Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...)

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

Yvestafy - Evstafii - Yeustafiy Batığı:



18.yy'da Rusya'nın idaresine 1.Petro gelince değişikler başladı. 1.Petro , Osmanlı'dan sıcak suların kontrolünü ele geçirme isteği içindeydi. Bu amaçla boğazların kontrolünü ele geçirip Osmanlı'yı zayıflatmak istiyordu. Yunan ortodokslarını kışkırtarak Osmanlı'ya karşı onları da savaş da yanlarına çekmek planlarının bir parçasıydı.

Rusya Karadeniz'i geçerek İstanbul'a ulaşmanın zorluğunun farkındaydı. BU nedenle Osmanlı'nın hiç düşünmediği bir plan yaptı. Savaş gemileri Petersburg'dan ayrılarak Adriatik Denizi'ni, Gibraltar Boğazını geçerek Akdeniz'e oradan da 5 Temmuz 1770'de Çeşme'ye ulaşmışlardır. Çeşme, Boğazların korunması ve savaşa asker yollanması açısından stratejik öneme sahip bir limandı.

Ruslar, Ege denizi'ne ulaştıklarında Osmanlı Donanması, Çeşme Limanında demir atmış durumdaydı. En dışta Osmanlı donanması lideri 90 topu ve en iyi Osmanlı denizcilerinden oluşan mürettebatıyla Burc-u Zafer gemisi vardı. Czardom, iki savaş gemisinin komutasını Rus donanmasının ve Evstafii 'nin komutanı Amiral Spridov'a verdi. Amiral Spridov, Burc-u Zafer'i batırarak Osmanlı donanmasını yok etmeyi planladı ve ona doğru ilerlemeye başladı. Ancak Cezayirli Hasan Paşa durumu farketti ve Burc-u Zafer'in toplarını Yvestafy ' ye çevirerek beklemeye başladı. Yeustafiy yeterli yakınlığa geldiğinde ateş emrini verdi. Bunu beklemeyen Yvestafy kontrolü kaybetti ve Burc-u Zafer'e çarptı. Amiral Spridov durumun kötüleştiğini anladı ve delik açarak gemiyi batırma emri verdi. Ancak bir deliğin gemiyi batırmayacağını anladı ve cephaneliği yakma emri vererek gemiyi terk etti. Gemi büyük bir patlamayla battı. Yanında 900 Rus denizcisi, az sayıda Osmanlı denizcisi ve 500 bin Catherina altınını da dibe götürdü.

Daha sonra bu savaşı kazanmak için Osmanlı donanmasının birbirine çok yakın demirlemiş olduğunu fark eden Rus donanması, Osmanlı donanması üzerine üç tane intihar gemisi yolladı. Bu gemilerden sadece bir tanesi donanmaya ulaşabildi. Bu geminin patlatılmasıyla başlayan ateş gemiden gemiye sıçrayarak bir tek gemi hariç o bölgede ki bütün Osmanlı donanmasının yok olmasına sebep oldu.


evstafii01.jpg


1995 yılından beri bu batığın araştırılması devam etmektedir. Bu batıktan çıkarılan tarihi eserler 1997 yılından beri Bodrum müzesinde sergilenmektedir. Bu proje Çeşme müzesi müdürü ve su altı arkeologu "Yaşar Yıldız" yönetiminde devam etmektedir. Çeşme müzesinde de Evstafii'den çıkarılan eserler sergilenmektedir.

Batıktan çıkarılan eserler arasında ; Osmanlı'ya karşı savaşta kullanılacak Catherina altınları, atlı süvariilerin eşyaları, Czardom'un sembolü üzerine işlenmiş bir anahtar ve savaşın ne kadar korkunç geçtiğini gösteren denizcilere ait iskeletler vardır.

Catherina altınlarının bir yüzünde Catherina'nın bir portresi, diğer yüzünde ise Ayasofya Müzesinin ele geçirilişinin bir resmi vardır. Bu resmin altında "İnanırsanız başaracaksınız." yazmaktadır.


evstafii05.jpg


evstafii02.jpg


evstafii03.jpg


evstafii04.jpg


Catherina The Great, Bu zafer için daha sonra dört adet anıt yaptırmıştır.
1774'de St Petersburg'da Çeşme Sarayı
1777'de bu saraydaki Saint John Klisesi
1775'de Gatchina'daki Çeşme Dikiti
1778'de Tsar Skoe Selo'daki Çeşme Kolonu

Çeşme'nin en önemli sualtı hazinelerindendir. Geminin kalıntıları Sakızada ve Damlasuyu arasında kıyıdan 400 metre uzaklıkta ve 42-51 metre derinliktedir.
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

Gelidonya Antik Batığı:

[SIZE=+1]

Antalya körfezinin en batısında bulunan Gelidonya bugünkü adıyla Taşlık burnunun güneyine doğru sıralanmış Beş adalardan en büyüğünün güney doğusunda seyreden bir yük gemisi kayalıklara çarparak yükünü saçmaya başlamış ve çok geçmeden de deniz altındaki bir kayanın üzerine kıç üstü oturmuştur. 1954 yılında Bodrum'lu bir sünger dalıcısı tarafından keşfedilen ve 26-28 metre derinlikte bulunan batığa 1960 yılında yapılan araştırma dalışlarında geminin Genç Tunç Devrine ait olduğu saptanmıştır. Yapılan bu dalışların bir diğer özelliği de sualtında dalgıç bir arkeoloğun başkanlığında kazısı tamamlanan ve kara kazısı standartlarına uygun olarak yapılan ilk sualtı kazısı ünvanına sahip olmasıdır.
Gemideki ağır yüke yataklık yapması için yerleştirilen çalı çırpıya yapılan analizlerden elde edilen sonuca göre yapılan tahmin geminin M.Ö. 13. yüzyıl sonlarında battığıdır. Kalıntıların üzerinde koruyucu kum veya mil tabakasının olmayışı nedeniyle teknenin büyük bir kısmı özellikle Teredo türü deniz kurtları tarafından yok edilmiştir. Buna rağmen kaplama ahşaplarının Klasik Yunan ve Roma devirlerinde kullanılan gemi yapım tekniğinde gördüğümüz ağaç çivili zıvanalarla birbirlerine tutturulduğu bilinmektedir. Ancak geminin ahşaplarını ağır yükten korumak üzere yerleştirilmiş yataklık çalı çırpının günümüze dek korunmuş olması, bize Odiseus'un kendi yaptığı tekneye koyduğu çalı çırpının amacını çok açık şekilde göstermektedir. Yükün dağılımı önceleri teknenin uzunluğunun 10 metreden fazla uzun olmadığına işaret etmekteyse de son zamanlarda elde edilen yeni buluntular, teknenin ilk tahminlerden daha uzun olduğunu göstermektedir.
Gemideki yükün büyük bir kısmı, eritilerek bronz alet yapımında kullanılmak üzere Kıbrıs'tan getirilen hurda bronz aletler ile yeni bronz yapımında kullanılacak bakır ve kalay külçelerden oluşmaktadır. Gelidonya batığının önemi, kazıdan elde edilen tarihi bilgilerden kaynaklanmaktadır. Kazının yapıldığı sıralarda Genç Tunç Devrinin ikinci yarısında Miken'lerin Doğu Akdeniz'deki deniz ticaretini tekellerinde tuttukları, Fenikeli denizcilerin ise ünlü denizcilik geleneklerine ancak daha sonraki Demir Devrinde ulaştıkları kabul ediliyordu. Gerçekten de Homeros'un Odysseia'sının 20. yüzyıl klasik dil bilimcileri tarafından genellikle milattan önce 8. yüzyıla tarihlendirmesinin en önemli nedeni olarak, eserde sık sık Fenikeli denizcilerden ve bronz işleyiciliğinden söz ediyor olması gösterilmiştir. Ancak Gelidonya burnu batığının kazı sonuçları başka olasılıkların da varlığına işaret etmektedir.
1994 araştırması sırasında Gelidonya batığında bulunan taş çapalardan, ortadoğu kökenli olduğu tahmin edilmektedir. Batıktan çıkarılan artifaktlar bu gün Bodrum sualtı arkeoloji müzesinde sergilenmektedir.

