Dün De; Bugün Ve Yarın Da “Özgürlük” İçin...

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
DÜN DE; BUGÜN VE YARIN DA “ÖZGÜRLÜK” İÇİN...


Kıbrıs Türkü, (1963 – 1974) on bir yıl dile kolay, kalleşçe ve kancıkça saldırılarla; ölümlerle, açlık ve yoksullukla savaşarak; bebeklerine mama, yaralılarına, sargı, ilaç bulamadan; ölülerini bile gömmeye, ağlamaya, matem tutmaya fırsat bulamadan; dış dünyayla irtibatı kesilmiş; adanın %3’üne hapsedilmiş; aplukaya alınmış ve mecbur edildiği kahpe, kalleş bir savaşın tüm imkansızlıklarına rağmen; silahsız, donanımsız; topraklarını, namusunu ve canını korumak zorunda bırakıldı. Dünyanın sözde medenilerinin ve üstelik, adadaki barışı sağlamak için konuşlandırılmış BM askerlerinin ve sözde garantör İngiliz askerlerinin de gözleri önünde katledilmekte; diri diri toplu mezarlara gömülmekte iken bile; Mehmetçiğin, Anavatanının gelerek kendisini kurtaracağına inanarak dayandı, direndi, pes etmedi. Her meşakkate katlandı. Dağlarda derme çatma silahlarla; en modern silahlarla donanmış on binlerce Yunan askeri ve EOKA teröristlerine karşı; bu bir avuç, sayıları yüz bini bulmayan Kıbrıs Türkü, aç susuz; ata emaneti toprakların serhat bekçiliğine devam etti. Onlarca kez öldü; binlerce kez dirildi ama bir an bile umudunu yitirmeden, dayandı. Dünyada görülmemiş bır kahramanlık, bir azimle direnerek 1974 Mutlu Barış Harekatı’yla soykırımdan kurtarıldı da bu günlere geldi. Ve bütün bunlar özgürlüğü içindi.

İnsanlıktan nasibini almamış; merhamet denen duygudan yoksun; kanun, yasa tanımayan; Uluslararası Yasalara aykırı; esirlerini akla hayale gelmeyen işkencelerle can verdiren; Türkten intikam hırsı ile gözü dönmş kalleş, sapık Rum-Yunan’a esir olmamak içindi bu şanlı direniş. Kendi kaderini kendinin belirleyebilmesi içindi. İhtiyar nine ve dedelerinin artık yataklarında diri diri yakılmamaları; on altı günlük bebeklerinin diri diri kara toprağa gömülmemeleri içindi. Masum insanların yoldan belden kaçırılarak meçhule götürülüp işkence altında can vermemeleri; çarsiz hastaların hatahane yataklarından alınarak balkonlardan betona çakılmamaları içindi. Vampirler gibi hastalarımızın kanlarını çekerek henüz ölmeden buz dolaplarına sokulmamaları, yakılmamaları içindi. Kör kuyulara attıkları insanlarımızın feryatlarına aldırmadan, üzerlerine buldozerlerle taş yığmamaları içindi. Rum-Yunan askerleri tarafından, ana babalarının, köylülerinin ve, ağaç arkalarından bu hunharlıkların resimlerini çeken sözde medenilerin askerlerinin gözleri önünde hayvanca aşağılanmış; canlıyken; toplu mezarlara gömülmüş kadın ve kız erkek ayırımı yapmadıkları çocuklarımızın artık böyle aşağılanmalara, böyle işkencelere maruz kalmamaları içindi bu şanlı direniş! AKP’nin ‘Ver Kurtul’ politikası ve buradaki uzantıları, işbirlikçileri Talat-CTP ikilisinin “Birleşik Kıbrıs Federasyonu” safsatası ile, bu direnişi sil-baştan edip bizi tekrardan 1963 Kanlı Noeline götürmesi; gavura esir etmesi için değildi!!!

