AKP'li Millet Vekilinin RTE Analizi... Dikkatle Okuyunuz.

Fevzi Moray

New member
Katılım
28 Eki 2010
Mesajlar
57
Tepkime puanı
0
Puanları
0
AKP'Lİ MİLLET VEKİLİNİN RTE ANALİZİ... DİKKATLE OKUYUNUZ.

AKP’den İstifa Eden İmam Hatipli Prof.ün İstifa Sebepleri

Prof. Dr. Yusuf Ziya İrbeç,
23. Dönem AKP Antalya Milletvekili...1959
Antalya doğumlu... İktisatçı, Dış Politika Uzmanı ve Öğretim Üyesi;
Viyana İktisat Üniversitesi'ni bitirdi.

Yüksek lisans ve doktorasını aynı üniversitede tamamladı. Viyana
Diplomat Akademisi'nde ihtisas yaptı. Doçent ve Profesör oldu. Birçok
üniversitede öğretim üyesi olarak ders verdi.

Afyon Kocatepe Üniversitesi'nde Dekan Yardımcılığı, Çankaya
Üniversitesi'nde Bölüm Başkanlığı, Beykent Üniversitesi'nde Dekanlık,
Rektör Yardımcılığı ve Rektörlük, Bahçe şehir Üniversitesi'nde Uğur
Eğitim Kurumları Başkanvekilliği, Uluslararası Balkan Üniversitesi'nde
Kurucu Rektörlük görevlerinde bulundu. TOBB ve Dış Ekonomik İlişkiler
Kurulu'nda; KEİPA, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Ankara
Ticaret Odası'nda yönetici ve danışman olarak görev yaptı. Yurtiçi ve
dışında 100'ün üzerinde bilimsel makalesinin yanı sıra 3 kitabı
yayınlandı.
23. Dönem'de Türkiye-AB KPK Üyesi oldu.

Çok iyi düzeyde
Fransızca, Almanca, İngilizce, İtalyanca ve Arapça, orta düzeyde Rusça bilen İrbeç'in yurt içi ve yurt dışında 100'ün üzerinde bilimsel
makalesinin yanı sıra 3 kitabı yayınlandı.

------------------------------------------------------------------------

Prof. Dr. Yusuf Ziya İrbeç,
21 Ocak 2011 günü, yaptığı bir basın toplantısıyla partisinden istifa etti. Basın açıklamasını tek kelimesini değiştirmeden aynen aşağıya alıyorum:

***
Bildiğiniz gibi, 22 Temmuz 2007'den beri Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nde AK Parti Milletvekili olarak bulunmaktayım.
Milletvekilliğinden önce, birçok üniversitede hem akademisyen, hem de
rektör olarak çalıştım. Türkiye ve dünyadaki ekonomik ve politik
gelişmeleri yakından takip eden, 7 yabancı dil bilen bir milletvekili
olarak; AK Parti Ekonomik İşler Başkan Yardımcılığı ile TBMM Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu Başkan vekilliği görevlerinde bulundum. Bu
görevlerim sırasında, birçok uluslararası temaslarım oldu ve ülkemi en
iyi şekilde temsil etmeye ve menfaatlerini korumaya çalıştım.

Vatanına, milletine ve manevi değerlerine bağlı bir milletvekili
olarak; içinde bulunduğum partinin özellikle iç politikada takip

ettiği stratejinin ülkemize getireceği zararlar konusunda endişelerim
arttı. Çünkü takip edilen politikalar ile ülkemin ve milletimin
sosyolojik, psikolojik ve coğrafik yönden bölünme sürecine
sürüklendiğini üzüntü içinde görmekteyim.


Bu endişelerimi, hem milletvekili arkadaşlarım arasında ferden, hem de parti toplantılarında defalarca ve alenen dile getirdim.
Ancak, yaptığım
görüşmelerin ve konuşmaların, keza ikazların hiçbir fayda getirmediğini üzüntüyle müşahede ettim.


