Aşkın sırrı çözüldü

DOĞUKAN

New member
Katılım
18 Eki 2008
Mesajlar
2,057
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
K.K.T.C.
Uzmanlar insanları derinden etkileyen 'aşk'ı bilimsel olarak incelediler. İşte sonuç...

Onu görünce kalbiniz çok fazla çarpmaya, eliniz ayağıniz birbirine mi dolanmaya başlıyor. Hiç şüphesiz aşıksınız demektir. Uzmanlar insanları derinden etkileyen 'aşk'ı bilimsel olarak incelediler. İşte sonuç...

Fiziksel olarak neden ve nasıl aşık oluyoruz, hiç düşündünüz mü?

- Son günlerde, içinizdeki sevinç, mutluluk duygusu arttı

- Hayata, olaylara daha umursamaz bakıyorsunuz

- Arkadaşlarınız gözlerinizin pırıl pırıl baktığını ve son günlerde yüzüne bir canlılık geldiğini söylüyorlar.

Eğer bu belirtileri taşıyorsanız, aşık olduğunuz şüphe getirmez bir gerçek! Aşık olduğumuzda hepimiz benzer duygular yaşarız; ayaklarımız yerden kesilir, aklımız başımızdan gider, hep onu düşünür, hep onun hakkında konuşmak isteriz. Bunlar aşık olan herkesin bildiği ve binlerce yıldır yaşanan, süregelen duygular. Farklı olan ise, artık tüm bunların sebebinin biliniyor olması! Aşık olunca insanların neden 'tuhaflaştığı' bilimsel gerçeklerle kanıtlandı! Üstelik suçlu kalbimiz değil, beynimiz çıktı!

Neden?

Aşkı, duygularımızın, düşüncelerimizin, alışkanlıklarımızın, yetişme tarzımızın ve daha birçok şeyin etkilediğini zaten biliyorduk, ama hormonlarla olan ilişkisini yeni öğrendik. Ve hemen uzmanlara danıştık. Bakın hangi sonuçlar çıktı.

- Vücuda çeşitli maddeleri salgılayarak bizim sağlıklı, mutlu yaşamamızı sağlayan salgılara hormon deniyor.

- Aşık olduğumuzda gösterdiğimiz dengesiz davranışlarımızın sebebi, vücudumuzun salgıladığı feronom maddesiymiş! Aşk, vücutta feronom maddesinin salgılanmasıyla başlıyormuş. Aşkın kokusu olarak tanımlanan bu madde, beynin ilgili bölümlerini uyarıyor ve aşk doğuyor!

- Feronom, vücudumuzun salgıladığı hormonlardan sadece biri. Feronom'a 'aşk hormunu' da deniliyor. Aşıkların, her dakika aşık oldukları kişiden söz etmeleri bu hormondan kaynaklanıyor. Aşık olunduğunda vücudun fazla feronom salgılamasıyla kişilerin fiziksel yapılarında ve davranışlarında değişiklikler oluşmaya başlıyor. Kalp çarpıntısı, gözlerin parlaması gibi değişiklikler oluyor ve 'O da beni seviyor mudur', 'Acaba şimdi nerededir' gibi sorular artmaya başlıyor. Obssesive yani takıntılı kişi davranışları gözlemleniyor.

- Aşkın yerini sevgiye bırakması da hormonlarla ilgili. Zamanla serotoninin azalması, oksitoksinin artmasıyla, aşk yerini bir süre sonra sevgi ve şefkate bırakıyor.

- Yaz aylarında insanların daha sık aşık olmasının da bilimsel bazı sebebleri var. Özellikle bahar ve yaz aylarında, güneş ışınları insanların hormon sistemini etkiliyor ve bu durumda aşk daha yoğun hissediliyor. Melanosit denen vücuda renk veren hücreler de, bu aylarda artıyor.

Aşk acısı nasıl diner?

Uzmanlar, şu sıralar mevsimin de etkisiyle kendilerine en çok aşk acısı çekenlerin başvurduğunu söylüyor ve bu acının nedenlerini, uyguladıkları yöntemleri şöyle anlatıyorlar:

'Aşk acısı çeken biri, sevgilisini unutamamıştır, her gördüğü şeyde, her olayda ondan bir parça bulur. Bir yandan yaşadıklarına inanamaz. 'Gerçekten bu aşk bitti mi' , 'Onsuz ne yaparım' gibi duygulara kapılır. Bizim yaptığımız, bunun altında yatan nedenleri analiz etmek. Kişinin kendine güvensizliği mi var, ailesinin ona yüklediği baskılar mı var, hayata mı güvenmiyor?...

Önce sorunun nedenlerini bulup sonra NLP veya Bilişsel Terapi ile bunu ortadan kaldırıyoruz. Olaya bakış açınızı değiştirdiğiniz zaman olaylar daha farklı gelişiyor. Mesela vapurdan denize baktığınızı düşünün. Denizde çöp görüyorsunuz. Aynı çöpe bir kaptan kamarasından, bir sahilden bir de uzaydan bakın. Hepsinde gözünüze ne kadar farklı görünür.

İşte, bize danışmaya gelen kişilere de o olaya kuşbakışı bakmalarını sağlıyoruz. Bu çok kolay olmuyor. Çünkü doğru ya da yanlış öğrendiğimiz her şey, tecrübelerimizi oluşturur.

