Avrasya Jeopolitiğinde Tacikistan: ABD-Rusya Arasında Ayakta Kalabilme Mücadelesi

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Avrasya Jeopolitiğinde Tacikistan: ABD-Rusya Arasında Ayakta Kalabilme Mücadelesi

Eski Sovyetler Birliği ülkelerinden biri olan bugünkü Tacikistan, Orta Asya ülkelerinin güneydoğu bölgelerinde kalmaktadır. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, Afganistan ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi ülkeler arasında adeta bir geçit oluşturan Tacikistan’ın, kuzeyde 870 km uzunluğunda Kırgızistan, kuzeybatı ve batıda 1161 km uzunluğundaÖzbekistan, güneyde 1206 km uzunluğunda Afganistan ve doğuda ise 414 km uzunluğunda Çin Halk Cumhuriyeti (Doğu Türkistan) ile kara sınırları bulunmaktadır. 143.100 km2’lik yüzölçümüne sahip olan Tacikistan toprağının toplam %6’lık bir bölümü tarıma elverişli olup, %25’lik bir bölümünü otlak ve %4’lük bir bölümünü de ormanlık arazi oluşturmaktadır. Kendi çapında bir tarım ülkesi olarak bilinen Tacikistan’ın en önemli akar suları, Amu-derya’nın büyük bir bölümünü oluşturan Derya-yi Penc (Afganistan ile ortak kullanmakta), Sorh-âb ve Zarefşan nehirlerinden oluşmaktadır.http://www.turksam.org/yonet/tr/yazi.asp#_edn1
Temmuz 2003 tahminlerine göre 6,863,752 kişinin yaşadığı bilinen[ii] Tacikistan’daki toplam nüfusun %63.4’ünü Fars kavimli olduğu bilinen Tacikler oluştururken, %25.3’ü Özbekler, %2.5’i Kırgızlar, %1.5 Tatarlar gibi Türk kavimlerinden oluşmaktadır. Ayrıca ülke nüfusunun %2.4’lük bir bölümü Almanlardan ve %4.9’u da diğer çeşitli etnik gruplardan oluşmaktadır. %85’i Müslüman olan nüfusun, % 80’lik bir bölümü Sünni ve %5’lik bölümü ise Şii (İsmaili ve Caferi) Müslümanlar teşkil etmektedir. Geri kalan %15’i Ortodoks ve Protestan Hıristiyanlardan ve diğer inanç sistemlerinden oluşmaktadır. Resmî dili Tacikçe olan Tacikistan’da Özbekçe, Rusça ve Kırgızca da konuşulmaktadır. Nüfusun yaklaşık %80’lik bir bölümü kırsal kesimlerde yaşamakta olup, çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşırken, geri kalan %20’lik bölüm ise, kentlerde yaşayarak, ticaret ve diğer meslek alanları ile uğraşmaktadırlar. [iii]
Bu arada şu hususu da belirtmekte fayda vardır; Fars asıllı bir kavim oldukları bilinen Tacikler, yaşadıkları coğrafyanın Türk dili coğrafyasının tam ortasında olması nedeni ile, Fars kültüründen daha çok, Türk kültürünün etkisinde oldukları dikkat çekmektedir. Tacik dilinde, Türk dili yapısının hakim olduğunu görmek mümkündür. Bu nedenle, günümüzde bazı araştırmacılar, Taciklerin Türk asıllı bir kavim olabileceği tezi üzerinde çalışmaktadırlar.[iv] Ancak, Taciklerin, tarih boyunca Türk kavimleri ile iç içe yaşadıkları ve bu nedenle Türk kavimlerinden en fazla etkilenmiş olan bir Fars kavmi oldukları, Tacik toplumu tarafından da kabul görülmektedir.

