Dinimiz Bizleri Korku Ve Ümit Arasında Olmaya Teşvik Eder
Bir hadis-ikutside Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Ben kulumun zannı üzereyim. Beni nasıl tanırsa öyle muâmele ederim.”
Dinimiz bizleri korku ve ümit arasında olmaya teşvik eder. Yüce Rabbimiz meâlen şöyle buyurur: "De ki: Ey günahta aşırı giderek nefislerine zulmetmiş kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Muhakkak ki Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. Öyleyse azap gelmeden önce Rabbinize dönün ve Ona teslim olun; sonra kimseden yardım göremezsiniz." (Zümer: 53-54)
Yüce Allah Nisa suresi 48. ve 116. ayetlerde, kendisine ortak koşulmasından başka tüm günahları affedebileceğini belirtmiştir. Bunun için kesinlikle ümitsiz olmamak gerekir. Çünkü Allah'ın rahmetinden ümidini kesen ancak şeytandır.Nitekim bu hususta Hz. Ömer (r.a.) tüm gençlerimize örnek olacak şu ölçüyü dile getirmiştir: "Eğer 'Tüm insanlar Cehenneme gidecek, sadece bir kişi Cennetlik olacak' dense, 'Acaba ben miyim' diye ümitlenirim. Şayet 'Bütün insanlar Cennete gidecek, sadece bir kişi Cehennemlik olacak' deseler, 'Acaba ben miyim' diye korkarım."
Bunun İçin İnsan Hem Korkup Hem Ümitli Olabilir.
Hadiste dikkat çekilen mühim bir husus da, "Ben kulumun zannı üzereyim. Beni nasıl tanırsa öyle muâmele ederim" hadîs-i kudsîsinde belirtilen gerçektir. Bu hadîs-i kudsîye göre, biz Rabbimizin rahmetini ümit edersek öyle muâmele görürüz.
Rabbimiz Hakkında Sû-i Zanda Bulunmayalım
Ayrıca Rabbimize sû-i zan etmemeliyiz. Yani, "Ben çok günahkârım, bana mutlaka azap eder" demek, Allah'ın irâdesine karışmaktır. "Ben çok günahkârım, ama Rabbim af ve mağfiret sahibidir" diye düşünmek, günahlara tevbe edip, af dilemek gerekir.
Bir kimsenin, "Kesinlikle ben Cehennemliğim" demesi de, "Ben kesinlikle Cennetliğim" diye düşünmesi de yanlıştır, büyük günahtır. Doğrusu, şöyle düşünmektir:
"Ben çok günah işledim. Allah'ın azabından korkarım. Ama pişmanım, Rabbim affedebilir. Bu arada Allah beni bazı sevaplar işlemeye muvaffak etti. İyi amellerim de Onun ihsânıdır. Ümit ederim ki, bana lütufla muâmele eder."
"Hiç kimsenin ameli, kendisini Cennete götürmez. Beni de. Rabbimin rahmeti olmasa ben de Cennete giremem. " diyen Peygamberimiz (a.s.m.), eski asırlarda yüz kişi öldürdüğü halde samimî bir şekilde tevbe eden bir kişinin affedildiğini belirtir.
İşte korku ve ümit arasında bulunmak budur. Bir yanda Allah'ın en büyük Peygamberi, kendi ameliyle Cennete giremeyeceğini belirtiyor; diğer yanda yüz kişiyi öldüren kesin bir pişmanlıkla af dilediği için mağfiret ediliyor.
Kişinin ameline güvenmesi, "ucb" (kendini beğenmek) denilen mânevî bir hastalıktır ki, en az ümitsizlik kadar kötüdür.
Evet Yüce Allah "Ben kulumun zannı üzereyim, Bana dua edin ben de dualarınıza icabet edeyim" buyurduğuna göre; Yüce Alllah, Rahman'dır, Rahimdir, dua ve tevbelerimizi kabul edendir. Allah'a dua ve dilekte bulunalım, bizi sevdiği salih kulların sınıfına dahil eylesin, milletimizi ve vatanımızı her türlü tehlikeden korusun. Âmin velhamdülillahi rabbil âlemin..