"Dolan Güzeli" İsimli, Mucize Kadın... (1-2-3)

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
"DOLAN GÜZELİ" İSİMLİ, MUCİZE KADIN . . . (1-2-3)

Değerli okurlarım. Altaylı’dan iletilmiş ve, günlerdir aklımı meşgul eden bu müthiş bilgileri siz değerli okurlarımla da paylaşmak için sabırsızlanıyordum. Üç bin yıl, dile kolay; toprak altında saklanmış... Yatırıldığı toprağa ve tarihine, inatla sahip çıkmış... Ve, üç bin yıldan sonra da hala, bir bebek, bir ilah kadar şaşırtıcı güzellikte kalabilmiş; kızıl kestane renkli saçlı... Ve, Çin’in bölge ile ilgili, uyduruk tarihi miras iddiaları karşısında, geçmişlerden ve topraktan fışkırırcasına: “Bu topraklar sizin değil; benim tarihi mirasımdır” diye diklenmekte, haykırmakta olan bu güzeller güzeli; Uygur Türkleri için bir simge olmuş mucize kadından bahsedeceğim; söz vermiştim...

Evet değerli okurlarım. Resimlerinden de görüldüğü gibi, ÜÇBİN yıl, sadece bedenini ve güzelliğini muhafaza etmekle de kalmamış; Çin’in milli tezlerini ve, kendi yazmış oldukları İKİBİN yıllık tarihleriyle, Uygur Türkleri arasında sürmekte olan tarihi miras tartışmalarını tekrar alevlendirmiş... “DOLAN GÜZELİ” ismini verdikleri bu güzel; Uygur Türklerinin idolü haline gelmiştir...

Bu tartışma, 1978 yılında, Doğu Türkistan’daki Tarım havzasında bir grup arkeologun bulduğu, bozulmamış, üç bin yıllık mumyalara dayanıyor. Çin’in bu bölgeye gelişi, İÖ, II. yy’da başlıyor. Ancak Uygurlar, Tarım bölgesinde, kendi kültür köklerinin, iki bin yıl öncesine uzandığına inanmakta! Mumyalar arasında bulunan ve “DOLAN GÜZELİ” ismini verdikleri güzel kadın; üç bin yıl öncesinden uzanıp, Çin’in bölgeye dönük milliyetçi tezlerini sarsmayı başarıyor... Ve, “Dolan Güzeli”, ölülerin, yattıkları ata emaneti topraklara da, tarihi kültürlerine de; bugün biz dirilerden daha güçlü bir şekilde sahip çıktıklarını kanıtlamakta üstelik!!!

2 - Evet. “Dolan Güzeli” ismini verdikleri bu mucize kadın; ölülerimizin bile emanet topraklarımıza, dirilerimizden daha güçlü bir şekilde sahip çıktıklarını kanıtlayarak, bizi utandırıyor üstelik! Ve, haklı da. Dünlerimize ve haritalara bakıp; topraklarımızı nasıl kaybettiğimizi, dünya yüzünden nasıl ve ne şekilde silinmeye çalışıldığımızı, nasıl oyuna getirildiğimizi hala anlayamadığımız için... Bugün, bizi tüketmek isteyenlerin önerileri, nasihatleri ile yürüyüp, acizlik ve acemice tuzaklarına düşen... Veya, onlarla işbirliği içinde olanların yalan propagandalarına kanıp, yıkıcı siyasetlerini göremeyip baş tacı ettiklerimizin, bizi bugün getirdikleri noktaya bakarak; bu topraklar için canlarını vermiş aziz şehitlerimizden de, tarihimizden de; gerektiği gibi sahip çıkamayıp kaybettiğimiz topraklarımızdan da... Gelecek nesillerimize kararttığımız yarınlarından da utanmalıyız! Üç bin kere yazıklar, ayıplar olsun bize...