Çocukluğumuzdan itibaren, 'Hayır, yapamazsın', 'Kahvaltını etmezsen derslerin iyi geçmez' gibi, günde 10 olumsuz ileti aldığınızı düşünün. Bir yılın sonunda 3600 olumsuz iletiyle dolu oluyorsunuz! 14 yaşına geldiğinizi düşünürsek kafanızda 48-50.000 tane olumsuz ileti olur. Bunları değiştirmek tabii ki güç oluyor. Öğrendiğimiz olumsuz şeylerin yerine olumlularını koymak çok önemli.'
 

Bige-tuğ Tulken

Halkla İlişkiler
Katılım
10 Haz 2008
Mesajlar
890
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Her yer benim vatanım..
Bunlar aşkın değil, yalnız özlemin sırrını çözmüşler. Aşk düşündüğün gibi yaşamak yerine hissettiğinin yolunda gitmektir. Gerçekçiliği asla yüreğin yerine koyamazsın.
 

Depresif Hayalet

New member
Katılım
20 Tem 2008
Mesajlar
232
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Ankara
Aşkın sırrını çözdüğünü söyleyenler öyle sanıyorum ki aşık değiller.Hele bir aşık olsunlar bakalım nasıl kıvranacaklar:D
 

osman batur

Dost Üyeler
Katılım
24 Şub 2008
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Almanya
Askmi adi konulmamis bir hastalik,simdi iyim Allaha sükür ,en iyi ilacida zamanmis,tam sinirdaydim aski cözdüm derken az kalsin o beni cözüyordu.

Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak, yazıya oturup sonu
gelmeyen cümleler kurmak, camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak...
 

BAHAR

Dost Üyeler
Katılım
2 May 2008
Mesajlar
841
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
istanbul
Biri Bana Aşkı Anlatsın...!

Bilmiyorum ben filmlerdeki aşkları. Daha doğrusu aşkı bilmiyorum ben. Hadi birisi anlatsın bana aşkı baştan. Nedir bu imkansız olan......

Aç kalmayı göze alabilmek midir, bir garibanın sofrasında aşk?
Yoksa son model üstü açık bir arabanın, hava yastıklı koltuğunda mı gizlidir aşk?
Onun gülüşünde bulmak mıdır gülümsemeni, hüznünü almak istemek midir onun? Acılarını almak istemek midir?
Sen yanarken ona dokunmamak mıdır? Canı yanmasın diye.

Aşk acaba romanlardaki gibi, filmlerdeki gibi mükemmel olan mıdır? Yoksa bir yanının eksik olması mıdır onun yokluğunda? Özlemek midir onu? Ona ait olmak istemek midir? Allah aşkına biri anlatsın bana aşkı. Ben anlamadım. Kaçırdım belki de bu dersi okul sıralarında. Söz bir kez daha anlatsın birisi. Uyumayacağım bu sefer sıramın üzerinde. Bana biriniz aşkı anlatsın.

Yada susun siz, benim aşkımı anlatayım ben siz doğrudur deyin.

İlk aşk dediğim tattığım şey ona bakmaktı. İlkokul sıralarıydı. Konuşmak ne mümkün o benim icin erişilmezdi. Masumdu. Şehvet yoktu onun teninde. Sadece önümdeki sırada oturur, saçlarına bakardım. Konuşamazdım onun gözlerinin baktığı yerde şapşal olurdum. Hoş ya şapşal sanardı oda beni...

Sonraları ortaokul sırasına taşındı, benle beraber aşk. Bu sefer başka şekilde. Ama gene aynı şapşalda can buldu. Sonraları cıkan sivilceler dedim adına. Dudakların sadece konuşmaya yaramadığını düşündüm. Oda gecti gitti. Gene şapşallığım kaldı başucumda.

Sonraları buldum sandım aşkı. Ya da bulduğumu hissetmek istedim. Ona ait olmak. Sonrasında arzulamak onun tenini. Sonra gene şapşallık. Yok yokkk aşk şapşallık olmamalıydı. Bir plajda ağır cekimde koşup sarılmak olmalıydı. Şehrimde hiç plaj yoktu. Ama hiç de koşmadım ben ona yavaş yavaş. Onu düşünmekti her an. Onun icin endişelenmekti. Aşk sahneleri varken tv'de onunla başrol oynamaktı. Rica ederim bu bahsi kapatalım demekti ona. Onun bir yanını güzel bir aktristte bulmaktı. Uyumaktı onsuz, ama hayaliyle. Gidişini seyretmekti. Bu sefer ayyaş bir şapşal olarak. Şişelerde bulmaktı onu. Çaresiz dönüşünü arzulamaktı. Tekrar öpmek istediğin dudaklarında SENİ SEVİYORUM demesini duyabilmekti. Ne şişelerde gördüm gözlerini, ne de dudaklarından duydum sevildiğimi. Alışmaktı aşk yokluğuna. Kabullenmekti istemesende yalnızlığı. Anladım ki aşk tamamlanamayan bir yapbozdu. Şekli olmayan, hiçbir parça yerine !
tam
uymayan, yanlızlığının yerine onu koymaktı.

Aşk büyük acı be. Hergün birilerine yamamaya çalışmak yalnızlığını. Birilerinde onun izini bulmaya çalışmak. Yada ruh ikizini aramak. Neler kazandırdı bana aşk. Şapşallık, şişeler, yalnızlık, gözyaşı... Eksik olanlar vardı değil mi daha. Onları eklemem lazımdı. Mesela sabah yatağından kaldırması seni, öperek yolcu etmesi. Ya da gecenin bir yarısında çocuğa bak kavgaları etmek. Şehvetini söndürmek teninde.

Aşkı buldummu. Yaşadım mı hiç mi hiç bilmiyorum... Yok yok kalsın hayat ben almayayım artık... Aşk fazla bana..
Gökmen Demir...
 
Üst