Dikmen Değil Tüm KKTC İçin Atık Projesi

İsmet Kotak

Onursal Üye
Katılım
13 Nis 2009
Mesajlar
318
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Dikmen Değil Tüm KKTC İçin Atık Projesi

Dikmen’den duman püskürünce önce halk ve medya daha sonra politikacı, oturduğu kampa göre konu üzerinde ahkâm keser.Yıllardan beri bu böyle geldi.Böyle gitmemesi için “Çevre Bakanlığı” oluşturuldu.CTP gününde ev ödevini tamam yapmayanlar,bugün anlamına uygun olarak “Dikmen Çöplüğü” devrettiler.Arada milyonlarla lira çöp bahane edilerek birilerinin cebine aktı.Sorun çözülmedi.Sorun ortada.

Ersan Saner,genç,dinamik bir Bakan.Hayatta kendisini kanıtladı.İki kez GaziMağusa Belediye Başkanlığını çok az oy farkıyla kaybetti.Bu kez hakkıyla milletvekilliğini kazandı ve Başbakan Derviş Eroğlu GaziMağusa’dan tanıdığı bu genç ve dinamik,girişimici genci Bakan yaptı. Hem de en belâlı işlerin başına getirdi.Bana göre Ersan bu olayı kökten çözecektir.

Ben bugün “Dikmen” konusunu açarak KKTC’nin tümden atık sorununu ele almak istiyorum.Çünkü konu Lefkoşa veya Girne’nin çöp sorunu değil;konu KKTC’nin her alana hitap etmesi gereken atık sorunudur. Bunu da orasından burasından tutup saçmalayamayız.Dikmen zehir saçıyor da Lefke CMC hastalara şifa mı dağıtıyor?Sorun tümden ele alınmalıdır.

1.ÇÖP SORUNU: Tüm KKTC belediyelerdeki çöp ve genel atıklar konusunda Uluslararası ihaleye çıkılmalıdır.Bunu alacak firma kredisini de kendisi bulacaktır.Olsa olsa,gereksinim varsa Hükümet “Hazine Garantisi” sağlayabilir.

2.CMC ATIĞI: bugüne kadar yanlış ellere verilmiştir.Geri alınmalı ve yeni bir Uluslararası ihale ile iş rayına oturtulmalıdır.Bu yapılırken ABD’de bu şirket aleyhine önce açılan dava ileri götürülmelidir. Bunun için KKTC sevdalısı,sevgili sınıf arkadaşım ve ABD’de bu işin uzmanalarından olan Altay Ertuğrul’dan görüş alınmalıdır.

Dikmen için KKTCye birçok öneri geldi.UBP-DP sonra DP-CTP,daha sonra CTP-ÖRP ortaklık döneminde gelen öneriler değerlendirileceğine, birkaç şirkete para kazandırma yol ve yöntemi izlendi.Bugün bu pislik orada ise doymak bilmezlerin marifetidir.

Israil, bu konuyu kökten çözdü.Belirli kentleri ,belirli şirketklere verdi. Onlar da tesis inşa edip sorunu çözdü. Biri KKTC’ye geldi.Aldım zamanın Bakanına götürdüm.Israil firması bir buçuk milyon dolara tesisi yaparak sorunu çözeceğini aktardı. Taşımacılık ve Hükümet kararı gerektiğini söyledi. Tümden çöp yetkisi verilirse, hatta tüm KKTC için yatırım yapması istenirse yapabileceğini de işaret etti.Olmadı.

O sırada 100 milyona çöpten elektrik üreteceğini söyleyen üç kağıtcı bir firma ortalarda gezindi. Amacı az gelişmiş ülkelere yardım fonundan 100 milyon dolar alarak sıvışmaktı. Bakan bey buna bakarak Israil firmasını ciddiye almadı.

Bana göre Çevre Bakanı gecikmeden “Tüm adanın çöp sorununu ve ikinci proje ile de tüm adanın atık sorununu” Uluslararası ihaleye çıkmalı ve çözmelidir. Gelecek olan firma, kredisini de kendisi sağlamalıdır.Çöpe ve atıklara bakarak bir yere varamayız.

&&&


BİZ “AB’nin” ESİRİ DEĞİLİZ!

Haber son derece ilginç. Olli Rehn, Haftalık yayımlanan Kathimerini gazetesine verdiği demeçte, Avrupa Komisyonunun AB konularındaki bilgileriyle, BM'nin Kıbrıs sorununa çözüm çabalarına katkı koymaya hazır olduğunu kaydetti.Kıbrıs sorununa bütünlüklü bir çözüm bulunmasının AB'nin de YARARINA olacağını ifade eden Rehn, çözümün ayrıca AB'nin NATO ile olan işbirliği gibi bazı sorunlarının çözümünü de kolaylaştıracağını söyledi.

Rehn, bir soru üzerine, adanın bölünmüşlüğünün çok uzun sürdüğünü, yeniden birleşmeyi sağlayacak bir çözümün bulunması zamanının geldiğini kaydetti. Rehn, dikkatlerini geleceğe çevirmenin ve iki liderin çözüm çabalarının desteklenmesinin de belirleyici öneme sahip olduğunu söyledi.

KKTC'de Nisan ayında yapılan genel seçimlere ilişkin olarak ise Rehn, Seçim sonuçlarının doğrudan müzakereler sürecini etkileyeceğine inanmadığını, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın Kıbrıs Türk toplumunun müzakerecisi olduğunu ve Nisan 2010'a kadar müzakereci olarak kalacağını söyledi.”

1.İşte AB budur.Öncelikle kendi çıkarına oynamaktadır.Anlaşma olmadan bunun AB kalıbına uygun olmasının mesajını vermektedir. Yani Kırıs Türk Halkı “Self Determinasyon” hakkını kullanarak “Bağımsız kalmak” isteyemez.Bunun adı “bölünmüşlük” olur. Çünkü onlara gore Kıbrıs adası AB’ye tavla teslim edilmelidir.Rum ve Yunanlı,Kıbrıs’a Girit gibi bakıyorlar. AB Kulübünün etkin üyeleri olarak bu kalıbı istemektedirler.Onlar da buna hızmet ediyorlar.

2.Olli Rehn,kiminle Masada kalacağımızın da emrini vermektedir.Milli Lider Rauf Denktaş’a karşı komplocu davranışları yetmemiş gibi şimdi de Türk Halkına M.A.Talat’ın izinde gitmeyi emretmektedir.2010’a kadar Talat’ın müzakereci olmasını savunmaktadır.Niçin? Memnun oldukları için.Teslimiyet politikasının çıkarlarına uygun olduğu için…

AB,ayak patırtısı yaparak once Türkiye’yi AB üyeliğinden dışlamakta,sonmra da Kıbrıs adasını tüm den yutmaya kalkmaktadır.Başka kapıya Bay Rehn…Türkiye AB üyesi olana kadar KKTC tam bağısmsız kalacaktır.



 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst