Büyük Orta Doğu Projesine Türkiye Nasıl Dahil Edildi !

Ayla Berkin

Onursal Üye
Katılım
13 Haz 2008
Mesajlar
386
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Konum
Gazimagosa
Web sitesi
www.aylaberkin.com
BÜYÜK ORTA DOĞU PROJESİNE TÜRKİYE NASIL DAHİL EDİLDİ !

Dünkü yazımda BOP’un çıkış noktasından bahsetmiş ve kısaca etkilerine değinmiştim. Bu gün ise Türkiye dahil AB ülkeleriyle bazı Arap ülkelerinin bu projeye nasıl dahil edildiklerine kısaca değinmek istiyorum.

Bu proje kapsamına alınmayan ülkeler de vardır. Bu proje bütün İslam Ülkelerini kapsamadığı gibi, Rusya Federasyonuna bağlı Federe devletler ile Rusya Federasyonunun arka bahçesi sayılan Kafkasya ve Orta Asya ülkeleri (Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan) de doğrudan bu proje kapsamına alınmamıştır. “Avrasya’nın Kontrolü Stratejisi” kapsamında ABD zaten bu ülkelerde varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Doğal olarak bu ülkelerinde BOP’un etkileşim alanına girmesi kaçınılmazdır. Aynı şekilde, Uzak Doğu, güney ve orta Afrika ülkeleri ve Arnavutluk, Bosna-Hersek gibi Balkan ülkelerinin de proje kapsamında olmamasına rağmen onların da bu projeden etkilenecekleri hesap edilmiştir. ABD, BOP’un kapsama alanının çok geniş tutulmasının “baş edilmesi çok zor, hatta olanaksız” olacağını düşünerek Proje kapsamına 23 ülkeyi almıştır. (Moritanya, Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Sudan, Lübnan, Filistin, Ürdün, Suriye, Türkiye, Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Yemen, İran, Pakistan ve Afganistan) hepsi de ABD’nin “stratejik enerji kaynaklarının ve ulaştırma hatlarının denetim altında tutulmasına yönelik” ulusal çıkarları ile örtüşen ülkeler.

İlk önceleri Türkiye hedef ülke olarak gösterilmişse de ABD’nin uzun süreli sadık müttefiki, NATO üyesi, AB adayı ve laiklik temelinde demokratik ülke olma özellikleri göz önüne alınarak, hedef ülke olma durumundan çıkarılmış, bu kez de “demokratik ve ılımlı İslam ülkesi” denilerek “model ülke” bazına oturtulmuştur. Ilımlı İslam benzetmesine Türkiye sert tepki verince “model ülke” demokratik ortaklığa dönüşmüştür, ABD bu projeyi devreye sokarken mali yükünün oldukça fazla olacağını, bunun yanı sıra askeri müttefiklere de gereksinme duyacağını da biliyordu. Fakat geleneksel ABD politikaları bu konuda hep “sınırlı paylaşımı” esas almış; dolayısıyla kendi payını hep yüksek tutmuştur.

2004 yılının Haziran ayında ABD’nin Georgia eyaletinde yapılan G-8 Zirvesi’nde BOP Zirvenin gündemine alınır. BOP çerçevesinde yapılacak reformları konuşmak üzere Türkiye (demokratik ortak sıfatıyla) ve hedef ülkeler (bölgesel ortak sıfatıyla) davet edilmiştir.

Bu davete Türkiye, Afganistan, Irak, Yemen, Ürdün, Bahreyn ve Cezayir olumlu yanıt vererek katılmışlardır. Mısır, Suudi Arabistan ve Tunus olmak üzere birçok Arap ülkesi ise, “Arap-İsrail sorunu gibi kilit bölgesel konulara çözüm bulmadan reformların dayatılmaya çalışıldığı” gerekçesiyle olumsuz yanıt vererek katılmamışlardır. Zirve bitiminde yayınlanan bildiride; BOP’un genel olarak benimsendiği, uygulama esaslarını belirlemek üzere “Demokratik Yardım Diyalogu” adlı bir yapı oluşturulduğu ve Türkiye ile birlikte Yemen’e (Ortadoğu’yu temsilen), İtalya’ya ise (G-8’i temsilen) eş başkanlık verildiği açıklanmıştır.

Oturum sonrasında Başbakan Erdoğan bu projeye sahip çıktığını ve Eş Başkanı olduğunu büyük bir gururla dünyaya ilan etmiştir. Buna rağmen ABD bu projeye batılı ülkeleri ortak etmiş olsa da İslam coğrafyasından yeterli desteği alamamıştır. Bunu BOP’un kabul ettirilmesinde birinci adım olarak görürsek, ikinci adım İstanbul’da 28-29 Haziran 2004’te yapılan NATO zirvesinde atılmıştır. Zirve sonuç bildirisinde Soğuk savaşın bitmesiyle gücü sorgulanmaya başlanan NATO’ya yeni bir düşman gösterilmiştir. “küresel terörizm” ve hedefi de “teröristleri koruyan ülkeler” olarak saptanmıştır. Bu saptama sayesinde, NATO bünyesinde alınacak bir kararla herhangi bir ülke işgal edilebilecektir. Terörle mücadele kararının içerdiği ikinci önemli unsur da; salt şiddet kullanımının yeterli olmayacağı, sosyal ve ekonomik yöntemlerin de kullanılması, demokratikleşme ve sivilleşmeye ağırlık verilmesi gerektiği yaklaşımının benimsenmiş olmasıdır. ABD bu doruk kararları ile NATO’yu da Büyük Orta Doğu Projesine dahil etmiştir.

İşte Türkiye’nin BOP Eş Başkanlık öyküsü böyle başlamıştır. Peki, bu güne dek bu Eş Başkanlık Türkiye’ye ne kazandırmıştır. giderek artan şiddet olayları, şehit cenazeleri ve Güneydoğu Anadolu’da resmen olmasa da gayri resmi bir şekilde özerklik ilananından başka.


Ayla Berkin
23.10.2011

 
Üst