BEN TALAT’A GÜVENMİYORUM!..
Amerikalı bilim insanları, kişinin karşısındakine daha kolay güvenmesini ve duygusal olarak ona daha çabuk bağlanmasını sağlayan bir burun spreyi üretmiş.. “Geliştirilmiş Likit Güven” adlı sprey, bazı internet sitelerinde, “randevularınızı ve ilişkilerinizi kolaylaştırması için tasarlanmıştır” ibaresiyle satılıyor. ABD’nin Georgia eyaletindeki Emory Üniversitesi Davranış Bilimleri öğretim üyesi prof. Larry Young, üretilen ürünle ilgili olarak “ilaçların beynimizi manipule ederek karşımızdakine duyduğumuz aşkı azaltıp artıracağı günler uzak değil” yorumunu yapıyor..
Bizde böyle bir sprey’e ihtiyaç olur mu, olmaz mı bilmiyorum..Ancak bazı insanların, ilişkilerini, sempati, enpati ve antipatilerini, güven ya da güvensizlik duygularını ‘çıkar’ ekseninde şekillendirdiklerini gördükce, insan hayret etmeden duramıyor..Bizi ürküten ve geleceğe yönelik olarak kaygılandıran da bu yaklaşımlar değil mi zaten?
****
Görünen o ki, CTP 19 Nisan olarak açıkladığı Milletvekili Genel Seçimlerini “çözüm siyasetine ve Cumhurbaşkanı Talat’a müzakere sürecinde destek referandumu”na dönüştürme stratejisi uygulayacak..Nedeni de açık. Çünkü bu halka ekonomik ve sosyal anlamda, demokratik, hukuk devleti bağlamında söyleyebilecekleri, inandırıcı hiçbir argümanları kalmamıştır. Kaldı ki söyleseler bile inandırıcı olamazlar..
Anlaşıldığı kadarıyla bu seçimlerde yine bol bol “çözüm ve AB” konuları işlenecek.. “Cumhurbaşkanı Talat’ın müzakerelerdeki elini güçlendirelim” denilerek CTP’nin yolaçtığı ağır ekonomik yıkım nedeniyle pas tutan yıldızı, bu yolla parlatılmağa çalışılacak.. “Talat’a güveniyorum” diyenlerden oy talep edilecek!
Gazetelerinin köşe yazarları da şimdiden bu stratejinin sinyallerini açık açık dillendiriyorlar..Mesela Sami Özuslu; bir köşe yazısının başlığını “SANDIK SEÇİM DEĞİL, REFERANDUM”diye atmış.. Köşe yazılarında CTP’ ye ağır eleştiriler yönelten Fatma Azgın’nın oğlu Mutlu Azgın ise kaleme aldığı “Mehmet Ali Talat Sine Qua Non” başlıklı köşe yazısında şöyle diyor: “Erken genel seçim kararının alınmasında kanımca hiçbir iç politik dinamik etken olmamıştır..Bizim politik sistemimiz ‘örtülü yarı başkanlık sistemi olduğundan Kıbrıs sorunu nedeniyle Cumhurbaşkanı Talat güvenoyu istiyor. Sadece görüşme sürecinden dolayı değil, aynı zamanda 2009 sonunda Brüksel’de ‘mahşer günleri’ yaşanacak..Ve bu yılın sonuna doğru ‘çok uzun 49 yıl’ın yeni parametreleri belirlenecek…Mühür vururken sorulacak tek bir soru var: Mehmet Ali Talat’ın politikalarını onaylıyormusun? Diğer sorular ve cevapları mühürle değil tercih tikiyle alakalı ki beni zerre kadar ilgilendirmez..”
****
Benim merakım ne biliyormusunuz? Her allahın günü CTP’nin ekonomik politalarına, insafsız zam kararlarına, vergi adaletsizliklerine veryansın eden kimi sendika ve sivil toplum örgütlerinin, bir yandan da Sn. Talat’a güven beyanında bulunmaları! Sn. Talat’a “güven beyanı”nda bulunanlar bunu hangi saikle yapıyorlar bilimiyoruz. Yorumlar muhtelif..Ama halk arasında söylenen şu: Bunlar CTP’nin hışımına uğramamak için Talat’a güven beyanında bulunarak kendilerine bir güvenlik kalkanı oluşturmaya çalışıyorlar.
Bu gibilerin seçim sandığındaki oy doğrultuları nasıl olacak? CTP’nin yol açtığı ekonomik yıkıma, adaletsizliklere ve insafsız zamlara onay mı verecekler! Yani üye kaybına uğramamak için her allahın günü CTP’yi yerden yere vuranlar, sandıkda ‘CTP’siz olmaz’ mı diyecekler?
Öteyandan, hem KKTC’yi savunduğunu, hem egemenlikten yana olduğunu ve asla Rumlarla yaşanamayacağını iddia edip hem de Kıbrıs Türkü’nün egemenliğini masada Hristofyas’a teslim eden, KKTC’yi pazarlık masasına süren ve “Bütün uğraşım Birleşik Kıbrıs’ı başarmaktır” diyen Cumhurbaşkanı Talat’a “güven beyanı”nda bulunanlar var..Bunların oy doğrultularının ise Akel’e yakınlığı bilinen CTP’ye mi yoksa KKTC’yi savunan partilere mi olacağını doğrusu anlamakta zorlanıyorum! Nevar ki, CTP’nin gizlice yaptırdığı iddia edilen anketlerde oy oranın da %20’nin altında olduğudur…
Ben, CTP’nin zamma, haksızlık ve adaletsizliğe ve Kıbrıs Türkü’nü kendi ulusal kimliğinden koparmayı öngören politikalarını da onaylayanlardan değilim…Dolayısıyla hala CTP ile organik bağını sürdüren, onun tüm insafsız, beceriksiz, antidemokratik uygulama ve politikalarını temize çekip, tekrar hükümet olması kaygılarıyla hareket eden Sn. Cumhurbaşkanının siyasi misyonunu da asla onaylamıyorum.. Görüleceği gibi ben ve benim gibi düşünenlerin duruşunda ve söylemlerinde bir çelişki de yok..Çelişkide olanlar, bunun izahını kendileri yapsınlar!