Echelon

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Echelon [geniş bilgi]
echelon.jpg


Dünyadaki bütün telefon, faks, telsiz, SMS ve elektronik posta iletişimini dinleyen dev bir kulak: Echelon. Amerika Birleşik Devletleri’nin sürekli inkar ettiği Echelon’un varlığı resmi olarak ilk kez, 23 Mayıs 1999’da Avustralya, Canberra’daki Savunma Sinyalleri Müdürlüğü (DSD) Başkanı Martin Brady’nin yaptığı açıklamayla kabul edildi. Brady, ülkesinin 50 yıldır varolan ve gizlenen küresel bir elektronik izleme sisteminin parçası olduğunu kabul eden ilk kişi oldu. Bu gelişme, üye ülkeleri en çok da ABD ve İngiltere’yi rahatsız etti. Sisteme 5 ülke üye idi ve diğer üyeler, Yeni Zelanda ve Kanada idi. Ayrıca, çeşitli müttefik ülkelerde de Echelon’un üsleri bulunuyordu.

1960’ta eski ajanlari itiraf etti

Dünyanın gizli bir kulak tarafından dinlendiği aslında 1960 yılında ortaya çıkmıştı. Rusya’ya iltica eden iki NSA görevlisi, Bernon Mitchell ve William Martin, 6 Eylül 1960’da Moskova’da bir basın toplantısında NSA’nın 2000 dinleme istasyonuyla, bunların kurulu oldukları ülkeler de dahil olmak üzere en az 40 ülkenin gizli haberleşmesini dinlediğini açıkladılar. Dünyanın her yanına dağılmış olan istasyonlardaki binlerce analistin mesajlarını izlediği "mimli" kişiler arasında, Afrikalı gerilla liderlerinin yanısıra, Vietnam Savaşı’na karşı çıkan aktris Jane Fonda ile bebek bakımı uzmanı Dr. Benjamin Spock da bulunuyordu.

Avrupa’nın yüzde 90’ını dinliyor

Sistemin varlığının ilk kez Echelon’a üye ülkelerden biri olan Avustralya tarafından kabul edilmesinden sonra Avrupa Birliği harekete geçti. ABD’den istihbari olarak geri kalmamak için, hemen bir rapor hazırlattı. Echelon hakkında Avrupa Parlementosu’ndaki ilk rapor 1988’de yayınlandı. AB raporuna göre ABD, Avrupa’daki telefon, faks ve e-posta haberleşmelerinin %90’ını Echelon sistemiyle denetliyordu. Raporun açıklanmasının ardından İtalya, Echelon’un bilgi toplama yöntemlerinin İtalyan kanunlarına aykırılığının incelenmesi için bir komisyon kurdu. Danimarka Parlamentosu da benzer bir araştırma başlattı. Ve 1999’da, ABD’deki elektronik mahremiyet örgütü EPIC, Echelon’la ilgili olarak ABD hükümetini mahkemeye verdi.

AB’nin ’Echelon’u Enfopol

AB raporunun hazırlanmasının amacı, ABD’nin dünyayı dinleme faaliyetlerinin bir benzerinin Avrupa Birliği tarafından gerçekleştirilmesiydi. AB’ye üye ülkeler, ABD’nin internet de dahil olmak üzere dünya iletişimini gizli bir biçimde takip etmekte kullandığı Echelon adlı sistemine bir "rakip" çıkarma hazırlığı yapıyor. AB’nin dinleme sistemine Enfopol adlı veriliyor. Öte yandan ABD ve Echelon üyeleri olan, İngiltere, Yeni Zelanda, Kanada, Avustralya’nın yanısıra, Rusya, Çin, Danimarka, Hollanda, İsviçre, Fransa ve İsrail gibi devletlerin de benzer sistemler kullandığı biliniyor.

Ticarî sırları da çalıyorlar

Echelon’un ortaya çıkışıyla birlikte, ABD’nin uluslararası ihalelere girecek Amerikan şirketleri için rakiplerin sırlarını çalmak için de sistemi kullandığı öne sürüldü. İddiaya göre, ABD firmalarının katılacağı ihalelerde rakip şirketlerin iletişimi dinlenerek milyarlarca dolarlık kazanç sağlandı. Avrupa Birliği, İngiltere dışında bu ağa karşı engelleme çalışmalarını yoğun şekilde sürdürüyor.

