"Ağa"nın, Dokunulmazlığı Mı Var ?

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
"AĞA"NIN, DOKUNULMAZLIĞI MI VAR ?

Değerli okurlarım, Türkiye, Türk Askeri ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti karşıtı eylemler, hala bugün gündemi meşgul etmekte. İki ülkemizin de, Hükümetinden, muhalefetinden; kısacası tüm siyasilerinden, medya ve TV kanallarından tutunuz da; sokaktaki halkın da dilinde, bu melun mitinglerden başka da bir mevzu yok neredeyse...

Gazetelerde, televizyon kanallarında; Kahvelerde, kulüplerde, evlerde ve köşede bucakta; kısacası, iki kişinin bir araya geldiği her mekan ve sokakta; siyasiler, dernek, kurum ve kuruluşlar, ve, hatta bu mitinglere, gerek ‘sendikal hakları aranacak’, gerekse işini kaybetme korkusu baskılarıyla ‘kerhen’ katılmış halk da, gazetelerde sayfa sayfa miting karşıtı bildiriler yayınlayarak, bu mitingleri ve açılmış çirkin pankartları protesto etmekte... Ancak heyhat , bütün bunlar yaşanmakta iken; Sendika ağası Şener, cesurca, halka ve hükümete hala meydan okuyor! Bu mitinglerin daha da güçlenerek devam edeceği tehdidi savuruyor! Nedir bunun hikmeti? Ağa bu cesareti kimden alıyor? Talat’ın (?), Bu mitinglerin hemen ardından Türkiye’ye çağrılmış olmasından mı cesaretlenmiş, ne? Burada 2004 tarihi mi tekerrür yolunda? Yoksa ağanın dokunulmazlığı mı var? Aslında bu eylemlerin; koalisyon sevdalılarının da desteği ile diyelim, UBP Hükümeti’ni ortadan kaldırma ve, Talat-CTP’yi tekrar iktidar yapma oyunu da mı dönüyor ortada? Çünkü halk arasında bu söylemler de dolaşmakta! Ve, haklılar da!

AKEL Hristofyas vb işbirliği ile yürütülmekte olan bu mitingler yüzünden ortaya çıkan kargaşa; bir kaşık suda çıkarılan bir fırtına değil çünkü. Görünen o ki; Sendikal Platform’un ağası, şunun bunun dürtüklemesi ve desteği ile, Rum televizyonlarında konuşturularak, daha doğrusu kullanılarak diyelim; bu eylem, kasıtlı olarak siyasal platforma çekilmiş. Ve üstelik, Avrupa Parlamentosu, Dış İlişkiler Komitesi’nin, bundan cesaretlenerek Türkiye’ye “Türk Askeri, Kıbrıs’tan çekilmeli” vb dayatmaları yapmasına neden olmuş. Ve tabii, hedeflenen de buydu! Saman altından yürütülmekte olan başka başka şeyler yanında... Ne ise...

Haliyle, düşmanın elini güçlendirerek KKTC’yi tasfiye yolundaki bu eylem ve faaliyetler... Türkiye ve Türk Askeri aleyhine atılan sloganlar; ve, bir yandan Türk Ulusu’nu Kıbrıs Türklerine düşman etmek maksatlıyken; diğer yandan da dünyaya “Kıbrıslılar (!) Türkiye’yi istemiyor. Kıbrıslılar, TEK HALK olarak Rumlarla birleşmek istiyor, ancak Türkiye buna engel oluyor.” mesajları veren çirkin pankartlar, öyle protesto bildirileri... Efendim, “Hak aramak başka, nezaket sınırlarını aşmak başka”... Veya, “Kabul edilemez!”, “Şu haklı, bu haklı” söylemleriyle... Veya, bir yandan ‘ben söylerim hanımım, sen duyasın gelinim’ mealindeki ifadelerin; sonradan “... bunu demek istemiştim” düzeltmeleriyle geçiştirilecek, hallolunacak bir mesele değildir! Demokratik bir seçimle iradesini ortaya koymuş çoğunluk; bu tür eylemlerin tekerrürünün önlenmesini, açılan çirkin pankartların denetlenmesini, ve, karşı gelenlerin de yargı yoluyla cezalandırılmasını istiyor...

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Anayasası kale alınmalı! Ve, madem ki HALK İRADESİ, demokrasilerin olmazsa olmazıdır; o zaman ve, kim ne derse desin; ezici çoğunluğu KKTC’nin yaşatılmasından, egemenlikten ve Anavatan Türkiye’nin garantisinin devamından... Tek güvencemiz Mehmetçik’in adadaki varlığından ve TC’den ‘hoş gelmiş’ kardeşlerimizin asla pazarlık konusu yapılmamasından yana olan HALKIN iradesine kulak verilmeli! HALKIN belirlediği çizgiden, çıkılmamalıdır! Rum’la barışmak için Egemenlikten ASLA vaz geçilemez ve üstelik, tek çaremiz de müzakere masası değildir! Çünkü burası ne sahipsizdir; ne yol geçen hanı, ne de dingonun ahırıdır. Burası Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetidir! Ve, sonsuza kadar da öyle kalacaktır! Bunu da kafalarına soksunlar artık!!!!
 
Üst