Bulgaristandaki Pomak Türklerinden Protesto Gösterisi

DELİKURT

Dost Üyeler
Katılım
12 Haz 2008
Mesajlar
1,103
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Turan
Bulgaristanda 1989 yılı sonunda müslüman Pomak Türkleri tarafından yapılan protesto gösterisi. Bu eylem 1972 yılında Bulgar komunist rejim tarafından zorla değiştirilen isimlerinin iadesi için yapılmıstır.


1.Bölüm

+ Google Video
ERROR: If you can see this, then Google Video is down or you don't have Flash installed.


2.Bölüm

+ Google Video
ERROR: If you can see this, then Google Video is down or you don't have Flash installed.


Pomaklar Hakkında



Batı Trakya Neresi?

Pomak Türkleri, Balkanlarda Pomakça konuşan Müslüman-Türkler’e verilen bir addır. Pomakların, Kuman Türklerine dayanan uzun bir tarihi geçmişi vardır. Kuman Türkleri miladi 916 yılında Kuzey Çin’den ayrılarak önlerine çıkan Ruslarla savaşıp, XI. ve XII. yüzyılda Ukrayna ve Romanya üzerinden Balkanlara inmeğe başlayan bir Türk kavmidir. İlk olarak kuzey Bulgaristan’a daha sonra güneye doğru inerek Rodoplara ve Makedonya’nın doğu kısımlarına yerleşmişlerdir. Yerleştikleri bölgelere Kumanova, Kumantsi, kumança gibi isimler vermişlerdir.

Kuman ve Peçenek Türkleri’nin 1087’de kurdukları federasyonun 1091’de yıkılması neticesinde Kuman Türk boylarından birçoğu Romanya, Macaristan, Avusturya ve Çekoslovakya içlerine kadar giderek gayri Türk unsurların içinde Hıristiyanlığı kabul etmişler ve etnik varlıklarını kaybetmişlerdir. Batı Trakya ile Rodop ve Prin bölgelerinin dağlık kesimlerinde ise bir hayli Kuman Türk boyu kalmıştır.


1065 yıllarından itibaren Bizans, Slavların güneye inmelerini önlemek amacıyla Konya’nın bazı kesimlerinden birçok Türk kabilelerini gayet tavizkar tekliflerle Teselya ile Makedonya ve Rodoplara götürüp iskan ettirmiştir. Bu kabilelerin 55-60 bin kişilik bir topluluk olduğu Bizans kroniklerinde belirtilmektedir. Daha sonra 1345 yılında Gazi Umur Beyin fütuhatına sahne olan bu bölgelere 100 bin kadar Yörük Türkmen iskan edilmiştir.

Anadolu’dan iskan edilen bu Türk-Müslüman grup-ları bu bölgede yaşayan Kuman Türkleri arasında İslamiyetin yayılmasında etkili rol oynamışlardır. Bu gruplar arasında şeyh, abdal, derviş, gibi İslam misyonerleri İslam’ın propagandasını yapmışlardır. Bulgar tarihçileri Zlatarski ve İreçek İslam Dini mis-yonerlerinin Bulgaristan’da İslam propagandasını yaptıklarını ve XIII. asra kadar İslam dininin bu yörelerde yayıldığını belirtmektedir. Tarihi verilere göre Kuman Türkleri’nin ihtida ederek Müslüman oluşları Osmanlı’nın bölgeye gelmesinden önceye rastlamaktadır.


Kuman Türkleri Anadolu’dan gelen Müslüman kardeşlerine maddi ve manevi yardımlarda bulunmuşlar, “öncü”, “ardcı” ve “ileri keşif” kolu olarak aktif görevlerde bulunmuşlardır. Slavlar, Kuman Türk Müslümanlarına Osmanlı ordularına yardım ettikleri için yardımcı anlamına gelen “pomagaç” adını vermişler ve bu zamanlarda Pomak şeklini almıştır. Ancak bu kelime Osmanlı müelliflerinin eserlerinde geçmediği gibi, Pomak adına da hiçbir yerde rastlanmamaktadır. Bu tabir Türkçe eserlerde ancak 1877-1878 Türk-Rus harbinden sonra Balkanlar’dan gelen muhaceretler dolayısıyla rastlanır.

