Başaramayacaklar

Salim Doğan

Onursal Üye
Katılım
7 Nis 2012
Mesajlar
52
Tepkime puanı
0
Puanları
0
BAŞARAMAYACAKLAR

Amerikan emperyalizmi her yıl birçok devlet adamını misafir eder. Bunlardan bazıları Amerika’nın büyüsüne kapılarak birden değişime uğrarlar. Ben de böyle biriyle karşılaşmıştım yıllar önce. Üniversite de hocalık yapan bu Prof. Amerika öncesi ve Amerika sonrası hastalığı yaşamaktaydı. Atatürkçü, cumhuriyetçi ilerici, devrimci bir kimliği vardı. Amerika dönüşünde saçmalayıp duruyordu, sanki büyülenmişti. Biz hiç bir şey yapmasak ta Amerika bizi kurtaracak diyordu. Birçok gazeteci köşe yazılarında Amerikan emperyalizminden nefretle söz ederken birden değişiveriyor onun yaptıklarını onaylıyor. Kısacası Amerikancı oluveriyorlardı.


Son yıllarda bu Amerikancı muhaliflerden çoğu devletin önemli yönetim merkezlerinde görev almaya başladılar. Oradan aldıkları güç sayesinde televizyon ve gazetelerde çeşitli programlar yapmaktadırlar. Bu gazetelerde ve televizyonlarda boy gösteren Ali Kemaller, Damat Feritler o kadar çoğaldılar ki mantar gibi her yerden bitmeye başladılar. Bremen mızıkacıları gibi hepsi de Amerika sözcülüğüne soyunmuşlar. Amerika Irak’a, Fas, Tunus, Libya, Mısır, Suriye ye demokrasi ihraç ettiğini söylemektedirler. Bu ülkelerde demokrasi yok diktatörler yönetmekte halka zulmedilmektedir demektedirler. Öyleyse buralara emperyalizmin paralı şövalyeleri müdahale ederek demokrasi getirecektir. Ancak bütün dünya biliyor ki bu büyük bir yalandır.


Türkiye Suriye ile neden savaşacak. Suriye Türkiye ile savaşmak için ne yaptı ki? Eğer PKK terör örgütünü topraklarında eğitti ise, Türkiye’ye karşı kullandıysa bunun cevabını şimdi mi vermek gerekiyordu. Bir devlet egemenliğine karşı tehdit oluşturan bir olay karşısında milletin duygularını, heyecanlarını, beklentilerini bilir ve ona karşı tavır takınır. Burada kişisel tatmine dayalı bir girişim asla kabul edilemez, kim olursa olsun ister başbakan, ister cumhurbaşkanı olsun kendi kişisel tercihleri değil ulusun tercihleri uygulama alanı bulabilir. Zaten cumhuriyetin anlamı da budur. Devlet yönetimlerinde kritik dönemlerde bir milli duruş ve ulusal politika vardır. İşte bu ulusal politikalar sonucunda böylesi sorunların üstünden gelinebilir.


Burada şunu çok iyi analiz etmek gerekir.


1. Suriye ile savaşmak kimlerin işine yarayacaktır.


2. Türkiye Suriye ile savaşa girerse Birleşmiş Milletler Türkiye’nin yanında yer alacak mı?


3. NATO bu durum karşısında beşinci maddeyi uygulamaya sokup askeri destek verecek mi?


4. Savaş sonrası Türkiye’nin zararları tanzim edilecek mi Türkiye’nin çıkarı ne olacak?


Savaş ortamlarında hava sislidir ve birçok gerçek halktan saklanır. İçinde bulunduğumuz bu hassas dönemde Türkiye’yi savaşa sokmak için bir provokasyonla karşı karşıya olabiliriz. Bu durum ulusun tercihi olamaz sonucu da oldukça ağırdır. Ancak Suriye Türkiye’ye karşı hasmane tutumunu bir sıcak savaşa dönüştürmek isterse o zaman Suriye burada tarihi dersini alır. Yapılan her hareket karşılığını bulur. Televizyonlarda uzmanlar konuşuyor. Suriye topraklarında emperyalizmin sömürmek istediği petrol yatakları yok. Öyleyse neden Suriye diye soracak olursanız bu sorunun cevabı İran, Türkiye ve Kafkaslar olacaktır. Suriye emperyalizmin Akdeniz’e açılan kapısı konumuna sokulmak istenmektedir. Kafkas ve İran petrollerinin kolayca taşınacağı güvenli yol kuzey Suriye topraklarından geçmektedir. Ayrıca bu strateji Kenan ülkesinin sınırlarını da belirlemektedir. Sen bir savaşın merkezi olmak istiyorsan savaşın argümanları mermilerdir onun sonucuna da katlanacaksın demektir. Ancak Türk ulusu Suriye ile savaşı anlamsız bulmaktadır.


Büyük Ortadoğu Projesinin Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki yeniden yapılanması bu ülkelerde yaşayan halkların talebi değildir. Savaşın devam ettiği ülkelerin iki özelliği var. Birincisi bu ülkelerde petrol ve benzeri stratejik yer altı kaynaklarına sahip olmaları, ikincisi de bu proje kapsamında harita içerisinde kalıp ne Petrolü ne de başka bir yer altı zenginliği olmadığı halde sadece emperyalizme ayak bağı olan ülkeler. İşte Suriye bu ikinci kategoride yer almaktadır. Kuzey Afrika ve Ortadoğu halkları bu savaş sonucunda demokrasiye kavuşmamış, daha çok kaos ortamında eski yönetimlerini arar olmuşlardır. Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da savaşan guruplar o ülke halkları ya da muhaliflerinden oluşmadığı uslar arası medya tarafından sıklıkla gündeme getirilmiştir. Bu savaşçılar Libya’da, Mısır’da, Yemen’de, Irak, ta hatta Afganistan’da savaşan paralı guruplar olduğu bilinmektedir.


Amerikan emperyalizmi askeri, ekonomik ve istihbarat gücünü kullanarak yürüttüğü bu savaşın kayıtsız ve şartsız mağlubu olacaktır. Çünkü bir savaşı halklar desteklemediği sürece karşıdaki düşman ne kadar güçlü olursa olsun zafer halkların olmuştur. Bu hem doğanın hem de diyalektiğin gereğidir. Bir saman alevi gibi sadece yalana ve propagandaya dayalı haberlerle her şeye hâkimmiş görüntüsü veren Amerika aslında altından kalkamadığı sorunları başkalarına havale etmeye çalışmaktadır. Onun için eş başkanlık oluşturularak kendisine suç ortakları yaratmaya çalışmaktadır.


Amerikan emperyalizmini amacı bellidir. Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkeleri yanında aslında Kafkaslarda Hazar Denizinde çok zengin petrol yatakları bulunmaktadır. Kutsal topraklar olarak adlandırılan bu yerler Kenan ülkesi olarak da bilinmektedir. Amerikan emperyalizmi ve İsrail hem bu bölgede hâkimiyeti sağlamak hem de kaynaklarını sömürmek için uzun vadeli planlar yapmaktadır. Hiçbir ülke, hiçbir halk yoktur ki özgürlük ve bağımsızlığı tehlikeye düştüğünde sessiz kalsın. Suriye Türk ulusunun güvenliğini tehlikeye atacak adımlar atarsa tabi ki karşılığını alır. Ancak emperyalizme hizmet için savaşılacaksa ki bu savaşın arkasında millet olmayacaktır. Milletin desteklemediği hiçbir olay başarıyla sonuçlanamaz.
 
Üst