geli01.jpg


Sualtı Arkeolojisinin doğuşu bundan 40 yıl önce Bodrum'da olmuştur. Bundan önceki tarihlerde de deniz dibinden eserler çıkarılmış, batıklar üzerinde incelemeler yapılmıştı, ama bildiğimiz şekilde, bilimsel anlamda ilk sualtı kazısı Türkiye'de gerçekleşmiştir. Her şey Amerikalı gazeteci ve amatör arkeolog Peter Throckmorton'un 1958 yılında Bodrum'a gelmesi ile başladı. Throckmorton'un arzusu Bodrumlu süngercilerle ilgili bir belgesel yapmaktı. Çekimler için tanıştığı İzmir'li fotoğrafçı Mustafa Kapkın ile beraber Bodrum'a geldi ve süngerci Kemal Aras ile tanıştı. Kısa zamanda gerek Kemal Aras'tan ve gerekse yöredeki diğer süngercilerden yüzün üstünde batığın yerini öğrendi. Bu batıklardan bir tanesi Antalya yakınlarındaki Gelidonya yöresinde bulunan bir bakır külçe yüklü gemi kalıntısıydı. Batığa dalan bir süngercinin tunç bıçak ve tarım aletleri çıkardığını belirtmesi üzerine Peter bu geminin Tunç Devri'nden kalmış olabileceğini tahmin etti. O yıl gemiyi ziyaret edemeden Amerika'ya döndü. Throckmorton 1959 yılında tekrar Türkiye'ye geldi ve Gelidonya'daki batığa dalış yaptı. Yanılmamıştı; batık Tunç Devri dönemine aitti ve 3200 yıllık geçmişiyle o tarihe kadar tespit edilen en eski gemiydi. Bu batık mutlaka kazılmalıydı; gemi üzerinde yapılacak araştırmalardan tarihin önemli bir dilimi olan Tunç Devri ile ilgili çok kıymetli bilgiler elde edilebilirdi. Ama yardıma ve paraya ihtiyacı vardı. Muhtemel bir sponsorun ilgisini uyandırmak, destek bulmak için Amerika'ya döndü. Bulduğu yardım, sualtı araştırmalarının yönünü değiştirdi. Yeni bir bilim dalı kurulmak üzereydi: Sualtı Arkeolojisi. Bir kaç girişimden sonra beklediği ilgiyi ve desteği buldu: O zamanlar Gordion'da kazı yapmakta olan Pennsylvania Üniversitesi Müzesi Müdürü Rodney Young yardım elini uzattı. Hatta sadece maddi yardımla kalmadı, arkeolojik destek içinde yanındaki başarılı öğrencilerinden George Bass'ı kazıyı bizzat yönetmek için görevlendirdi. 1960 yılının ilkbaharında Throckmorton ile Bass Türkiye'nin yolunu tuttu. Geç Tunç Devri'ne ait olduğu anlaşılan Gelidonya Batığı 1960 yılının Haziran ile Eylül ayları arasında gerçekleştirildi. 26 ile 28 metre derinlikleri arasında olan batığın üzerine bir süngerci teknesi olan Lütfu Celil demirlendi. Ekip kazı yerinden tekneyle bir saat mesafedeki sahilde kamp kurdular. Kamp yerinin en büyük özelliği gerek günlük kullanım gerekse çıkacak eserlerin tuzdan arındırılması için gereken tatlı su kaynağına sahip olmasıydı. Dalış planları hazırlandı: Ekip sabahları 40, öğleden sonra ki dalışlarda ise 28 dakika suyun altında çalışacaklardı. Ekibin ilk görevi alanın özenli bir haritasını çıkartmaktı. Alanın bütün bölümleri kayıt edilkdikten ve buluntular tanımlayıcı bilgilerle etiketlendikten sonra eserler dikkatle çıkarılarak kampın olduğu sahile konservasyon ve kayıt için taşınıyordu.

Bulguların bütününün her bir parçasını tek tek ele alıp alt alta sıralarsak şunu biliyoruz ki, yaklaşık M.Ö. 1200'de, 19-20 metre uzunluğunda bir ticaret gemisi Gelidonya Burnu açıklarında batmıştır. Uğradığı son liman, 1 ton maden yükü aldığı Kıbrıs olmuştur. Yük, baştan kıça kadar istiflenerek depolanmış öküz gönü biçiminde bakır külçelerden oluşmaktadır. Sepetler dolusu hurda külçe, mekânın izin verdiği yere, muhtemelen istifleri daha sıkı tutma amacıyla doldurulmuştur. Gemide ayrıca Kıbrıs'tan sonraki bir limanda yüklendiği sanılan kalay külçeler, kurşun döküntüler ve işlenmemiş kristal parçaları bulunmuştur. Yükün içinde boncuk kavanozları, ticareti yapılan baharatlar bulunduğuna inanılan kavanozlar ve gariptir, bir de bilezik vardır. Bütün belirtiler, mürettebatın geceleri ışık sağlamak için Suriye-Filistin tarzı tek bir lambayla idare ettiğine işaret etmektedir. Mürettebatın zeytin ile balık yediğini ve gemide su ile şarap stokları bulunduğunu biliyoruz. Hem mührünün hem de mallarının gösterdiği gibi, gemide Suriye kökenli bir tacirin olması olasıdır. Ağırlık dizilerinin çeşitliliği, geminin Mısır, Suriye, Filistin, Kıbrıs, Truva ve Hitit İmparatorluğu, Girit ve Yunanistan sınırları içinde, muhtemelen yine Suriyeli tacirler aracılığıyla ticaret yapmasına izin verilmiş olduğunu göstermektedir. Sanayi tipi kalayın ilk bilinen örneği olan, hurda külçe sepetleri ve çeşitli maden işleme araçları, tacirin üretim yapan bir hırdavatçı olduğuna işaret etmektedir. Kargodaki tunç araçların çoğu, gemi battığında zaten kırılmış durumda olduğuna göre, hurda maden yeniden işleniyor olsa gerektir. Bütün kanıtlar, geminin, bir Suriye-Filistin limanından gelen, içinde Suriyeli bir tacirle birlikte seyreden erken dönem bir Fenike ticaret gemisi olduğu yönündedir. Bu nihai karar, Fenikeliler'in Geç Tunç Devri döneminde Grekler'in deniz ticareti tekelini henüz kıramamış olduklarını öne süren daha önceki yanlış fikri değiştirmiştir.

Kaptanın Seyir Defteri;

"...Suriye'den 13-14m. uzunluğundaki teknemle Doğu Akdeniz'e doğru sefere çıktık. Kıbrıs'a uğrayarak yaklaşık bir ton kadar madeni yük aldık. Öküzgönü şeklindeki külçeler, hasırlara sarılıp dikkatlice kümelendi. Tunç aletleri ve kırık parçaları sepetler içine koyduk. Bunların altına tekneyi korumak amacıyla çalılar ve dallar yerleştirdik. Beş kişiden oluşan mürettebatın ileri gelenleri, geminin kıçında tek bir yağ kandiliyle aydınlatılan davlumbazda oturuyorlar. Güvertede birkaç saat sonra ulaşacağımız bir Yakın Doğu Limanında yapacağım ticarete hazırlanıyorum. Cebimde resmi işlerde kullandığım babamdan kalan silindir mühürüm var. Belki oğlum da bir gün bu mührü kullanacak. Diğer gemicilerim ise skarabe mühür taşıyorlar. Uzun süren bu yolculuklarda mürettebatım, boş zamanlarında aşık kemiği ile oyunlar oynuyorlar. Taş örsler ve topuzlar geminin bir köşesinde duruyor. Gemicilerimden bazıları, biley taşı ile satışa sunulacak aletleri bileyleyip, parlatıyorlar. Anadolu kıyılarında, Gelidonya Burnuna doğru yol alıyoruz. Batı akıntıları ile rüzgara çok dikkat ediyor ve kıyıyı takip ederek seyrediyoruz. Birkaç saat sonra Phoenikus'tan (Finike) tatlı su alabileceğiz. Denizciler için çok tehlikeli olan Beşadalar yöresinden gitmek zorundayız. Karaya yakın iki ada arasından geçerken şiddetli akıntının etkisiyle gemicilerin topuk diye adlandırdıkları deniz yüzeyinde görülmeyen kayalığa çarptık, 26-28 m. derinliğe gömüldük."

Böylece, susuz ve tehlikeli bir yöre olan Gelidonya, bir gemiye daha mezar oldu. 3200 yıl önce hür teşebbüsün bir ticaret gemisi de Anadolu'ya ticari eşya taşırken battı. Birinci salonun sağ tarafında görülen büyük küpler (pithos) ve amphoralar süngerci Cumhur İlik tarafından Sualtı Arkeoloji Enstitüsüne (INA) gösterilmiştir. 1975 yılında Prof. Dr. George F. Bass tarafından batığın kazısı yapılmıştır.


gelidonya01.jpg


gelidonya02.jpg


gelidonya03.jpg


gelidonya04.jpg


gelidonya05.jpg


gelidonya06.jpg


gelidonya07.jpg


gelidonya08.jpg


gelidonya09.jpg


gelidonya10.jpg


gelidonya11.jpg


gelidonya12.jpg


[/SIZE]
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

HMS Goissa Devirye Yatı:



HMS Goissa, 1893 yılında yapımı tamalanmış 1023 tonluk silahlı bir devriye yatıdır.

Çok ağır sis altında Invıncible ile çarpışmış ve Invincible onu sancak kısmına bağlayarak tamir edilmesi için güvenli bir limana çekmiştir.

15 Kasım 1918'de Çanakkale'de mayına çarparak batmıştır.

Gemi Mürettebatından birisi:
William Thomas Porteous
Leading Seaman 17/L
HM Yacht 'Goissa', Royal Naval Reserve (Shetland Section)
Died 13th July 1917
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

H.M.S. Goliath Savaş Gemisi Batığı



goliath04.jpg


goliath01.jpg


6 adet üretilen “Canopus” sınıfı gemilerinden 1.sınıf bir savaş gemisi. Bu sınıfdan 4 tanesi savaşdan sağlam olarak çıktı ve 1920’lilerde satıldılar. Canopus sınıfının daha önceki İngiliz savaş gemilerinden farkı merkez hattındaki bacalarıdır, bu sınıfın bacaları diğer gemilerdeki gibi yan yana değildi. Özellikle Hong Kong'da problem yaratmaması için yapısında daha az bakır kullanılarak daha hafif olması sağlanmıştır, böylece su altında ki kısmı diğer gemilere göre daha kısadır.

Ağırlık:
Boyutlar:
Mürettebat:
Silahlar:
Hız:
12,950 ton
390' x 74' x 25'
682 kişi
4 x 12", 12 x 6", 12 x 12pdr, 6 x 1 pdr, 5 x 18" torpedo tubes.
18,25 knot


4 Ocak 1897 ‘de Chatham Tersanelerinde kızağa indirildi ve 23 Mart 1898’de başlandı ve 27 Mart 1900’de tamamlandı. Çin istasyonunda, Suez Kanalını kullanabilmesi için özel olarak tasarlandı. 1903 ‘e kadar orada kaldı.