Bugün yaşıyorsak; özgürsek; bu ata emaneti vatan topraklarında korkusuzca yürüyor; bir boydan bir boya gezebiliyorsak; gece yataklarımızda korkusuzca uyuyabiliyorsak; bunu hiç şüphesiz ki kahraman TMT; Mücahit ve Mücahideye; vefakar, cefakar Kıbrıs Türk halkına ve 1974 Barış Harekatı ile bizi soykırımdan kurtarmış 1974’ten beri güvenliğimizi sağlamakta olan Kahraman Mehmetçiğe ve her ihtiyacımızı seve seve ve hiç bir karşılık beklemeden gören Anavatanımıza borçluyuz. Bunu kimse de aklından çıkarmasın!!! Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı varken; bizim yaşamamız, bizim özgür olmamız için oluk oluk kanlarını; canlarını vermiş aziz şehitlerimizin ve kolunu bacağını, gözünü kaybetmiş gazilerimizin hatırını saymadan; makam, para veya sahte dostluklara kanıp düşmanla kol-kola girerek, düşmanın ağzıyla konuşup; bize katliam, soykırım uygulamış olanları dost; bizi kurtaranları düşman görerek; veya ‘işgalciler’, ‘Türk askeri dışarı’ sloganları atıp nankörlük yaparak değil; aziz şehitlerimizin, canları pahasına bize emanet ettkleri ve yatmakta oldukları bu kutsal vatan topraklarını korumakla ve yatıp kalkıp Anavatanımıza, Mehmetçiğe ve TMT’ye dua etmekle, şükranlarımızı bildirmekle ödeyebiliriz ancak.

Ve, bu bir avuç, beyinleri yıkanmış; mankurtlaştırılmış; tüm maneviyatlarını maddiyata teslim etmiş nankör mesokertoların da hiç kuşkusu olmasın ki; bu şimdi dost bildikleri Rumlar, istediklerini elde eder etmez; hatırı da gönülü de unutacak ve tek emelleri ENOSİS’i gerçekleştirme yoluna; yani adayı Türklerden arındırma; kendi deyimleriyle ‘temizleme’, ezeli emelleri ENOSİS’i gerçekleştirme yoluna gideceklerdir. Geçmişteki Rum başkanları da, şimdi yoldaş, dost zannettiğiniz Hristofyas da bunu inkar etmek luzumunu bile hissetmeden Türklere OSMOSİS uygulayacağız diyor. Bunun ne demek olduğunu eminim ki bilmeyen kalmamıştır. Ama yine de yazalım. Azınlıklar çoğunluk halklar arasında gerek boykotlarla, gerek izolasyonlarla; ama bizim durumumuzda ve ille de Rum-Yunan’ın Türkten intikam alma hırsını düşünürsek; daha birçok adi yollarla ezilmeye, erimeye ve tükenmeye mahkum edileceğimiz gün gibi ortadadır.

Bugün paraya boğulmuş; onurdan, haysiyetten soyutlanmış gafillerin, bu paraları tüketmeye vakit ve zamanları olmayacağını hatırlatmak da bizim görevimiz. Bu felaket tellallığı değildir. Batı Trakya’ya bir bakmanız; yok yok, o kadar uzağa gitmenize de gerek yok; bugün – ne hikmetse – gavuroğullarıyla karışık yaşaNmakta olan Pile’de sIk sIk gerçekleştirilmekte olan Rum saldırılarına bir bakmanız bence yeter de artar bile.

Özgürlük bir kere elden giderse; bir daha geri gelmez; bunu da aklınızdan çıkarmayınız! İnsanca yaşamak her ferdin hakkıdır. KKTC’ne sahip çıkmak, Anavatanımız Türkiye’ye SEVR’in dayatılmasını ÖNLEMEKTİR!!! Aziz şehitlerimizin hatırasına, emanetine sahip çıkmaktır! Onurlu ve şerefli yaşamaktır! KKTC’NE SAHİP ÇIKMAK, ÖZGÜRLÜKTÜR!!!

Seyyan Uzunoğlu

 
Üst