Günümüzde Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi, bu Ek Protokole ait Türkiye’nin Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından 2006 yılında hazırlanarak sunulan dönemsel raporu hakkında; (1) üstlenilen eşgüdüm ve denetim faaliyetlerinin yetersizliğinden, (2) çocuk satışı, fahişeliği ve pornografisine özgü merkezi ve yerel özel bir Eylem Planının olmayışından, (3) internet kullanımına ilişkin 2005-2015 Ulusal Eylem Planında öngörülen önlemler hakkındaki bilgi eksikliğinden, (4) İnsan Ticaretiyle Mücadele Ulusal Eylem Planının uygulanması için doğrudan bütçe tahsis edilmemiş olmasından, (5) kamunun, devlet görevlilerinin ve güvenlik, sosyal hizmetler, eğitim ve sağlık gibi kamu idaresi sektörlerinin bilinçlendirilmesi çabalarının yetersizliğinden, (6) Ek Protokol hükümlerinin, okul müfredatı yolu da dahil olmak üzere özellikle çocuklara yaygın şekilde öğretilmemesinden, (7) Ek Protokolde düzenlenen konuların pratikte uygulanması hakkındaki bilgi (yaş, cinsiyet ve azınlık grubuna göre dağılımı yapılmış veriler ve ülke genelinde çocuk satışı, fahişeliği ve pornografisinin yaygınlaşması hakkında yapılan araştırmalar çerçevesinde edinilen bilgiler gibi) eksikliğinden, (8) çocuklara yönelik cinsel sömürü vakalarında bildirilen artıştan, (9) ne konu hakkında yararlanılabilir tam bilginin ne de sistematik denetim ya da şikayet mekanizmasının olmayışından ve böylece nedenlerin, temel sebeplerin kapsamının ve bağlı sorunların ele alınmalarının zorluk arzetmesinden, (10) Ek Protokol’de yasaklanan suçlardan mağdur olan çocuklar için sunulan mevcut hizmetlerin her zaman sistematik ve ülke genelin de de olabildiğince geniş şekilde temin edilmiyor olmasından ve bu tür hizmetlerden kimin sorumlu olduğunun ve hizmet sunanlara hangi düzenlemelerin yol gösterdiğinin açık olmamasından, (11) çocuk satışı, fahişeliği ve pornografisi meselelerinin kamuda tartışılmıyor olmasından ve bu konulara ilişkin kamu bilincinin halen çok sınırlı olmasından, (12) Ek Protokolde düzenlenen suçları oluşturan eylemlerin önlenmesi, bu eylemlerden sorumlu kişilerin araştırılması, soruşturulması, kovuşturulması ve cezalandırılması için yapılan bölgesel ve özellikle iki taraflı düzenlemeler hakkındaki bilgi eksikliğinden endişe duyduğuna dair nihai gözlem raporu vermiştir.
Türkiye’de durumun tespiti açısından bu nihai gözlem raporunun önemi büyüktür ve rapor durumun vahim olduğuna işaret etmektedir. Ek Protokolün imzalanmasından itibaren günümüze kadar çok yavaş ilerleme olduğu ve edimlerin birçoğunun yerine getirilmemiş olması, bazı çalışmaların henüz ve çok kısıtlı olarak başlatılmış olmasına dikkat çekilmiştir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komisyonu, Türkiye’nin verdiği rapora istinaden ciddi endişelerini bildirmiştir. Buna rağmen gerek yerel bazda gerekse merkezde çocuğun cinsel sömürüsünün ülkemizde yaygın olduğu inkar edilmekte ve çalışmaların yeterli ve başarılı olduğu yetkililerce beyan edilmektedir. En son veriler olarak Komisyona 2003 yılı verileri sunulabilmiştir.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), çocuğun cinsel açıdan sömürülmesinin en kötü çalışma tiplerinden biri olduğunu söylemekte ve 18 yaşının altında bu tür işlerde çalışmanın engellenmesi için devletlerin tüm gerekli hareket planlarını oluşturmasının ve acilen uygulamasının önemini vurgulamaktadır. Birleşmiş Milletlerin Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinin ülkemizde uygulanmasında Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu görevlidir. Kurum 2003 yılında hazırladığı konuyla ilgili yetersiz eylem planından başka ne yerel çapta ne de ulusal çapta güncel bir eylem planı hazırlamamıştır.
