Cumhurbaşkanımız M.A. Talat'ı Dinlerken.

Salih Mehmet Ersoy

Onursal Üye
Katılım
18 Ağu 2008
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
KKTC
GÜNEŞ DOĞARKEN
Salih Mehmet Ersoy

Cumhurbaşkanımız M.A.Talat’ı dinlerken;

Türkiye Cumhuriyeti’nin 85.nci yıldönümü nedeniyle tertiplenen törende konuşan Cumhurbaşkanımız Sn. Mehmet Ali Talat’ın, Hristofyas’a yönelik sorduğu sorular karşısında umutlanmamak ve Sn. Talat’a güvenmemek mümkün mü?
Sayın Cumhurbaşkanımızı dinlerken 1974 öncesini, Rum- Yunan mezalimini tekrar yaşadım. Kıbrıs tarihi, Rum- Yunan vahşetiyle ne yazık ki kirletilmiş, binlerce insanımız yeralan bu vahşetle doğduklarına adeta pişman edilmişlerdi.
Bu gün utanmadan Türkiye Cumhuriyeti’ni suçlamaya kalkan domuz yiyici Rum lider Dimitris Hristofyas, geçmişte yaptıklarını sorgulaması gerekirken, Türk insanına çamur atması, onun ne menem bir insan olduğunu göstermektedir.
Ancak Rum lideri Hristofyas şu gerçeği unutmamak zorundadır. Çünkü daha dün, 15 Temmuz 1974 darbesini kınarken ve bu darbede yer alan tüm EOKA B ve Yunan Cuntasının adalet önünde hesap vermesi gerektiğini üzerine basa basa dile getirirken, bu gün Türkiye’yi suçlaması bir deli saçmalamasından başka ne olabilir ki?
İşte Cumhurbaşkanımız Sn. Talat’ın Hristofyas’a yönelik sorduğu soruların içeriğinde, geçmişte yaptıkları zulüm ve insanlık dışı olayları hatırlatmak ve onu hizaya gelmesini istemesinden kaynaklanan bir davranıştır. Biz Sn. Cumhurbaşkanımızı işte bu davranışından dolayı kutluyor ve onun yanında olduğumuzu ifade ediyoruz.
Rum lideri Hristofyas’ın Türkiye’yi ve Kıbrıs Türk halkını ikide birde suçlamak amacıyla gittiği her ülkede bu utanmaz davranışını sergilediğini de tiksinti ile karşıladığımızı bilmesinde yarar görüyoruz.
Son günlerde gittiği Çin Halk Cumhuriyeti’nde Kıbrıs Türk halkını suçlaması, tam bir şizofreni saçmalığından başka ne olabilir ki?
Bu gün Güney Kıbrıs’ta kalan Türk eserlerinin yerle bir edildiğini kim bilmiyor ki? 23 Nisan 2003 yılında kapıların açılmasıyla Güney’e geçen BRT ekibinin çektiği o insanlık dışı resimleri gördükten sonra, Hristofyas’ın Kuzey’deki Rum kültürünün tahrip edildiğinden bahsetmesi, kelimenin tam anlamıyla sahtekarlık değil de nedir?
Ortaokul yıllarını okuduğum Baf Kasabasında iki camimiz bulunmaktaydı. Biri Türklerin yoğun bulunduğu bölgede bulunuyor ve bu camii biz Yukarı Camii olarak biliyorduk. İkinci camimiz ise Türk ve Rumların yan yana bulunduğu bir bölgede bulunuyordu. Bu camimize de Aşağı Camii diyorduk. Ortaokulda bulunduğum üç yıllık dönem içinde rahmetli hocamız Orhan Seyfi Arı tarafından Cuma günleri hem Yukarı Camii diye bilinen camimize, ve hem de aşağı Camii diye bildiğimiz Camiye götürülür ve namaz kılardırk.
Ben şimdi Rum lideri Hrsitofyas’a soruyorum. Bu Aşağı Camii olarak bilinen camiye ne oldu?
Eminim ki Baf Kasabasını ziyaret eden vatandaşlarımız, bu camimizi asla göremediler. Çünkü 1964 yılında Rumlar bu camimizi buldozerlerle yerle bir etmişlerdi.
Evet değerli okurlarım, bu gün eğer Rum lideri çıkar da Kuzey’de Rum kültürünün yok edildiğini dile getiriyorsa, o zaman bu dangalak adama haddini bildirmek bizim boynumuzun borcu değil de nedir?
Bu gün Güney Kıbrıs’a giden vatandaşlarımız, ne evlerini, ne köylerindeki okulları, camileri ve hatta bağ ve bahçelerini görmeleri mümkün değildir. Tümü de Rum faşistler tarafından yok edildiler.
Hükümetimize düşen görev, yabancı misyon şeflerinden, Güney’de kalan Türk kültürünün nasıl mahvedildiğini görmelerini istemesidir. Aksi takdirde, BRT’nin elindeki verileri bıkmadan usanmadan Rumların yüzüne çarpması ve sözde medeni ve uygar geçinen Batı’nın ehlisaliplerini de konu hakkında bilgilendirmesi şarttır.
Şahsen Sayın Cumhurbaşkanımızı 29 Ekim törenlerinde dinledikten sonra, Kıbrıs Türk halkının hak ve hukukunu ve ortaklık haklarını sonuna kadar savunacağından asla kuşkum yoktur.
Bu böyle biline.
 