Tüm haberleşmeyi zaptediyor

Avrupa Parlamentosu’na 1999’da elektronik istihbarat konusunda sunulan ikinci raporun yazarı olan Duncan Campbell’e göre Echelon, ABD’nin en büyük istihbarat örgütü olan Ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) tarafından, ticari ve askeri iletişim uyduları aracılığıyla yapılan haberleşmeyi zaptedip incelemek için geliştirilen bir araç. Sistemin öteki parçaları da internet, yeraltı ve denizaltı haberleşme kabloları, telsiz haberleşmesi ya da büyükelçiliklere yerleştirilen gizli aygıtlar aracılığıyla yapılan her türlü iletişimi zaptediyor ya da özel uydularla haberleşme sinyallerini topluyor.

Kökleri Enigma’ya kadar uzanıyor

Echelon’un kökleri İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar uzanıyor. Nazi ’Almanya’sına karşı savaşta ittifak yapan İngiltere ve ABD, doğal olarak istihbarat alanında da yakın bir işbirliği yaptılar. Alman şifre makinesi Enigma’nın şifresini çözmekle görevlendirilen matematikçi ve bilgisayar teknolojisinin önderi Alan Turing ve ekibi, şifreyi başarıyla çözdü ve anahtarını Amerikalılar’a da verdi. Amerikalılar da Japonlar’ın askeri şifrelerini çözerek İngilizler’e verdi. İki ülke bu yolla düşmanlarının radyo haberleşmelerini dinlediler ve yüzbinlerce gizli mesajı çözdüler.

Savaşın sona ermesinin ardından NSA ve İngiliz Devlet İletişim Karargahı GCQH 1947 yılında UKUSA (İNGİLTERE-ABD) anlaşmasını imzaladılar. Daha sonra İngiliz Uluslar Topluluğu üyesi Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın elektronik istihbarat birimleri de anlaşmaya katıldı. Nihayet Batı Almanya, Danimarka, Norveç ve Türkiye de UKUSA kapsamına "üçüncü ülkeler" olarak eklendiler.

İngilizce konuşan beş ülke dünyanın çeşitli bölümlerindeki haberleşmeyi izlemek üzere işbirliği yaptılar. İngiltere’nin payına Afrika ile Urallar’a kadar Avrupa düştü. Kanada, kuzey enlemleri ve Kuzey Kutbu’ndaki, Avustralya da Okyanusya’daki iletişimi izleme sorumluluğunu üstlendiler. Echelon sisteminde üye ülkeler adına Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA), Kanadalı (CSE), İngiliz (GCHQ), Yeni Zelandalı (GCSB) ve Avustralya’daki DSD (Savunma Sinyalleri Müdürlüğü) görev yapıyor.


Telefon görüşmeleri nasıl takip ediliyor?
Echelon sistemi ile takip edilen telefon görüşmeleri, ses tanıma özelliğine sahip bilgisayarlar tarafından analiz edilir. Takip edilmesi istenen kişinin ses örneği sistemde kayıtlı olduğu için, kişi telefon görüşmesi yaptığında sesinden tanınarak takibe alınabilir.
Konuşmalar ses kaydı olarak elde edildikten sonra, otomatik olarak metne dönüştürülür.
Oluşturulan metinler, sözcük sözcük taranarak içlerinde "anahtar sözcük" olup olmadığı da sınanır. Eğer görüşme anahtar kelime içeriyorsa, bilgisayarlar o görüşmeyi hem ses hem de metin dosyası olarak arşivler.
Daha sonra görüşmeyi kimin yaptığının tespitine gelir sıra. Uydularla birbirine bağlı Echelon ağı, görüşmenin yapıldığı ülkenin kayıtlarına ulaşarak o insanların kimliklerini belirler. Duruma göre, ilgili kişinin bulunduğu ülkeyle güvenlik anlaşması varsa, konuyu o ülkenin güvenlik servislerine bildirir.
Echelon sisteminin kullanılmasıyla yeri tespit edilen kişilerden bir de bir operasyonla Türkiye’ye teslim edilen Abdullah Öcalan’dır

HAVADA, KARADA VE DENİZDE ECHELON

UYDULAR
Dünya yörüngesindeki NSA’ya ait uydular, Echelon projesi için, ses, görüntü ve internet trafiğini gaspedip NSA’ya gönderiyor.

DENİZALTILAR
ABD nükleer denizaltıları, kıtalar arasında haberleşmeyi sağlayan okyanus diplerindeki kablolara gizlice alıcılar yerleştiriyor.

GEMİLER
Echelon sistemi için çalışan gemiler okyanuslarda sürekli seyir halindeler. Bu gemiler topladıkları bilgileri NSA merkezine iletiyor.

UÇAKLAR
Boeing 707 gövdeleri üzerinde geliştirilen RG-135 tipi uçaklar, taşıdıkları süper bilgisayarlarla Echelon için çalışıyorlar.

