Bak "Şener Ağa"m...

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
BAK "ŞENER AĞA"M...

Değerli okurlarım. Yıllardır ‘Sendikacılık’ adı altında boy gösterip; yediği haltların haddi hesabı olmayan; bir gün dahi görev yerine gitmeden, bol sıfırlı maaşlarla milyon sterlinlik mekânında ağalık sürmekte iken; maaşını ödeyen Anavatan Türkiye’ye nankörce ‘astir’ vb küfürler savurup bizi yutmak isteyen Batılılara şikâyet eden… … Güvenliğinde serbestçe ve korkusuzca cart-curt edebildiği Türk Silahlı Kuvvetleri’ne utanmadan Rum ağzıyla “İşgalci” diyecek kadar kendini kaybetmiş, kudurmuş… Etrafında topladığı beş on beş yarım adamla kendini Kıbrıs Türklerinin temsilcisi olarak gören/gösteren… Güya büyük adammış havalarıyla atıp tutan, ancak efendisi Hristofyas’a danışmadan, tekmil vermeden tuvalete bile gidemeyen… Emekçinin haklarını arıyor, efendim ‘Ekonomik Paket’e karşı eylem’ yalan dolanlarıyla meydanlara döktüğü halkı da… Sınıflarından yollara döktüğü ve eğitimlerini istismar ettiği çocuklarımızı da kullanarak, orda burada boy gösterirken, aslında kendi çıkarları ve düşmanın menfaatleri için uğraşan… Ve bütün bunları, ekmeğini yediği, suyunu içtiği; güvenliğinde ağalar gibi yaşadığı devletine ihanet pahasına; bu devleti yıkıp bizi de azınlık, köle yapmak isteyen… Daha dün gibi bize soykırım uygulamış ve bugün de kaldığı noktadan devam edebilmek için fırsat kollayıp sürekli silahlanmakta olan… ‘En iyi Türk ölü olandır’ düsturuyla nefes alan Elen Rumlarla fikirde bir, sözde ve icraatta bir olup ‘hain’ damgası yemek pahasına, artık bulamaca tatmış misali, hala bildiğinden kalmayan… Sadece Hristofyas vb tarafından da değil; yandaş medya tarafından bile kullanılmakta olduğunu da göremeyip, şimdi de ne hikmetse kendini siyasetçi zanneden… Biti kanlanmış bu ağaya buradan gerçek ‘Sendikacılığın’ nasıl olması gerektiğini açıklayacak birkaç bilgi… Bak Şener Ağam, bak ATASEN sendikacılık üzerine ne diyor; oku, kendi yaptıklarınla kıyasla; yaptıklarından ve yüzünden utan bari...

“Sendika bir çalışma örgütüdür.” “Kişiler yönetime geldikten sonra, kendi siyasi görüşünü, sendikanın siyasi görüşü gibi sunamaz!” Ama Ağam, sen bu örgütü kendi ve düşmanımızın siyasi görüşleri doğrultusunda yürütüyorsun!

“Ülkenin Eğitim sendikası – ki ağam, sen bir Öğretmenler Sendikaları Genel Sekreterisin - “…Ülkenin tam bağımsızlığını ve üniter yapısını korumak için karşı oyunları görmeli ve bu oyunları görebilecek nesiller yetiştirmeyi amaçlamalıdır.” “Milli Eğitimi, yabancı danışmanların etkilerinden kurtarmak gerekir.” “Onların yerine ülkemizin eğitim politikalarını bizlerin belirlemesi lazım.” “Eğitim ULUSAL olmalıdır. Çünkü Büyük Önder ATATAÜRK “Hangi bağımsızlık vardır ki yabancıların nasihat ve planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadise kaydetmemiştir.” Ama ağam, sen bunun tam da aksini yapmaktasın! Neden? Çünkü senin asli görevin, efendin Hristofyas vb emirleriyle bu devleti yıkmaktır da ondan! Ama yağma yok. Çünkü öyle palyaçolar gibi, elinde hıyar, turp vesairelere övgüler düzerek, hıyar turp reklam ederek; halkını düşmandan alış verişe yönlendirme tellallığı yapmakla… Ekmeğini yediğin, suyunu içtiğin devletin sanayisini çökertmek için, öyle elinde hıyar, turp sallayarak, halkı alış veriş için Güney’e yönlendirmeye çalışarak sendikacılık yapılmaz! Çünkü sendikacılık dediğin; sağcı, solcu, dinli, dinsiz dinlemez. Milliyetçilik de yapmaz. Halkın çoğunluğunun emelleri, istekleri doğrultusunda hareket eder. Ama sen resmen Rumculuk yapmaktasın. Üye ve çalışanlarının, emekçinin, ayırım yapmaksızın haklarını aramakta değil; bölücülük yapmakta ve üstelik sendikacılığı istismar ederek Rum tezlerini savunmaktasın. Ancak bu halk artık anlamıştır ki, senin asli görevin sendikacılık değil; senin sendikacılık dediğin, efendin Hristofyas’tan öğrendiğin bir Bizans oyunudur. Çünkü sen sendikacılığı paravan olarak kullanmakta ve sendikacılığın arkasına saklanarak, efendin Hristofyas ve başkalarının emirleriyle bu devleti yıkmaya çalışmaktasın. Ama yağma yok! Çünkü ne demişler; “Göz odur ki, dağın arkasını göre.” Ve Kıbrıs Türkü artık Trodos Dağlarının arkasını ve hatta Himalayaların arkasını da görebilmekte…