Bu kaygılarıma sebep olan hadiselerin başında, Başbakanın her konuşmasında toplumu ayrıştırmaya yönelik söylemleri gelmektedir.


Şöyle ki; Sayın Başbakan 4 Ocak 2011 tarihli grup konuşmasında aynen şu cümleleri kullanmıştır:

"Ama biz, bu ülkedeki tüm etnik unsurları, dedik ya, Türk'üyle,
Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Abaza'sıyla,
Roman'ıyla, aklınıza ne gelirse hepsiyle, bunlar birer alt kimliktir
ve bunlar kesrettir ve vahdette biz bunları topluyoruz."

Sayın Başbakan bu tür söylemleri, milletimize verdiği zararları hesap
etmeden alışkanlık haline getirmiştir.


Davranışlarından da, bu alışkanlıklarından vazgeçmeyeceği açık bir şekilde görülmektedir
. Buna karşın önceki başbakanlardan hiçbiri, devlet adamı sıfatı ve ciddiyetiyle, böyle bir söylemi benimsememiştir. Vatanına, milletine ve manevi değerlerine bağlı ve aynı zamanda milletinin fertleri arasında hiçbir ayırım gözetmeyen bir milletvekili sıfatıyla,
Başbakana şahsen şu soruyu yöneltmek istiyorum:

"Sizden evvel bu milleti kim böldü de, siz bütünleştirmeye çalışıyorsunuz?"


Şahsen, milletin ismini telaffuz etmekten kaçınan bir tutuma karşı tepki vermek zorunluluğunu hissediyorum
.

Ülkemizin anayasal adı Türkiye'dir ve üzerinde vatandaş sıfatı ile yaşayan herkes Türk'tür.Bu bir alt kimlik değildir. Oysa Başbakan söylemlerinde milletimizi bütünleştirici bir unsur olan Türklüğü sürekli ve anlaşılmaz bir biçimde alt kimlik haline getirme çabası ve gayreti içindedir
.

Ben, aynen Başbakan gibi, İmam Hatip Lisesinden mezun olmuş bir kişi
olarak;
Başbakanın benimsediği bu davranış ve söylemi sonucunda ortaya
çıkan ayırımcılığın yüce dinimizde de yerinin olmadığını ifade etmek
istiyorum.


Şimdiye kadar, AK Parti içinde birlikte çalıştığım arkadaşlarımla ve
AK Parti'ye oy vermiş vatandaşlarımızla hiçbir sorunum olmamıştır.


Ancak, AK Partiye oy vermiş, aynı endişeleri taşıyan çok sayıda
milletvekili arkadaşlarımın ve vatandaşlarımızın olduğunu da
biliyorum.


Tepkim, parti yönetiminin endişelerimi tetikleyen birlik
yerine bölünmeye taşıyan baskıcı politikalarınadır.

Açılım politikalarının milletimizin yüreğinde Habur ve benzerleri ile
açtığı yara, hepimizin malumudur
.


Seçim sonrası yapılacak anayasal değişiklikler ile
milletimizin ve ülkemizin birlik ve bütünlüğünün bozularak, bu yaranın daha da derinleşeceği endişesini taşımaktayım.


Şu anda gösterilen yoğun çaba
, her türlü hassasiyeti göz ardı ederek halk oylamasına ihtiyaç bırakmayacak bir milletvekili sayısına ulaşmayı hedeflemektedir.

Vatanın ve milletin bütünlüğü üzerinde hiçbir şekilde parti politikası kabul edilemez. Burada asıl olan, milletin birliğini ve bütünlüğünü korumaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, şimdiye kadar mensubu bulunduğum AK Parti'den istifa ediyorum.

Bu vesileyle bana oy vermiş veya vermemiş olan bütün Antalyalı hemşerilerime şahsıma gösterdikleri itimat, güven, destek ve teveccühlerinden dolayı şükranlarımı sunar, görevimi bundan böyle de bir nefer olarak aynı hassasiyet içinde sürdüreceğimi bilmelerini isterim.
Saygılarımla.

Ankara, 21.01.2011