Mayıs 1905'de Akdeniz donanmasına katıldı ve daha sonra aynı yılın Aralık ayında Kanal Filosu'na gönderildi ve Mart 1907'ye kadar orada görev yaptı. Daha sonra 4. Filonun bir parçası olarak Sheerness'a gönderildi. 1913'de Pembroke Reserve olarak da bilinen 3.Filoya katıldı. I.Dünya Savaşı sırasında Ağustos 1914'de Devonport açıklarında görev yapan savaş birliğine katıldı. Daha sonra Loch Ewe'ye gönderilip burada Büyük Filonun korunmasında görev yaptı. Eylül 1914'de Doğu Hindistan civarında alman savaş gemilerine karşı eskortluk görevi yapmaya başladı. Kasım 1914'de Rufiji nehrinde SMS Konigsberg'in engellenmesinde rol aldı ve burada mürettebatından Cmd. Henry Peel Ritchie Victoria Cross madalyasını kazandı.

25 nisan ve 2 mayıs 1915’de top atışlarıyla çeşitli hasarlar aldı. 13 Mayıs 1915’de Goliath Morto koyunda HMS Cornwallis ile demirli halde beklerken ve çevresinde 5 destroyer koruma görevi yaparken Türk Torpil Botu Muavenet tarafından fırlatılan 3 torpille geminin kaptanı Shelford da dahil olmak üzere 570 kişilik mürettebatıyla vurularak battı. Muavenet yoğun sis altında geceleyin motorlarını kapatarak boğazdan aşağıya doğru iniyor devriye gezen destroyerlere (Bunlardan ikisi HMS Beagle ve HMS Bulldog) görünmeden Goliath’a yaklaşıyor. Tam fark edildiği anda üç adet torpilini ateşleyerek geldiği yoldan kaçmayı başarıyor. Yabancı kaynaklarda bu olayla ilgili şöyle bir bilgi de bulunmakta ama doğruluğu tartışılır: “Bir İngiliz taşıyıcı gemisinin 3 torpidoyla batırıldığına dair bir “ radyo mesajı yakalamış.

1915 yılında Marmara Denizi'nde düşman denizatlılarına karşı devriye nöbeti tutan Muavenet-i Milliye 10 Mayıs'ta Çanakkale'ye çağrıldı. Gemi komutanı Kıdemli Yüzbaşı Ahmet Saffet'e çok gizli bir emir verilmişti. Çanakkale Savaşı'nın belki de seyrini değiştirecek gizli saldırı için artık önlerinde sadece birkaç gün vardı. Arıburnu ve Seddülbahir cephelerinde üç aydan beri aralıksız devam eden savaşta İngiliz ve Fransızlar'a ait düşman donanması Türk siperlerini şiddetli top ateşleri altında bulunduruyordu. Özellikle Morto Koyu'nda yatan iki İngiliz savaş gemisi Goliath ve Cornwallis taarruza kalkan Türk birliklerini top ateşi yağmuruna tutarak bölgeyi cehenneme çevirmekteydi. Ahmet Yüzbaşı'nın aldığı gizli emir 12-13 Mayıs gecesi bu gemilere karşı yapılacak saldırıyla ilgiliydi. Türkler'in 'Kocakarı' adını taktıkları ve savaşın başından üzerlerine ölüm yağdıran Goliath artık hedefteydi. Toplarının gürlemesinin bu saldırıyla kesilmesi umut ediliyordu. Muavenet-i Milliye muhribi, 1909 yılında Almanya'da denize indirilmiş 620 ton kapasitesinde, 72.1 metre boyunda ve 2 adet torpido kovanı olan ufak bir muhripti. Böyle küçük bir geminin 13.000 tonluk dev bir savaş gemisini avlaması için dahiyane bir plan yapıldı. Gemi Komutanı, hücumu gece yarısından biraz sonra olarak planladı. Böylece, bir vardiyanın uykuya olan ihtiyacı ile diğer ayakta olan vardiyanın da uyku sersemliğinden faydalanılacaktı. Gemiye, torpido uzmanı olarak Alman Yüzbaşı Firley müşavir olarak verilmişti. Tüm hazırlıkların tamamlanmasının ardından 12 Mayıs gece yarısını biraz geçe harekete geçen Muavenet 8 mil süratle Rumeli kıyılarına adeta sürünürcesine boğaz dışına doğru seyretmeye başladı. Bacasından dumanla birlikte kızıllık da çıkmasın diye kazanlar da söndürülmüştü. Saat 01.00'a doğru gözcüler, tam pruvada Eskihisarlık Burnu'na bordalarını vermiş iki düşman zırhlısının görüldüğünü rapor ettiler. Ayrıca iki muhrip de karakol geziyordu. O sırada birden düşman gemilerinin birinin köprü üstündeki ışıldağının parıldadığı görüldü. Gözcüler belli ki üzerine doğru gelmekte olan hayalet tekneyi fark etmişti. Muavenet gerçekten zordaydı. Kıdemli Yüzbaşı Ahmet Saffet soğukkanlılığını hiç kaybetmeden, ışıldakçısına aynı işareti vermesini söyledi: "0" 'yani parola'. Bir anlamda, soruya soruyla cevap vermek oluyordu bu. İstiyordu ki, İngilizler bir an için olsa bile şaşırsınlar, o da bir anlık tereddütten yararlanabilsin. Dev zırhlıyla artık aralarında 300-400 metre vardı. Ahmet Yüzbaşı önce tüpteki üç torpidonun da gönderilmesini emretti. Sonra da 'Makine tam yol ileri" komutunu verdi. Muavenet hızla uzaklaşırken müthiş bir infilak sesi gecenin karanlığını yırttı. Arkasından bir daha. Sonra bir daha. Üç torpido da hedefini bulmuş Goliath, 570 denizci ile Morto Koyu'nda 70 metre derinliğe gömülmüştü.

Bu olaydan sonra müttefik donanmaları kendilerinin kontrolünde olsa dahi hiçbir bölgede demir atarak güvende olduklarını düşünmediler. Torpil ağı olan gemiler her akşam bu ağları tekrar kurdular.


BATIĞIN DURUMU:



Goliath batığının bugün ki konumu 40° 02' 22"N, 26° 12' 23"E ‘dir. Ancak batık dağılmış ve kötü durumdadır. 75 m’de çamura saplanmış vaziyettedir. Goliath ters dönmüş olarak boğazda yattığı için çok fazla görüntüleyecek bir şeyi yoktur ve bugüne kadar sadece karinasının bir bölümü ve pervanesi görüntülenmiştir.


goliath02.jpg



CANOPUS SINIFI KARDEŞ GEMİLERİ: HMS ALBION 21 Haziran 1898 11 Aralık 1919’da satıldı.HMS CANOPUS 12 Ekim 1897 28 Ocak 1920’de satıldı.HMS GLORY 11 Mart 1899 19 Aralık 1922’de satıldı.HMS OCEAN 5 Haziran 1898 18 Mart 1915’de mayına çarptı.HMS VENGEANCE 25 Haziran 1899 1 Aralık 1921’de satıldı.


goliath03.jpg


goliath05.jpg


goliath06.jpg


goliath07.jpg


goliath08.jpg

Goliath'ın Mürettebatı
Arka soldan ikinci Ernest Alfred Morris

goliath09.jpg

Thomas Lawrie Shelford
Goliath'ın Kaptanı

goliath10.jpg

Goliath'ın Mürettebatından üç asker

goliath20.jpg
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

Hacı İbrahim Gemisi Batığı




Gemi Adı Ship's Name HACI IBRAHIM Gemi Tipi Ship Type KURU YÜK GEMİSİ (DRY CARGO SHIPS) Tescil Limanı Port of Registry ISTANBUL Çağrı İşareti Call Sign TCAG9 IMO No IMO No 7721902 Sicil No Turkish Reg No 4634 Sicil Türü Registry Type 1 GRT GRT 748 NRT NRT 461 DWT DWT 1421 Klas Classification AB Tam Boy Length 63,46 m. Su Çekimi Draft 4,45 m. Makine Yapımcısı Engine Manifac. S.K.L. Makine Gücü Engine Power 1000 İnşa Ülke Country Built TURKIYE İnşa Yeri Place Built GEMI INSAA İnşa Tarihi Date Built 01.06.1978
Hacı İbrahim, 1978 yılında Türkiye'de inşa edilmiş bir kuru kargo gemisiydi. 25 Nisan 2006'ya kadar görevini başarıyla tamamlamıştı. 25 Nisan'da Gemlik'de kargosu olan 1250 ton gübreyi tekneye yüklemeyi bitirdiler ve Samsun'a doğru yola çıktılar. Ancak 22:40'da telsizinden anons yaparak Ahırkapı'ya demirleyerek yakıt ikmali yapacağını bildirdi. Iran Magani adlı gemi de arızalanmış ve tamir edilmek üzere "Sandy Cape" isimli romörkör tarafından çekiliyordu. Bu haberinden yaklaşık beş dakika sonra 190 metrelik "Iran Magani" ile "Sandy Cape" arasındaki çekme halatına çarpan "Hacı İbrahim" önce burnu ve sonra geminin kıçı olmak üzere, Yalova, Armutlu Bozburun açıklarında Ahırkapı fenerinin 17 mil güneyinde, hızlı bir şekilde battı.