Şimdi, yandaş medya tarafından ve kendini tepe tepe kullanmakta olan Hristofyas vb tarafından şımartılmış… Kendin bile kendi gerçek yüzünü unutmuş; kendini bir futbol yıldızı yerine koydun; yalan dolanla aldatıp meydana döktüğün halkı taraftarın zannederek, siyasete soyunmak gibi bir gaflete düşmüşsün. Ama Şener ‘ağam’, ekmek yediğin tabağa tükürmekle siyaset yapılmaz. Hem siyasete soyunmakla kimi temsil edeceksin sen? Senin yolun tas gibi ortada. Sen daha bu günden benim ülkemin olanaklarından bol tarafından yararlanırken, nankörce ve. hade ne ise; efendin Hristofyas’ı ve Rumları temsil etmektesin. Sen bir yandan dünyadaki ırkçı milletlerin başını çeken Elen Rumlardan yana saf tutmakta iken; kendi halkını barışçı ilericiler ve egemenlikten yana olanları da ‘ırkçı’ gericiler diye sıfatlandırarak; bir de Türkiyeliler ve Kıbrıslılar(!) diye bölmeye çalışmaktasın. Sen özgür halkı, egemenlikten vazgeçip köle olmaya teşvik etmektesin. Ancak, kaçıncıdır ‘hak arama’ yalanlarıyla meydanlara dökmek için kandırdığın, kendi ve düşmanın çıkarları doğrultusunda – bağışlayınız – kelle sayımı misali kullanarak, dış dünyaya ve düşmana Kıbrıs Türklerinin Rumlarla birleşmek istediklerinin mesajını vermek için enayi yerine koyduğun o halka da bir sor bakalım. Aralarından kaç tanesi senin bu oyununa gelecek kadar saf ve gerçeklerden habersizdir? Sor bakalım kaç tanesi senin gibi, devletinden, egemenliğinden, kimliğinden… Tek kayıranı Anavatanından ve tek güvencesi Mehmetçikten… Onurundan, haysiyetinden… Şimdisinden ve yarınlarından; rahatından, refahından… Malından mülkünden ve ata şehit emaneti topraklarından vazgeçip; evinin efendisiyken, senin gibi Rum’un uşağı, kuçu kuçu’su olmayı kabul edecek… Kendi, evlatları ve torunlarının da hayatlarını ve yarınlarını Hristoffyas’a ipotek edip; Rum Yunan’a Medine dilencileri misali avuç açarak icazet, merhamet dilenmeyi kabul edecektir?

Aman Şener ‘ağam’, benden sana nasihat; 1): Suskunuz diye, bu vatanı sahipsiz zannederek çizmelerini, çizgilerini aşma SAKIN! Ve 2): Kendini fasulye nimeti gibi bir şeyden sayarak, sakın ola bir de siyasete soyunma! Çünkü bugün ‘taraftarın’ zannettiklerinin bir tekini bile arkanda bulamaz ve şimdi senin o bir milyon sterlinlik villanın arka bahçesi zannettiğin meydanlarda, alimallah yapayalnız ve üstelik ÇIRILÇIPLAK KALIRSIN… Haberin olsun…
 
Üst