Anastasiadis Başarısızlığını Örtmeye Çalışıyor (1/2)

Prof. Dr. Ata ATUN

Onursal Üye
Katılım
9 Nis 2008
Mesajlar
806
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Kıbrıs
Web sitesi
www.ataatun.com
Anastasiadis Başarısızlığını Örtmeye Çalışıyor (1/2)
Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in Rusya’ya yaptığı resmi ziyaret ve bu ziyaretteki davranışları ile söyledikleri nasıl kalitesiz bir “sözde Cumhurbaşkanı” olduğunu gözler önüne serdi. Tam bir alaylı politikacı veya da Türkiye’de çapsız ve kalitesiz politikacılar için çok yaygın bir şekilde kullanılan “çarıklı politikacı” tanımlamasına tıpa tıp uygun olduğunu ortaya çıkardı bu ziyaret.

Anastasiadis’in en büyük dezavantajı alkolik olması ve güne bir bardak çay veya kahve yerine viski ile başlaması. Günde neredeyse 3 pakete dayanan sigarasının ilk dumanları ve bir bardak viskisi ile güne bulanık ve yorgun bir kafayla merhaba diyor her sabah.

Rusya seyahatinde, topluluk karşısında konuşurken ölçülü olabilmeyi sürdürememek yeteneksizliği, duygularının aklının önüne geçmesine mani olamadığı, olayları ve gelişmeleri derinlemesine değil yüzeysel olarak değerlendirmesi, diplomasi bilgisinin ve tekniğinin yetersiz olduğu, her an damarlarında hissettiği Kıbrıs Rum tarafındaki kamuoyu desteğini yitirdiği korkusu ve uluslararası dinleyicilerin ve liderlerin önünde yaptığı konuşma ile babutsa mahallesindeki Yorgo’nun kahvesinde yaptığı konuşma arasında bir fark olması gerektiğinin bilincinde olmadığı bütün çıplaklığı ile ortaya çıktı Rusya’da.

Kendisine -bol bol- yaratılan konuşma fırsatlarında, her konuştukça farkında olmadan önce kendisine, sonra da Rum yönetimine bayağı zarar verdi. Sıkça, Avrupa Birliği’ndeki ortaklarının Rusya’ya olan tavırlarını ve Rusya’ya yönelik yaptırım politikalarını açık ve net bir şekilde eleştirdi, Rusya Cumhurbaşkanı Putin’i de Ukrayna’da yaşananlardan hiç sorumlu tutmadı. Böylesi aptalca bir davranışı, AB içinde kendisine yeni dostlar kazandırması yerine yeni düşmanlar edinmesine yol açtı doğal olarak.

Rusya’ya yaptığı bu resmi ziyaretin zamanının çok yanlış olduğunu ne Anastasiadis, ne de kurmayları fark edemediler. Günün sonunda bu ziyaret ziyaret kelimenin tam anlamı ile AB ile ABD’yi suçlama misyonuna dönüştü. Elbette Anastasiadis bunun bedelini bir gün ödeyecek. Benim tanıdığım ABD ve AB bu saygısızlığı, diplomatik terbiyesizliği ve batıyı dikkate almamayı Anastasdiadis’in yanına bırakmaz.

Bu kritik dönemde Rusya’yı ziyaret eden ilk Avrupa Birliği üyesi olmakla övünerek, basın mensuplarına her iki ülkenin birbirlerini her konuda özellikle de Kıbrıs konusunda, ekonomik sorunlarda ve Kırım konusunda desteklediklerini açıklayarak başını iyice derde soktu.

Açık ve net olarak Avrupa Birliği’nin, Rusya’nın ayrılıkçıları destekledikleri şüphesi ile Rusya’ya yaptırımlar uygulamasının yanlış olduğunu dile getirdi Anastasiadis ve o konuşmayı yaparken herhalde ne söylediğin farkında da değildi. Üstelik Türkiye’nin Kıbrıs adasındaki varlığını kınamayan Avrupa Birliği’nin, niye Rusya’yı Ukrayna’daki varlığı nedeni ile kınadığını anlamadığını ve tasvip etmediğini üzerine basa basa dile getirdi. Zaten birincil hedefi de, yaptığı gafın farkında bile olmadan, RIK’in (Kıbrıs Rum Resmi Televizyonu) Kıbrıs Rum tarafında yaptığı direkt yayından sonra Kıbrıslı Rumlardan alkış ve takdir almaktı. Herhalde Ukrayna’da 5 bin kişinin öldüğünü ve bir milyondan fazla insanın da göç ettiğini, AB’nin de bu nedenle Rusya’yı kınadığını unuttu o an kafası bulanık Anastasiadis.

Moskova’da mangalda kül bırakmayan Anastasiadis; Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kahramanca ve inançla karşı koymasının, dik duruşunun AB’nin Rusya’ya karşı çok daha ağır yaptırımlar uygulamasını engellediğini bile söyledi!

En büyük gafı da, Rusya Cumhurbaşkanı Putin ile yaptığı ortak basın açıklamasında “Kıbrıs Rum Yönetiminin, Rusya’nın AB içindeki en güvenilir sesi olduğunu” söylemesi oldu. Putin’in kulağına hoş gelmesi için söylenmiş bu cümle, gerçekte AB içinde Kıbrıslı Rumların “Hiçbir şekilde güvenilemez bir ortak” olduğunu gözler önüne serdi.