Ankara'daki Ana Arama Kurtarma Koordinasyon Merkezi, geminin 'epirb cihazı'ndan S.O.S. alındığı ve yerinin tespit edildiğine ilişkin bilgi verdi. Saat 22.55'de "Kıyı Emniyeti-10" adlı hızlı tahlisiye botu ve Sahil Güvenlik ekiplerin olay yerine hareket etti. 9 kişilik gemi mürettebatından 4 kişi kurtarıldı ancak kalan 5 kişiye ulaşılamadı.
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

HALEP VAPURU:



Aberdeen adıyla Aralık 1881'de "Aberdeen Line" firmasının ilk buharlı gemisi olarak Robert Napier & Sons, Glasgow tarafından üretildi. 3616 gross ton ağırlığında, 362.4 ft uzunlukta, 44.3 ft genişliğinde idi. 1 tane bacası, 3 tane ana direği vardı. 12 knot hız yapabiliyordu. 45 tane birinci sınıf, 650 tane üçüncü sınıf yolcu kapasitesi mevcuttu.

1906 yılında Türkiye'ye satıldı ve HALEP adını aldı. Çanakkale Savaşı çıkınca asker taşıma amacıyla kullanıldı. Çanakkale kara savaşlarında 24 Nisan 1915 (bazı kaynaklarda 25 Nisan olarak geçiyor) tarihinde Arıburnu ve Anafartalar bölgesinde ağır yaralanan askerlerimizi, İstanbul’da hastane haline getirilen Selimiye Kışlası’na götürmek üzere Akbaş İskelesi’nde beklemekte olan Halep Vapuru, İngilizlerin E-11 denizaltısı tarafından batırılmıştır. 200 Türk askeri şehit düştü ve kanlı elbiseleriyle buraya toplu olarak gömüldüler. Daha sonra buraya Akbaş Şehitliği yapıldı.

Batık şu anda Çanakkale'de Akbaş koyunda 17-22 metre derinliklerde yatmaktadır.


halep.jpg
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

Iberian Coast




iberian01.jpg


[FONT=arial,helvetica,verdana]SHIP'S HISTORY
Ordered - November 1977
Keel laid - unknown
Launched - March 1979
Delivered - May 1979
Build price - unknown (a) London Miller - England (1981)
(b) Yulence - England (1987)
(c) Iberian Coast - Bahamas


[FONT=arial,helvetica,verdana]PARTICULARS Ship type - General cargo & bulk carrier
Gross tonnage - 1,029
Net tonnage - 500
Deadweight tonnage - 1,391
L.O.A. - 72.22 meters (236'9")
L.B.P. - 68.15 meters (223'5")
Width overall - 11.31 meters (37'1")
Width moulded - 11.21 meters (36'9")
Draught - 3.306 meters (10'10")
Depth - 4.12 meters (13'6")
Number of cargo holds - 2
Volume of cargo holds - 1,882 m3
Number of hatch covers - 2
Container capacity - unknown

[FONT=arial,helvetica,verdana]CONSTRUCTION Builder - J.W. Cook & Company (Wivenhoe) Ltd.
Country - Wivenhoe, United Kingdom
Hull number - 1459
Engine builder - Alpha Diesels A/S
Country - Frederikshavn, Denmark
Number of engines - 1
Engine types - Alpha (model 8V23HU) 8-cyl diesel
Horsepower - 1,240 bhp or 912 kW
Fuel - Diesel oil
Diesel oil capacity - unknown
Rate of consumption - unknown
Speed - 11.0 knots
Propeller - 1 variable pitch
Bow thuster - none
Steering gear - Standard rudder
Generators - 1 x 90kW, 1 x 88kW & 1 x 32kW 415V 50Hz a.c.



Antalya’dan Tuzla’ya giden Bahama bandralı İberian Coast adlı kuru yük gemisi, aşırı fırtına nedeniyle 7 Şubat 2003'de Kale ilçesi Üçağız Köyü Gökkaya Koyu'na sığındı. Fırtına nedeniyle çapası tarayarak karaya oturan ve ardından yan yatan Bahama bandıralı ''Iberian Cost'' adlı gemideki 8 mürettebattan, gemi karaya oturmadan denize atladıkları bildirilen 3 kişiden 1'i öldü, 2'si de kayboldu. İlker Güçlü ise o tarihten itibaren,Sahil Güvenlik, jandarma, AKUT, balıkçılar, denizci arkadaşları ve yakınları tarafından yürütülen havadan,denizden ve karadan yapılan tüm arama çalışmalarına rağmen malesef hala kayıptır.


BATIĞIN DURUMU:


Bu bölge ismini, Şubat 2003 de batan ve boyu 72 metre, genişliği ise 11 metre olan bir yük gemisinden almaktadır. Batarken 3 parçaya ayrılan batık, 7 ile 28 metre arası derinliklere dağılmıştıır. Henüz yeni batmış olmasına karşın batık oldukça zengin bir canlı çeşitliliğine sahiptir. Bölgedeki değişken derinlik hem tecrübeli dalıcılara hem de deneyimsiz dalıcılara batık dalışı yapma şansı tanır.

Derinlik : 8 - 30 metre
Görüş : 10 - 20 metre
Akıntı : Yok
Dip Yapısı : Kaya, Silt
Özellik : Batık, Resif


iberian02.jpg


iberian03.jpg


iberian04.jpg


iberian05.jpg


iberian06.jpg


iberian07.jpg


iberian08.jpg

 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

HMS IRRESISTIBLE :



Boyutlar:
Ağırlık:
Motor:
Hız:
Zırh:
Mürettebat:
Silahlar:




411 feet (125 metre) * 75 feet * 26 feet
15,805 ton
2 shaft Triple Expansion, 15,603 ihp
18.2 knot
9in belt, 12in barbettes, 10in gun houses, 3-1in decks
711 kişi
4 x 12in 40 cal BL (2 x 2),
12 x 6in QF (12 x 1),
16 x 12pounder QF (16 x 1),
6 x 3pounder (6 x 1),
4 x 18in TT



irresist06.jpg


Canopus sınıfının bazı avantajları(Krupp zırhı, Su tankı kaynatıcıları) kullanılarak geliştirilmiş Majestic sınıfının bir ileri modeli Formidable sınıfıydı. 12 inch silahları ve ağırlığı arttırılarak daha güçlü bir hale getirilmişti ve bu gemi de ekstra kalınlık dolayısıyla ekstra koruma sağlıyordu.


I.Dünya Savaşında Aldığı Görevler:



5. Kanal savaş filosunda görev yaptı.

25 Ağustos 1914 de Portsmouth Deniz birliğinin Ostend’e naklinde görev aldı.

Ekim ve Kasım 1914 de Dover devriyesine Bulgaristan kıyıları bombardımanı için katıldı.

Şubat 1915 de Çanakkale Operasyonuna katıldı.

Burada Kıyı kalelerinin bombardımanı ve çıkartmalara destek olarak görev yaptı.


Formidable Sınıfı Diğer Gemiler:

HMS Formidable 17 Kasım 1898 1 Ocak 1915’de torpillendi.HMS Implacable 3 Mart 1899 8 Kasım 1921’de satıldı.


Savaş Gemisinin Çanakkale Sularında Yerini Alışı:



Kendilerinden çok emin olan İngiliz ve Fransız amiraller komutasındaki müttefik donanması 18 Mart 1915 saat 10:30'da 3 ayrı filo ile hücuma geçti. Türk Tabyalarına ilk atış 11:39'da başladı. Ağır gemi toplarının bitmez tükenmez cehennemi salvolarına Türk savunma mevzilerinden daha hafif şiddette, ama isabetli karşılık verilmeye başlandı. Saldırının bir tanığı Deniz Topçusu Binbaşı Hasan'ın hatıralarında şunu okuyoruz: 'Kalbimizi Allahımıza ve toplarımızı düşmana 8200 metre mesafede bulunan Irresitible'a tevcih ederek ilk ateşimizi açtık...' Düşman gemileri, Kumkale ve Seddülbahir tarafını ateşe tuttular, tabyalar ateş içinde kaldı. Toplar paralandı, cephanelikler tutuştu. Tabyalar sustu. Gemilerin alev kusan topları Çanakkale'nin denizini de, karasını da yangın yerine çevirmekteydi.

Müttefik gemilerindeki seri ateşli ve korunmalı 279 modern topla, kıyı bataryalarımızdaki ancak 82'si kullanılabilen top arasında geçen haksız ve eşit olmayan bir düellodur yaşanan...

Kumkale ve Seddülbahir tabyalarını ateş altına alan müttefik donanması hareket planının birinci kısmını başarıyla uyguladılar. Artık İngiliz ve Fransızlar İstanbul'a kim önce girecek yarışına tutuşmuşlardı. Boğazın iki yakası da alevler içindedir.

Ancak Türk bataryaları kısa sürede üzerlerine yığılan toprağı temizleyip yeniden ateşe başladı. Agememnon 25 dakika içinde 12 isabet aldı. Saat 12'yi biraz geçe Queen Elizabeth'te bulunan De Robeck, Fransız filosu komutanı Amiral Guepratte'e hücum emri verdi. Gueppratte sabırsızlıkla beklediği fırsatın verilmesi üzerine 'Şimdi sıra Fransızlar'da' diyerek gemilerine ileri herekat emri verdi. Dört Fransız savaş gemisi cehennemi bir ateşe başladılar. Kısa bir süre sonra Gaulois su kesiminin altından ağır yaralıydı. Amiral Guepratte'ın sancak gemisi Suffren ise 14 isabet aldı. Pek çok isabet alan Inflexible'ın önündeki istimbot batarken, Agamemnon, Lord Nelson, Albion, Charlemagne'da yaralıydı. Ama savaş alanını terketmiyor, sanki Türkler'in son dayanma gücünü sınıyorlardı. Tam o anda şans, harap haldeki kaleleri, nefessiz kalmış toplarıyla direnmeyi sürdüren Türkler'in yüzüne güler.