İç hukukumuz açısından gerekli yasal düzenlemelerin özellikle Yeni Türk Ceza Kanunumuzla gerçekleştirildiği bilinmektedir ancak uygulamada başarılı olunamamaktadır. Özellikle hakimlerimiz ve muayenede sağlık personelimizin yetersiz olduğu, konuyla ilgili eğitimlerinin yetersiz olduğu son ortaya çıkan olgulardaki tutumlarından anlaşılmaktadır.
Müstehcenlik, Yeni Türk Ceza Kanunu’nda Genel Ahlaka Karşı Suçlar kapsamındadır.
Madde 226 - Müstehcenlik
1. (a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten, (b) Bunların içeriklerini çocukların girebileceği ya da görebileceği yerlerde, ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten, (c) Bu ürünleri içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden, (d) Bu ürünleri bunların satışına mahsus alış-veriş yerleri dışında satışa arz eden, satan veya kiraya veren, (e) Bu ürünleri sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısı ile bedelsiz olarak veren veya dağıtan, (f) Bu ürünlerin reklamını yapan kişi 6 (altı) aydan 2 (iki) yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır.
2. Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi 6 (altı) aydan 3 (üç) yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
3. Müstehcen görüntü yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanan kişi 5 (beş) yıldan 10 (on) yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, 2 (iki) yıldan 5 (beş) yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
4. Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi 1 (bir) yıldan 4 (dört) yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
5. Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, 6 (altı) yıldan 10 (on) yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
6. Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
7. Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; 3.fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşulu ile sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz.
Fuhuş, Yeni Türk Ceza Kanunu’nda Genel Ahlaka Karşı Suçlar kapsamındadır.
Madde 227 - Fuhuş
1. Çocuğu fuhuşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran, bu maksatla tedarik eden veya barındıran ya da çocuğun fuhuşuna aracılık eden kişi, 4 (dört) yıldan 10 (on) yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun işlenişine yönelik hazırlık hareketleri de tamamlanmış suç gibi cezalandırılır.
2. Bir kimseyi fuhuşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden veya yer temin eden kişi 2 (iki) yıldan 4 (dört) yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Fuhuşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanması fuhuşa teşvik sayılır.
3. Fuhuş amacı ile ülkeye insan sokan veya insanların ülke dışına çıkmasını sağlayan kişi hakkında yukarıdaki fıkralara göre cezaya hükmolunur.
4. Cebir veya tehdit kullanarak hile ile ya da çaresizliğinden yararlanarak bir kimseyi fuhuşa sevk eden veya fuhuş yapmasını sağlayan kişi hakkında yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar arttırılır.
5. Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların eş, üst soy, kayın üstsoy, kardeş, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da kamu görevi ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak sureti ile işlenilmesi halinde verilecek ceza yarı oranında arttırılır.
6. Bu suçların, suç işlemek amacı ile teşkil edilmiş örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında arttırılır.
7. Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
8. Fuhuşa sürüklenen kişi tedavi veya terapiye tabii tutulur.
Bu düzenlemelere rağmen uygulamada maddelerin hayata geçirilebilmesi için gerekli tedbirler alınamamıştır. Özellikle mağdurların rehabilitasyonu, tedavisi ve terapisi konusunda uzmanlaşmış hizmet birimleri yapılandırılmamıştır. Cinsel sömürü mağduru çocuklar diğer Kurum bakımı altındaki çocuklarla birarada barındırılmaktadır.