1. Tacikistan’ın Oluşumu
Bugünkü Tacikistan, sahip olduğu coğrafi konumu nedeni ile, tarihin çeşitli dönemlerinde, kuzeyden güneye veya doğudan batıya doğru ilerlemek isteyen farklı devletlerin bir jeopolitik güzergahı olarak kullanılmış ve bu nedenle çeşitli devletlerin hakimiyetine girmiştir. Bu kapsamda, yukarıda söz edildiği üzere tarih boyunca, Türk ve Fars kültürlerinin kesişme noktasını oluşturmuştur. Bu nedenle günümüzdeki Tacik kültür unsurları içerisinde Türk kültürünün çeşitli prototiplerini görmek mümkündür. Dolayısı ile, bugünkü Tacikistan’ın geçmişini, Orta Asya’daki Türk devletleri tarihinden bağımsız olarak incelemek mümkün görülmemektedir. Bu nedenle, 20. yüzyılın ilk çeyreği; SSCB’nin kurulmasına kadar, Tacikistan isminde bir yer mevcut değildi. Bugünkü Tacikistan’ın kurulmasını, 1929’da gerçekleştiği bilinmektedir.
Bilindiği üzere, 1856 Kırım Savaşının sona ermesi, 1859’da Kafkasya’daki Müslüman Hanlıkların yenilmesinin ardından, Kazakistan üzerinden Orta Asya’ya doğru ilerleyen Rusya, 1873’e kadar Buhara, Hokand (Bugünkü Fergana vadisi[v]) ve Hive (Harezim) Hanlıklarını mağlup ederek, Türkistan bölgesini işgal etmiştir. Bu dönemlerde Türkistan halkı, Ruslara karşı, bir ulusal mücadele başlatmış olsalar da, siyasi hakimiyetlerini tamamen kaybetmişlerdir.[vi] Ayrıca, bu sıralarda Hindistan’ı fiilen işgal altında bulundurmakta olan İngilizler ile Çarlık Rusya’sı arasında, Amu Nehrinin sınır olması ve Afganistan’ı da tampon bir bölge olarak kabul edilmesi yönünde bir anlaşma imzalanmıştı.[vii] Böylece Çarlık Rusya’sı tüm Türkistan’ın siyasi hâkimiyetini ele geçirmişti. Bir süre sonra, Çarlık Rusya’sı, Türkistan’ı parçalama politikalarına bağlı olarak, Türkistan’ın bir bölümünde, Taşkent merkezli “Türkistan Genel Valiliği”ni kurmuştur. Daha önce Buhara Hanlığı içerisinde olan bugünkü Tacikistan coğrafyasının kuzeybatı bölgeleri “Türkistan Genel Valiliği” sınırları içerisine bırakılırken, güney ve güneydoğu bölgelerinin büyük bir bölümü de, Rusya’ya bağlı olmak şartı ile kısmen özerkliğini korumakta olan Buhara Hanlığı sınırları içerisinde kalmaya devam etmiştir. Kuzey kısımlarından az bir bölümü ise, Buhara Hanlığı statüsünde olan Hokand Hanlığına bırakılmıştır.[viii]
Bu dönemlerde Ruslara karşı başlatılan ulusal kurtuluş mücadeleleri, 1917’deki Bolşevik İhtilalinden sonra da tüm hızı ile devam etmiştir. 1920’den sonra; özellikle de Buhara Hanlığı, Bolşevikler tarafından ortadan kaldırıldıktan sonra, o dönemlerde Doğu Buhara adı ile bilinen bugünkü Tacikistan toprakları, ulusal kurtuluş mücadelesinin merkezlerinden biri haline gelmiştir. Eylül 1921’de Buhara’ya gelen Enver Paşa, 8 Kasım 1921’de Buhara’dan ayrılarak bugünkü Tacikistan sınırları içerisinde kalan Çilli-köl bölgesine geçmiş ve burada Ruslara karşı ulusal kurtuluş mücadelesi veren gençlerin liderliğini üstlenmiştir. Enver Paşa 4 Ağustos 1922’de savaş alanında öldürülmesine kadar, bugünkü Tacikistan coğrafyalarında mücadele vermiştir.[ix] Enver Paşa’nın ölümünden sonra, ulusal kurtuluş mücadelesinin liderliğini üstlenen İbrahim Bek Lakay’ın kendisi de bugünkü Tacikistan sınırları içerisinde yetişmiş ünlü bir komutandı.[x]

Bu arada Türkistan’da Ruslara karşı verilen ulusal kurtuluş mücadelesinde Tacikistan’ın rolünün daha iyi anlaşılması için, şu noktanın altını çizmekte yarar vardır: Türkistan Milli Mücadelesini, üç aşamada incelenmesi mümkündür:
1) 1916’da Çarlık Rusya’sına karşı başlatılan ilk isyanlardan 1921’e kadar olan dönem; Bu dönemlerde ulusal kurtuluş mücadelesi, belli bir organizasyondan yoksun olup, Birinci Dünya Savaşı için Rusların Türkistan’dan asker talebinde bulunması ile başlayan isyanların, medreselerin cihat çağrısıyla şiddetlendiği dönemi kapsamaktadır.
2)1921-1924 yılları arasındakiEnver Paşa ile Selim Sami liderliğinde cereyan eden mücadeleler; Bu dönemlerde bir hayli güçlü olan bu hareket siyasi ve askeri bir güç olarak, daha profesyonelce faaliyetlerini sürdürmüş, halk tabanından büyük destek gördükleri gibi, aydın kesimin de desteğini almışlardır.
3) 1924 – 1931 yılları arası; Enver Paşa’nın ölümünden ve 1924’te Selim Sami’nin Türkistan’ı terk etmesinden sonra, İbrahim Bek Lakay, ulusal kurtuluş mücadelesine liderlik etmiştir. Bu dönemde Rusların baskısı ile zayıflamış ve belli bir siyasî örgütlenmeden yoksun oldukları gibi, sosyal dayanakları da azalmış ve halk tabanındaki destekleri ise, belli komutanların ait olduğu boy ve kabile ile sınırlı kalmıştır. Bu dönemdeki mücadeleler gerilla taktiği ile devam etmiştir.[xi]
Türkistan Milli Mücadelesinin, özellikle son aşamasının, genel olarak bugünkü Tacikistan topraklarında cereyan ettiği söylenebilir. İkinci aşamada (1921-1924) Türkistan genelinde milli mücadele devam ederken, Selim Sami’nin Türkistan’ı terk etmesi ve Türkistan mücahitleri arasında yaşanan ihtilaflar, diğer bölgelerde Rusların üstün gelmesine sebep olmuştur. Ancak İbrahim Bek’in kontrolünde olan bugünkü Tacikistan’ın bir çok bölgesinde, milli mücadelenin devam ettiği görülmüştür. Ancak, 22 Haziran 1931’de İbrahim Bek’in, Ruslar tarafından yakalanarak idam edilmesi ile ulusal mücadelenin silahlı kanadı tamamen sona ermiştir.[xii] Bu açıdan bakıldığında, Türkistan Milli Mücadelesinde, bugünkü Tacikistan’ın rolünün ciddiyeti açıkça ortaya çıkmaktadır.
Tarih boyunca Türkistan coğrafyasının bir parçası olarak karşımıza çıkan bugünkü tacikistan, 30 Aralık 1922’de yapılan ilk Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Kongresinde, Buhara ve Hokand bölgelerinin siyasi idâresine paylaştırılmıştı.[xiii] Ancak, Rusya, bölgedeki hakimiyetini tam manâsıyla sağlamak için, Türk topluluklarını parçalayarak, 1924 “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri” adıyla kurmuş olduğu yeni devletler kapsamında, bugünkü Tacikistan, “Özbek Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti” idaresine dahil edilmiştir.[xiv] Fakat, bu dönemlerde, Özbekler ile Tacikler arasında, bir takım etnik ve bölgesel sorunların yaşanmaya başlaması sebebi ile, yeni bir çözüm arayışına girilmiştir. Uzun bir planlamanın ardından, 21 Eylül 1929’da “Tacik Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti” adı altında, bugünkü Tacikistan sınırlarını kapsayan yeni bir ülke kurulmuştur. Bununla birlikte bölgenin en çok gelişmiş kentleri olan, Taciklerin yoğun olarak yaşadıkları Buhara ve Semerkant, “özbek Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti” toprakları içerisine dâhil edilmiştir.[xv] 1929’dan itibaren Özbekistan’dan ayrılarak ayrı bir “Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti” olarak ortaya çıkan Tacikistan, Buhara ve Semerkant’ı kendi bölgesi olarak görmeye devam ederken, Özbek tarafı ise, Tacikistan’ın tamamını, Özbekistan’ın doğal sınırlarından ayrıldığını kabul etmektedir. Bu da iki ülke arasında bir münakaşa konusu olarak günümüze kadar devam etmektedir.[xvi]

