Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya Chrome kullanmalısınız.
Geçtiğimiz günlerde K.K.T.C’nin 25.kuruluş yıldönümünü kutladık, Her karış toprağında kan ve gözyaşının bulunduğu yıllarca devam eden acının, şanlı bir mücadelesinin sonucu kurulan K.K.T.C 25 yaşında.
25 yıl öncesinden bugünlere geldiğimizde K.K.T.C’ye yönelik saldırılar biçim değiştirip azgınlaşarak devam etmektedir. Adı henüz belli olmayan bu savaşta bir tarafta K.K.T.C üzerinde çıkarları olan güçler ve yerli işbirlikçileri diğer tarafta ise K.K.T.C’nin varlığına bağımsızlığına ve egemenliğine inanlar.
Bu adı konmamış savaşta çıkar sahipleri yabancı güçler ve işbirlikçileri Kıbrıs Türk Halkının ‘’İki devlete Dayalı çözüm’’ isteğini tersine çevirmek için her yolu ve yöntemi denemekte kendi amaçları doğrultusunda hazırladıkları planları belirli başlıklar adı altında Kıbrıs Türk kamuoyuna sunmaktadırlar.
"BİRLEŞİK KIBRIS" anlayışı ile işe başlayan bu güçler K.K.T.C varlığına son verip Tek Devlet, Tek Egemenlikge dayalı bir devlet oluşturma çabası içerisindedirler.
Peki, neden "Birleşik Kıbrıs"
Nedeni çok açık,’’Birleşik Kıbrıs’ı oluşturup Türkiye’nin garantörlüğünü kaldırmak,Türk askerini Kıbrıs'dan uzaklaştırmak. Doğu Akdeniz'deki Türk varlığına son vermek ve zamanla adadaki Türk varlığını azınlık durumuna düşürüp yok etmek.
Bu hedefler doğrultusunda başlayan görüşmelerde 1960’da Türkiye’nin kazanmış olduğu garantörlük hakları müzakere edilir duruma gelmiştir. Türkiye’nin garantörlük haklarından vazgeçmesi demek Türk askerinin adadan uzaklaştırılması anlamına gelmektedir. Türk askeri adada bulunduğu sürece K.K.T.C’nin ortadan kaldırılamayacağı ve Kıbrıs Türkünün azınlık durumuna düşürülemeyeceği bilinmektedir.
K.K.T.C’nin üzerinde oyun oynayan güçler ve yerli işbirlikçileri adada barış rüzgarları estirmeye çalışırken, Rum yönetimi ise halkını Türkiye ve Türk düşmanlığı konusunda ateşlemeye devam etmektedir.
15 Kasım K.K.T.C'nin 25. kuruluş yıl dönümünde rum yönetimi, çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu rum halkını sokaklara dökmüş, ellerinde yunan bayrakları "EN İYİ TÜRK ÖLÜ TÜRK","KIBRIS YUNANDIR", "ATİLLA DEFOL", "TÜRK ORDUSU DIŞARI" pankartlarıyla sokaklarda gösteriler yapmışlardır.
Üzücü olan esas konu ise şuan K.K.T.C’nin cumhurbaşkanlığı makamında oturan Sayın Talat'ın bunlara sesiz kalarak hiç bir şey olmamış gibi görüşmelere devam etmesidir.
Diğer taraftan ise Annan Planının ortaya çıkması ile içlerindeki hainliği dış dünyalarına yansıtmaya başlayan ve kendi kendilerini barışçı, barış yanlısı olarak niteleyen fakat Annan Planında halka verdikleri vaatlerin boş çıkmasına bile aldırış etmeyecek kadar onursuz olan bazı siyasi parti ve sivil toplum örgütleride bu eylemlere seyirci kalarak hain, işbirlikçi, kişiliksiz olduklarını tescillemiş ve Devlet, Millet, Egemenlik gibi kavramlara uzak olduklarını bizlere göstermişlerdir.
Tüm bu yaşananlar ve oynanan oyunlara rağmen Kıbrıs Türkü geçmişte olduğu gibi şimdide bıkmadan, yorulmadan mücadelesine devam edecek, ne rum’a ne yerli işbirlikçilere boyun eğecektir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır.
KIBRIS TÜRKTÜR TÜRK KALACAK…
___________________________________
Abdulkadir Sarıbaş / 25.11.2008/
K.K.T.C Ülkü Ocakları Başkanı