İstanbul’da en yoğun Beyoğlu ve civarında çocuk fuhuşu olayları görülmektedir. Bar ve kafelerde bu tip olayların yaşandığı görülmektedir. Özellikle “seni seviyorum” diye kandırılmanın çok sık görüldüğü, sevgi açlığı çeken bu çocukların buna kanarak kişiyi izledikleri görülmektedir. İstanbul’da ayrıca Ataköy, Avcılar, Ayazağa, Bakırköy Belgrad Ormanı, Bostancı, Dolapdere, Galata, İstinye, Kadıköy, Kilyos, Maltepe, Merter, Yenikapı ve Sefaköy en sık bu tip olayların izlendiği yerlerdir. İstanbul’da 500 kız çocuğunun seks işçisi olarak çalıştığı ortaya çıkarılmıştır. 11 ay boyunca Emniyet Müdürlüğü ile Deri ve Zührevi hastalıklar hastanesinde yapılan araştırmada ilk cinsel deneyimin başlama yaşının 10 yaşına kadar düştüğü saptandı. Irza geçme veya müşteriyle ilişki şeklinde gerçekleşen cinsel ilişkiler olduğu ortaya çıkarılmıştır. Barlar, masaj salonları, özel evler, bazı otel ve moteller mekan olarak kullanılmaktadır. Ayrıca önemli sayıda bir grubun da telekız olarak çalıştıkları, yol kenarlarında otostop yaparak pazarlandıkları saptanmıştır. (Kuntay ve Erginsoy, 2001)
Bu çalışmaya rağmen günyüzüne çıkarılabilen olgu sayısı çok azdır. Destek Hattına gelen çağrılara bakıldığında, yurttaşlar kimlikleri ortaya çıkacak korkusuyla polise ihbarda bulunmaktan çekinmektedirler ve kamu kurum ve kuruluşlarından sonuç alınamayacağı gibi bir güvensizlik içindedirler. Çağrıların önemli kısmı olayı defalarca polise ve sosyal hizmetlere bildirdiği ancak sonuç alınamadığı yönündedir. Buradan yasal düzenlemelerin yetersizliği ve hizmet sunanların hizmet-içi eğitimlerinin eksikliği ortaya çıkmaktadır.
TÜRKİYE’DE DURUM TESPİTİ
Birleşmiş Milletler’in Çocuk Hakları Komitesi tarafından da işaret edildiği gibi;
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Ek Protokol hükümlerinin ve ilkelerinin denetlenmesinden ve uygulanmasından sorumludur ancak üstlendiği eşgüdüm ve denetim faaliyetleri yetersizdir. Eşgüdüm ve denetim faaliyetlerini, merkezi ve yerel düzeyde güçlendirmeye ve bu eşgüdümü strateji ve politika gelişimi için kullanmaya ihtiyaç vardır.
İnsan Ticaretiyle Mücadele Ulusal Eylem Planı, Ek Protokol’de düzenlenen bütün konuları içermemektedir. Çocuk satışı, fahişeliği ve pornografisine özgü özel bir Eylem Planı oluşturulmalıdır. Burada aktif görevin Devlet güdümünden uzak sivil toplum kuruluşlarına verilmesi gereklidir. SHÇEK çocuk menfaatini ön planda tutması gerekirken savunu içerisine girmiş bir tutum sergilemekte ve olayların konuşulmasından rahatsızlık duymaktadır. Bütçeden bu eylem planının uygulanmasına ilişkin özel bir ödenek ayrılmamıştır. Bütçesi olmayan bir eylem planından bahsetmek akılcıl olmadığı gibi samimiyet göstermekten uzaktır.
2004 yılında Türkiye’de sosyal hizmetlere ayrılan bütçe toplam bütçenin sadece %0,19 oranındadır ve çok yetersizdir.
Internet kullanımına ilişkin 2005-2015 Ulusal Eylem Planını ve siber suçlara ilişkin kanun tasarısı üzerinde çalışılmaya başlanmıştır ancak, uygulamaya ve internet üzerinden çocuk pornografisinin dağıtımının önlenmesi amacıyla Planda öngörülen önlemler hakkında bilgi eksikliği olduğu anlaşılmaktadır. Siber suçlarla ilgili tasarısının acil olarak kabul edilmesi, çocuğun cinsel sömürüsü durumlarına özel olarak atıfta bulunulması gereklidir.
Kamu personeline yönelik hizmet-içi eğitimler sayıca çok azdır ve özellikle Ek Protokol’de düzenlenen konular hakkında, kamunun, devlet görevlilerinin ve güvenlik, sosyal hizmetler, eğitim ve sağlık gibi kamu idaresi sektörlerinin bilinçlendirilmesi çabaları yetersizdir. Eğitim programlarının gerçekleştirilmesi için gerekli eğitim materyalleri yoktur. Ayrıca, Ek Protokol hükümlerinin, okul müfredatı yolu da dahil olmak üzere özellikle çocuklara ve eğitimcilere yaygın şekilde öğretilmesi yönünde hiçbir tedbir alınmamıştır.