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Açıklık ve samimiyetle ifade etmeliyim ki; "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz" özdeyişinden hareketle Sayın Talat'a yüzde yüz güvendiğimi söylem mümkün
değildir. Sayın Talat'ın bundan önceki söylem ve davranışları beni böyle düşünmeye
yöneltmektedir. Umarım ben yanılırım.
 

DOĞUKAN

New member
Katılım
18 Eki 2008
Mesajlar
2,057
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
K.K.T.C.
Açıklık ve samimiyetle ifade etmeliyim ki; "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz" özdeyişinden hareketle Sayın Talat'a yüzde yüz güvendiğimi söylem mümkün
değildir. Sayın Talat'ın bundan önceki söylem ve davranışları beni böyle düşünmeye
yöneltmektedir. Umarım ben yanılırım.

Hatalar insanlar içindir, hatadan dönmek de bir erdemdir. Umarız ve dileriz Sn. Talat'ın bu söylemleri ile uygulamalarıda aynı çizgide olsun.
 

ARIKBUKA

Halkla İlişkiler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
920
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Açıklık ve samimiyetle ifade etmeliyim ki; "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz" özdeyişinden hareketle Sayın Talat'a yüzde yüz güvendiğimi söylem mümkün
değildir. Sayın Talat'ın bundan önceki söylem ve davranışları beni böyle düşünmeye
yöneltmektedir. Umarım ben yanılırım.


Umarım hepimiz yanılırız.Umut fakirin ekmeğidir...
 

Volkan

-Otağ Hanı-
Katılım
20 Haz 2008
Mesajlar
969
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Altaylar
inşaallah Salih agabey inşaallah .

inşaallah sayın Talat bu çizgiden sapmaz ve haklı davamızı savunmaya devam eder.bizim de tek istegimiz budur.yazılarınız içinde çok teşekkürler.esenlikler dilerim.saygılarımla.
 

Salih Mehmet Ersoy

Onursal Üye
Katılım
18 Ağu 2008
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
KKTC
Teşkkür EderimB

Değerli kardeşim Buvatan-1974,

Makalem hakkında yorum ve anlayışınız için teşekkür ederim. Olayaları soğukanlılıkla izlediğiniz için de sizi ayrıca kutlarım.
Bilinmesi gereken husus, dereyi görmeden paçaları sıvamamayı bilmektir.
Sayın M.A. Talat'ı yakından tanıdım, onunle çok yakından konuştum. Ancak en önemli husus, Kıbrıs Meselesinde ona verdiğim bilgiler doğrultusunda politika yapacağını ve bir anlaşma sözkonusu olursa, adımlarını ona göre atacağı hususunda bana vermiş olduğu söz, bana göre çok önemlidir. Hatta bu sözü bana şahsen verirken, yazar arkadaşım Sn. Seyyan Uzunoğlu'nun yanımda bulunması ve olaya tanık olması, bana göre çok çok öemlidir.
Sayın M.A. Talat, hernekadar Rum lideri Dimitris Hristofyas ile yaptığı ilk görüşmede, " Tek Egemenlik ve Tek Vatandaşlık" konusunda mutabık kalmışlarsa da, önemli olan bu anlaşmanın içeriğinin nsıl doldurulacağıdır.
Bu gün D. Hristofyas, eğer Sn. Talat'ı iki dvlet temelinde bir anlaşma istediğini ortaya koyduğ için suçluyorsa, bu Sn. Talat'ın, Hristofyas'a güvenmediğinin bariz işareti değil mi? Çünkü Hristofyas kendi halkına konuşurken, " Ben Politik Mücadele İle Enosis'i Gerçekleştireceğim" demişti ve bu söylem halen Sn. Talat'ın kayıtlarında bulunuyorsa, Hristofyas'a hayal ettği doneleri vereceği hususunda beklentisinin boşa gideceğine ben şahsen inanıyorum.
Ohalde biz hernekadar da CTP'ni ideolijik anlayışına onay vermesek de, Sn. Talat'ın bizim istdğimiz doğrultuda bir anlaşmaya varmasını kolaylaştırmamız şarttır.
Bize düşen görev, olayları yakından takip etmek, ve haklı davamıza sımsıkı sarılmaktır.
Asla unutulmamalı ki, İki devlete dayalı bir anlaşmada hem Kıbrıs Türk halkı olarak biz, ve hem de anavatan Türkiye zararlı çıkacağız. Bunun nedeni, 80,000 ( seksen bin) şehit pahasına alınan bu güzel adamızın yarısını biz kendi ellerimizle Rum-Yunan ikilisne teslim etmek zorunda kalacağız.
Halbuki gevşek bir federasyon modelinde ( ki haklarımız, iki bölgelilik ve anavatan Türkiye'nin Etkin ve Fiili Garantisi) anlaşmada kayıt altına alındıktan sonra, ileride düşünmesi gereken biz değil, rumların kendileri olacaktır. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin yıklılmasıyla zararlı çıkan biz değil, Kıbrıs Rum halkı ve Yunanistan'dır. Bu gün adanın taksim görüntüsü, yazdıklarımın en güzel örneğidir.
Selam ve sevgilerim sizin olsun.
Salih Mehmet Ersoy
Gazeteci-yazar
07.11.2008
 
Üst