“Ayrıelli, Hostes” Müzakereleri!!!

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
AYRIELLİ, HOSTES” MÜZAKERELERİ!!!

Evet değerli okurlarım. Yukardaki başlık Sn. Talat’ın bir şakası değil; bizi enayi yerine koyduğunun değişik bir delilidir. Çünkü Hristofyas, Avrupa müktesebatının Kıbrıs (Elen) Cumhuriyeti’nin hükümranlığının adanın ‘tamamında’ uygulanması konusunda ısrarlı ve, Türkiye’nin bir ‘üçüncü’ ülke olduğunu söyleyen yoldaş; Rum Yönetimi’ni tanıması; Kıbrıs (Elen) Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı göstermesi hususunda da çok ciddi! . Hristofyas tümünü de sahiplenmeye çalıştığı evin – Kıbrıs Adası’nın – temellerini, kale duvarlarını daha da su geçirmez hale, güçlendirmeye çalışmakta ve her oturumda hedefi ENOSİS’e daha da yaklaşmakta olmanın mutluluğunu yaşamakta iken; yoldaşı Hristo ile ‘baş başa’ görüşmelerini bahçede tamamladığını söyleyen Sn. Talat “neden bahçede?” sorusuna da dalga geçer gibi “Ayrıelli – kuşkonmaz - ve hosteslere baktık” cevabını veriyor! Yoldaş Hristofyas ile hala baş başa ve tutanaksız görüşmelerde ısrar eden Sn. Talat üstelik: “Biz baş başa görüşmemizi – ya bahçeye ayrıelli ve hosteslere bakmak için çıkmışsınız; ya görüşmek için; hangisi? – evet, “..baş başa görüşmemizi tamamlayıp salona döndüğümüzde ekiplerimizin AB konularıyla ilgili ayrıntıları görüştüklerini gördük” diyor. Bahçeye de onlara zaman tanımak (!) için çıktıklarını söyleyen Sn. Talat “..zaten biz döndüğümüzde onlar – teknik komiteler – görüşöelerini bitirmişti diyor... Komşucuk mu oynuyorsunuz; yoksa bizimle dalga mı geçiyorsunuz siz? Bu, ‘hadi biz bahçeye çıkalım da, çocuklar kendi aralarında anlaşsınlar’ mı? Yoksa bu, ‘Hadi biz kendi işimize bakalım da onlar içeride ne halt yerlerse yesinler; ne halleri varsa görsünler’ mi? Yok-yoksa bu; ‘Bırakalım onlar oyalansın; dışardakiler de bir görüşme, bir anlaşma yaptığımızı zannetsinler. Biz seninle zaten HER konuda anlaşmışız, boş ver onları’ mı? Bu bir şaka mı Sn. Talat?


Hristofyas baş başa görüşmeleriniz neticesinde ev sahipliğinden, 10. Protokol’deki ısrarından; Türkiye’nin Kıbrıs (Elen) Cumhuriyeti’ni tanımasından; efendim hükümranlıktan bahsederken siz sahipliğini zaten Hristo’ya devrettiğiniz evin perdeleriyle uğraşmakta ve bize de sözde çözüm anlaşmalarına oturduğunuz ninnilerini söylemektesiniz. Hristofyas’la ne anlaşmalara; ne kararlara vardığınızdan değil, bahçede ayrıelli hostes gezintisi yaptığınızdan bahsediyorsunuz! Önemli noktaları bizden gizliyorsunuz hala. Ufak tefek dekorasyon işlerini ele aldınız siz Sn. Talat ve çünkü ambulanslardan ve 1963’ten beri ilk ve önemli !!! işbirliği konusu dediğiniz bir ‘suç ofisi’ olacağından; efendim bu ofisin 24 saat açık olacağından ve bu ofisteki görevlilerin suç ve suçla ilişkin konularda bilgi paylaşımı yürüteceklerinden ve bunun ne kadar önemli olduğundan bahsediyorsunuz. Hayret bir şeysiniz doğrusu!!! Neredeyse belediye kamyonlarını kimler kullanacak, çöpleri kimler toplayacak meselesine gireceksiniz. Ne kadar banal ve gülünç. Bize nasıl “bello durkolar” (deli Türkler) demesin bu insanlar? Dünya nasıl bize gülmesin? Olacak iş mi? Sn. Talat, neredeyse işi tamamıyle teknik komitelerin kararına bıraktığından bahseder ve bizi oyalıyorken bir de üstelik “..bütün bu kararları, görüşmeleri ve gelinen noktaları kendi siyasi durumumuzu güçlendirmek maksadıyla kullanmayacağız” da diyor! Çok doğru. Ne gereği var değil mi Sn. Talat. Siyasilik, siyasi eşitlik bizim neyimize gerek? Gavuroğullarının tek egemenliğini, tek temsiliyetini, tek kimliğini ve tek halklılığını; ikinci bile değil; dördüncü sınıf bir toplum olmayı kabul etmişsiniz zaten. Evet, dördüncü sınıf bir toplum!!! Çünkü Hristofyas, Ermenilere ve Maronitlere tanıdığı hakları bizim de beklemememizi söylememiş miydi? Siz bu işi maskaralığa çevirdiniz ve zaten sizin bu sözde anlaşmalarınızın ne siyasetle, ne politikayla ilgisi, ilişkisi var! Ve bütün bu sözde çözüm anlaşmaları; müzakereler, süreçler, gelmeler gitmeler devam ederken, ayağımızın altındaki toprak da; ev de gider, bahçe ve ayrelliler de gider, hostesler de. Olacak gibi değil. Siz çocuk mu kandırıyor; bizimle dalga mı geçiyorsunuz yoksa? Ne???

İşte değerli okurlarım. Talat-CTP v.s. ile gelinen noktanın, kesinlikle anlaşma veya çözüm falan değil; teslim töreninin nasıl ve nerede yapılacağı noktası olduğunu görerek kararımızı da Batı Trakya’yı örnek alarak vermeli ve oylarımızı gavur esaretine değil; İSTİKLAL’e vermemizin varoluş veya yokoluş anlamına geldiğinin bilincinde hareket etmeliyiz. Bunun artık başka da yolu kalmamıştır! İki seçeneğimiz var. Ya gavuroğullarına esir, köle olacağız; yahut da onurlu ve egemen! Ona göre..........
 
Üst