Sağlıklı sosyal politikaların oluşturulması, eylem planlarının hazırlanması için gerekli veri toplama çalışmaları olmadığı gibi mevcut durumun tespiti açısından bilgi edinme hakkı çerçevesinde kurumlardan elde edilen bilgiler yetersizdir. Özellikle Jandarma’dan bilgi alabilmek, ek çalışma gerektirdiği ve yasada buna gerek duyulmadığı gerekçesiyle, mümkün olamamaktadır. Uygulamanın izlenebilmesi için yaş, cinsiyet grubuna göre dağılımı yapılmış veriler ve ülke genelinde çocuk satışı, fahişeliği ve pornografisinin yaygınlaşması hakkında yapılan araştırmalar mevcut değildir. Ölçümleme yapılamamaktadır.
Kanunlar açısından bakıldığında çocuk satışı, fahişeliği ve pornografisine ilişkin hükümlerin Ceza Kanuna dahil edilmiş olması önemlidir ancak konuyla ilişkin suçlar bakımından daha etkili yaptırımların ve daha yapıcı ağırlaştırılmış haller düşünülmelidir. Ulusal sistemde, internet üzerinden çocuk pornografisi bakımından birtakım boşluklar vardır.
Türkiye henüz 2001 tarihli Siber Suçlara İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ile 2005 tarihli İnsan Kaçakçılığına Karşı Sözleşmeyi imzalamamıştır ve bunlara uygun olarak yasal sistemini güçlendirme çalışmalarına başlamamıştır.
Mevcut Ceza Yasasının yönetmeliklerle güçlendirilmemiş olması dikkat çekicidir. Uygulamada özellikle bilgisizlikten kaynaklanan sıkıntıların olduğu geçtiğimiz günlerde İzmir’de yaşanan 17 aylık bebek olayında da bir kez daha gözlenmiştir.
Çocuklara yönelik cinsel sömürü olgularında artış olduğu SHÇEK tarafından Çocuk Hakları Komitesine raporlanmıştır. Ancak konu hakkında yararlanılabilir tam bilgi, sistematik denetim ya da şikayet mekanizması yapılandırılmamıştır. SHÇEK ALO 183 hattı çalıştırılamamaktadır. Bu hatta Ekim 2005’ten Nisan 2006’ya kadar sadece 10 çağrı geldiği raporlanmıştır (soru önergesine verilen cevap, 2006). Bağımsız, kolay erişilebilir bir şikayet mekanizması yoktur.
Merkezi olarak düşünülen tedbirlerin yerelde uygulanmasının sınırlı kaldığı tespit edilmiştir. Farklı kurumlar arasında görev ve selahiyet konularında bilgisizlik mevcuttur. Çoğu merci sorumluluk almaktan imtina etmekte ve doğrudan SHÇEK’i işaret etmektedirler. Koruyucu önleyici faaliyetler açısından yetersiz kalınmıştır ve çocuklara kendilerini koruyucu öğretiler sunulmamaktadır.
Ücretsiz adli yardım, tıbbi ve psikolojik bakım, barınaklara veya geçici konutlara erişim dahil olmak üzere sağlanan hizmetler duyurulmamakta, bu tür hizmetlerden hangi hükümet kurumunun sorumlu olduğu ve bu konuda hükümet dışı örgütlerle yapılan işbirliğinin esasları açıkça belirtilmemiştir. Sivil toplum kuruluşlarının tespitlerine ve önerilerine (işbirliğine) karşı duruş ve savunu tutumu yaygındır. Sivil toplum tarafından önerilen hizmetlere kuşkuyla yaklaşılmaktadır. Destek Hattı tarafından ihbarda bulunulduğunda kurumlardan “Neden sizi aradılar” gibi sorular gelmektedir.