Pomaklar bütün tarihleri boyunca Osmanlı Devletine sadakat ile hizmet etmiştir. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşının elim neticeleri Rodopların Rus ordusu ve Bulgar komitacıların istila tehlikesine kaldığı vakit, Rodop Türkleriyle Pomaklar yine birlik ve beraberlik içinde düşmanlarını bu bölgeye sokmamışlardır. 3 Mart 1878’de imzalanan Ayastefanos andlaşması hükümlerine itiraz etmişler ve oturdukları bölgede “Muvakkat hükümet” kurmuşlardır. Bulgar-Rus kuvvetleri muahede şartlarını yerine getirmek için, Pomaklara saldırdılar. Pomaklar ve Rodop Türkler’i, aylarca mukavemet edip memleketlerine düşmanı sokmadılar. 1878 Haziran ayından itibaren büyük Avrupa devletlerinin ve Osmanlı Devleti’nin mümessilleri Berlin’de barış müzakerelerine başladıkları vakit, Rodoplar’da savaş devam ediyordu. Bu çetin mücadele Berlin’de toplanan kongre üzerinde etkili oldu ve çeşitli milletlerin temsilcilerinden oluşan bir heyet, Rodoplar’a gönderildi. Neticede Pomaklar arzularına kavuştular. Berlin Kongresi kararları gereğince müstakil bir “Şarkî Rumeli Vilâyeti” kuruldu ve Pomaklar’ın vatanı düşman istilasından kurtuldu.

Pomaklar’ın konuştukları dile gelince, % 30 Ukrayna Slavcası, % 25 Kuman-Kıpçakçası, % 20 Oğuz Türkçe’si, % 15 Nugayca ve % 10 Arapça’dan müteşekkildir. Buna göre Bulgarlar’ın iddia ettikleri gibi Pomakça’nın Bulgarca’nın bir şivesi olduğunu söylemeye imkan yoktur. Pomaklar bugün Bulgaristan güneyinde, Yunanistan’ın kuzeyinde, Makedonya’nın çeşitli bölgelerinde ve Türkiye’nin kuzeybatısında ve güney orta bölümlerinde yaşamaktadırlar. Bugün kendini Pomak kabul edenlerin sayısı 500 bini aşmaktadır.

Pomaklar umumiyetle zeki, çalışkan ve cesur insanlar olup, daha ziyade ziraat ve ticaretle ile meşguldürler. Türkler’in en yakışıklı ve en savaşçı boyu olan Kuman-Kıpçak Türkleri’dirler. Genelde sarı saçlı, mavi veya yeşil gözlüdürler. Şehirlerde oturanların çoğu Türkçe konuşur. Pomaklar; Türk-İslam medeniyeti içinde gelişmiş olduklarından, her yönüyle Türklüğe bağlı yaşayarak, onun keder ve saadetini paylaşmayı bir vazife bilmişlerdir.




Batı Trakya Müslüman Türklerinin namusu Türkçe’dir. Hiç kimsenin namusumuza el uzatmasına izin veremeyiz. Bizlere yapılan çok adi bir insanlık ayıbıdır. Nefrete, insan ve kültür düşmanlığına dur demek, geçit vermemek insanlık vazifemizdir. Biz dil düşmanları değiliz. Ama ucuz oyunlara gelecek kadar da cahil ve enayi de değiliz. Milletimizi aptal yerine koyup hiç kimsenin onu aldatmasına ve oyuna getirmesine izin veremeyiz. Canımızdan olsak bile...

Şeref fukarası, haysiyet yoksunu, sömürge kafalı, vicdansız, milli ve dini duyarlılığını yitirmiş müsvedde aydınlar bu ifadelerimi ucuz, gereksiz, geçerliliği kalmamış ve aptalca bulabilirler. Ahlâksızlığın meziyet, şerefin zafiyet olduğu, insanlık fukarası bir dünyada böyleleri de olacaktır. Ben temiz ve milli duyarlılığını yitirmemiş, şahsiyet sahibi soydaşlarıma sesleniyorum.




Kimse Pomak'ça diye bir dili milletimize danışmadan, iradesine saygı duymayıp onayını almadan dayatamaz. Böyle bir şey ancak Orta Çağ karanlığında veya Nazi işgalinde olur. Yunan Devleti, bizleri yok etmek için Pomak'ça diye bir dili Latin harflerine uyarlıyor ve bununla yapay bir Pomak ulusu ihdas etmeye çalışıyor. Yunan Devleti'nin bu dil sevdası Türkçe düşmanlığının bir belirtisidir. Pomakları çok sevdiklerinden değil.

Yunan Devleti'ne bir sualimiz olacak.
Dillere bu kadar saygınız varsa neden Türk okullarında Türkçe derslerini ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz? Var olmayan bir dili (“Pomak'ça”) yaşatmaya çalışırken ve bu uğurda milyonlar harcarken, diğer yandan aynı şevkle Türkçe’nin tarihten silinmesi için gayret ediyorsunuz. “Pomakça”nın yaşatılması için yürütülen seferberlik, Türkçe’yi ve Türkleri sindirme oyunudur.

Çocuk mu kandırıyorsunuz?! Eskidendi onlar. Milleti tecrit bölgelerinde çeşitli bahanelerle esir edip, cahil bırakıp her şeyi yutturduğunuz devirler bitti artık...