Evet. Son haftalarda, ve, özellikle de Amerikan medyasında yeniden canlanan “Tarım Mumyaları” tartışması; “Dolan Güzeli” olarak isimlendirdikleri bir mumyanın; dünyanın süper gücü olma rüyaları görmekte olan Çin’in, tarihsel dayanak ve meşruiyetini nasıl sarstığını, gözler önüne sermekte! “Dolan Güzeli” ve arkeologlar tarafından keşfedilmiş diğer yüz kadar mumyanın, binlerce yıl öncesine ait olmaları... Ve, çocuk yaşta öldüğüne inandıkları bir mumyanın da, daha önce eşine rastlanmamış bir dokuma kumaşa sarılı olması; bu bölgenin tarihi ve gerçek yerlileri hakkında önemli ipuçlarıydı... Haliyle, o zamana kadar, bu topraklara 2 bin yıl önce Çinli bir Generalin ulaşmasıyla yerleşmiş Çin halkı ve Çin Hükümetlerinin, bu topraklarda hak sahibi oldukları iddiaları, Tarım Mumyaları’nın bulunmasıyla ciddi bir darbe yemiştir... Çünkü, Tarım Mumyalarının, tahminen 3000 yıl öncesine gitmeleri; Çin tarafından öne sürülen “2 bin yıllık ‘Tarihsel Başlangıç’ noktası”, ‘sıfırlanmış’ oluyordu! Ve, ilk bakışta mumyaların göze çarpan göz ve burun özellikleri... Artı, fiziksel özellikleri, Çinli toplumlara ait olmadıklarını da açıkça ortaya koyuyor ve, Çin toplumun ırki niteliklerinden tamamen ayrı olduğunu kanıtlıyordu... Baştan beri, Çin’in tarihsel iddialarını kabullenmeyen Uygur Türkleri için bu mumyalar, önemli bir araç ve, mumyaların Çinli olmamaları da çok önemli bir bulguydu. Çünkü Uygurlar, Çin halk Cumhuriyeti’nin, Doğu Türkistan topraklarının, ezelden beri Çin toprağı olduğu iddiasına karşı, kendi tezlerini doğrulayan, önemli bir kanıt elde etmişlerdir! Ancak, bölgede yaşayan Uygur Milli Tarihçileri’nin, bu mumyalar üzerinden, yeni tarihsel iddialar ortaya koymaya başlaması üzerine; Çin Hükümeti, ani bir kararla, mumyalarla ilgili her türlü bilimsel araştırmayı yasaklar! Ermenilerin de, sözde Ermeni Soykırımı yalanlarının ortaya çıkmaması için, arşivlerini açmamakta ısrar etmeleri gibi; Çinliler de, gerçeklerin ortaya çıkmaması için bu tür tertiplere baş vuruyor! Ancak bu arada, Çin Hükümeti’nin hiç de istemediği bir olay ortaya çıkar...

3 - Evet. Ortaya çıkan ve Çin Hükümeti’nin hiç de beklemediği olay da; yabancı basının meseleyi gündeme getirmeye başladığıdır! Çin Hükümeti, uyduruk tarihleriyle Doğu Türkistan topraklarına sahip çıkmaya uğraşsalar da; Tanrı’nın hikmetine bakınız ki; bir kaç arkeologun ortaya çıkarmış olduğu Tarım Mumyaları ve dünyaca meşhur olmuş “Dolan Güzeli”ne, her geçen gün artan merakla; ‘cin’ şişeden çıkmıştır artık... Ve, iki bin yıldır, hakları yenilmiş, katliama, insanlık dışı işkencelere maruz bırakılmış... Üremeleri, hatta oruç tutmaları bile yasaklanmış... Baskılar altında yaşam savaşı vermek zorunda kalmış... Toprakları gasp edilmiş Uygur Türklerinin seslerini duymamış dünya; “Dolan Güzeli” vasıtasıyla, Uygurların sesini de duyuyor, varlığının da farkında artık...