2. Sovyetlerin Dağılmasından Sonra Tacikistan
20.Yüzyılın sonlarına kadar dünyanın en geniş ve zengin topraklarına hakim olan Sovyetler Birliği, Aralık 1979’da Afganistan’ı işgal ederek tüm dünya kamuoyunun tepkisini üzerine çekmişti. Bununla beraber, ABD ve İslâm ülkeleri başta olmak üzere, anti-Sovyet ülkeler Afganistan’daki direnişçileri Sovyetlere karşı desteklemeye başlamıştı. Sovyet uzmanları, geç de olsa Afganistan işgali ile büyük bir çıkmaza girdiklerinin farkına vardılar. Bu kapsamda, 11 Mart 1985’de Gorbaçov’un Sovyet liderliğine seçilmesinin ardından, Kremlin Afganistan işgaline son vereceklerini açıklamıştı. Mayıs 1988’de başlatılan Afganistan işgaline son verme çalışmaları, Ocak 1989’de son bulmuş ve Sovyet askerleri Afganistan’ı terk etmeye başlamışlardı.[xvii] Afganistan’ı on yıl boyunca (1979-1989) işgal altında bulunduran Sovyetler Birliği, bu dönemlerden itibaren, siyasal ve ekonomik olarak bir çöküş sürecine girmiştir. 1991’de bu çöküş süreci tamamlanmış ve 8 Aralıkta Sovyetler Birliğinin dağıldığı resmen açıklanmıştır. Böylece, eski SSCB dahilindeki Orta Asya Türk Cumhuriyetleri bağımsızlığına kavuşmuşlardır.[xviii]
Sovyetler Birliğinin dağılma sürecinde Tacikistan Komünist Partisi Genel Sekreteri Kahar Mahkamov, Moskova darbesini desteklemek sureti ile, Tacikistan Parlamentosunca kendisinin başkan seçilmesini sağlamıştı. Ancak 7 Eylül 1991’de Duşanbe’de başlaya muhalif grupların eylemleri gittikçe yoğunlaşmaya başlamış ve bunun neticesinde Mahkamov, istifa etmek zorunda kalmıştı. Bu sırada Tacikistan Parlamentosu, Mahkamov’un yerine vekalet etmek üzere Kadruddin Aslamov’u seçmişti. Aslamov, Tacikistan Komünist Partisini dağıtarak Tacikistan’ın bağımsızlığını resmen ilan etmiştir. Bu sıralarda, Başkent Duşanbe’deki eylemler, nerede ise tüm ülkeyi etkilemeye başlamıştı. Başlangıçta yerel yönetimler ve yönetimin yetersiz hizmetlerini protesto etme amacı taşıyan eylemler, kısa bir süre içerisinde siyasi ve ideolojik görüşlere bağlı olarak, hükümet karşıtı gösterilere dönüşmüş ve ülke geneline yayılmıştı. Bu gösterilerden istifade eden Tacikistan Komünist Partisinin eski Genel Sekreteri Rahman Nabiyev, 23 Eylül 1991’de muhafazakar kesimin de desteğini alarak iktidarı ele geçirmiş ve ülke genelinde sıkı yönetim ilan etmişti. 2 Ekim 1991’de sıkıyönetimi kaldıran Nabiyev, bir başkanlık seçimi yapılacağını açıklamıştı. Daha sonra 27 Kasım 1991’de yapılan Başkanlık seçimlerinde, rahman Nabiyev, tacikistan Devlet Başkanı olarak seçildi. Ancak, Pamir bölgesindeki muhalif grupların adayı Davlat Hudanazarov’un, oyların %30’unu aldığı, fakat seçimlerde hile yapılarak Nabiyev’in kazanmasının sağlandığı yönünde bir takım iddialar ortaya atılmaya başlandı. Bu da yaşanan tartışmaların daha da yoğunlaşmasına meydan vermek için yeterli sayılmaktaydı.[xix]
Mart 1992’ye gelindiğinde yaşanan sorunlar, özellikle Başkent Duşanbe’de yoğun gösterilere dönüştü. Bunun üzerine, Nabiyev bir koalisyon hükümeti kurarak 24 bakanlıktan sekizini muhaliflere vermek zorunda kaldı. Ancak, Hocend ve Kulab bölgelerindeki muhalifler bu hükümeti kabul etmeyince, Duşanbe’deki gösteriler tüm bölgeye yayılarak bir genel ayaklanmaya dönüştü. Bu ayaklanmalar, kabinedeki bakanlıklar ve güvenlik birimlerine yansıyarak devlet yapısında da bir gruplaşmaya neden oldu.[xx] Özellikle Duşanbe’de yoğun gösteriler yapan muhalif göstericilerinin sayısının her geçen gün daha da artması, Rus 201. Motorize Piyade Birliğini harekete geçirdi ve duruma müdahale etmeye zorladı. Nihayet Rusların yoğun bir baskısı neticesinde, 5 Mayıs 1992’de muhalifler Duşanbe’yi terk etmek zorunda kaldılar.[xxi] Eylül 1992’de silahlı bir grup tarafından istifaya zorlanan Nabiyev, Hocent’e sığınınca Aralık ayında koalisyon hükümeti bozuldu. Bu durumda ülkedeki tüm grupları birleştirebilecek potansiyele sahip siyasi bir otorite arayışına giren Tacikistan Parlamentosu, İmamali Rahmonov’u Devlet Başkanlığına seçti. Ancak Başkent Duşanbe’de durumun nispeten sakinleşmesine karşın, Afganistan sınırlarına yakın güney bölgelerinde silahlı çatışmalar başladı. Bu çatışmalar, nerede ise 1997’ye kadar sürecek olan Tacikistan iç savaşının başlangıç noktası olarak kabul edilmektedir.[xxii]