Hakkı Bey “kazanlarını” dökmekle kalmadı, (daha sonraki bir Türk raporu gerçekte Nusret tarafından 20 değil 26 mayın döküldüğünü belirtir) kıyıdan kıyıya değilde, kıyıya paralel olarak döktü. 18 Mart 1915 günündeki büyük deniz saldırısı sırasında, savaş gemileri açık denize açılmadan önce Erenköy Koyu’ndan dönmeye çalıştılar ve bu gemilerden en azından üçü, o zamana kadar bilinmeyen bu mayınlara çarptı.

Amiral De Robeck geride bekleyen 6 İngiliz savaş gemisine yer açmak için Fransız filosuna çekilmelerini emretti. İşte ne olduysa, o anda oldu. Erenköy koyunda seyretmekte olan Fransız zırhlısı Bouvet müthiş bir patlamayla sarsıldı. Ve koca Bouvet bir tabak suda nasıl kayıp giderse işte o kadar çabuk 639 Fransız denizcisiyle boğazın derinliklerine gömüldü. Amiraller şaşkınlık içinde ne olduğunu anlamaya çalışırken Seyit Onbaşı 215 okkalık mermiyi sırtlayıp, top ağzına yerleştirmeye çalışıyordu. Şimdi hangi gemi denizin dibini boylayacaktı? Seyit Onbaşı, bütün arkadaşlarını öldüren Ocean savaş gemisini üçüncü atışında vurur. Dümen düzeni bozulan Ocean'da Bouvet ve Irresistible'ı avlayan mayınların tuzağına düştü.

Irresistible bir mayına çarpar ve bizim kıyılarımıza doğru sürüklenmeye başlar bu sırada da yoğun topçu atışıyla isabetler almaktaydı. HMS Ocean onu kurtarmak için onu bordaladı ve çekerken kendisi de bir mayına çarptı ve her iki gemi boğazdaki ebedi yerlerini aldılar. Batmadan önce mürettebatı çevredeki destroyerler tarafından kurtarıldı.


irresist05.jpg

HMS Lord Nelson Gemisinden Frederick Willis tarafından HMS Irreristible’ın mayına çarpıp batışa fotoğraflanmış.


Geminin Şu Andaki Durumu:



Irresistible, Ocean ve Bouvet Erenköy koyunda 60 metre derinde yüzlerce ruhla birlikte sessiz sedasız yatıyorlar. Irresistible Dardanos açıklarındadır. 60 metreye gelindiğinde Irresistible tüm heybetiyle ama ters dönmüş olarak su altndaki yerini koruyor.


irresist01.jpg


irresist02.jpg


irresist03.jpg


irresist04.jpg


irresist07.jpg


irresist08.jpg
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

Joule Denizaltısı:




joule02.jpg


29.10.1906'da sipariş edilmiş. 01.11.1906'da üretimi başlamış. 10.05.1912’de Fransa’da Toulon tersanelerinde yapımı tamamlanmış Brumaire sınıfı bir denizaltıdır.

Denizaltıya, James Prescott JOULE'un adı verilmiştir. Kendisi 24 aralık 1818'de İngiltere'de doğmuş bir fizikcidir. 11 Ekim 1889'da Salts'da vefat etmiş.

Boyutlar:
Hız:
Ağırlık:
Kaptan:
Silah:

Mürettebat:
Motor:

50.75m * 5.42m * 3.05m
13 knot suüstü; 8.8 knot sualtı
400 ton (yüzey); 550 ton (sualtı)
Louis Georges Marie Félix Auber DUPETIT THOUARS de St George
1 adet 45 cmlik torpido tüpü
37 mm'lik Top
25
2 tane 420cv lik dizel motor
2 tane 330cv lik elektrik motor


1 Mayıs 1915’de Çanakkale mayın hatlarını geçmeye çalışırken birkaç mayını patlatmış ve bütün mürettebatıyla birlikte Kephez yakınlarında Çanakkale boğazının en kısa olduğu bölgelerde batmış 6 Ağustos 1915'de Fransız resmi gazetesinde kayıp haberi vardır.

Gemi 44 metre derinlikte 29 mürettebatıyla birlikte yatmaktadır ve hiç el değmemiş durumdadır. Ancak bu bölgede gemi trafiğinin çok fazla olmasından dolayı buraya dalış zordur.


Kaptan Louis Aubert du Petit Thouars de Saint Georges



7 Şubat 1882'de Loudun'da Georges-Charles-Henri'nin ikinci oğlu olarak doğdu. Aile geleneği sayesinde denizle içiçe büyüdü. Daha sonra Donanma Okuluna hazırlık olması için annesi tarafından Jesuits okuluna gönderildi. Mükemmel hazırlandığı Donanma okuluna 100 kişiden 18. olarak 1 Ekim 1899'da 17 yaşındayken kabul edilir. 26 Aralık 1911'de kaptan olur. Kasım 1914'de Joule denizaltısına komutan olarak atanır. 15 Nisan 1915'de Çanakkale operasyonlarınd Admiral Boué of Lapeyrère komutasında görev yapmak üzere bölgeye gönderildi. 28 Nisan'da boğazı geçip Türk Taşıma gemilerine saldırma görevi aldı. Ancak 1 Mayıs'da boğazı geçerken mayına çarparak denizaltısıyla beraber ebedi yerini aldığı düşünülüyor. Agamemnon, 2 Mayıs'da bu denizaltıya ait olduğu düşünülen kalıntılara rastlamış. İkinci kaptanı Sign Fortoul (G.L.).


joule01.jpg



Komutanları tarafından annesine yollanmış mektuplar




Vessel lieutenant Defforges'in Mektubu



Ténédos, May 9 1915
Madam,

I have the last one squeezed the hand of your son before his departure for this fatal recognition of which it did not have to return.
Having had the happiness to make his acquaintance to the maneuvers of 1914, I had been located more more more particularly more secured with him since the beginning of our commune existence in the adriatic.
April 15, we left both of them for the Dardanelles. The admiral that liked it and the appreciated by over all other the particularly had chosen for this country and had been done me the very big honor to join my building to his. We had thus become frêres and since this moment it did not be any day where it not me confiat its hopes of some beautiful and useful actions. April 28, the English admiral entrusted us the care of an offensive recognition in the Dardanelles, between Chanak and Nagara. As the oldest one, I left the next day and I will see it always me being said with his generous soul: "That I envy in this moment your seniority! ".
Returned from this recognition with an undeserved happiness, I him communiquai the pieces of information that I had been able to collect and, a lot of enthusiasm and of fervor, it kissed me to evenings of his departure in the night of April 30 to the 1st May and put back me the letter that I taken my dear mother to send you.
I J'attendis in vain his return, and new of source enemy we apprirent that it had fallen glorious for France.
I liked it and I admired it; we liked it all of a deep allocation and the admired in secret for his beautiful chivalrous character, for the nobility of his soul and his modesty despite his recognized value of us all. I you very respectful request to allow me to associate my brotherly sorrow to your immense pain. The name of our dear friend and brother of weapons will remain forever engraved in our heart; it will be synonymous loyalty, of valor and of heroic sacrifice as it was it already in the annalses of a glorious one passed.


Letter of the order of Courteous one (his cousin) on board Doll.

Dardanelles, June 24 1915
I will always remember of this evening that preceded the climbed Joule. Louis had accepted dividing our dinner of the Doll and it had been also by train, also enthusiast, as brilliant as possible. After the meal, we had discussed the envisaged operation and, card to the hand, we had weighed the pros and cons: Louis was said me very clearly this sentence that hit me: "If I leave, I will go to the end, although it arrives, and I will not remain living to the hands of the Turks". And it was so calm, as determined as if it had been a question of an exercise, to such not at all as my second, an old reservist pirate, that itself there knows each other in men, did this reflection: "This officer is someone, and if one must succeed this is him that will succeed! ".
You knew certainly the professional value, the moral qualities, the beautiful character of Louis. To the view point professional, it had a reputation deserve worker, of sea direction, of boss; everyone returned him justice, its superior ones, its friends, its inferior ones that considered it as the better one ordering of submarine one: for my party, I appreciated it of a manner all special one, for it loved his trade and possèdait the sacred fire. As sailor, in a word, it was the hope of the navy!
One can say that in his promotion and in the body of the officiate the same feeling reigned, affection and admiration, without a voice dissonnante; this is in my opinion the most beautiful praise to do him.
At last under the report of the character, it was the very integrity, the incarnate honor, the indifference more complete for the vanities of the trade; I reproached him well often his modesty, but I not never the was able to do to allot of his reserve.
Louis will be one of the more beautiful and nobler victims of this terrible war; and if your pain can console itself, she will find consolations in the memories, the regrets, the unanimous praises, allocation, the admiration of all for this model of the officers.


