Bu Yol Barış’a mı; Enosis’e mi Gider ???

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
BU YOL BARIŞ’a MI; ENOSİS’e Mİ GİDER ???


Evet değerli okurlarım. Gerek Makaryos; gerek geçmiş GKRY Başkanları; gerekse Talat-CTP ve diğer barış meleklerinin ‘Barışçı’, ‘Türklere hak tanıyacak’, ‘Türk dostu’ diye yansıttıkları; omuzlarında taşıdıkları, kucaklayıp kucaklayıp öptükleri; emir oğlanı gibi çantasını taşıdıkları; efendim kuçu kuçu köpecikleri gibi kilise kapılarında vb yerlerden dışarı çıkmasını bekledikleri yoldaş Hristofyas; veya halkına Tanrı’nın kelamını öğretmek, doğru yolu göstermekle mükellef; ancak dinin emrettiğinin tam aksini yapmakta ve minik çocuklar da dahil, tüm halkına Türk’e karşı nefret aşılamakta olan sapık Ortodoks Papazları’nın “Barış” ve “anlaşma”dan anladıkları, ENOSİS’ten başka da bir şey değildir.

Zaten yıllardır bir yere varılamadan; bu sözde anlaşmaların, müzakerelere oturmaların hala neticelenmemesinin nedeni de, kendilerini kestirmeden ve dönüşü imkansız bir şekilde ENOSİS’e götürecek yolların tümünün de henüz açılmamış olmasıdır. Yoksa niyetleri barış veya anlaşma; Türk’e de hak tanımak olsaydı; evvela baştan 1960’ta Londra-Zürih Antlaşmalarında, üç garantör ülke’nin imzasıyla kurulmuş Türk ortaklı cumhuıriyeti ortağına soykırım uygulayarak yıkıp, ELEN cumhuriyetini kurmazlardı.. ENOSİS emellerini gerçekleştirebilmek için bunca caniliğe tevessül etmiş bu millet; şimdi bizimle barış, anlaşmak mı istiyor sizce? Ne barışı, ne anlaşması? Bunların barış, anlaşma dedikleri ve bize kabul ettirmeye çalıştıkları; az önce de dediğim gibi, Türkü bu adadan kovarak ENOSİS’i gerçekleştirmekten başka da bir şey değildir!

Yıllardır barış, anlaşma, müzakere, süreç ve daha bir çok caydırıcı kelimeler ve sözde öneri ve tuzak planlarla bizi, hem de kendi ricamız, kendi gönlümüzle ayak ayak ENOSİS’e doğru sürüklemektedirler. Ancak ne yazık ki bu ‘sürüklemenin’ kılavuz kargalarının en başında da, sözde bizim CB’mız, sözde bizim BB’ımız ve sözde bizim hükümetimiz dediklerimiz yer almakta maalesef.

Şimdi, bir buçuk asıra yakın bir zamandan beri ENOSİS’le yatıp, ENOSİS’le kalkan ve bu emellerini gerçekleştirmek için herşeyi göze almış; ENOSİS yolundan asla dönmeyeceklerine yeminler vermiş antlar içmiş ve, hafta sekiz gün dokuz ve her fırsatta bu yemini tazelemekte olan bu milletle ne tür bir barış; nasıl bir anlaşma yapılabilinir söylermisiniz? Veya, Rum-Yunan’ın vb niyetlerinin ne olduğu apaçık ortadayken; bunlarla sözde barış, sözde anlaşma diye hala masaya oturarak taviz üstüne taviz vermekte ısrar eden Talat’ın asıl maksadının barış veya anlaşma mı; yoksa ENOSİS’e çanak tutmak mı olduğunu anlamak bu kadar mı zor? Burada Talat-CTP ikilisinin bu, sözde barış uğruna ne tavizler verdiklerini saymayacağım; sadece iki tanesini hatırlatmak, zaten asıl niyetlerini ortaya koyar da artar bile bence.

Talat-CTP vs, toplu takas’la değil de; temsil ettikleri devletin yasalarını değiştirerek; korumaları gereken halkın malını elinden söke söke alıp Rum’a bağışlamak ve üstüne üstlük milyonları aşan manevi tazminat ödemeyi öngören Rum’a Mal Tazmin Yasası çıkarmak ve o da yetmemiş gibi bir de İTEM Yasası çıkararak; makama gelirken vermiş oldukları yemine mi sadık kalıyorlardı; temsil ettikleri devlete ve yasalarına mı saygılıydılar; refaha kavuşturmaya söz verdikleri halka mı hizmet ediyorlardı; yoksa bizi oyalaya aldata Rum’un ENOSİS yolundaki engelleri mi kaldırıyorlardı sizce?

