Dersim tartışmaları

Adalet

Moderator
Katılım
29 Nis 2009
Mesajlar
195
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
K.K.T.C
"Düşünebiliyor musunuz; Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, kendi tarihimizdeki bir isyana katliam diyebilmektedir. Başbakan; eğer biraz onurun, merhametin ve şerefin varsa bu iftirandan dolayı özür dilersin ve sözünü geri alırsın. Başbakan ve kol kola girdiği teslimiyet korosu ne söylerse söylesin; Dersim vakası bir isyan girişimidir ve Türk devletinin egemenlik haklarına küstahça meydan okumadır. Bugünün PKK'sı, KCK'sı neyse, Dersim kalkışmasına tevessül edenler de aynısıdır. Türkiye Cumhuriyeti kendi varlığına, devlet olmaktan kaynaklanan haklarına ve yetkilerine el ve dil uzatan kanlı niyetlere tabiidir ki haddini bildirmiş ve gerekirse yine bildirecektir."

İmparatorluk yılları da dahil, sümen altı yapacakları, görmezden gelecekleri, izahta zorlanacakları bir konu bulunmadığına dikkat çeken Bahçeli, "Tuncelilerin pırlanta gibi geçmişlerini, isyanla bağdaştırmaya çalışmanın büyük bir densizlik ve ahlaksızlık olduğunu duyurmak isterim. Batı'nın kışkırtmalarına kucak açanların, yabancılara aman dileyerek yardım talebinde bulunanların, Tunceli'yi özerk ve dokunulmaz bir yer haline getirme aymazlığına soyunanların bugünlerde alkışlanması hazin olduğu kadar da utanç vericidir." dedi.

Tunceli'deki tahriklerin Türk milletinin huzuruna, bağımsızlığına ve taşıdığı ruha hakaret olduğunu belirten Bahçeli, isyanın başının bu yüzden ezildiğini, buradan hareketle havaalanı isimlerinin değiştirilme tekliflerini ve Mustafa Kemal Atatürk'e kadar dayanan ithamları şiddetle red ve telin ettiklerini kaydetti. Bahçeli, "Dersim isyanı; hükümeti devirme, yeni kurulan Cumhuriyeti yıkma ve ülkeyi parçalama sürecinin ara bir aşamasıdır ve doğru olarak da dönemin devlet yöneticileri Türk milletinin kendilerine yüklediği sorumluluğun gereğini yapmışlardır." görüşünü dile getirdi.

BAŞBAKAN'IN ÖZÜR DİLEMESİ GİBİ BİR LİTERATÜR YOK
Başbakan'ın özür dilemesi gibi bir durumun Türk devlet geleneğinde olmadığını ifade eden Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın isyanı 'katliam' diyerek sunduğunu da iddia ederek sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa ben özür dilerim ve diliyorum' diyebilmiştir. Başbakan; bizzat sana hatırlatırım ki, Türk devlet geleneğinde böyle bir literatür yoktur. Böyle bir melanet ve rezalet hiçbir dönemde vuku bulmamıştır. Bu şekildeki bir pespayelik ve kifayetsizlik ancak seninle görünür olmuştur."

"SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMINDAN DOLAYI DA ÖZÜR DİLEYECEK Mİ?"
Bundan sonra kimden özür dileneceğini soran Bahçeli eleştirilerini, "Sözde Ermeni soykırımından dolayı özür dileyecek midir? Arkasında da PKK'dan, İmralı canisinden, Türk milletinin tökezlemesini ve sonra da dağılmasını bekleyen yüreksiz ve insanlık müsveddelerinden özür dileyecek midir? Başbakan Erdoğan ille de özür dileyecekse, yaptıklarından, verdiği zararlardan, milletimize yaşattığı hayal kırıklarından dolayı bunu yapmalıdır." diyerek sürdürdü.

Başbakan Erdoğan'ın sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili tarihçileri göreve çağırdığını hatırlatan Bahçeli, Dersim olayları gündeme geldiğinde ise ahkam kestiğini ifade etti. Tarihçileri suskun kalmakla suçlayan Bahçeli, "Tarihçiler bugün konuşmayacak da ne zaman değerlendirmede bulunacaklardır?" diye sordu. Bahçeli, Dersim olayları ile ilgili önerilerini şöyle sıraladı: "Acilen ve kısa süre içinde bir 'tarih şurası' toplanmalıdır. Bu şurada yer alan objektif ve araştırmacı niteliğe haiz değerli tarihçilerden kurulan bir heyete, devletin her türlü imkanı sunulmalı, başta Genelkurmay Arşivi, TBMM tutanakları, Cumhuriyet arşivi olmak üzere bilgi ve belge edinecekleri tüm kapılar açılmalıdır. Aynı zamanda araştırma ve incelemelerde bulunmak üzere; Rus, Birleşik Krallık ve Fransız arşivlerine girmeleri de sağlanmalı ve her türlü destek verilmelidir."

Sayın Devlet Bahçeli 'nin bu açıklaması gayet yerinde ve tarihle bağdaşmaktadır.Son günler de T.B.M.M.'de yaşanan Dersim tartışmaları ve ardından yapılan basın açıklamaları partilerin kimliklerini görüş ve düşüncelerinin aslında ne kadar gerçekçi bir biçimde ortaya koyuyor.
Ben bu durumlar yaşanırken aklıma bundan 50 yıl sonrası geliyor,acaba 50 yıl sonra pkk ve kck yapılanması durumlarının adı ne olacak ,o zaman ki hükümetler bugün yaşananlar için de devlet adına özür mü dileyecekler.Bu zamana kadar verdiğimiz şehitlerimizin adı ne olucak.Biz ülkemizin topraklarını koruduğumuz, anlı şanlı bayrağımızın dalgalanması için verdiğimiz müdaafanın adı katliam mı olucak nedir bunun adı.
Bir de yeni anayasa da TÜRK ismi kaldırılmaya çalışılıyor, ne yapılıyor nasıl bir oyundur bu.Herşeyin bu kadar üst üste olması kesinlikle bir tesad
üf değildir.
Son söz olarak herkes bilsin ki biz Türk'ler diyorsak ki

“Türküm, doğruyum, çalışkanım,ilkem;
küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene
!

Bu ilelebet böyle olucaktır.Bu böyel biline...
 
Üst