Soğuk Savaşın sona ermesi ve Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte, Sovyetlerden boşalan bölgeye yerleşmek isteyen bölge dışı güçler; bölgenin “neo-komünist” liderlerine karşı oluşan yeni siyasi oluşumları desteklemek sureti ile, bölgeye nüfuz etmeye çalışmışlardır. Bu çerçevede, Tacikistan’da ortaya çıkan radikal İslamcı eğilimlerin yoğun gösterileri ve hemen ardından yaşanan iç savaş, Pakistan, İran, Suudi Arabistan ve hatta Afganistan’da yeni iş başına gelen Mücahit iktidarı gibi ülkelerin, bu ülkedeki radikal İslamcı gruplara destek vermesi, Tacikistan’ı Rusya’nın askeri himayesine itmiştir. Bu nedenle Tacikistan’ın; özellikle sınırlarının güvenliği Rus askeri birliklerince sağlanmak zorunda bırakılmıştır.
1991’de başlayan iç çatışmalar, 1997’de muhafazakar kesim ile devlet arasında imzalanan bir barış anlaşması ile son bulmuştur. Daha sonra, Eylül 1999’da hükümet ile muhalefetin ortak kararı neticesinde, bir anayasa değişikliği yapılarak Devlet Başkanlığının görev süresi beş yıldan yedi yıla çıkarılmış ve aynı yasa değişikliği ile bir kişinin sadece bir kez Devlet Başkanlığına seçilebileceği hükmü konmuştur. Böylece Tacikistan’da belli bir istikrar sağlanmıştır.[xxiii]
3. 11 Eylül Sonrasında Tacikistan
11 eylül olaylarıyla birlikte ABD’nin “uluslararası terörizm”e karşı savaş açması sonucunda bölge ülkelerinde yoğun bir hareketlilik yaşanmaya başlamıştı. Özellikle Afganistan ile komşu olan beş ülke kendilerini bu gelişmelerin ortasında bulmuştur. ABD, başlatmış olduğu yoğun bir diplomatik operasyon sonucunda Afganistan’a yönelik yapacağı askeri operasyon için bölge ülkelerini ikna etmeyi başarmıştır. İlk başlarda Abd ile işbirliği yapma konusunda daha temkinli davranan Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, daha sonra hava sahalarını ABD’ye açmaya karar vermişlerdir. Bu kapsamda, 5 Ekim 2001’de Özbekistan’ın “terörizmle mücadele” konusunda ABD ile işbirliği yapmasının ardından, 11 Aralık 2001’de Kırgızistan Parlamentosu tarafından da hava sahasının, lojistik destek anacı ile ABD uçaklarına açılması yönündeki karar onaylanmıştır. Bu durumda, bölge ülkeleri arasında en fazla Rusya’nın etkisi altında kalan tacikistan, yoğun bir diplomatik trafiğe sahne olmuştur; bir yandan Orta Asya gezisine çıkan ABD temsilcileri Tacikistan ile yakından ilgilenirlerken, öte yandan da Rusya, bu ülke ile işbirliğini geliştirme konusunda çeşitli çabalar göstermekteydi.[xxiv]
Rusya her ne kadar ABD’nin Afganistan’a yönelik operasyonunu başlangıçta desteklemiş olsa da; kendi “arka bahçesi” olarak kabul ettiği Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin ABD’ye yanaşmasından duyduğu rahatsızlığı, her fırsata dile getirmekteydi.[xxv] Rusya’ya rağmen Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinden Özbekistan ve Kırgızistan, ABD ile işbirliği yaptıktan sonra, Tacikistan Güvenlik Konseyi toplanarak, ABD’ye destek verme konusunu tartışmaya başlamıştır. Öte yandan da Tacikistan’ın İslâmcı gruplarından Nehzet-i İslâmî’nin üst düzey yetkilileri, ABD’nin Afganistan operasyonunu kınarken, Tacikistan hükümetini de eleştirmekteydi. Hatta, Nehzet-i İslamî’nin Genel Başkan Yardımcısı Muhammed Şerif Himmetzâde, ABD’nin “terörizmle mücâdele adı altında; Afganistan’daki masum insanları öldürerek kendisinin terör estirdiğini” söylerken, Tacikistan Hükümetinin ABD’ye destek vermemesi konusunda uyarılarda bulunmaktaydı.[xxvi] Tacikistan Hükümeti kendi içerisindeki bu tepkilere rağmen, nihayet tercihini ABD’den yana yaparak 29 Aralık 2001’de, Afganistan sınırına yakın olan Kulab, Kurgan-tepe ve Farhar bölgelerindeki hava sahalarını ABD’ye açmayı kabul etmiştir.[xxvii]
Tacikistan Hükümeti’nin hava sasını açması, ABD tarafından takdir ile karşılanırken, siyasi ilişkilerin geliştirilmesinin yanısıra, ekonomik ve eğitim alanlarında da destek sözü almıştı. Nitekim ABD’nin Duşanbe Büyükelçisi, Tacikistan’a yapılacak yardımların, Orta Asya’nın diğer ülkelerine yapılacak olan yardımlardan daha çok olacağını belirtmişti.[xxviii] Öte yandan da 21 Nisan 2002’de Tacikistan Dışişleri Bakanı Talabek Nazarov, ABD’nin resmî daveti üzerine Wshington’a gitmiş ve bu gezisinde Tacikistan’ın Washington Büyükelçiliğini açmıştır. Bu da ABD ve Tacikistan arasındaki ilişkilerin daha kalıcı olacağının işareti olarak değerlendirilmekteydi. Tacikistan Hükümetinin, uzun vadeli düşünüp, özellikle ABD ile işbirliğini geliştirme yönünde çaba sarf etmekte olduğu yönünde değerlendirilmektedi.[xxix]
Başlangıçta Tacikistan, ABD’nin Afganistan operasyonu konusunda, Rusya ile aynı çizgide yer almaktaydı. Nitekim 22 Ekim 2001 tarihinde, Rusya Devlet Başkanı Putin, Tacikistan Devlet Başkanı İmamali Rahmanov ve Kuzey İttifakı lideri Burhaneddin Rabbani ile Moskova’da bir araya gelerek bir takım görüşmeler yapmışlardı. Yapılan bu görüşmelerde, Tacikistan ve Rusya Devlet Başkanları, Taliban sonrası Afganistan’da istikrarın sağlanması için, başka bir alternatif aranmaması gerektiğini ve kuzey ittifakını desteklemekten yana olduklarını açıkça belirmişlerdi. Hatta Tacikistan’da bulunan Rus yetkilileri Kuzey İttifakının Tacikistan ve Rusya’dan yeterince destek aldıklarını ve ileride Taliban sonrası Afganistan’da istikrarın sağlanması için, gerekli güce sahip olduklarını söylemişti.[xxx] Fakat, Afganistan’daki gelişmeler Tacikistan ve Rusya’nın bekledikleri gibi olmadı ve Hamid Karzai başkanlığında geçici bir hükümet kurularak Rabbani saf dışı bırakılınca, Tacikistan Hükümeti Karzai yönetimi ve dolayısıyla batı ile ilişkilerini geliştirme yönünde çaba sarf etmeye başladı. Bunun neticesinde, Taliban döneminden beri durdurulan Duşanbe – Kabil uçak seferleri tekrar başlarken, Tacikistan Hükümeti ile Afganistan Geçici Yönetimi arasında; Mart 2002’de, Afganistan’ın kuzeyindeki Kunduz vilâyetine iki yıl boyunca karşılıksız elektrik verme konusunda bir anlaşma imzalandı.[xxxi]
Tacikistan, ABD ile işbirliği yaptıktan sonra, kısa bir süreliğine Rusya’ya karşı daha mesafeli davranmaya başladı ve bu çerçevede, tacikistan yönetimi, Rusya’nın bölgedeki tek askeri birliği olan 201. Motorize Piyade Birliği’nin yerleştiği bölge için, Rusya’dan 150-200 milyon Dolar tutarında bir kira borcu talep etmeye başladı. Bunun üzerine Rusya ile Tacikistan ilişkilerine kısa bir süre için gölge düşmüşse de, Rusya bölgedeki nüfûzunu daha fazla kaybetmemek için alttan almaya çalıştı.[xxxii] Kısa bir süre için Rusya ve Tacikistan ilişkilerinde ortaya çıkan bu prüzlerden sonra, Rusya’nın başlatmış olduğu diplomatik temaslar neticesinde, iki ülke arasındaki ilişkiler yeniden iyileşmeye başladı. Bunun neticesinde 15 Mart 2002’de ortak bir askeri tatbikat yapan Rusya ve Tacikista Devletleri,[xxxiii] 8 Nisan’da da, iki ülke ilişkilerinin 10. yılı sebebi ile, Tacikistan Başkenti Duşanbe’de bir “dostluk” konferansı düzenlendi. Ayrıca bu konferans esnasında yapılan görüşmelerde, Rusya’nın Tacikistan’da “daimi” bir askeri üs kurma çabaları gündeme getirildi.[xxxiv] Daha sonra, Haziran 2004’te iki ülke Devlet Başkanları arasında yapılan görüşmeler neticesinde, Tacikistan topraklarında, Rus askeri birliklerinin askeri tatbikat sahası olarak kullandıkları arazilerin, Rusya’nın “daimi bir askeri üssü” haline dönüştürülmesi kararlaştırılmıştır. Söz konusu üs için, Tacikistan Devletinin her hangi bir bedel talep etmemesi dikkat çekmektedir. Öte yandan, iki ülke arasında yapılan anlaşmalar çerçevesinde, eski Sovyetler Birliği döneminden kalan bir “Hava Kontrol Merkezi”nin, Rusya tarafından yeniden inşa edilerek kullanılması da kararlaştırılmıştır. Diğer taraftan Tacikistan devleti, Rusya’dan, Tacikistan’da bulunan Rus Sınır Muhafızı Birliklerinin görev süresinin 2006’nın sonuna kadar uzatılmasını talep etmiştir. Bu noktada, uzmanlar, ABD’nin bölgeye yerleşmesinden sonra, Rusya’nın yeniden bölgeye nüfuz etmek için çaba sarf ettiğine işaret etmektedirler. Bu gelişmeler çerçevesinde, bazı uzmanlar, Tacikistan’da hala 20 bin Rus askerinin bulunduğuna işaret ederek, Rusya ile Tacikistan arasında hiçbir zaman ciddi bir sorunun yaşanmayacağı görüşündedirler.[xxxv]
Bilindiği üzere, Tacikistan’da kurulan Rus askeri üssü, Ekim 2003’te Kırgızistan’da kurulan Kant Hava üssünden sonra, 11 Eylül gelişmeleri ile, Orta Asya bölgesinde kurulan ikinci Rus askeri üssü olmuştur. Rusya, Kırgızistan’dan sonra Tacikistan’da da askeri üs kurarak, bölgedeki varlığını daha da güçlendirmektedir. Bu çerçevede, önümüzdeki günlerde, Rusya’nın, bölgedeki diğer ülkelerden de askeri üs talebinin gündeme gelebileceği ve yeniden bu bölgeleri kontrolü altında bulundurmak için, yeni stratejiler geliştirebileceği söylenebilir.

4. Sonuç
Bağımsızlık sonrası Orta Asya ülkeleri arasında, siyâsî ve askerî anlamda Rusya’nın etkisinde kalmaya devam eden Tacikistan, ekonomik olarak bölgenin en zayıf ülkesidir. Bu nedenle bölgede çıkabilecek muhtemel bir istikrarsızlık, ülkeyi yeni bir krize sürükleyebilir. 1997’de İslâmcı gruplarla Tacik Hükümeti arasında barış anlaşması imzalanarak bir koalisyon hükümeti kurulmuştu. Fakat, Tacikistan’da faaliyet gösteren İslâmcı grupların tamamı bu koalisyon hükümeti içerisine dâhil edilmemişti. Daha önce Tacikistan Nehzet-i İslâmî örgütüne bağlı bulunan Rahman Senginov ile Mansur Mükellef, koalisyona yer almayan İslâmcı grupların başında bulunarak, Dağlık Badahşân ve Duşanbe civarındaki bölgelerde yönetime karşı savaşmaya devem etmekteydi. 29 Temmuz 2001 tarihinde, Rusların Duşanbe yakınlarında yaptığı bir askeri operasyonda, Rus ve Tacik askerlerinden 9 kişinin öldüğü ve 20 kişinin de yaralandığı bilinmektedir. Bu çatışmada İslâmcı gruplardan, içinde Mansur Mükellef’in de bulunduğu çok sayıda insanın öldürüldüğü bildirilmişti.[xxxvi]
Buradan çıkaracağımız sonuç; Tacikistan’da henüz tam anlamı ile bir istikrarın sağlanamamış olması ve her an yeni sorunların yaşanabilir olmasıdır. Bu da doğal olarak, Tacikistan’ı daha fazla Rusya’nın askeri himayesine itmektedir. Ayrıca, 11 Eylül gelişmelerinin ardından Tacikistan Hükümeti, ülkedeki İslamcı gruplara yönelik bir takım baskı uygulamaktadır. Son iki yıl içerisinde, özellikle Nehzet-i İslami yandaşlarından çok sayıda elemanın hapse attırılması ve Hizb’ut Tahrir adı altında faaliyet gösteren İslamcı grupların tutuklanması bir çok defa gündeme gelmiştir.[xxxvii] Tüm bu baskılarının yoğunlaştırılmasının da bir takım sorunlara yol açabileceği söylenebilir. Öte yandan, radikal İslamcı grupların hala faaliyette olduğu Orta Asya ülkelerinin güvenliği, birbirine tamamen paraleldir. Bir ülkede yaşanan istikrarsızlık veya ülke güvenliğini tehdit eden her hangi bir unsurun, komşu ülkeyi de etkileyeceğini söylemek mümkündür. Dolaysıyla Tacikistan’ın istikrarsızlığı, ülkenin jeopolitik konumu sebebi ile bölge ülkelerine rahatlıkla etki edebilecektir. Dolayısı ile Tacikistan’daki Rus askeri varlığının uzun bir süre devam edebileceğini söylemek mümkündür.
Bir diğer önemli husus; Tacikistan’ın etnik yapısıdır. Tacikistan’da etnik manada şimdiye kadar sıcak bir çatışmanın yaşanmaması, bundan sonra da yaşanmayacağı anlamına gelmemektedir. Tacikistan’da siyasal ve kültürel anlamda bir Tacik hakimiyeti söz konusudur. Ülkede sayısal olarak Taciklerden sonra ikinci sırada bulunan Özbekler, ileride siyasal ve kültürel hak talebinde bulunabilir. Bu bağlamda Tacikistan Özbekleri, bölge liderliğini oynamaya çalışan Özbekistan’dan destek de alabilir. Nitekim Özbekistan ile Tacikistan arasında Sovyet döneminden beri devam eden bir takım sorunlar mevcuttur. Diğer taraftan, Afganistan’da üretilen uyuşturucu maddenin Tacikistan üzerinden yapılan ticareti, Rusya açısından da ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Tüm bu sorunların devam ediyor olması, Rusya ile olan bölgesel güvenlik anlaşmaları çerçevesinde bölgedeki Rus askeri varlığını meşrulaştırmaktadır. Dolayısı ile, uzun bir süre daha Rusya’nın bölgedeki etkisinin devam edebileceği söylenebilir.