Letter of the vessel lieutenant Psychic, ordering the submarine Amp

Brindisi, May 24 1916
I received with emotion photographes it of your admirable one and well-loved son, I placed it on board of my submarine one above my sleeping car. She is next to two others photographes, the three alone that be in my room; the a the one of my elder brother, killed glorious on his airplane beyond the Rhine, and the other of my friend Morillot that was the friend, the student fascinated of your son, his successor on the Monge and a hero that we revere.
The tears came me to the eyes while reviewing so living the physionomie of the friend that I liked so.
The men, that liked your son with this instinctive direction of our sailors for the one that they feel race of the big bosses, came in my room to see his photograph and I understood that their thoughts had joined themselves to mine towards the one that was our model. For would not know you to believe the popularity or rather the admiration that our crews had for your son. When one announced that his submarine one returned, one climbed to see it approached.
I review it again on his link, returning from a crossed length and approaching my submarine one to Navarin, I review it under its sea clothing that did not remove nothing to his sveltesse and to his distinction, I review its eyes limpides and good, I hear his clear voice and vibrating. Ah! that it was accomplished! As envy us all this perfect bodies that put it so above us!
His memory with all those that the approached not perish and will be pious kept!
The time that obliterates so many memories can only to embellish the one that we preserve of him, if it remained at friendship or to the vénération some traits that were not traced by his own life.



joule03.jpg
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

KAPTAN FRANGOS



Tarihi batık olmamakla birlikte güzel bir dalış bölgesidir. 19 Şubat 1968 yılında Malta'dan Varna'ya gelirken Yunanistan'a gitmekte olan Yunan bandıralı Dimos adlı gemi ile çarpışarak batar. Bu ticari gemi bulunduğu derin soğuk sularda birçok canlıya sığınak olmuştur. Boğazın akıntılı bölgesinde olmasına karşın kimi zaman görüş oldukça düşüktür. Genellikle yaz aylarının ortalarında görüşün düşük olduğu günlerde Kaptan Frangos'un silueti 30 metrelere gelindiğinde belirir. Tabanı 47 metrelerde olan gemi bugün birçok renkli sünger ve mercan ile kaplanmıştır. Genellikle Ayvalık ve Marmara'nın derin sularında karşılaştığımız kırmızı yumuşak mercanlar gözünüze ilk çarpanlardandır. Dibe yan olarak oturmuş 1530 grostonluk gemi yaklaşık 125 metre boyundadır. Geminin oldukça büyük ve akıntının güçlü olmasından dolayı fotoğrafçılar çekim anında güç anlar yaşamaktadır. Dolayısı ile batığı tam olarak dolaşabilmek ve görüntüleyebilmek İçin birkaç dalış yapılmalıdır.

Batığın battığı tarih olan 19 Şubat 1968'de Kuzey Ege kıyılarımızda dalga boyu 1,2 metreye ulaşan bir tsunami meydana gelmiş.

Batık hakkında çok fazla olmamakla beraber ilerideki araştırmalar için gerekli olabileceğini düşündüğüm Dimos isimli gemi hakkında elde ettiğim bilgiler:
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

Kaş Uçak Batığı
Savoia Marchetti SM.79 "Sparviero"


[SIZE=+1]

kasucak06.jpg


İkinci Dünya savaşı sırasında Ege denizi semalarında yaşanan yoğun hava savaşının bir kurbanı olan bu uçak, 21 metre kanat uzunluğu 16 metre gövde uzunluğu ve 3 adet 610 hp güç üreten motoru ile 5 mürettebatlı, 1935 model İtalyan yapımı Savoia-Marchetti SM 79 "Sparviero" bombardıman uçağıydı. 3 MG 12.7 mm ve 2 MG 7.7 mm makinalı tüfeklerini kendini koruma amaçlı kullanırken altındaki bomba kızaklarında taşıdığı muhtelif bombalarla müttefik kuvvetlerinin yer hedeflerine saldırılar düzenliyordu. İkinci dünya savaşının en başarılı bombardıman uçaklarından biri olarak kabul edilen bu uçak altında taşıdığı torpilleriyle de Ege denizinde rastladığı müttefik savaş ve destek gemilerine oldukça zaiyat vermeyi başarmıştı. Muhtemelen Rodos'taki bir hava üssünden havalanmış ve verdiği mücadeleden yenik ayrılarak Meis açıklarında sulara gömülmüştü. Kaş'lı yaşlı balıkçıların anlattıklarına göre o zamanlar yaklaşık 14.000 nüfusun yaşadığı Meis adasındaki ingiliz üslerini bombalarken (ve Meis limanındaki İngiliz gemilerini torpidolamaya çalışırken) açılan uçaksavar ateşi sonucu düşen üç uçaktan biriymiş. Uçaklardan biri Kaş'ın dağlarına düşmüş (Türk makamları enkazı kaldırmış) diğeri ise Meis liman girişinde sulara gömülmüş. Aldığı hasar sonucu düşmekte olan bizim uçaktan ise paraşütle atlayan pilot, Meis'ten açılan uçaksavar ateşi ile havadayken öldürülmüş. Uçaktan hiç kurtulan olmamış ve Kaş'a gömülen pilotun cesedi daha sonra İtalyan askeri yetkilileri tarafından çıkartılarak İtalya'ya götürülmüş.

Üç pervaneli İtalyan savaş uçağını 1990 yılında Uğur Eroğlu bulmuştur. Uçağın motor bölümleri 57 metrede görülmeye başlamakta ve kuyrukla diğer metal parçaları meyil nedeniyle 70 metre derinliğe kadar uzanmaktadır. Enkazın etrafında patlamış ve hala aktif olduğu tahmin edilen cephaneler bulunmaktadır. Uçak motorları haricinde bir bütün olarak sualtında yatmaktadır, ancak geçen zamana bağlı olarak gövdesi zarar görmeye başladığından dolayı iskeleti ortaya çıkmaya başlamıştır.

Meis adası yakınlarında (Türk Karasularında) bulunan "flying fish" resifinin uzantısında, 58 ile 71 metre derinlikte bulunur.

Bu sayfadaki birçok bilgi ve resim Ozan Çokdeğer'in sitesinden alınmıştır. Ve bu uçak konusunda şu dediklerine katılmamak mümkün değildir: Bu uçağa yaptığım ilk dalışım 1996 senesinde gerçekleşmişti. 2001 eylülündeki ikinci dalışımda uçağı oldukça değişmiş buldum ne yazık ki. Uçağın nisbeten sağlam duran kokpiti ve gövdesi artık yoktular. 60 yıl dayanan uçak son 5 senede mi pes etmişti yoksa her kış üzerinde yapılan çalışmalar (!) sonucu mu bu hale gelmişti bilinmez...Yıllar önce uçağa yapılan "araştırma" dalışlarında bazı parçaların söküldüğünü ve bugün ev dekorasyonu olarak kullanıldığını biliyoruz. Bu tür müdahelelerinde korozyonu arttırdığı başka bir gerçek. Her üç misyondan birinin düşürülmeyle sonuçlandığını bile bile havalanan ve hayatını ortaya koyarak kahramanca savaşan insanlara yapılan bir saygısızlık olarak değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum.


kasucak01.jpg


kasucak02.jpg


kasucak03.jpg


kasucak04.jpg


Sol Kanat Flapları


kasucak05.jpg

Kuyruk Kısmı
[/SIZE]
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

KOCATEPE MUHRİBİ BATIĞI




KOCATEPE GEMİSİ'NİN ÖZELLİKLERİ:


29 Ekim 1944'de Bethlehem Steel Corp. (San Pedro, California, U.S.A.) tarafından yapımına başlandı. 22 Mayıs 1945'de tamamlandı ve 8 Eylül 1945'de Amerikan donanmasında ki görevine USS Harwood (DD861) ismiyle başladı. Gemi ismini iki kere Navy Cross madalyası kazanan ve Leyte Körfezi savaşında şehit olan Commander Bruce L. Harwood 'dan almıştır.
Tip : Destroyer Ağırlık : 2425 BRT Uzunluk : 390 feet (46.95m) Genişlik : 41 feet (12.1m) Yükseklik : 16-20 feet (4.3m) Mürettebat : 345 kişi Silahlar : 6 x 5"/38 caliber guns 2 x 40mm twin anti-aircraft mounts 2 x 40mm quadruple anti-aircraft mounts 2 x 21" quintuple torpedo tubes Max Hız : 34 knot Eski Adı : USS Harwood (DD 861) Sınıf : Gearing
kocatepe07.jpg


Harwood gemisi, Pearl Harbour ve Vietnam olmak üzere birçok savaşta Amerikan Donanmasına hizmet etmiştir.

Harwood gemisi 1 Şubat 1971'de donanma listesinde çıkarıldı ve 17 Aralık 1971'de Türkiye'ye satıldı ve Kocatepe adıyla Türk Donanmasına hizmet etmeye başladı.


KOCATEPE'NİN BATIŞI:


20 Temmuz 1974'de Kıbrıs çıkarma harekatı başladığında Kocatepe gemisi de Mersin Limanı'nda hazır durumdaydı. Harekat sırasında Yunanistan gemilerinin Türk bayrağı çekeceği, ve telsiz operatörü olarak Türkçe bilen kişiler kullanacağı, bu sayede Türk uçaklarının kandırılacağı öğrenilmişti. Bu konuda dönemin başbakanı Ecevit, Amerikalı yöneticilerle de görüşmüş ancak bir sonuç alınamamıştı. Çıkarma operasyonları devam ederken 21 Temmuz 1974'de bölgede (Baf açıklarında) konvoy halinde Yunan gemileri olduğu yönünde bir istihbarat alınmış ancak bu doğrulanamamıştı. Bunun üzerine 301 nci Filo’ya ait S-2E tipi Tracker Deniz Karakol uçakları keşif için gönderildi. Radar görüntüleri, 4 destroyer ve 7 nakliye gemisinin Ada’ya yaklaşmakta olduğuna işaret ediyordu. Teyit için 184 ncü Filo’ya ait RF-84F uçakları da keşif için gönderildi. Elde edilmiş radar bulgularının aksine, denizde olması gereken yerlerde ve Ada ile Antalya arasındaki alanda fiziki hiçbir netice elde edilemedi. Kocatepe ve iki tane daha muhribimiz bölgeye bu konvoyu aramak ve önünü kesmek için gönderildi.