Kamuda hizmet vermekle yükümlü olan kuruluşların bu konuda çalışmaları sürmekteyse de bu tip suçlarda akademisyenlerin, STK ların ve ilgili tüm tarafların katılımıyla ortak çözüm arayışlarının yapılması çözüm üretilmesi için ilk koşuldur. Bunların yanı sıra toplumun konuyla ilgili bilgilendirilmesi ve tehlikeden haberdar edilmesi de koryooc önlemler olarak vazgeçilmez aşamalardan birisidr. Bunun da yolu çocuk satışı, fahişeliği ve pornografisi konularının kamuda tartışılması ve konuşulmasıdır. Bundan hizmet veren birimler başta olmak üzere hiç kimsenin rahatsızlık duymaması gerekmektedir. Bu konulara ilişkin kamu bilinci halen çok sınırlıdır. Ek Protokolde düzenlenen suçları oluşturan eylemlerin önlenmesi, bu eylemlerden sorumlu kişilerin araştırılması, soruşturulması, kovuşturulması ve cezalandırılması için yapılan bölgesel ve özellikle iki taraflı düzenlemeler hakkında kamuda bilgi eksikliği olduğu Destek Hattı çalışmaları sırasında gerçekleştirilen toplantılarda uzman kamu personeli ile yüz yüze yapılan görüşmelerde anlaşılmıştır.
Birleşmiş Milletler’in Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi ile Ek Protokol hakkında yaygınlaştırma çalışmaları yok denecek kadar azdır.
Mevcut demografik yapının ve yüksek göç etkilerinin tüm olumsuzluklarına rağmen Destek Hattı kapsamında 7 ilde yapılan çalışmalar neticesinde konuyla ilgili suçlarda tespitlerin çok az olduğu görülmüştür. Buna göre genel kanının ve yurttaşlardan alınan duyumların aksine İl Emniyet Müdürlüklerinden (polis bölgesi) bildirilen veriler;
Tablo 5 : Yeni Türk Ceza Kanunu Madde 226 (1) a) - Müstehcenlik - Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri vermek, içeriğini göstermek, okumat, okutmak veya dinletmek suçlarından illerde 2006 (Eylül’e kadar) yıllarında açılan davalarda mağdurların yaşlarına ve cinsiyetlerine göre dağılımı
Polis selahiyet bölgesinden gelen resmi veriler böyle bir tablo çizmekteyken Destek Hattına gelen çağrılar arasından seçilen ihbarlar aşağıdaki gibidir:
12 Kasım’da Ege’de bir sahil kasabamızdan arayan bir bayan 6 yıldır başka illerden çalışmak üzere gelen 10-12 yaşlarındaki çocukların çete tarafından toplanıp dağlık araziye götürülerek porno görüntülerinin kayıt edildiğini ve olayda uyuşturucu da olduğunu ihbar etti. Bayan konunun defalarca kolluk güçlerine iletildiğini ancak üstünün örtüldüğünü ve tehdit aldıklarını bildirdi. Olayın bildirimi için Jandarma ve Emniyet Genel Müdürlüğüne yazı yazıldı.
Ekim’de Marmara Bölgesinde bir kasaba otelinde çocuk fuhuşu olduğu ve bunun halk tarafından bilindiği bildirildi. Bildirimi yapan pişmanlık duyan bir müşteri. Polise bildirildi.
Ege’de bir sahil ilçemizde ilçenin meydanındaki pansiyonlarda ve otellerde çocukların pazarlandığı ihbarı geldi. Çocuk polisine bildirildi. Geri bildirim olarak pansiyon ve otellere gidildiği ancak o zamanda iki yabancı uyruklu bayan dışında buralarda fuhuş yapıldığına rastlanmadığı bildirildi.
6 Eylül tarihinde arayan emekli bir bayan, İstanbul’un en işlek yerlerinden birinde olan evlerinin sokaklarındaki bir apartmanda, 14 ve 15 yaşlarındaki 2 genç kızın ailesi tarafından fuhuşa zorlandıklarını ihbar etti. Açık adres verilmesine rağmen polisten alınan geri bildirim adresin yetersiz olduğu gerekçesiyle ulaşılamadığı şeklindeydi.
22 Şubat’ta arayan bir bayan, 55-60 yaşlarında bir şahsın, para karşılığı 9-10 yaşlarında özürlü bir kızla cinsel ilişkiye girdiğini ihbar etti. Çocuk polisine bildirildi. Geri bildirim alınamadı.
4 Kasım’da arayan bir bayan, komşusunun yaşları 14 ve 20 arasında değişen 3 kız ve 1 oğlu olduğunu ve annenin kızlarına fuhuş yaptırdığını ihbar etti. Çocuk polisine ve sosyal hizmetlere bildirildi. Geri bildirim alınamadı.