Pensilvania Üniversitesi, Çin Dili ve Edebiyatı öğretim görevlisi olan Victor Mair, 1989 yılında Doğu Türkistan’da bir müzede gezerken, müzenin arka odalarından birinde, bu mumyalara rastlar. Mair, Asya Kıtası’ndaki en önemli arkeolojik buluş olarak tanımladığı bu mumyaların öyküsü üzerine çeşitli çalışmalar yaptıktan sonra, ‘Tarım Mummies’ adlı bir kitap kaleme alır... Konuya olan ilginin artması, ve özellikle bu mumyaların arasından en meşhuru olan “Dolan güzeli” hakkında araştırmaların yoğunlaşması üzerine; Çinli yetkililer, bazı önlemler alarak, bu iddiaları çürütmeye çalışır. Bu önlemler arasında, resmi tarih tezlerinin propagandası yanında, bazı polisiye tedbirler de vardır. Örneğin, mumyalarla ilgili araştırmaları engellemek için, daha önce verilmiş izinler de iptal edilerek, araştırmaların bulgularına el konulmaya başlanır!

Mair’ın yaptığı çalışmalar ve, daha sonra başta National Geographic Society olmak üzere, konunun ilgililerinin bölgeye yaptığı ziyaretler ile, mumyalar kısa zamanda dünyaca üne kavuşur. Özellikle de “Dolan Güzeli” adı verilen güzel kadın, tüm bu mumyaların sembolü haline gelir... “Dolan Güzeli” aynı zamanda, Çin’in bölge ile ilgili iddiaları karşısında, Uygur Türkleri için önemli bir simgeye dönüşür. Mumyanın resimleri ve, bilgisayar üzerinden yaratılan illustrasyonlar sıkça kullanılmaya ve “Dolan Güzeli” için, şarkılar bile yazılmaya başlanır...

‘Tarım Mumyaları’nın üzerinde genetik çalışmaların, Çinli yetkililer tarafından önlenmeye devam edilmesi, 1990’lı yılların sonralarına doğru, bir kısım tarihçi ve arkeologu , mumyaların üzerindeki dokumalar üzerinde araştırmaya iter. Bunların içinde en önemli çalışmayı yapmış, Elizabeth Wyland BARBER, “THE MUMMIES OF URUMCHI”, - URUMÇİ’nin MUMYALARI - adıyla kitaplaştırdığı çalışmasında, mumyalar üzerindeki dokumaların, ancak Kafkaslar’da karşılaşabilinecek özellikler taşıdığını ortaya çıkarır. Dokumada kullanılan yünler ve dokumaların üzerindeki şekil ve renkler, eski Çinli toplumların kıyafet özellikleriyle örtüşmemektedir...

Buğra’nın yazmış olduğu daha çok şeyler var da; uzun lafın kısası; “Dolan Güzeli”, bir yandan yattığı emanet topraklara inatla sahip çıkmakta iken; diğer yandan da Uygur Türklerinin tezlerini güçlendirmekte. Ve, Uygur Türklerine yönelik Çin baskısını da, bu baskılarla Uygur Türklerinin neler yaşamakta olduklarını da, kendi yöntemiyle dünyaya duyurmakta...

Burada, ‘alma mazlumun ahini, çıkar aheste aheste’ mi desek; yoksa ‘3000 yıl sonra dönen hesap’ mı desek... Ne dersek diyelim; ölülerimiz bile topraklarımıza tarihimize ve tarihi kültürümüze sahip çıkarken; Türkleri bu dünya yüzünden silmek, öyle zannettikleri gibi kolay değildir... Topraktan fışkırır da gelirler alimallah!!!


Kaynak: Kılıç Buğra KANAT. (USA). Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olduktan sonra, Milwaikee Marquette Üniversitesi’nde Uluslararası Çalışmalar, Syracuse Üniversitesi’nde de Siyaset Bilimi Master’ini yaptı. KANAT, halen Syracuse Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nde Doktora eğitimini devam ettirmektedir.... Bu müthiş bilgiler için, sonsuz teşekkürler Buğra....
 
Üst