Davutoğlu: “Türkiye’nin Stratejik kördüğümü Kıbrıs”(2)

İsmet Kotak

Onursal Üye
Katılım
13 Nis 2009
Mesajlar
318
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Davutoğlu: “Türkiye’nin Stratejik kördüğümü Kıbrıs”(2)

Sayın Davutoğlu Kıbrıs konusunda ne düşünmektedir? Yeni göreve gelen ve ilk ziyaretini KKTC’ye yapan Dışişleri Bakanı Prof.Ahmet Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik” isimli kitabında sayfa 169’da başlayan “Doğu Akdeniz Havzası: Ege ve Kıbrıs” bölümünde bulunan “Kıbrıs” başlığı altındaki görüşlerin özetini dünkü yazımda yayınlamaya başladım. İkinci bölümü bugün sunuyorum. Bu değerlendirme Sayın Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı olmazdan önce birinci basımı Nisan 2001’de yayınlandı ve 26 kez basımı yenilendi .Yani dış güçler ve de o günün Ankara Yönetimi bize “Annan Plânını” dayatırken Sayın Davutoğlu, “Kıbrıs adasının Türkiye için ne kadar vazgeçilmez olduğunu” bastığı kitapta savunuyor ve de güçlü devletler için olan önemini de irdeliyordu.

Dünkü yazımda beş maddeye ayırdığım bölümleri özetledim.Devamı şöyle:

6.”Türkiye Hazar petrollerinin Rusya’nın Novorossisk limanı üzerinden taşınması karşısında temelde iki argüman ile çıkmıştı. Bunlardan birisi Boğazlarda deniz trafiğindeki tehlikeli yoğunluk,diğeri ise güzergâh üzerinde bulunan Kafkasya’daki siyasi gerginliklerdir.Çeçenistan’daki bunalımı dondurarak zaman kazanan Rusya,Kıbrıs Rum kesimine füze satışına dayalı karşı bir diplomatik atakla Türkiye’nin öne sürdüğü Bakû-Ceyhan hattında da benzer bir güvenlik meselesinin olduğu tezini güçlendirecek bir adım atmıştı.

Rusya Hazar petrolleri ile ilgili her yeni inisiyatifte, Doğu Akdeniz’deki istikrarsızlığa yol açabilecek olan Kıbrıs kartını Türkiye kaşısında tekrar devreye sokmaya çalışacaktır.Kıbrıs’ta ortaya çıkabilecek her yeni gerginlik ve savaş ihtimâli Türkiye’nin Bakû-Ceyhan hattı konusundaki stratejik konumunu olumsuz yönde etkileyecektir.”

2.”Kıbrıs ne sıradan bir Türk-Rum etnik problemi, ne de sadece süregelen bir Türk-Yunan gerginliğidir.Bütün bu dengelerden doğrudan etkilenen bir konumda bulunan Türkiye,Kıbrıs politikasını sınırlı bir Türk-Yunan denkleminden çıkararak değerlendirmek zorundadır. Kıbrıs artan bir hızla, bir Avrasya ve Ortadoğu-Balkanlar meselesi hâline gelmektedir.Kıbrıs politikası bu yeni stratejik çerçeveye uygun bir tarzda, yeni bir stratejik çerçeveye oturtulmalıdır.”

3.”Kıbrıs meselesinin Türkiye açısından önemi, temelde iki ana eksende ele alınabilir.

Birincisi: Türkiye’nin tarihi sorumluluklarının bir sonucu olarak oradaki Müslüman Türk toplumunun güvenliğini sağlamaya yönelik beşeri nitelikli eksendir. Osmanlı Devleti’nin küçülmesi ile birlikte terkedilen topraklarda kalan Müslüman unsurların güvenlik ve sürekliliği her zaman Osmanlı-Türk dış politikasının temel parametrelerinden birisi olagelmiştir.Bu konuda bir bölgede gösterilen zaafın yol açacağı dalga etkisi, sürekli teyakkuz hâlini gerekli kılmaktadır. Kıbrıs Türk Toplumunun güvenliği ve korunması konusunda gösterilecek bir zaaf, dalga dalga Batı Trakya ve Bulgaristan’a, hatta ve hatta Azerbaycan ve Bosna’ya yayılabilir. Bu nedenledir ki Kıbrıs Türk Toplumunun korunması, sadece bu topluluk açısından değil, diğer Osmanlı bakiyesi Toplulukların geleceği açısından da büyük önem taşımaktadır.

