Bir Fincan Petrol...

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
BİR FİNCAN PETROL...

Değerli okurlarım. Bir atasözümüz vardır, çoğu zaman vefasızlara hatırlatmak zorunda kaldığımız. Ve o söz, bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olduğunu söyler. Bir fincan, yani bir çay kaşığı kahvenin, kırk yıl hatırı olursa; değil bir fincan, uçaklar dolusu petrolün hatırı ne olur veya ne olmalı sizce? Ve üstelik sadece uçaklar dolusu petrol da değil; dört uçak dolusu da silah ve mühimmatın hatırı ne olmalıydı sizce?


Türk ortaklı Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sözde garantör ülke İngiltere’nin, adada Türklere uygulanmakta olan soykırıma bir son vermek için, o zaman Başbakan Ecevit’in çabaları boşa çıkmıştı. İngiltere o yoldan gelmiyordu. O, adadaki üslerini düşünüyor, ne katledilmekte olan kadın çoluk, çoluk, genç ihtiyar onu ilgilendiriyor; ne de silah zoruyla yıkılmış cumhuriyetin bekası için vermiş olduğu imza ve garantörlüğü. İngiltere, Büyük(!) Britanya, vermiş olduğu sözünden dönmüştü. Garantör ülke Türkiye’nin, kesin bir kararla adaya müdahalesinden hemen sonra; Rum –Yunan çapulcularının Kıbrıs Türklerine kan kusturdukları günlerdi. Türkiye’nin kararlı ve yasal müdahalesi ile Kıbrıs Türkleri soykırımdan kurtarılmıştı. Kurtarılmıştı da, yenilgiyi hazmedemeyen, gururu kırılmış Rum-Yunan, katliamlara devam ediyor, kaçarken bile, köyde, kentte, yolda belde önlerine gelen masum ve silahsız Türkleri vuruyor, diri diri toplu mezarlara gömüyordu. Kısacası Yunan, ‘Ateş Kes’i de dinlemiyor, yenilginin intikamını kalleşçe almaya devam ediyordu. ENOSİS’i gerçekleştirememiş, onuru kırılmış Yunanistan ayağa kalkmıştı ve her an bir Türk-Yunan savaşı patlak verebilirdi…


İşte Türkiye’nin silah eksikliği ile cebelleştiği o cehennem günlerde, İran ve Irak’a silah yardımı için baş vurmuş ancak bir netice alamamıştı. İran oyalamış, sonra uyduruk, pıytırık bazı malzeme vermişti. Irak ise doğrudan “Sizin istedikleriniz bizde yok” cevabıyla yardımı ret etmişti. İşte o cehennem günlerde Kaddafi, kapatmış olduğu ABD üssünde olan bütün silahları erimize vermiş ve 4 uçak dolusu silah ve mühimmat Türkiye’ye gönderilmişti. Kaddafi, sadece silah vermekle de kalmamış, bir fincan kahve şunda dursun, bizi petrole de boğmuştu, söz gelişi… Türkiye ve Türklerle her zaman gurur duyduğunu ifade etmiş Kaddafi, bu yardımlarla da kalmamış, bizden para da almamıştı üstelik! Ancak yanı başı Müslüman kardeş ülkelerle dolu bu Türk’ün kara gün dostu, bu çöl aslanı, bu şimdi yalnız bırakılmış Kaddafi’nin ülkesi, halkı param parça… Yıllardır baş kaldırdığı arsız akbabaların ‘demokratik’ silah, füze ve toplarına karşı direnme çabasında; yalnız ve kan bağır…


Bu makaleyi yazmakta olduğum şu an Libya’da başka neler olduğunu bilemiyorum ve haberleri dinlemek de midemi bulandırıyor artık. Ve, o bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olduğu atasözünün çiğnenmiş olduğuna da yanıyor; gözlerim yaşarıyor, içim kan ağlıyor. Ve benim elimden, bu satırlarla olsun, bu yalnız adam için, tarihe bir not düşmekten ve dua etmekten başka da bir şey gelmediğinden, kendime kahrediyorum. Bir veto ile durdurulabilinecek Haçlı Seferleri de, bu faciayı da önlemekten imtina etmiş olanlara da, ne ise… Yazıklar, ayıplar olsun bize. Anlayanlar da anlasın artık…
 

Nejdet Halil

Dost Üyeler
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Bir Fincan Petrol...

Kadafi zamanin kurbanidir. Eger Libyadan goc etme zorunda kalirsa hem TC hem de KKTC kendisine kapilarimizi acip ulkelerimizde yasama ve vatandas hakligini vermeliyiz...
 

Ahmet Gülay

Onursal Üye
Katılım
28 Eki 2010
Mesajlar
67
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Bir Fincan Petrol...

Sevgili ablacığım, Emperalistler için yalnız ve sadece çıkar vardır. Öyle bir fincan kahvenin veya yararlandıkları petrolün bir önemi veya hatırı yoktur. Herşeyin kendilerinin olması ve herşeye kendilerinin hükmetmesi onların değişmez düşüncesi ve şaşmaz prensibidir. Tabii bizim deyimimiz olan böyle bir tekerlemenin onların literatüründe yeri var mıdır bilemem ama herhalde "Hep bana, hep bana" diye bir deyimleri olacaktır. Onun için Erdoğan ve hükümetinin de Amerikan eş başkanı olarak böyle deyişleri çoktan unuttukları bellidir. Kendi ile birlikte Türk milletini yoketmek, zamanında kendine yardımcı olanları mahvetmek, emperyalizme hizmet, emperyalleşen Erdoğan'ın da düsturu olmuştur. Ne deyim allah akıl ezan versin! AHMET GÜLAY
 
Son düzenleme:
Üst