Biz TÜRK'üz

  • Konbuyu başlatan SALUR
  • Başlangıç tarihi
  • Okuma süresi: 5:12

SALUR

Dost Üyeler
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
859
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
(the_aci_show)
[FONT=arial black,avant garde][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif] Biz TÜRK'üz
Avrupa Birliği ülkelerinin ve yöneticilerinin, bizim AB’ne girme ısrarımız karşısında takındıkları tavrı ve bu talebimize olumlu yaklaşım göstermeleri ümidimiz karşılığında bizden koparmaya çalıştıklarını anlayabilmek fazla zor değil. Bu, eşyanın tabiatına uygun bir hal. Adamlar ellerinin güçlü olduğu bir masada bizi daha da zayıf düşürecek ve kendi geleceklerini daha da güçlendirecek senaryolar üretmeye çalışıyorlar.



Bu anlaşılabilir bir şey. Ama anlaşılmaz olan; bir Türk’ün, bizim hangi değerlerimizi yıkacak olursa olsun veya bize neye mal olacak olursa olsun, AB’ne giriş için bizden istenen her şeyi vermemiz gerektiği ve ne şartlarda olursa olsun AB’ne girmekle tüm dertlerimizin şifa bulacağı yönündeki safdil söylemleri ve gayretleri. Doğrusu yukarıdaki “safdil” tanımlamasının gerçeği ne kadar yansıttığından fazla emin değilim. Ama bu söylem ve gayretlerin acı veren bir seviye kaybı ile “Bayrak-mayrak derken, Avrupa treni kaçacak” söylemlerine kadar düşmüş olması artık yüreğimizi yakıyor.



Nedir bu kendinden habersizlik? Nedir bu kendini ve gücünü tanımamazlık? Bu derecede aşağılık kompleksi nedir Allah aşkına! Bizim için, milletimiz için şu zavallı görüntü hak mıdır? Biz buna müstahak bir millet miyiz? Aslında kendi kendini böylesine aşağılamaya dünyadaki hiçbir toplum lâyık görülemez. Bu zulmü kendimize işlemeden önce, bir kere daha dönüp arkamıza bakma idrakini gösterelim;



Biz, tarihî sicili temiz, var oluş kariyeri yüksek bir milletin mensuplarıyız. Tarihi sadece kendi hayatlarından ibaret, vatanı ise ancak midelerini ve ceplerini doldurabildikleri yer zannedenler, bu basit saplantılarından bir an önce sıyrılmalıdırlar. Son asırları zorluklar içerisinde geçmiş olsa da, bizim binlerce yıldan beri devam edip gelen parlak bir tarihimiz ve üzerinde hâlâ mührümüzü taşıyan, tüm Avrupa kıtasından daha büyük bir coğrafyamız var. Tarihe altın harflerle yazılan ve bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldızla sembolize edilen Türk devletlerinin hangisi kendi dönemindeki gücü ve nüfuzu itibariyle, bugünkü Avrupa ülkelerinin günümüzdeki gücü ve nüfuzundan daha aşağı düzeyde idi.



Tüm bu devletleri biz kurduk, biz yönettik. O devletleri, o güç ve nüfuz düzeyine biz taşıdık. Bugün de aynı işi yapacak potansiyele sahibiz. Yeter ki bu gücümüzü yeniden keşfedip, ona yönelmekte ihmal göstermeyelim.



Şunu asla unutmayalım; Bizim tarihimiz sadece Anadolu’da yaşanandan ibaret değil. Milletimiz de sadece Türkiye’de yaşamakta olanlarla sınırlı değil.



Biz;
Anadolu’da OĞUZ’uz,
Orta Asya bozkırlarında KIPÇAK,
Doğu Türkistan’da KARLUK’uz.
Kafkaslar’ ın güneyinde AZERî’yiz,
Kuzeyinde BALKAR’ız, KARAÇAY’ız,
Aynı yerde hem KUMUK, hem NOGAY’ız.
Karadeniz’ in kuzeyinde TATAR, Güneyinde OĞUZ,
Batısında GAGAUZ’uz.
Moskova’ nın doğusunda yine TATAR,
Aynı yerde kah BAŞKURT, kah ÇUVAŞ’ız.
Sibirya’ nın güneyinde ALTAY’ız, HAKAS’ız, TUVA’yız,
Sibir steplerinde (Yakut değil) SAKA’yız.
Hazar’ın güneyinde İLHANLI,
Doğusunda KARAHANLI
Kuzeyinde ALTUNORDU’yuz.
Tarihin değişik evrelerinde
Avrupa’ da HUN’lu, Anadolu’ da SELÇUKLU,
Balkanlar’ da OSMANLI’yız.
Biz eskiden;
Kaşgar’da MAHMUD idik,
Balasagun’da YUSUF HAS HACİB,
Yesi’de HOCA AHMED YESEVÎ,
Bakü’de RESULZADE, FUZULİ ...
Taşkent’te ALİ ŞİR NEVAİ,
Semerkant’ta ALİ KUŞÇU,
Aşgabat’ta MAHDUM KULU,
Preveze’de BARBAROS HAYRETTİN idik,
Prut’ta BALTACI MEHMED,Plevne’de GAZİ OSMAN,
İstanbul surlarında ULUBATLI HASAN,
Malazgirt’te SULTAN ALPARSLAN,
Balkanlar’da SADIK AHMET, KARA ÇOBAN,
Kırım’da İSMAİL GASPIRALI,
Kıbrıs’ta FAZIL KÜÇÜK,
Ankara’da, Sakarya’da, Dumlupınar’da MUSTAFA KEMAL ATATÜRK idik.
Çaresiz hastalar başında İBN-İ SİNA,
Semerkant rasathanelerinde ULUĞ BEY,
Selimiye’nin minarelerinde MİMAR SİNAN.
Bugün yine biz;
Astana’da NURSULTAN NAZARBAYEV’iz,
Almaatı’da OLCAS SÜLEYMAN,
Türkistan’da RAHMANKUL BERDİBAY’ız.
Bişkek’te CENGİZ AYTMATOV’uz.
Taşkent’te ERKİN YUSUF,
Asgabat’ta ANNAGULİ NURMEMMED,
Bakü’de BAHDİYAR VAHAPZADE’ yiz.
Ankara’da ALİ’yiz, OSMAN’ız, KEMAL’iz,
Kıbrıs’ta RAUF DENKTAŞ,
Balkanlar’da İLHAMİ EMİN, FAHRİ ALİ,
NİKOLAY BABAOĞLU ve RAHMİ ALİ’yiz.
Kırım’da Gaspıralı’nın bugüne düşen gölgesi gibi
Mustafa CEMİL KIRIMOĞLU’yuz.
Kısacası biz;
OĞUZ’uz, KIPÇAK’ız, KARLUK’uz,
Tarihin iyi bildiği ad ile biz; TÜRK’üz.

Bunu bilelim. Gücümüzü bu büyüklükte arayıp, bu zenginlikten bulup çıkaralım. Kendisini böyle bir tarihten, böyle bir coğrafyadan ve böyle bir aileden hisseden hiç kimseye batılı ülkelerin kapılarında sergilenen şu köle görüntüsü yakışmaz.
Not:alıntıdır.
 
Üst