Al Sana "Türkiye'de KKTC Yılı"

Alihan Pehlivan

Onursal Üye
Katılım
28 Eki 2010
Mesajlar
526
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Al Sana "Türkiye'de KKTC Yılı"

2011 yılı Türkiye’de KKTC yılı ilan edildi. Turizmciler bu yıl Türkiye’den turist patlaması beklerken, başımızda patlayan başka şeyler oldu. Ama bu sayede KKTC, Türkiye’nin tüm ulusal ve yerel kanallarında haber olmayı başardı. Pankart krizi ile başlayan ve elçi krizi ile devam eden krizde Türkiye medyası hiç olmadığı kadar KKTC’ye yer veriyor. Turizm Bakanı Kemal Dürüst, 2011 yılını Türkiye’de KKTC yılı ilan edince biraz hazırlıksız yapılmış bir adım olarak düşünmüştüm. Çünkü böyle bir şeyi ilan etmeden önce yılın 12 ayına yayabilecek şekilde tanıtımlar ve etkinlikler hazırlamak gerekirdi. 2011 Ocak ayı bu doğrultuda heba olmuş bir ay olarak geçerken 2011’in Şubat ayında Türkiye’de tüm gözler KKTC’nin üzerinde geçiyor. Kıbrıs’ı duymayan bilmeyen kalmadı. Tüm köşe yazarları köşelerinde bizim ne kadar maaş aldığımızdan ne kadar nankör olduğumuza kadar birçok konuda ahkâm kesmeye devam ediyor. Tüm bunlar olurken de Turizm Bakanımız EMİT’te KKTC’nin turizm “potansiyelini” arttırmaya çalışıyor…

Star televizyonunun ana haber bülteninde İstanbul’un göbeğinde vatandaşlara “Kıbrıs nerede?” diye soru soruluyor ve ezici bir çoğunlukla Kıbrıs’ın “Ege” de olduğuna karar veriliyor. 3–5 vatandaşta Kıbrıs’ın Karadeniz’de olduğunu söylüyor. Hatta içlerinden bir tanesi sorunun cevabına çok yaklaşıp! Kıbrıs’ın Sicilya’nın yanında olduğunu söylüyor ve ekliyor; “ben askerliğimi de orada yaptım!”

73 milyonluk Türkiye’de hala Kıbrıs’ın nerede olduğu bilinmiyorsa geçen 28 sene boşa geçmiş demektir. Türkiye’de 2011 yılını KKTC yılı ilan etmek için demek ki çok geç kalmışız. Yıllardır Kıbrıs sorununu dünyaya anlatamadığımızdan dem yanıyoruz. Bugün belli oldu ki bırakın dünyayı anavatan dediğimiz Türkiye’deki kardeşlerimize bile Kıbrıs Sorununun ne olduğunu anlatabilmiş değiliz! 73 milyonluk Türkiye’nin yarısı bırakın Kıbrıs Sorununun ne olduğunu Kıbrıs’ın yerini bile bilmiyor.

Kıbrıs’tan Türkiye’ye gitmeyenimiz yoktur, Türkiye’de öyle sorularla karşı karşıya kalırız ki bunun gerçek mi? Şaka mı olduğunu hala ayır edemeyenlerimiz vardır.

*Kıbrıs’ta Türk var mı?

*Kıbrıs’ta Türk lirası geçer mi?

*Kıbrıs’ta Türkçe konuşulur mu?

*Kıbrıs’ta araba var mı?

*Ulaşım ne ile sağlanıyor?

*Kıbrıs’ta top oynanıyor mu?

*Türk müsün? Rum mu?

*Kıbrıs’a deniz yolundan başka nasıl gidilir?

*Mersin’den yüzerek geçebilir miyim?

*Kıbrıs’a trenle gidilir mi?


Bu yazdığım sorular şaka gibi gelse hemen hepsi bana ya da yakınlarıma sorulmuş sorular arasındadır. Belki de daha da ilginç sorular size de sorulmuş olabilir. Oysa her yıl binlerce anavatan evladı Kıbrıs’ta vatani görevini yerine getiriyor, on binlerce kişi üniversitelerimize geliyor. Kumara, gezmeye yada çalışmaya gelenleri de eklersek rakam milyonları buluyor. Okullara gelenlere, askere gelenlere hatta kumara gelenlere “iki satır” Kıbrıs ile ilgili bilgi verebiliyor muyuz? Cevap HAYIR

Herkes son yaşananlar hakkında görüş beyan edebilir, fikir üretebilir. Ama asıl sorulması gereken soru anavatan bizi ne kadar yakından tanıyor? biz ana vatana kendimizi ne kadar tanıtabildik?’tir. Birbirimizi kırmaya, aşağılamaya, üzemeye gerek yok, bence birbirimizi tanımamız lazım. Ondan sonra her şey zaten yoluna girer, girecektir.
 
Üst