Demiryolu Kampanyası

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
DEMİRYOLU KAMPANYASI

İşsizlik, yayınlanan istatistiklerin ve gazetelerle televizyonlarla anlatılanların kat kat üstünde. Hepimiz işsiziz… İşi olmak gerçek anlamda üretim yapmaksa, hepimiz işsiziz.
Ekonomik krizi yenmek için, kamu’nun yatırımlara hız vermesi bir çaredir. Yandaş belediyelere para akıtılarak bozuk metrobüslere, ithal kuru ağaçlara, yapılmadan yıkılan köprü ve geçitlerle sadaka ekonomisine giden katrilyonlar; iş yaratmadı. Ekonomiye darbe vurdu. Moda haline getirilen yandaşların cebini dolduracak ihaleler ve düzenler, krizi büyüttü! İşsizliği önlemek için yararlı yatırımlara yönelmek şart. Bugünkü perişan halimize en iyi çözüm, demiryolu kampanyasına girişmektir.
A-Yük ve yolcu taşımacılığının %90’dan fazlasını karayolu ile yapıyoruz. Hem çok pahalıya mal oluyor; hem de şampiyonu olduğumuz trafik kazaları çok can yakıyor. Tokuşarak ve devrilerek hurdaya çıkan araçlar ve telef olan mallar yüzünden; varlığımız kaybolup gidiyor. Taşımacılığın %90 demiryolu ve denizyolu ile yapılması gerekir. *Bunu başarabilsek petrol giderlerimiz küçülür. *Trafik kazaları da azalır. 3-Taşıma sektörü hızlanır ve gelirleri artar.
B-Demiryolu yapımına hız verirsek; işsiz dolaşanların çoğuna da iş bulunmuş olur.
C-Geri kalmış bölgeler demiryoluna kavuşursa, hareket gelir ve ülke kalkınmasına katkı artar. Demiryolu kampanyası İç Anadolu’dan başlamalı.
EN GERİ KALMIŞ BÖLGE, İÇ ANADOLU! Geniş anlamda İç Anadolu; hava raporunda gösterilen bölgenin çevresindeki Ege, Karadeniz, Akdeniz ve Doğu Anadolu diye gösterilen il ve ilçelerin çoğu da, geri bırakılmıştır. Denizlinin Çameli ilçesinde kaymakamlık yapmıştım. En geri kalmış denen yerler bile böyle yoksul olamaz. Uşak, Afyon, Isparta ve Burdur’u, Sivas ve Erzurum’u, tüm Torosları ve Karadeniz dağlarını kapsayan bir iç Anadolu dikkate alınıp kalkındırılmalı. Buralarda şatafatlı ve yüz binlerce dolar takılı düğünler olamaz. Yolları bozuk ve tehlikelidir. En az yatırım alan ve en geri kalmış olan yerler oralardır. Halk ne kadar perişan da olsa; isyan etmez, bağırıp çağırmaz. O yüzden de iç Anadolu’nun, diğer bölgelere göre yoksulluğu giderek artmıştır.
Güney Doğulu bilirkişi arkadaşımla yirmi yıl kadar önce benim dava keşifleri için Ankara köylerine giderdik. Yolların kötülüğü karşısında şaşıp kalırdı. “Bizim köy yollarımızın hepsi Asfalttır” demişti. Askerliğinin yapmak için Ankara’da birliğine teslim olan bir köylü genç, üzerindeki yamalı kazağı çıkarıp kardeşine teslim etmiş; “Bunu sen giy, bana nasıl olsa içeride giysi verecekler” demiş! Hayretle anlatırdı bu asil yoksulluğu. O günlerde Ankara’dan Elmadağ ve Kırıkkale’ye giden tek şeritli ve çok tehlikeli virajlarla dolu olan devlet yolu, köylerin yolundan da kötüydü. Orada ve Kızılcahamam yolunda her gün ölümlü trafik kazaları oluyordu. Bugün bile Antalya’yı Ankara’ya bağlayan en kısa hat olan Yalvaç-Akşehir yolunda her yıl birçok araç uçuruma yuvarlanır; birçok kişi ölür. Yol çok dar ve bakımsız; iki araç yan yana sığamaz; biri uçuruma düşer. Üç yüz- beş yüz metre derinliğindeki uçurumlarda bile bariyer yoktur. Ne kadar başvurulsa; yetkililer bu yolla ilgilenmez; bakım filan yapmazlar. Ankara ilçe ve köyleri çok yoksul ve bakımsız. Teşvik’in en büyüğü de Başkent dahil, o geniş İç Anadolu sanayicilerine ve kırsalına verilmeli! Ankara çok fazla budandı ve ihmal edildi.

Nazif Kurucu
 
Üst