Bu millet artık okuyor, araştırıyor, tarihini ve özünü öğreniyor. Sömürgecilik bitmiştir. Bize yapılanların hesabını teker teker sormanın zamanı gelmiştir. Batı Trakya Türkleri'ne uygulanmış olan etnik, kültürel ve ekonomik soykırımlardan dolayı uluslararası alanda özür dilenmelidir. Bunu istemek en doğal hakkımızdır. Sözde “Pontus soykırımı”, “Küçük Asya Felâketi”, “Ermeni soykırımı” söylemlerini ortaya atıp tanınmasını talep etmek o kadar kolay sözde bir hak ise, o zaman bizler de en doğal hakkımız olarak bizlere uygulanan soykırımın tanınmasını talep edebiliriz.



“Pomak dilini yaşatmak”, “Pomak kültürüne hizmet”, “kültürler yok olmasın”, “dillere saygı” gibi içi boş sloganlarla bizleri kandıramazlar. Hem sonra bu Pomakça denen uydurma ve kırma dil nedir? Kenarda kalmış pek az insanın konuştuğu, günün gereklerine, tekniğine ve bilimine yetmeyen, iç yapısı zayıf, cılız, önemsiz bir “parola” dır. İnsanların ilerlemesine yetmeyen, çağdaş ihtiyaçlarını karşılayamayan, şahsiyet sahibi bilim adamı yetişmesine imkân tanımayan ve birkaç dilin karmasından oluşturulmuş uydurma bir lehçeden başka bir şey değildir. Yani Pomak'ça kendi başına bir dil değildir. En önemlisi Yunan Devleti'nin iddia ettiği gibi bir anadili de değildir. Pomak diye bir millet tarihte hiçbir zaman olmadığı gibi böyle bir dilden de söz edilemez. Pomaklar Türktür ayrı bir millet değildir.



Bu bilgileri yazıya dökerken, bu bölgenin insanı olarak bizzat olayları yaşayan biri olarak sizlere aktarıyorum. Ve diyorum ki; Devletin zorla Yunan Pomakları olarak adlandırdığı bizler, yani ben Türk’üm. Pomaklar Yunan değil, öz be öz Türk evlâdıdır. Bu tarihi bilgilerle sabittir. Sizin bilgi diye bizlere dayattığınız uydurma kitaplar ve belgeler tamamen hayal ürünüdür ve Batı Trakya Türklerine uygulanan asimilasyonun bir parçasıdır.



Devlet, konuşulan Pomakça'dan hareketle iddialarını ortaya koymaktadır. Pomak'ça denen sözde dil, balkanlarda yaşayan Türklerin yüzyıllarca yoğun bir Slav ve Bizans kültürü baskısı altında deformasyona uğramış bir dilidir. Pomak Türkler'i dillerinin büyük bir kısmını kaybetmiş, lâkin dinleri sayesinde kimliklerini ve kültürlerini koruyabilmişlerdir.

Sonuç olarak bizler, birilerine göre “Yunan Müslümanları”ymışız. Bulgaristan'da yaşayan pomaklar da 'Bulgar Müslümanları'ymışlar.
Zaten tarafsız bir şekilde araştırıldığında bu dilin içerisinde Türkçe ağzının ve kültürünün hakim olduğu görülecektir. Fakat Yunan Devleti'nin buna rağmen bütün gayesi bizleri gayesiz, hedefsiz, feleğini şaşırmış bir toplum haline getirmektir. En sonunda düşünce kabiliyeti körelmiş, sorgulamayan, önüne konan her şeyi kabul eden sömürge kafalı bir toplum haline getirmektir. Bu toplumun adı da “Pomakça konuşan Pomaklar” olacaktır.




Eğer bizler Yunan Müslümanları isek, neden devlet hâlâ bir takım dayatmaları gerçekleştirmeye çalışıyor? Güzelim Yunanca varken niye bu Pomak'ça dilini ihdas etmeye çalışıyor? Yoksa Yunan Müslümanlarının Yunanca konuşmaya da mı hakkı yoktur? Madem ki Yunan Müslümanlarıymışız, öyleyse neden buradaki baskılara dayanamayan soydaşlarımız hep Türkiye’ye göç etmiştir? Yoksa Türkiye Yunan Müslümanlarının sığınağıymış da bizler mi bilmiyormuşuz? Aynı şey Bulgaristan'da yaşayan pomak Türkleri için de geçerli. Neden Bulgaristan’a veya Makedonya’ya göç etmemişler de hep Türkiye’ye göç etmişlerdir? Cevabı çok basit. Çünkü bu insanlara kucak açan hep Anavatanımız olan Türkiye olmuştur da ondan. Çünkü Türk’üz de ondan.

Cengiz ÖMER
Batı Trakya'da çıkan MİHENK Dergisinden alınmıştır.
 
Üst