Bitsin Artık Bu Çile, Çekilmez Bile Bile...

Hüseyin LAPTALI

Onursal Üye
Katılım
13 Ağu 2008
Mesajlar
465
Tepkime puanı
0
Puanları
0
BİTSİN ARTIK BU ÇİLE, ÇEKİLMEZ BİLE BİLE...

Kıbrıs’ta toplumlararası görüşmelerin başlangıcı 1968 senesine yani 46 yıl öncesine dayanır. Bütün bu süre içindeki görüşmelerde Rum’un ve onu mutlak surette destekleyen Vahşi Batı’nın tutumu şu olmuştur.

“Türklerle öyle bir anlaşma yapmalıyız ki, anlaşma sonrası belli bir süre sonra, onların adadaki varlığını yok etmeliyiz.”

Kıbrıs Türk Halkı bitmez tükenmez bu egoizmi 1959-60 “Kıbrıs Cumhuriyeti” anlaşmaları ile bilfiil yaşadı. Ada’da Rumlarla Türklerin %30/70 ortak olduğu bu anlaşmalar ile Türkler işine gücüne bakar olmuş iken Rumlar Akritas Soykırım Planını hazırlamakla meşguldü.

Netice malum;
1963’ün 21 Aralığında başlayan ve 11 sene süren fiili soykırım...

15 Kasım 1967’de çete reisi Grivas’ın başlattığı Boğaziçi-Geçitkale saldırıları derken Demirel hükümetinin zorlaması ile başlayan toplumlararası görüşmeler aralıklı devam ederek bu günlere kadar gelindi.

24 Şubat 2013’de Anastasiadis Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) başkanı seçilince, oluşan siyaset ortamında toplumlararası görüşmelerde anlaşmaya varabilme ümitleri arttı. Üstelik Anastasiadis, Vahşi Batının sözünü dinleyerek Annan Planı referandumunda Rum tarafında “Evet” diyenlerinin başını çekiyordu.

Gel gelelim;
Domuzun kuyruğunu kırk sene mengeneye vurmuşlar, kuyruk yine eğri yine eğri idi. Anastasiadis’in seçilmesi ile Rum’un Kıbrıs siyasetinde hiçbir değişiklik olmadı.
Görüşme tekliflerine önceleri Anatasiyadis “henüz koltuğuma oturmadım” diyerek oynamak istemeyen yeni gelinler gibi, “Yenim dar, yerim dar” benzeri nazlara başladı.
Cumhurbaşkanı Eroğlu ile görüşmek istemedi. Karşısındaki KKTC devletini devletten saymıyordu.

Zaman ilerledikçe nazlı edalı gelinler gibi, görüşmelere başlamak istedi ise de ön şart olarak neler istemedi neler? Yaramaz nazlı çocukların şekercik istediği gibi ön protokol imzalanmasında ısrar etti.

Protokol imzalandı ve sözde görüşmeler geçen günlerde binbir naz ve eda karşılığında başladı.

Rum liderler aralarında yaptıkları görüşmelerden sonra 7-8 maddelik bir istek formu ortalığa yaydılar. Nazlı gelinin bu istek formunun 4. maddesi,
“Birleşik Kıbrıs, çözümün ayrı ayrı ve eş zamanlı referandumlarda onaylanmasından sonra çözümle ortaya çıkacak. Federal anayasa, birleşik Kıbrıs federasyonunun iki oluşturan eşit devletçik tarafından meydana geldiğini belirtecek. Federasyonunun iki bölgeli, iki toplumlu doğası ve AB temeline dayanan ilkeleri, adanın tamamında güvence altına alınacak ve saygı duyulacak. Federal anayasa, adanın en üst düzeydeki yasası olacak ve federasyonu ve onu oluşturan devletçiklerin tüm yetkili makamları için bağlayıcı olacak. Federasyonun tamamının veya bir bölümünün başka bir ülkeyle birleşmesi, herhangi bir bölünme ya da ayrılma veya mevcut vaziyette tek taraflı yapılacak herhangi bir değişiklik engellenecek,” şeklinde idi.

Bu konuda Cumhurbaşkanımız Eroğlu çok olumlu konuştu ancak,
Türk tarafına söyleyecek tek sözüm var. “Bıraksınlar bu nazlı gelin Rumlarla oynaşmayı. Bitsin artık bu çile, çekilmez bile bile!...

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 15 Kasım 1983’de rüştünü ispat etmiş, 30 yaşında kendi toprakları üzerinde egemen bir devlettir. Bunu böyle kabul etmeyenlerle, çift bayraklı bu 17.inci Türk devletinin hiçbir alıverişi olamaz.

Hoşça kalınız.


16 Şubat 2014
Hüseyin LAPTALI

 
Üst