İkincisi: Kıbrıs meselesinin ikinci önemli ekseni ise bu adanın coğrafi konumunun jeostratejik açıdan taşıdığı önemdir. Bu eksen oradaki insan unsurundan bağımsız olarak, bizatihi hayati önemi haizdir. Orada tek bir Müslüman Türk olmamış olsa bile (Rahmetli büyük devlet adamımız İsmet İnönü de buna paralel açıklama yapmıştı) Türkiye’nin bir Kıbrıs meselesi olmak zorundadır. Hiç bir ülke hayat alanının kâlbinde yer alan bir adaya kayıtsız kalamaz.

Nasıl üzerinde ciddi bir Türk nüfus kalmamış olan, “Oniki Ada” Türkiye açısından önemini korumaya devam ediyorsa ve nasıl hiçbir beşeri uzantısı olmadığı hâlde ABD, Küba ve diğer Karaib adaları ile doğrudan ilgileniyorsa,Türkiye de Kıbrıs ile insani unsur dışında, stratejik olarak da ilgilenmek zorundadır.”

4.”Bu jeostratejik önemin de iki önemli boyutu vardır. Birincisi,ölçekli stratejik önemdir ki Doğu Akdeniz’deki Türkiye-Yunanistan-KKTC-Kıbrıs Rum Kesimi dengeleri ile ilgilidir.Bu durum en çarpıcı bir şekilde son yıllarda yaşanan füzeler krizi ile ortaya çıkmış bulunmaktadır.Kıbrıs’a yerleştirilmesi düşünülen füzeler, Yunan-Rum ittifakının askeri potansiyelinin Ege’deki adaların ulaşım alanlarının ötesindeki Anadolu topraklarını da tehdit edecek güce ulaşması ihtimali, bizatihi Kıbrıs’ın güvenliğinin ötesinde, stratejik boyutlar ihtiva etmekteydi. Güney ve İç Anadolu’yu menzili içine alacak böylesi bir tehdit, Ermenistan,Rusya ve Suriye’den herhangi birinin de bu ittifaka doğrudan ya da dolaylı destek sağlaması ile Türkiye’nin hiçbir güvenlikli alanının kalmaması sonucunu doğurabilirdi. Böylesi bir tehdit ihtimali “YÜZER BİR ÜS” niteliğindeki Kıbrıs’ın Anadolu yarımadasının total güvenliği açısından taşıdığı önemi bir kez daha ortaya koymuştur.

Jeostratejik önemin ikinci boyutu ise, geniş ölçekli yeri ile ilgilidir.Ortadoğu, Doğu Akdeniz,Ege,Süveyş Boğazı,Kızıldeniz ve Körfez üzerinde stratejik hesaplar yapan hiç bir küresel ve bölgesel güç, Kıbrıs adasını ihmâl edemez. Kıbrıs bütün bu bölgelerin hepsine optimum uzaklıktadır ki her birini doğrudan etkileyecek bir parametre niteliği taşımaktadır.

Türkiye bu parametre üzerinde, yetmişli yıllarda, elde ettiği stratejik avantajı (statüyü)korumaya yönelik, defansif bir Kıbrıs politikasının unsuru olarak değil, diplomatik nitelikli ofansif bir deniz stratejisinin temel dayanaklarından birisi olarak değerlendirmelidir. Bu çerçevede Kıbrıs,Türkiye’nin Hazar –Karadeniz-Boğazlar-Ege Denizi-Doğu Akdeniz-Süveyş-Basra Körfezi hattından oluşan yakın deniz kuşağı ile ilgili genel bir deniz stratejisinin kilit unsuru olarak özel bir önem taşımaktadır.”

İşte Türkiye Dışişleri Bakanı Prof.Ahmet Davutoğlu’nun “Kıbrıs görüşü”. KKTC Cumhurbaşkanı M.A.Talat ve Başbakan Dr.Derviş Eroğlu ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün , “Kıbrıs politikasını” böyle algılayarak davaya hızmet edebilirler.Yoksa topraktan ödün,egemenliğin teslimi, iki devletli yerine iki toplumlu formüllerle, Sayın Davutoğlu’nun kaybedilmemesini salık verdiği Kıbrıs, kaybedilir. Davutoğlu’nun Kıbrıs görüşü kulaklara küpe olsun.
 
Üst