http://www.turksam.org/yonet/tr/yazi.asp#_ednref1 Konu ile ilgili bkz: CIA Web Sayfası, http://www.odci.gov/cia/publications/factbook/geos/ti.html, 9 Haziran 2004.

[ii] Bkz: CIA Web Sayfası, http://www.odci.gov/cia/publications/factbook/geos/ti.html, 9 Haziran 2004.

[iii] Seyid Atta Takvaasıl, Jeopolitik-i Cedid-i İran: Ez Kazakistan tâ-Gürcistan (İran’ın yeni jeopolitiği: Kazakistan’dan Gürcistan’a kadar) İran Dışişleri Bakanlığı Yayınları, Tahran, 2001, s. 74.

[iv] Ergeş Uçkun, Tacik mi, Taclık mı?, NJ, 1993.

[v] Fergana vadisi, bugünkü Tacikistan, Özbekistan ve Kırgızistan üçgenini oluşturmaktadır. Eskiden Hokand veya Kokand adıyla bilinen bu bölgenin Merkezi bugünkü Tacikistan’ın Hocand kentiydi ve o dönemlerde bugünkü Tacikistan coğrafyası bölgedeki hanlıklarca idâre edilmekteydi.

[vi] Bu dönemlerdeki Türkistan Milli Mücadelesine ilişkin daha detaylı bilgi için bkz: Baymirza Hait, Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi, TTK Yayınları, Ankara, 1995, ss. 63 – 134. Jean-Paul Roux, Orta Asya: Tarih ve Uygarlık, Kabalcı Yayınları, İstanbul, 2001, ss. 407, 408. Mehmet Saray, Yeni Türk Cumhuriyetleri Tarihi, TTK Yayınları, Ankara, 1996, s. 272. Lorisa Nikolayeva, Tacikistan (Taholat-ı Siyâsî- İctimâyî de yek-sad Sâl-i Ahir) “Tacikistan:Son Yüzyılda Siyâsal ve Toplumsal Değişimler” (Fa. Çev. Safâ Ehvân), İran Dışişleri Bakanlığı, Senetler ve Diplomasi Tarihi Yayınları, Taharan, 2001, ss. 7 – 50. René Cagnat ve Michel Jan, İmparatorluklar Beşiği: SSCB, Çin ve İslâm’ın arasında Orta Asya’nın yazgısı, (Çev. Erden Akbulut – T. Ahmet Şensılay) Alan Yayınları, İstanbul, 1992, ss. 127- 135.

[vii] Roux, Orta Asya, ss. 408, 409.

[viii] Nikolayeva, Tacikistan. s.137

[ix] Konuya ilişkin bkz: Hayit, Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi, ss. 283, 284.

[x] İbrahim Bek Lakay ile ilgili bkz: Cemşid Şule, Cehad-i Millet-i Buhara ve Havadis-i Lakay Der Şemal-i Hindukuş (Buhara Milletinin Cihadı ve Hindukuş’un Kuzeyinde Lakay Hadiseleri), Peşaver, 1996, ss. 57 –95.

[xi] Bu sınıflandırma, genel bir inceleme neticesinde ortaya çıkmıştır.

[xii] Daha detaylı bilgi için: Mir Gulam Mehmet Gubar, Afganistan Der Mesir-i Tarih, (Afganistan Tarih Yolunda), C. 2, yayına hazırlayan H. Halil Gubar, (3. Baskı) Mayvand Yayınları, Kanada 2000, ss. 74 – 81. Nikolayeva, Tacikistan, s. 51- 92. Hayit, Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi, ss. 275 – 305. Roux, Orta Asya, ss. 416 – 421.

[xiii] Nikolayeva, Tacikistan, s. 137

[xiv] B. Hayit, Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi, ss. 350, 351, 352

[xv] Daha detaylı bilgi için: Roy, Yeni Orta Asya, ss. 162, 163. Nikolayeva, Tacikistan, ss. 146, 147, 148.

[xvi] O. Roy, Yeni Orta Asya, s. 162

[xvii] Daha detaylı bilgi için: Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyâsî Tarihi, ss. 895 – 907.

[xviii] Detaylı bilgi için bkz: Paul Kennedy, Yirmi Birinci Yüzyıla Hazırlanırken, (Çev. F. Üçcan) T. İş Bankası Kültür Yayınları, (3. Baskı) Ankara, 1999, ss. 295 – 322. Roux, Orta Asya, s. 424.

[xix] Roy, Yeni Orta Asya, s. 192.

[xx] Roy, Yeni Orta Asya, s. 192.

[xxi] Hala Tacikistan’da bulunan Rus 201. Motorize Piyade Birliği, Sovyetler Birliği döneminde Afganistan’ın kuzeyindeki Kunduz kentinde görev yapan Rus 40. Ordusuna bağlıydı. Tacikistan’da yaşanan iç savaş yıllarında Tacikistan – Afganistan sınırlarında görev yapmaktaydı. Konu ile ilgili bkz: Seyit Muhiddin Aymuhammed, Maner-i Nezami-yi Tacikistan ve Rusya (Tacikistan ve Rusya’nın Askeri Tatbikatı), http://www.bbc.co.uk/persian/regional/030813_mj-taj-russia.shtml, 13 Ağustos 2003.