Aslında bu ziyarette Anastasiadis hiçbir kazanım elde etmedi, borcunu erteletmenin dışında. Rusya Cumhurbaşkanı Putin, “Türkiye’yi üzmeden ve gücüne gitmeyecek şekilde Kıbrıslı Rumları destekleyeceğiz” prensibi Anastasiadis’i gölge altında bıraktı hep…

(Devam edecek)


Prof. Dr. Ata ATUN
04 Mart 2015
 

Prof. Dr. Ata ATUN

Onursal Üye
Katılım
9 Nis 2008
Mesajlar
806
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Kıbrıs
Web sitesi
www.ataatun.com
Cevap: Anastasiadis Başarısızlığını Örtmeye Çalışıyor (2/2)

Anastasiadis Başarısızlığını Örtmeye Çalışıyor (2/2)
Kıbrıs adasının yakın geçmişi, özellikle de Makarios dönemi bana gerçekte birçok ipucu veriyor önümüzdeki aylarda yaşayacaklarımızla ilgili.

ABD’nin Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi John Koenig’in geçen hafta sonu attığı twitter mesajı ne yanlıştı, ne de yanlış anlaşıldı, her ne kadar kendisi “yanlış anlaşıldım” dediyse de sonradan.

Kıbrıs jeopolitik olarak yani hem coğrafik, hem de politik olarak dünyanın önemli kriz merkezlerinden bir tanesinin içinde yer alıyor. Gerek ABD’nin, gerekse de İngiltere’nin yani Anglo-Sakson dünyasının adaya gönderdiği diplomatik misyon şefleri ve personel, genelde hep ellerindeki en iyiler ve en seçkinler oldu bugüne değin. Rusya da aynı şekilde davranıyor ve aynı stratejiyi uyguluyor. En iyi diplomatları bir dönem Kıbrıs’ta görev yapıyorlar mutlaka.

Tabii ki anavatan Türkiye de aynı politik ve askeri stratejiyi uyguluyor yıllardır. T.C. Dışişleri Bakanlığı ile T.C. Lefkoşa Büyükelçiliğinde ataşelikleri olan Bakanlıklar, KKTC’ye en iyi personellerini göndermeye gayret ediyorlar. TSK da öyle. KKTC’ye gönderdiği subaylar ve astsubaylar hep en seçkinler. Üst düzey subayların büyük çoğunluğu dönüşlerine ve ya da zamanı geldiğinde generalliğe terfi ediyorlar.

Helen’lerin, ki bu terim dünyada ki tüm kendini Yunanlı kabul eden veya hissedenleri kapsamaktadır, kendilerine özgü bir megalomani, büyüklük duyguları vardır. Kendilerini dünyanın en ari, en üstün ve en ileri ırkı olarak görürler, başkalarını da küçümserler, adamdan bile saymazlar. Hele de Türkleri hizmetkarları sınıfına koyarlar hayal güçleri içinde. Biz Kıbrıslı Türkler asırlardır hizmetkarlıktan kahyalığa bile terfi edemedik Rumların bu hayal dünyası içinde…

Rumlara göre kendileri ne isterlerse yapabilirler ve hiç kimse de onlara dokunamaz. Herkes de onların yaptıklarını kabul etmek zorundadır. Dokunanın da eli yanar. Yanmaya yanar da, bugüne değin megolamanik kararlarının tümünün sonucunda elleri yananlar hep kendileri oldular, dokunanların eli olacağına.

Makarios’un iki taraflı oynayarak Batı’ya yanaşmayı öne sürüp Rusları yanına çekme, Rusya’ya yanaşmayı öne sürüp Batı’yı yanına çekme oyunu, Yunanistan kaynaklı darbe ile son bulmuş, hüsranla bitmişti. Sonunda adanın tümünü Yunanistan’a bağlamak ve Kıbrıs adasını Helen adası yapmak hayallerini gerçekleştirmek yerine bir de adanın yaklaşık üçte birini bir daha görmemek üzere kaybetmişlerdi.

Anglo-Sakson ittifakının son birkaç aydır, daha doğrusu müzakere masasından kaçmasından beridir Anastasiadis’e gizli gizli aba altından sopa gösterdiği dikkatli gözlerden hiç kaçmıyordu, şimdi bu sopanın açık ve net olarak ortaya çıkmasının zamanı geldi.

Anastasiadis’in Rusya’ya yaptığı resmi ziyaretin ve bu ziyarette söylediklerinin bedelini başta kendisi olmak üzere Kıbrıslı Rumların tümü, yakın bir zaman dilimi içinde ödemeye başlayacaklar, hem de biraz acı olarak.

Fatura ya KKTC üzerinden çıkartılacak, ya Türkiye-AB ilişkilerinde ani bir gelişme yaşanacak, ya ekonomik içerikli olacak, ya da aniden Kıbrıs Rum tarafı “Uyuşturucu Kaçakçılığı Merkezi”, “Beyaz Kadın Ticareti merkezi”, “Kara Para Aklama Yeri”, “Terörist Barınağı” veya da farklı bir suçlama ile karşı karşıya bırakılacak ve eş zamanlı olarak Troika da Rumların boğazına geçirdiği ipi daha da sıkacak. Sonucunda ne mi olacak? Boynu altında kalan gidecek...


Prof. Dr. Ata ATUN
06 Mart 2015
 
Üst