28 Ekim’de arayan bir bey, bir internet sitesi adresi vererek, burada çocuk pornosu görüntülerinin olduğunu söyledi. Çocuk şube müdürlüğü arandı ve oradan bilişim suçları bölümüne yönlendirilecekleri söylendi.
17 Kasım’da arayan bir bey, Topkapı eski garında bulunan bir gazete bayiinin 100m ilerisinde çocuk pornosu CDlerinin aleni satışa sürüldüğünü bildirdi. Polise bildirildi. Geri bildirim alınamadı.
Istanbul’da bir inşaatta inşaat kalfasının 10-12 yaşlarında kız ve erkek çocukları sattığı ihbarı alındı. Polise bildirildi. Geri bildirim olarak inşaata gidildiği, inşaat bekçisiyle görüşüldüğü ancak o sırada inşaatta çocuğa rastlanmadığı belirtildi.
Bunların dışında çok sayıda porno sitesi ve satış noktası ihbarı Destek Hattına yapılmıştır.
ÖNERİLER
İlk adım olarak mecliste Araştırma Komisyonu kurulması gerekmektedir. Çocuk fuhuşu, çocuk pornosu ve cinsel istismar konularında durum tespiti yapacak ve önlemleri ortaya koyacak geniş kapsamlı , detaylı bir çalışmayı yapacak olan meclis komisyonu çalışması gizli kalan olguyu tüm boyutlarıyla kamuoyunun gündemine taşıyacaktır. Acil olarak meclis araştırma komisyonunu kurmak zorundadır.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komıtesi’nin Üye Devletlere Cinsel Sömürü Amacıyla İnsan Ticaretine Karşı Eylem Konulu R (2000) 11 Sayılı Tavsiye Kararlarına uygun olarak;
Genel önlemler
İnsan ticareti kurbanlarının ve özellikle en korumasız ve etkilenen grup olan kadın, ergen ve çocukların hak ve çıkarlarının korunmasını güvence altına almak için hem yasal ve hem de pratik önlemler alınmalıdır.
Rehabilitasyon programları uygulayarak, insan ticareti kurbanlarına yardım konusuna ve kurbanların tüccarlardan korunmasına öncelik verilmelidir.
İnsan ticaretiyle uğraşanların hepsini yakalamak, kovuşturmak ve cezalandırmak; seks turizmini ve bu tür ticarete yol açabilecek her türlü faaliyeti engellemek için girişimde bulunulmalıdır.
Cinsel sömürü amacıyla insan ticaretini, uluslararası organize suçlar kategorisine giren ve bu nedenle ulusal ve uluslararası düzeylerde gerçeklikle uyumlu eşgüdümlü müdahale gerektiren bir olgu olarak ele almak gereklidir.
Eylem ve yöntemlerin temeli
İlgili sosyal, adli, idari, gümrük makamlarıyla sivil toplum örgütleri, göçmenlik, emniyet ve asayiş güçlerini kapsayan çok disiplinli bir yaklaşımla eşgüdümlü eylem planı hazırlanmalı ve planın uygulanması için bütçe ayrılmalıdır.
Bu eylemlerin sağlam ve güvenilir bir temele oturması için aşağıda sayılan alanlarda ulusal ve uluslararası araştırmaları teşvik edilmelidir.
– medyanın ve özellikle yeni bilgi ve iletişim tekniklerinin cinsel sömürü amacıyla insan ticareti üzerindeki etkisi;
– seks ticaretinin müşterileri, talep eğilimleri ve bunların cinsel sömürü amacıyla insan ticareti üzerindeki etkileri;
– insan ticaretinin kökeni ve bu ticaretle iştigal edenlerin kullandığı yöntemler.
Cinsel sömürü amacıyla insan ticareti konusunda uzmanlaşmış araştırma birimlerinin kurulması acilen gündeme alınmalıdır.
Ulusal ve uluslararası düzeyde cinsel sömürü amacıyla insan ticareti olgusunu aydınlatacak veri ve istatistikleri geliştirmek için adımlar atmak ve mümkünse bu olgunun Avrupa Konseyi’ne üye devletlerde nasıl geliştiğini karşılaştırmak önemlidir.