YER İSTASYONLARI
Yer istasyonları genelde ABD’nin büyükelçiliklerinde kurulu ve evsahibi ülkelerin denetimi olmaksızın görev yapıyor.


Echelon 11 Eylül’ün şifresini çözemedi

ABD’nin 11 Eylül saldırılarını Echelon aracılığıyla haber alamamasında en önemli neden olarak kriptoloji gösteriliyor.

11 Eylül’deki saldırı sonrasında Echelon gibi yüksek teknolojiye sahip bir sistemin kurucusu olan ABD’nin, bu saldırıları neden önceden haber alamadığı tartışıldı. 11 Eylül saldırılarının, ABD’nin dünyadaki hakimiyetini pekiştirme operasyonunun bir parçası olduğu şeklindeki komplo teorilerilerini şimdilik bir yana bırakırsak, NSA’nın 11 Eylül saldırılarını haber alamamasında en önemli neden olarak kriptoloji gösteriliyor.

Bu görüşe göre, bazı ülkeler gizlice haberleşmelerini dinleyen büyük "kulaklar"dan, bazı firmalar da bilgisayar korsanlarından korktukları için, şifreleme sistemleri büyük önem kazandı. Bu şifreleme sistemleri doğal olarak, teröristler tarafından da yaygın bir şekilde kullanılıyor. Soğuk Savaş bitene kadar modern elektronik şifreler yalnız belli çevrelerce kullanılabildi. Bunlar askeri personel, casuslar ve diplomatlardı. Bu çevreler dışında şifre kullanılabilmesi için, kullanılan şifrelerin gizli servislerce çözülebilecek cinsten olması gerekliydi.

Echelon’un çözemediği şifre

1991’de birden herşey değişti; genç bir Amerikalı bilgisayarcı Phil Zimmerman, kendi bulduğu, çözümü son derece zor, çok basit bir şifre programını ücretsiz olarak internet aracılığıyla bütün dünyaya yaydı. Bu şifre PGP (Pretty Good Privacy) olarak biliniyor (anlamı: Mükemmel Sır Saklama). NSA’yı ve dünyanın bütün gizli servislerini bir korkudur aldı; onlar ki yıllardır güvenli bir iletişim için en iyi şifreyi arayıp duruyorlardı.

PGP’den sonra ona benzer daha mükemmel şifreler bulundu. NSA bilgisayarları bunların hiçbirini, ya da hemen hemen hiçbirini, çözemiyor. Bunun için 250 haneli sayılarla oluşturulan ve çözümü süper bilgisayarların bin yıllarını alabilecek bu şifrelerin çözümü için NSA, kuramsal olarak bunları birkaç saniye içinde çözebilecek kuantum bilgisayarların gelişmesini sabırsızlıkla bekliyor ve bu araştırmaları cömertçe destekliyor.

Şifre yazılımlarını artık herkes kullanabiliyor

Şifreleme teknolojilerinin önümüzdeki yıllarda uzun süre tartışılacak bir konu olduğu belirtiliyor. Burada devletler, giderek karmaşıklaşan yapıları nedeniyle şifreleri çözmekte zorlandıklarından yeni alternatifler arıyor. Üstelik bu giderek zorlaşan şifreleme sistemlerinin internet üzerinden ücretsiz indirilebiliyor olması, herkesin mesajlarını şifreli olarak göndermesine olanak sağlıyor. Bu durum, ağlar üzerindeki dolaşan bilgileri alıkoyma yeteneği azalan Echelon gibi sistemlerin sahiplerini tedirgin ediyor. Tahminlere göre, 11 Eylül’ü Echelon sistemi, saldırıyı düzenleyenlerin yüksek güvenlikli şifreleme sistemleri kullanarak haberleşmesi nedeniyle haber alamadı.

"Arka kapı" tehlikesi

Siber uzayda dolaşan bilgileri okuma yeteneğini kaybettiği zaman, değerli bir silahını kaybetmiş olacak olan devletler, yazılımların sadece kendileri tarafından açılabilecek "arka kapı"lar bırakılarak hazırlanmasında ısrarlı.

Buna "anahtar rehim" veya "anahtar geri alma sistemi" deniliyor. Amerikan popüler söyleminde bu durum "Chipper Chip" olarak bilinir. İddialara göre, Microsoft, ABD çıkarları ve bazı ticari sırları elde etmek için, ürettiği yazılımlarda bir açık kapı bırakıyor ve bu açık kapı sayesinde, ABD askeri ve istihbarat birimleri, üzerinde Microsoft yazılımı bulunan bilgisayarlardan kullanıcı farkına bile varmadan bilgi alabiliyorlar. Bilindiği gibi, başını Rusya, Çin ve Fransa’nın çektiği bazı devletler, bu tehlikeye karşı ülke sırları ve askeri güvenliği sağlamak için, Linux tabanlı "Milli İşletim Sistemi" üretme yoluna gidiyorlar.

