Düğmeye Basılalı Yıllar Oldu ! ! !

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
DÜĞMEYE BASILALI YILLAR OLDU ! ! !

Ülkemizde muhalefet adına yazılıp çizilenleri söylem ve demagojik açıklamaları; uygulanan yıpratma, yıldırma ve çökerme politikalarını ve sonuçta halk kitleleri üzerinde yaratılmak istenen karamsarlık, yılgınlık ve tükenmişlik psikolojisi ile varılmak istenen hedeflerin ne olduğunu çok iyi biliyoruz.

Özgürlük ve egemenliğine, devletine sadakat, bilinç ve kararlılıkla bağlı olan halkımızı; bir inanç ve değer bunalımına sokarak, kendi elleriyle kurduğu devletinden soğutmayı; Anavatanla olan sarsılmaz ve kopmaz köprülerimizi sabote etmeyi hedef alan senaryoların yeni olmadığını ve yıllar öncesine dayandığını da bilenlerdeniz.

Sivil toplum örgütü kisvesi arkasına saklanan ve toplumun demokratik kitle örgütlerine planlı ve programlı bir şekilde musallat olan kimi örgüt yöneticilerinin; yaşanan sorunları bahane ederek halkımızı nasıl bir mecraya sürüklemek istediklerinin de noktası, virgülüne kadar farkındayız artık!

Çünkü; halk üzerinde kurdukları tahakküm psikolojisi ve zehirli örümcek ağının yaratacağı sonuçlardan o kadar eminler ki; niyetlerini gizleme gereği duymuyorlar. Hedeflerini açık ve seçik bir şekilde yazıp çiziyorlar, sonra da eyleme dönüştürüyorlar.

Peki; “bunca örgüt ve bu ülkenin muhalefet partileri nasıl olur da düğmeye basılmış gibi aynı doğrultuda hareket edip, aynı mesajları hep bir ağızdan verebiliyorlar” sorusunun yanıtı basit! Çünkü; tümünün düğmesi de bir yerlerin elinde. Çünkü tümünün de hedefleri ortak! Çünkü tümü de ‘solculuk’ maskesi altında ABD ve AB çıkarları doğrultusunda hareket etmek üzere yıllarca metotlandılar.

ABD ve AB patronları kendi çıkarları söz konusu değilse; ellerini çeplerine atıp karşısındakine zırnık kuruş bile vermezler. Niye versinler ki?

Sorarım size; öyleyse bu emperyalist güçler ülke ve insanımıza insafsızca ambargo ve izolasyonlar uygularken neden, sendikacı, politikacı, gazeteci ya da akademisyen kılığı altındaki bir takım kimselere bol keseden para akıtıyorlar? Neden bu emperyalist güçlerin misyon şefleri devamlı surette bu örgüt ve partilerle sık sık ülke içinde ve dışında bir araya gelip görüşüyorlar? Görüşüp, konuştukları ve planladıkları senaryolar nelerdir? Nasıl bir hedef için planlamalar yapıyorlar?

Peki; hedef nedir? Hedef; KKTC’yi ortadan kaldırmak; hedef; Kıbrıs Türkü’nü ‘Birleşik Kıbrıs’(!) projesi kapsamında Rum’un egemen olacağı bir çözüme razı etmek. Hedef; Kıbrıs Türkü’nü sosyal, ekonomik ve psikolojik yönden çökertip; nasıl olursa olsun bir çözüme razı etmek. Hedef Kıbrıs Türkü’nü Türkiye’nin karşısına dikmek!

Bütün bu çevrelerin verdikleri mesajlara, kullandıkları sloganlara ve düzenledikleri yasa dışılığa kadar varan eylemlere bakınız! Bunların tümü Atlantik ötesinde çizilen senaryoları ve içimizdeki figüranları gün ışığına çıkarmıyor mu?

Yenidüzen gazetesinin köşe yazarlarından CTP’li Sami Özuslu; 20/1/20012 tarihli yazısında “UBP hükümetinin gidişi için düğmeye basıldı” diyor.

Dikkat edin; El-Sen ve Tel-Sen’in durduk yere başlattıkları yasa dışılığa ve “sabotaj”lara kadar varan eylemlerden sonra; “Sendikal Platform” adı altında hareket eden siyasi parti ve örgütler tarafından yapılan açıklamada “büyük eylem” kararı aldıklarını ve “UBP Hükümeti istifa edene ve Kıbrıs Türk Halkı’nın kendi kendini yöneteceği koşullar oluşturuluncaya kadar eylemlerin devam edileceği” ifade ediliyor!!!

Peki bu açıklama ile söylenmek istenen nedir? ‘ülkeyi yöneten UBP Hükümeti değildir. ‘Hükümet kukladır. Asıl yöneten Türkiye’dir. Eylemlerimiz de; kukla yönetime ve Türkiye’ye karşıdır.’

Cenk Mutluyakalı’nın “Münhal” duyurusuna bakın siz!

Yer:KKTC Başbakanlık;

Özellik: Türkiye’den olması

Görevi: Başbakan

İşin Tamamı: Belirlenen ekonomik programları Meclis’e taşıması ve el kaldırması (eğer yurttaş değilse, başvuru öncesi Bakanlar Kurulu’ndan uğraması rica olunur!)

Henüz CTP tarafından gerçek anlamda varlığı bir türlü kabullenilememiş genel başkanı Sn. Özkan Yorgancıoğlu ise verdiği fetvada “artık UBP’nin ülkeyi yönetme hakkı yok” diyor. Beyefendi kendini halkın ve halk iradesinin yerine koyup; hüküm veriyor. Bir de halktan “kendi iktidar dönemleri ile bugünkü dönemi karşılaştırmasını istiyor!

Be kardeşim; bu halk; 19 Nisan 2009 da bu karşılaştırmayı yaptı ve partinize bugün hala kendinize gelemediğiniz ağır bir tokat attı.

Bu günkü hükümet devr-i iktidarınızda; ülkeyi içine attığınız çukurdan çıkarmağa çalışıyor. Bu iktidar; bu ülkenin kaynaklarını yutan sizin eseriniz olan kara delikleri kapatmaya çalışıyor.

Sizlerse hala demagoji ve popülizm hastalığında, kışkırtma ve sloganlarla ülkenin ihtiyacı olan yapısal reformların önünü tıkamaya çalışıyorsunuz! Sendikaların sırtına binerek yeniden hükümete gelip; “statükonun koltukları”na yerleşmenin hayallerini kuruyorsunuz!
 
Üst