Anlaşma masasında sanki şikar bir sonuca varıyordu da, Hristofyas masadan kalkarsa felaket olacakmış da; böyle bir şansı kaybetmemek; ve Hristofyas yoldaşının anlaşma masasından kalkmasını önlemek için – kendi mazereti tabii; ve ne de mantıksız ve gülünç bir mazeret üstelik, ne ise – tek egemenlik, tek halk, tek temsiliyet, tek kimlik ve bakalım bizim bilmediğimiz daha tek hangi haspayı kabul etmekle; ekmeğini yediği, her nimetinden tepe tepe yararlandığı devletin; her şeyinden sorumlu olduğu halkın yararına mı hizmet ediyordu; yoksa gavuroğullarının ENOSİS yolunu açmak mıydı maksadı? Ha, iktidara geldiklerinden bu güne vermiş oldukları tek yanlı tavizleri de sıraya koyacak olursak; Talat-CTP ikilisinin, KKTC’ni tasfiye ederek; sorumlu oldukları halkı ezerek, çaresiz bırakıp teslim almaya uğraşırken; kimlerin yararına çalıştıkları; kimlere hizmet ettikleri anlaşılamayacak kadar mı muamma sizce?

Hal böyleyken, ne barışı, ne anlaşması? Talat-CTP’nin tuttukları yol barışa, anlaşmaya mı gider; yoksa ENOSİS’e mi? Talat-CTP ikilisi bizi mi yoksa başkalarını mı temsil etmekte? O zaman evdeki bulgurdan da olmak istemiyorsak; bunlara anladıkları dille; hak ettikleri cevabı, 19 Nisan’da seçim sandıklarında vermeliyiz! Talat-CTP ikilisini de, yoldaşlarını ve destekçilerini de, o, ŞU veya BU şekilde çıkarıldıkları sandıklara ebediyyen GÖMMELİYİZ!!! Hem de mühürlerle!!! Aliymiş, Veliymiş, hısımmış akrabaymış anlayışıyla da değil; zig-zag çizerek karma yoluna da gitmeden; bölük pörçük edip başkalarına yaratmadan; Cumhuriyetimize, devletimize, ata ve şehitlerimize, her adımında bir şehit yatan kutsal vatan topraklarımıza sahip çıkacak; yerle bir edilmiş onurumuzu tekrar yüceltecek; ulusal çizgiden ayrılmayacak partiyi seçmeli ve Kıbrıs Adası’nı verip kurtulmakla; emperyallerin Çanakkale’den sokamadıkları SEVR’in yolunu açarak Türkiyemi bölüp parçalamalarına çanak tutmakta olan AKP’ye de engel olmalıyız!!!... Çünkü bu artık Ya İstiklal, Ya ölüm noktasına getirilmiştir! Sandıklardan İSTİKLAL’i çıkarmak için, hasta da olsak, mecalsiz de olsak, herkes görev başına. Ne demişti Atamız? Atamız: “Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur” demişti........

Ve unutmamalıyız ki bu son şansımızdır!!!
Haydi ata emaneti; şehit kanlarıyla sulanmış bu kutsal toprakların eğilmez, vefakar serhat bekçileri; haydi göreyim sizi........
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Bu Yol Barış’a mı; Enosis’e mi Gider ???

Onlar için tek çözüm, Güney Rum Kesiminin mevcut anayasasında yapılacak küçük bir değişiklikle Kıbrıs Türk Halkının azınlık statüsü ile bu yapıya entegre olmalarıdır!..Yeni devletin adı ‘’Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti‘’ olmuş ne fark eder!..Rum’ların şu anki devlet yapısında hiçbir değişim olmayacaktır!..Önemli olan Kıbrıs Türk Halkının adada ki mal varlığının yanı sıra 25 yıldır yaşayan Devlet statüsünün de ortadan kaldırılması olacaktır!...


Evet diyorsaniz siz bilirsiniz...


Ve dediğiniz gibi...


Ve unutmamalıyız ki bu son şansımızdır!!!
Haydi ata emaneti; şehit kanlarıyla sulanmış bu kutsal toprakların eğilmez, vefakar serhat bekçileri; haydi göreyim sizi........
 
Üst