CTP Yine CTP'liğini Yapıyor !

Ayla Berkin

Onursal Üye
Katılım
13 Haz 2008
Mesajlar
386
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Konum
Gazimagosa
Web sitesi
www.aylaberkin.com
CTP YİNE CTP'LİĞİNİ YAPIYOR !

Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanan ‘Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması’na “ret oyu” vereceğini açıklaması bir kez daha CTP’nin gerçek yüzünü ortaya koymuştur.

Bu yetmezmiş gibi, birde Rum tarafıyla ortak eylem yapıyorlar. Biraz kaba olacak ama buna ancak “yuh” denir.


Yahu sen Türkiye’nin KKTC ile yaptığı bir anlaşmayı, Rumların tek başına Kıbrıs’ın tamamına hükmetmesini belki de engelleyecek bir anlaşmayı protesto edeceksin, Rumların tek başına hükümranlığını savunacaksın, ondan sonra da “Kıbrıs’ta Barış engellenemez” diye Rumlara birlikte slogan atacaksın. Bu savunulan barış neyin nesi. Hangi barıştan söz ediliyor. Birleşmek bunun neresinde. CTP’nin bu tutumu Kıbrıs’ı ne barışa götürür, ne de adil ve kapsamlı bir çözüme.


Olamaz diye düşünüyorum. Aynı bayrak altında yaşayan, aynı acıları paylaşmış, aynı kıvancı birlikte tatmış insanların arasından bu kadar hain çıkamaz diye düşünüyorum ama maalesef O yeşil renkli kağıt her türlü erdemin üzerinde bir etkiye sahip işte. CTP ve avenesinin yaptıklarının hiçbirisi Kıbrıs’ta adil bir çözüm için değildir. Hepsi dolarların, eoruların daha da çoğalması içindir. Yoksa KKTC’nin bekasını düşünseler, adil ve kapsamlı bir çözüm isteselerdi bu denli ihanete, bu denli nankörlüğe düşmezlerdi.


KKTC’nin kurulduğu günden bu yana, artan bir ihanetle bu günlere gelindi. CTP yayın organı Yenidüzen Gazetesi yazarı Sevgül Uludağ 16 Temmuz 2002 tarihindeki yazısında "Bizi Amerikalılar örgütledi, 30 eğitimci olarak eğitti. Biz de 3 bin kişiyi eğittik. 10 bin kişiyi harekete geçirdik, 100 bin kişiyi etkiledik." Diyebilecek kadar bu ihanetin ve satılmışlığın, kimlerin desteği ile olduğunu da ispat etmiştir.


Yine aynı gazetede yazar olan. Mehmet Ali Talat'ın eşi Oya Talat ise 29 Mayıs 2OO3"te "Çeşitli atölye çalışmaları ile kadınlara ulaşılmaya çalışıldığını, bu arada Fulbright, British Council ve AB fonları kullanılarak çeşitli etkinlikler, özellikle seminer ve konferanslar da düzenlendiğini, Bu konuda genç kadınların motive edilmesinin amaçlandığını, bu fonlarla 20 Türk kadının Amerika'da eğitildiğini, Annan Planı'nın kabul edilmesi için mitingler düzenlendiğini. bu kadınların mitinglerde en önde yerlerini aldıklarını." yazmıştır.


Bu çalışmalar 1994 yılından itibaren, Eğitilmiş eğitimcilerin yetiştirilmesi için Fulbright. British Council bursları ve AB fonlarının devreye sokulmasıyla başlamıştır. Bu sürecin devamında ise ne yazık ki DP-CTP iktidarı döneminde M. Ali Talat’ın Eğitim Bakanı yapılmasıyla hedefe giden yolda ki engeller de ortadan kaldırılmış oluyordu. Okullarımızda kilit noktalara bu dışarıda ve içeride eğitilen öğretmenler dolduruldu ve o günden sonra da gerek öğrencilerimiz gerekse vatandaşlarımız o eğitilmişlerin etkisine girdiler.


Bir zamanlar vatandaşın sosyal haklarını aradığını söyleyerek meydanları dolduran partinin partizanları, bir anda nasıl kimlik arayışına girdiklerin anlamadılar bile. “Birlik mücadele dayanışma” diyerek aşı ekmeği için meydanları dolduran halk nasıl olup ta “Baharda Avrupa” çığlıkları atmaya başlamıştı.


Şimdi gelin de bu partinin “Halkın ve Ülkenin birleştirilmesi ve ortak bir vatan yaratılması” için mücadele ettiğine inanın. Evet, burada bir mücadele var, hatta köklü bir ortaklık da var. Fakat bu ortaklık, bu mücadele, Ne KKTC’nin bekasını ilgilendirmektedir, ne de Kıbrıs’ta adil ve kapsamlı bir çözüm içindir. Rumlar adaya Tekbaşlarına sahip olmak istemektedirler. CTP ve yandaşları ise Rumları adanın tek hakimi yapmak için mücadele ederlerken, kendi çıkarlarını düşündükleri için “ana fikri ihanet” olan ortaklık meydana çıkmıştır. Referandumdan “EVET”de bu maddiyata bağlı ortaklık sonucunda çıktı.


Dün yapılan müşterek eylem de yine bu ortaklık nedeniyle yapılmıştır. CTP, KKTC ile Türkiye’nin “Kıta Sahanlığı Sınırlandırması” anlaşmasına karşı çıkmasının gerekçesini de “Kıbrıs Türk halkının yüce çıkarlarına bağlılıkları gereği” hayır dediklerini de söyleyecek kadar saçmalamıştır. Bu anlaşmayla Kıbrıs Türk halkının varlığı, kimliği ve iradesinin göz ardı edildiğini söylemektedir. Bu kadar da safdillik olamaz. asıl Kıbrıs Türk halkının kimliğini varlığını ve iradesini göz ardı eden Rum ortakları olduğunu onlar da biliyorlar ama o yeşil kağıtların hatırı her türlü milli manevi duyguların ve erdemin üzerinde olduğu için bu denli saçma bir gerekçe ile ortaya çıkıyor. Asıl gerekçe, Türkiye’nin burada KKTC’nin çıkarlarını koruması, hele de bu çıkarların KKTC’nin daha da kökleşmesini sağlayacak adımlar içermesinin Rumların işine gelmeyecek olmasıdır çünkü.



Ayla Berkin
07.10.2011
 
Son düzenleme:
Üst