli’nin belirttiği gibi süratle bir erken seçim gereklidir. Hani diyorlardı ki Milli İradeden korkmayalım, RTE korkmamalıdır bakalım nasıl tecelli edecek. Açılımların Millet şahsiyatına neler getirdiği ortada bakalım seçim sandığına neler getirecek. Mukadderatı binlerce Gazze çıkartması bile değiştiremeyecektir.
Atatürk düşmanlığı her şekilde dinciler için yer değiştirir. Son sekiz sene içerisinde kimi zaman TSK ve görevlilerine, kimi zaman Anayasa’ya, kimi zaman hukuk ve görevlilerine, kimi zaman Atatürk’ün kurduğu partiye sövülmüştür. Nitekim Otağımızda da CHP’ye koyularak sövülmüştür. CHP’ye koyan Otağ mensubu arkadaşımız aslında Atatürk’e koyduğunun –onun Türkçesi ile ‘koduğunun’- farkında olmadığımızı sanmasın. Bu aslında Atatürk ilkelerini belirten altı oktan en uzunu olan ‘Milliyetçilik’ okunun dincilerin bir yerlerine batmasından kaynaklanmaktadır. Atatürk partisini bir İslam Cumhuriyetinin ümmeti için değil Türkiye Cumhuriyetinin Halkı için kurmuştur. Bu nedenle CHP ortadan kaldırıldığında MHP’nin de ortadan kaldırılması olasıdır çünkü dincilerin gözünde MHP’nin ‘H’si hareket değil Milliyetçi Halk Partisidir. Sevgili Kıbrıs 1974 otağ mensubu ve okuyucuları bu yazıda önceliği büyük ıstırap duyduğum şehitlerimize verdim. Bir süre sonra sizlere ‘’Filistin Dosyasını ‘’ sunacağım bakalım gerçekler nedir ve bazılarının bilmediği ya da bilip de söylemek istemediği bir şeyler var mı okuyunca anlayacaklardır.

Saygılar sunarım.

LEVENT AKINCI​
 
Üst