21 Temmuz Pazar sabahı saat 11:00 sularında Ankara’daki ilgili bütün birimler gergin bir bekleyiş içindeydi. Çünkü 6 nakliye gemisiyle 2 Yunan Komando Taburu’nun önemli bir malzemeyle Ada’ya varması endişesi başlamıştı. Uçaklarımızın taradıkları alanda hiçbir gemi olmamasına karşın Anamur radar müfrezesinin ve keşifteki S-2E uçaklarının radar ekranlarında Ada’ya yönelmiş gemiler gözükmeye devam ediyordu. Harekât merkezlerimiz bu birliğin Ada’ya ulaşmasını engellemeye kesin kararlıydı. Gece boyu radarlarda gözüken bu gemilere karşı saat 13:00’de kesin bir saldırı planlandı. Deniz Kuvvetleri sahada kendi gemisi bulunmadığını teyit etmişti. Saat 14:00’de 111 nci Filo’nun F-100D ve 141 nci Filo’nun F-104 uçakları havalandı. Olası bir Yunan çıkarmasına karşı çok kararlı bir şekilde söz konusu bölgede ne varsa batırılacaktı.

Saat 15:30’da gelen haber büyük bir gerginlik içinde Yunan Gemilerinin bulunmasını, batırılmasını bekleyenleri adeta yıktı, derin bir üzüntüye boğdu. Çünkü bölgede hiçbir gemi bulunmadığı söylenmesine karşın, olmaması gereken yerde bulunan veya bulunması gerektiği halde bulunmadığı söylenen Kocatepe muhribimiz 22 Temmuz 1974'de uçaklarımızca batırılmış, Adatepe ve Mareşal Çakmak muhriplerimiz yaralı halde Mersin’e ulaşmayı başarmışlardı. Bu trajik olayla 54 denizcimiz şehit oldular. Olayların bu şekilde gelişmesinde en büyük neden, her ne pahasına olursa olsun bir Yunan destek harekâtının Ada’ya ulaşmasının engellenmesi çabası ile bunun yol açtığı gerginlik ve bir gün evvel Rum güçlerinin gemilerine Türk bayrakları astıkları, Türkçe konuştukları, cevap verdikleri, helikopterlerimizi Türkçe sahte komutlarla yönlendirmek, aldatmak istedikleri konusunda alınan haberlerdi. Silahlı Kuvvetlerimizdeki haberleşme unsurlarının, araç, gereç ve sistemlerinin eksikliği ile kara-hava-deniz koordinasyonunda o günün koşullarında ortaya çıkan zafiyetler sonradan tespit edilerek süratle giderildi. Bu konuda boşluğu doldurmak, tamamen milli çevrim sistemleri ve gereçlerin üretimi için çalışmalar yapıldı. Aselsan ve Havelsan gibi kuruluşlar bu konuda hızla geliştirildi. Yine bu olayın üzerinde sonradan yapılan yorumlar ve ortaya atılan iddialara göre ortada bir elektronik yönlendirme söz konusu idi. Kim olduğu bilinmeyen bir güç, sanal olarak radar ekranlarında böyle görüntüler yaratmış ve bizi aldatmış olabilirdi.

Geminin Akrotiri açıklarında olduğu düşünülmektedir.

Gemi batmadan önce kaptan Albay Güven Erkaya'nın emriyle gemi terkedildi. Kurtulanlar çok farklı kişiler tarafından kurtarıldı. Kaptanın da dahil olduğu bir grup İsrailliler tarafından, bir grup İngilizler tarafından, bir grup da diğer muhriplerimiz tarafından kurtarılmışlardır.

72 kişiyi gemiden gemiye helikopterle kurtaran Captain Ian McKechnie'ye Türkiye tarafından Turkish Distinguished Service Madalyası verilmişdir.

Kocatepe muhribinin komutani Albay Güven Erkaya yillar sonra Deniz Kuvvetleri Komutani oldu.

Sonuçta ABD Disisleri Bakani Kissinger'in dedigi oldu; Türk bayragi tasiyan ve Türkçe konusulan gemilerin Türk uçaklari tarafindan batirilmasindan dolayi kimse Türkiye'yi suçlamadi! Zaten bir süre "devlet sirri" olarak kalan bu facia nedeniyle Türkiye içinde de kimse kimseyi suçlamadı, kimseden hesap sorulmadı!

Türk Hava Kuvvetleri ile Türk Deniz Kuvvetleri arasinda meydana gelen çarpismada 54 denizci hayatini kaybetmis oldu.


kocatepe01.jpg


kocatepe02.jpg


kocatepe03.jpg


kocatepe04.jpg


kocatepe05.jpg


kocatepe06.jpg
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

Kurtuluş Vapuru Batığı



kurtulus01.jpg



Yapım Yılı : 1883 Yapım Yeri : Caird Purdic Tersaneleri, İngiltere Tip : Buharlı Kuru Yük Gemisi Boyutlar : 76.5m * 10.67m * 6.43m Önceki Adı : Euripides
Çok değişik bayraklar altında hizmet verdi. Bunlardan bazıları Brezilya, İtalya, Rusya, Yunanistan ve Sırbistan'dır. I.Dünya Savaşı'nda Rus donanmasında nakliye gemisi olarak kullanıldı. 1924 yılında Kalkavanzade Kardeşler tarafından Sırbistan'dan satın alındı. Teşvikiye ve Bülent isimleri altında Türkiye'de hizmet verdi. 1934 yılında bu vapuru satın alan Tavilzade Biraderler Şirketi, vapura Kurtuluş adını verdi. 1941 yılında Yunanistan'a yapılacak yardımı taşıması amacıyla Kızılay'a kiralandı. Bu amaçla Yunanistan'a dört sefer yaptı ve Yunanistan açlıktan kıvranırken Yunanlılar için bir umut kapısı oldu. Yunanistan'a yaklaşık 7000 ton gıda taşıdı. Kurtuluş'un hikayeleri halen Yunanistan'da büyük bir sevgiyle hatırlanmaktadır.

Vapur'un batış sebebi uzun süre bulunamamasına rağmen son yıllarda yapılan araştırmalar sayesinde sebepler belirlendi ve hikayesi kesinleşti. Vapur 20 Şubat 1942'de şiddetli bir fırtınaya yakalanmış ve Marmara Adası, Saraylar Köyü yakınlarında Kurtuluş burnu olarak bilinen bölgede kayalıklara çarparak batmıştır. 36 kişilik mürettebat bu kazadan sağ kurtulmayı başarmıştır.
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

Loryma Tabak Batığı



Kara Burun Sömbeki Adası’nın karşısında, açık denize doğru uzanan bir burun. Burnun hemen arkasında bütün haşmetiyle aynı burnun adını taşıyan fener duruyor. Bu buruna yörenin gemicileri ‘ekmek attıran’ da derler. Dikkat edenler bu kaptanların burnu dönerken bir kaç parça ekmeği denize attıklarını gözlerler. Bu bir minnet göstergesidir denizcilerin; ‘Bu burnu kazasız belasız döndüğüm için Tanrı’ya Şükürler Olsun’ anlamına gelir. Belki de zamanında bu adeti yerine getirmeyen bir kaptanın gemisidir Tabak Batığı. Burnun yakınlarında dik kayalardan birisine çarpıp kayanın hemen dibini, 39 metre derinliği boylamış bir teknedir bu batık. Genellikle hep rüzgarlı ve dalgalıdır bu nokta. Su yüzeyine yakın yerlerde, kayaların arasındaki boşluklarda patlayan dalgalar muhteşem gösteriler sergiler burada.

Batık dik bir yarın dibinde olduğu için dalış bölgesi koyu lacivert ağırlıklıdır. 30 metre derinde kum zemin belirmeye başladıktan sonra batığa ait kırık amforalar belirmeye başlar. Batık etrafında bir çok amfora kırıkları, tek tük sağlam olanlar ve bir kaç tane tabak mevcuttur.


loryma01.jpg


loryma02.jpg


loryma03.jpg
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

HMS Louis Destroyeri



30 Aralık 1913’de İngiltere’de J S White At Cowes tarafından yapımı tamamlanmıştır. Laforey sınıfı bir destroyer’dir. 3 destroyer filosunda görev yapmıştır.

Boyutlar:
Ağırlık:
Silahlar:

Ana Motor Gücü:
Max Hız:
Mürettebat:
81.9m * 8.4m * 3.2m
965 ton
3 tane 4 inçlik top
4 tane torpido tüpü
24500 hp
29 knots
73


31 Ekim 1915’de Lt Cdr. A.D.A. Hall komutasında destek görevindeyken Suvla körfezinde Türk Topçusu Ateşiyle batırılmıştır. Başka bir kaynak da 1 Kasım’da batırıldığı söylenmektedir.


louis01.jpg


louis02.jpg


louis03.jpg
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

LUNDY



Üretim Yılı:
Boyutlar:
Mürettebat:
Silah:
Ağırlık:
Koordinatlar:

1908
33.5*6.5*2.5 metre
12
1 tane 3” lik pdr topu
188 ton
N 40° 17' 47.3",
E 26° 12' 57.8" (Sn. Hasan Tan'in Katkilariyla)


1908 yapımı 188 tonluk, Hull steam fishing&Ice co. ltd ye ait troll gemisiydi . Makinesi Amos & smith markaydı. İngiltere de üretilmiş. Bu gemi savaştan önce sivil amaçlı bir gemiydi ve savaş başladıktan sonra el konularak Çanakkale’de mayın tarama görevine verildi. Ancak savaş öncesi ne olarak kullanıldığı hakkında üç değişik açıklama var. Bazı kaynaklarda balina avlama gemisi, bazılarında trol gemisi, bazılarında ise kargo gemisi olarak geçiyor. İlerde açıklayıcı bir bilgi edinirsem bu sayfada sizlerle paylaşacağım.