Echelon’u örseleme günü: Jam Echelon Day!

Echelon’un varlığının öğrenilmesinden sonra, Echelon karşıtı sivil gruplar oluşmaya başladı. Echelon karşıtlarının açtığı ve
http://uid0.sk/echelon/mail_en.php adresinden ulaşılabilen bir siteden, sistemi kilitlemek için, mesaj göndermek mümkün olabiliyor. Echelon’un tehlikeli olarak tanımlamış olabileceği kelimeler, gönderilecek mesaja yazılıyor ve bu mesaj Echelon’un kurulduğu gün olan 21 Ekim günü postalanmak üzere saklanabiliyor veya hemen gönderilebiliyor.

Bu yöntemin Echelon’a karşı etkili olup olmadığı bilinmiyor. Sistemin büyüklüğü ele alındığında, "Echelon Day" kapsamında gönderilen mesajların, sembolik kalacağı varsayılabilir. Bu eylemin amacı olsa olsa, insanları Echelon hakkında bilgilendirmek ve Echelon’a karşı tepkisiz kalınmayacağını, projenin sahiplerine göstermektir.

İNTERNETİN YAYGINLAŞMASI BU PLANIN BİR PARÇASI MI?

Küresel bir bilgi ağı olan internetin yaygınlaşması ve e-devlet projelerinin geliştirilmesinin en önemli amaçlarından biri, kitlelerin daha iyi izlenmesidir. İnternet ne kadar çok yaygınlaşırsa, Echelon gibi kulaklara sahip ülkeler, ağ üzerinde dolaşmakta olan daha fazla bilgiyi alıkoyacaklardır. İnterneti kullanan, onun e-posta, haber grupları, web sayfaları, sohbet odaları gibi hizmetlerini kullanan herkes arkasında iz bırakmaktadır. Örneğin, ücretsiz e-posta adresi veren bir şirkete veya bir siteye kayıt olurken verdiğimiz bilgiler sadece o hizmeti aldığımız şirketin eline geçmez. Şirketler ticari olarak bunu başka firmalara satabileceği gibi, siber ağlar üzerinde dolaşan bu bilgiler Echelon ve benzeri sistemler tarafından yakalanır. Benzer şekilde, e-devlet projesi de hükümetlerin vatandaşlarını fişlemek ve davranışlarını izlemesinden başka bir şey değildir. E-devlet projesi, devletle olan ilişkilerimizde, bürokrasiyi azaltarak büyük yararlar sağlarsa da, bireyler için yarardan çok zarar getirebilir.

Echelon üsleri kapatılacak

NSA ve Amerikan ordusu, gelecekte uzaydan casusluk sistemlerini havada onlarca saat kalabilen pilotsuz uçaklarla tamamlamayı düşünüyor. Gelecek yıllarda casus uydular ve pilotsuz uçaklar, çok yükseklerden dünyayı dinleyen "büyük kulaklar" olacaklar ve IOSA (Integrated Overhead Sigint Architecture) mimarisi altında birleştirilecekler; bunlar sayesinde NSA’nın bir düşü gerçekleşecek: yabancı ülkelerdeki NSA istasyonlarını kapatmak. NSA, savaş karşıtlarının gösterilerine, parlamento araştırmalarına –en son Avrupa Parlamentosu örneği– ve yerel görevlilerin kaçmasına neden oldukları için çok göze batan bu istasyonları kapatmayı planlıyor. Geleceğin IOSA projesiyse uyduların başka uydularca dinlenmesine ve pilotsuz uçaklarla istihbarata yönelik. Toplanan bilgiler derhal röle (aracı) uydularla ABD’ye iletilerek işlenecek.


Kaynakça:

- Teröristleri Duyamayan Dev Kulak: Echelon, Raşit Gültekin, TÜBİTAK Bilim- Teknik dergisi, Ekim 2001.
- Echelon Sistemi, İlkin Mekhrabov, ODTÜ Biltek dergisi, Ocak 2000.
-İnternet Suçları ve Mahremiyet, M. Niyazi Tanılır, Liberte Yay. 2002
 

KÜLTEGİN

Genel Koordinatör
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,731
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Tanrı Dağlarında
"Dünyadaki bütün telefon, faks, telsiz, SMS ve elektronik posta iletişimini dinleyen dev bir kulak" ben bu kadar olduğunu düşünmüyorum.Psikolojik bir dominant var echelonda...
 
Üst