[xxii] Saule Baycaun-Fazıl A. Burget, 11 Eylül Sonrasında Tacikistan, Stratejik Analiz (26), Haziran 2002, ss.78-86.

[xxiii] Nisan 2003’te yapılan bir referandum ile, Tacikistan’da, bir kişi iki dönem Devlet Başkanlığı yapabilir. Konu ile ilgili bkz: Alimcan Hocamuradov, Hama Porsi-yi Tacikistan (Tacikistan Referandumu), http://www.bbc.co.uk/persian/regional/030427_mj-taj-oppsition.shtml, 27 Nisan 2003.

[xxiv] Hem-sâyegân-i Afganistan: Şerâit-i Mütezezel, (Afganistan’ın Komşuları: Değişken Şartalar), http://www.bbc.co.uk/persian/news/010919_neighbours.shtml, 12 Ekim 2001.

[xxv] Vakoneş-i mutefâvut-i keşver-hâ-yi cihân nisbet be hamle be Afganistan ( Afganistan operasyonu konusunda dünya ülkelerindeki çeşitli tepkiler), http://www.bbc.co.uk/persian/news/011007_areactions..shtml -12. 10. 2001

[xxvi] Şefkat Racabyan, Muavin-i Nehzet-i İslami-yi Tacikistan hamelât-râ mahkum mikoned (Tacikistan İslâmî Uyanışı genel başkan yardımcısı saldırıyı kınıyor),http://www.bbc.co.uk/persian/news/020313_he-si-uzbek..shtml, 12 Ekim 2001.

[xxvii] Negerâni-yi Rusya ez kâheş-i nüfûz-i hod der Asya-yi Meyâne (Rusya’nın Orta Asya’daki nüfûzunun kırılmasından endişesi), http://www.bbc.co.uk/persian/news/020313_he-si-uzbek..shtml, 13 Mart 2002.

[xxviii] Sohrab Ziya, Takid ber himâyet-i Amerika ez Tacikistan (Amerika’nın Tacikistan’ı Kollaması Konusunda Uyarı), http://www.bbc.co.uk/persian/news/020306_l-si-tajik.shtml, 6 Mart 2002.

[xxix] Merdân Muhammed, Tarh-i goşayış-i sefâret-i Tacikistan der Washington, (Washington’da Tacikistan Büyük Elçiliğinin Açılış Meselesi), http://www.bbc.co.uk/persian/news/020423_v-tajikistanus..shtml, 23 Nisan 2002.

[xxx] Rusya ve Tacikistan der himâyet ez itilâf-i muhâlif-i Taliban (Rusya ve Tacikistan Taliban karşıtı güçlerin desteklenmesinden yanadır), http://www.bbc.co.uk/persian/news/011022_vusrussiatnorthernalliance.shtml, 23 Ekim 2001.

[xxxi] Merdân Muhammed, İmza-yi İntikâl-i Bark ez Tacikistan be Afganistan ( Tacikistan’dan Afganistan’a gidecek olan elektrik konusunda imza atıldı),http://www.bbc.co.uk/persian/news/020329_v-tajikelectrisity.shtml, 28 Mart 2002.

[xxxii] Sohrab Ziya, Moşkil-i Tacikistan ve Leşker-i 201 Rusya Mostakar der ân Kişver, (Tacikistan’ın Sorunları ve ülkedeki 201. Rus akerî birliği),http://www.bbc.co.uk/persian/news/020414_v-tajikistan.shtml, 14 Nisan 2002.

[xxxiii] Sohrab Ziya, Manevr-i Nizâni-i Tacikistan ve Rusya (Tacikistan ve Rusya’nın Askerî Tatbikatı), http://www.bbc.co.uk/persian/news/020315_v-tajikmanuver.shtml, 15 Mart 2002.

[xxxiv] Merdân Muhammed, Konferans-i Dahomin Sâlgerd-i Münasibât-ı Rusya ve Tacikistan, (Rusya ve Tacikistan ilişkilerinin onuncu yılı dolayısıyla düzenlenen konferans)
http://www.bbc.co.uk/persian/news/020408_v-tajikistanrussia.shtml - 09. 04. 2002

[xxxv] Tacikistan Be Rusya Pay-gah-i Nezami Midihad, (Tacikistan Rusya’ya Askeri Üs Verecek), http://www.bbc.co.uk/persian/tajikistan/story/2004/06/040605_he-tajisrussia.shtml, 5 Haziran 2004.

[xxxvi] Merdam Muhammed, Ameliyât aleyhi guruh-i yâği der home-yi Duşenbe hatime yâft (Duşanbe civarındaki asîlere karşı yapılan operasyon sona erdi) http://www.bbc.co.uk/persian/regiona/020506_v-tajikistan.shtml, 30 Temmuz 2001.

[xxxvii] Konu ile ilgili Daha Detaylı Bilgi içi bkz: Fazıl A. Burget, Tacikistan’da İslami Eğilimlere Baskı: Nehzet-i İslami’nin Zor Günleri, Haftalık Küresel Değerlendirme Bülteni, ASAM Web Sayfası (www.avsam.org), 15 –19 Eylül 2003. Fazıl A. Burget, Tacikistan’da İslami Parti Lideri “Terörle İşbirliği” Yapmakla Suçlanıyor, Günlük Küresel Değerlendirme Bülteni, ASAM Web Sayfası (www.avsam.org), 18 Eylül 2003.



 
Üst