Lundy Büyük kemikli ile küçük kemikli burnu arasında Suvla körfezinde batmış 28-30 metre derinlikte. Bu geminin batışı da tam olarak bilinmiyor. İki olasılıkdan söz ediliyor. İlki Çanakkale’yi geçemeyeceklerini anlayan İngilizler 7 Aralıkta geri çekilirken birçok işe yaramayacak gemilerini kendileri batırmış, Lundy’nin de onlardan biri olduğu söyleniyor. Diğer olasılık ise torpillenerek veya mayına çarparak batmış olması.

16 Ağustos 1915'de battığına dair bir bilgi bulunduğu için mayına çarparak veya torpillenerek batmış olması daha mantıklı. Bir başka kaynakta da 16 Ağustos 1915'de çarpışarak battığı belirtilmişdir.

Dalış Bölgesi Lundy:

Lundy emniyetli ve rahat dalış yapılabilen, sağlam kalan nadir batıklardan olduğundan, buraya gün içinde 2 dalış yapmak daha verimli olabiliyor. Batığın yüzeyinde çok fazla sayıda canlı barınmakta. Istakozlar, süngerler, orfoz, karagöz sürüleri gibi daha pek çok canlıyı bu batıkda görmek mümkün. 28 metrede yatan gemi, hafif bir açıyla iskele tarafına kaymış. Batığa inerken, özellikle kıç tarafa yöneldiğimizde gözümüze kıç tarafın hasarlı olduğu gözüküyor. Lundy 1915 yılında bilinmeyen bir sebepten dolayı buradan çarpma suretiyle batıyor. Gemi bölgenin balıkçıları tarafından 1987'de bulunmuş son 8-10 yılda dalıcılar tarafından büyük popülerlik kazanmış. Gemi o yılların tipik balta baş yapısı ve dizaynıyla özel bir batık olduğunu gösteriyor. Lundy aslında yapı itibariyle küçük bir yük gemisini çağrıştırmakta. Baş tarafın uzun yapısı ambarlarla ön plana çıkmakta. Ambarın dış kısmı tamamen iskelet halinde. Zamanında üstü ahşap kaplı olduğundan bunların çürümesi neticesinde burası tamamen açılmış bu yüzden ambar içlerine tamamen rahat bir giriş yapılabilmekte ve burada iyi fotoğraf ve video görüntüleri almak mümkün. Ancak ambara girerken zemindeki balçık tabakasına dikkat etmek gerekiyor. Yüzerlilikte en ufak hata, palet darbesinde bir uyumsuzluk ortalığı bir anda bozabiliyor. Dikkatli bakıldığında ambar tavanlarında çok sayıda renkli sünger kendilerine yerleşecek bir yer bulmuş. Yine burada küçük karagöz sürülerine rastlamakta mümkün. Batığın ortalarına gelindiğinde makina dairesinin lumbozları ve iskele, sancak kapakları gözükmeye başlıyor. Buharlı bir gemi olduğundan hemen ambarın ön tarafında eski kömür kalıntılarını balçığın içinde bulabiliyoruz. Sancak tarafında çürümüş saç duvarlardan makine dairesine geçiş rahatlıkla gözükmekte. Makine dairesi kapaklarının ön kısmında baca boşluğu var ve içinde hava çıkışını ayarlayan büyük kelebek parçayı burada görebiliyoruz. Ancak baca batarken kırılmış. O da geminin iskele bölümünde yatık olarak durmakta. Geminin kumla birleştiği yerlerde kollu istakozlar mevcut. Geminin çevresindeki kumluk alanda ise çeşitli cephaneler görülebilir. Birkaç dalışta yatık olan bacanın içinde orfozlara rastlamaktayız. Buna benzer kuytu bölümlere dikkatlice bakıldığında orfoz-müren gibi balıklarla karşılaşabiliyoruz. Özellikle ortada bulunan ırgatın alt tarafında ve arkadaki kırık bir borunun içinde saklanmış bir müren mutlaka vardır. Yaşam mahali olarak arka tarafta kaptan köşkü bulunuyor. Ancak bunun üstü parçalanmış. Hemen iç tarafta arkada bir kapı ve pencere var. Buradan içeri girildiğinde ufak bir oda ve kenarlarda eski ranza tipi yataklara rastlıyoruz. Ranzaların kenarlarındaki korkuluklar hemen göze çarpıyor. Aşağıda ortada bir dolap kalıntısı var. Bu tip eski batıklarda kapalı olan bölümlere girildiğinde ilk bakışta bir çok şey belirsizdir. Üstleri sünger ve mantar gibi canlılarla kaplı olduğundan ve yılların tortusu ve kumu buraları örttüğünden hemen algılama olmuyor. İçeri girdikten sonra kısa bir süre çevreyi incelemekte fayda var. Bu bölüm üst ve yan tarafların çürümesiyle dışarından da gözükmektedir. Yara almış kıç kısımdan zemine inerken burası kumda bir çukurluk yapmış ve hemen altında kuma gömülü pervaneyi görebiliyoruz. Bir fotoğrafçı gözü ile batığa baktığımızda kompozisyon yapabileceğimiz pek çok şey var. Özellikle geniş açı sualtı fotoğrafı çekiyorsak 180 derece geniş açılı bir balıkgözü objektij bu batık için idealdir. Baş taraf ve baş üstü iyi fotoğraf karesi oluşturmakta, ırgat ve kaptan köşkü gibi objeler daha yakından çekim imkanı sağlamaktadır. Ayrıca ambar içinden dışarı olan görüntüler model dalıcılarla beraber ayrı bir değer kazandırmaktadır. Macro fotoğraf çekenlere de fazlasıyla malzeme bulunur. Sarılı, morlu süngerler, küçük yengeçler, anemonlar, deniz tavşanları ve daha pek çok micro canlıları geminin yüzeyinde görüntülemek mümkün. Bu batıklara defalarca zevkli dalışlar gerçekleştirmek için onları korumalı, bir zarar vermemeli ve hatıra bir eşya çıkarmamalıyız. Böylelikle yeni yetişen dalıcılar da ilerde Lundy'yi her zaman sağlam bir şekilde görebilirler.


lundy01.jpg

lundy02.jpg

lundy03.jpg

lundy04.jpg

lundy05.jpg

lundy06.jpg

lundy07.jpg
 

Kemalist

Dost Üyeler
Katılım
3 Ocak 2009
Mesajlar
255
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Manisa
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

Vay be =) Abi Eline Sağlik. Gözlerim yoruldu okumaktan:D yarin devam edeceğim.
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

Hms M-28 Monitor Gemisi:



m2801.jpg



Ağırlık : 500 ton Boyutlar : 54m * 9,4m * 2m Baca Adedi : 2 Ana Motor Gücü : 800 hp Max Hız : 11 knot Mürettebat : 69

28 Haziran 1915’de Raylton Dixon tarafından tamamlanmıştır. M15 sınıfı bir monitor gemisidir. 540 ton ağırlığındaydı. 1 adet 9,2 inçlik topu mevcuttu.

21 Ekim 1915’de Bulgaristan’da Dedeagatch’ın bombalanmasında görev yapmıştır.

20 Ocak 1918’de Türk savaş gemisi Yavuz Sultan Selim (Goeben) ve kruvazör Midilli (Breslau) Çanakkale’den çıkarak Gökçe ada civarında barikat görevi yapan müttefik gemilerine saldırmış ve burada HMS Raglan ve HMS M-28 gemilerini makinelileriyle batırımışlardır. Bu iki monitor gemisi Türk pozisyonlarını bombalamakda kullanılıyordu. Kusu koyunda (Gökçe ada) batırıldılar.


m2802.jpg


m2803.jpg
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

M30 MONITOR GEMİSİ:




Ağırlık : 535 ton Uzunluk : 170 ft (52 m) En : 31 ft (9.4 m) Yükseklik : 6.75 ft (2.1 m) Mürettebat : 75 Silahlar : 2 x 6 in (152 mm) guns 1 x 6 pdr AA 1 x 3 inch (76 mm) AA for M31 and M33 Hız : 10 knots (19 km/h) Motor : Triple expansion. Twin screws. Yarrow oil fuel 45 tons boilers. 400 hp (300 kW)

23 Haziran 1915’de Harland And Wolff Ltd tarafından yapımı tamamlanmış m29 sınıfı bir monitor gemisidir.

İzmit körfezinde liman yakınlarında, 14 Mayıs 1916'da Osmanlı Kıyı bataryalarından açılan top atışı sonucu bir top mermisi motoruna çarparak, ciddi bir yangına sebep olmuş ve gemi terk edilmek zorunda kalmış.


m3001.jpg


m3002.jpg


m3003.jpg
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Batık Gemi ve Denizaltılar(Türk Gemileri ve Türkler tarafından batırılanlar...

Marmara Denizi Adaları Arkeolojik Batıkları:




Marmara Denizi Adaları

civarında 16 arkeolojik bölge mevcuttur. Bunların 13 tanesi arkeolojik batıkdır.


Ocaklar Burnu Batığı 11.yy
Çamaltı Burnu I Batığı 13.yy
Çamaltı Burnu II Batığı 11.yy
Tekmezar I Batığı 11.yy
Tekmezar II Batığı 11.yy
Koçayemişlik Batığı 11.yy
Anataş Adacık (Palapetra) Batığı 11.yy
Kuyu Burnu Tile Batığı 7.yy
Küçük Ada Waterpipe Batığı 7.yy
Tasada Batığı (Viranköy) 11.yy
Eşek Adaları Batığı 11.yy
Çılılı Burnu Batığı 7.yy
Ekinlik Adası Marble Batığı 6.yy
 
Üst