Aşıki (1763-1824)

Gök Yeleli Bozkurt

New member
Katılım
29 Nis 2008
Mesajlar
1,947
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Bozkurtlardan Birine Sorun
Gönül ağlar isen başına ağla
Kimse kimse için ağlar bulunmaz
Bağlarısan kendi yaranı bağla
Belki yaranı da bağlar bulunmaz




Aşıki gedanın mürveti şahi
Düşmüşlerin desti giri penahı
Sensin her derdimin derman ilahi
Senden gayrı yara bağlar bulunmaz

19. yüzyılda yaşamış bir Alevi-Bektaşi ozanıdır. Aşıki'nin asıl adı Ahmet'tir. Malatya'nın Arguvan ilçesine bağlı İsa köyünde doğdu. Doğum tarihi kesin olarak belli değil. 18. yüzyılın sonlarında doğduğu sanılıyor. Hicri 1240'da yani 1824 yılında Hacı Bektaş'tan dönerken uzun süre kaldığı ve bir çok şiirlerini söylediği Kayseri'ye bağlı Felahiye ilçesinin Ecirli köyünde öldü. Babasının adı Musa'dır. Çağdaşı Şah Sultan'ın gerçek manevi aşığıdır. Şah Sultan ile Aşıki tarikat bilgilerini saz ve söz ustaları olan Derviş Muhammed'den öğrendiler. Aşıki, İsa köyünden ayrıldıktan sonra Hünkar Hacı Bektaş Veli'yi ziyaret etti.

Şiirlerinde Derviş Muhammed'in etkileri görülür. Öğretmen Mustafa Bal ''Derviş Muhammed'im nur-u vakit, eseri dillerde şahit'' adlı eserinde Derviş Muhammed'in Aşıki ve Şah Sultan'ın şiirlerini toplayıp yayınlamıştır. Elde 73 şiiri vardır. Bir kısım şiirleri yeni yayınlanıyor. Bu şiirleri Hekimhan ilçesi Hasancelebi beldesinden Ali Baba adlı saygın kişi İbrahim Emici adlı şahısla bana göndermişti. Aşıki mahlasını kullanır. Dili sade, söyleyişi içten ve yumuşaktır, sevgi dolu bir dünyası vardır. Pir Sultan'ın talibi Kulhimmet'in hayranı Kul Himmet Üstadım'ın yakın arkadaşıdır. Asım Bezirci Aşıki'nın ölüm tarihini 1821 olarak belirtir.


Eserlerinden bazıları:


1
Gönül ağlar isen başına ağla
Kimse kimse için ağlar bulunmaz
Bağlarısan kendi yaranı bağla
Belki yaranı da bağlar bulunmaz

Sırrın halka açma çek bu cefayı
Zemane halkından umma vefayı
Unut gitsin sal ezelki sefayı
Geçti ol ezelki çağlar bulunmaz

Güllü gülüstanlı bağlar bulunmaz
Andelipler bir kenara çekildi
Mahabbetin doluları döküldü
Şer tohumu yer yüzüne ekildi

Bin doksan dokuz sene başıdır
Bizi böyle eden hakkın işidir
Bu dünyanın boranıdır kışıdır
Baharı erişmiş bağlar bulunmaz

Aşıki gedanın mürveti şahi
Düşmüşlerin desti giri penahı
Sensin her derdimin derman ilahi
Senden gayrı yara bağlar bulunmaz


2
Gel ey gönül sana öğüt vereyim
Her cahile öğüt verici olma
Dünyada bir aşna göreyim dersen
Hayvan gibi alaf yeyici olma

Aşna ile ahd amanı bir eyle
Muhabbeti aşk evinde yer eyle
Gözün ile gördüğünü sır eyle
Varıp yad ellere deyici olma

Hazer gez boynuna geçmeye tuzak
Efsane sözünden ola gör uzak
Yükünü baldan tut olmaya tezek
Virana hanlarda konucu olma

Üssüz handa uğru yükünü talar
Başını uğulmaz sevdaya salar
Dağıtır malını yüzüne güler
O eğridir doğru sayıcı olma

Aşıki elinde var iken fırsat
Gayret kuşağını beline kuşat
Sende bu sözlerden olasın irşat
Haramiler gibi soyucu olma
3
Nefsini öldüren gerçek gazidir
Ya onu tanıyıp bilen eyvallah
Yalan yanlış değil gerçek sözüdür
Hakk'ın divanına duran eyvallah

Hak divana duran iner mi dardan
Cehdeyle cesedin kurtaran nardan
Ona kılavuzdur ol Şahı Merdan
Şahın didarını gören eyvallah

Şahın didarından nurlar saçılır
Yetmiş ikide ayrılır seçilir
Bahçesinde taze güller açılır
Bağında dikeni kıran eyvallah

Dikenini kıran yolun düzleye
Ciğerini aşk oduna közleye
Cümlesini ana-bacı gözleye
Odu kavı yere saran eyvallah

Odu kavı yandırmayan mümindir
Hile yoktur cennetinden emindir
Kırkların sürdüğü o yol kimindir
Yolun doğrusunu süren eyvallah

Yolu doğru sürmez bunda mürayi
Nefsine uyanlar şeytana tabi
Darda verilince sual hesabı
Hesabını burda veren eyvallah

Hesabını burda veren er olur
Hesabını vermeyen hun u zar olur
Yüzü kara Hak katında kör olur
Evliya gönlüne giren eyvallah

Evliyanın gönlü cennet aladır
Sen ona bel bağla hisar kaledir
Aşıki gam yeme meylinde budur
Daim Hak dergahı bilen eyvallah


 
Üst