Farabi’ye Göre Devlet Başkanında Bulunması Gereken Yetenekler

BACANAK

New member
Katılım
12 Haz 2008
Mesajlar
133
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Farabi’ye Göre Devlet Başkanında Bulunması Gereken Yetenekler
resimyaratir.aspx

Karahanlılar döneminde (870-950) yılları arasında yaşamış olan, Aristo’dan sonra kendisine muallim-i sani (İkinci öğretmen) denilen Farabi, Türk Milleti’nin yetiştirdiği ender insanlardan biridir.

Farabi’ye göre, devlet başkanı milletin eğitimcisidir. El Medinetü-l Fazıla (Erdemle Kent) isimli eserinde bir devlet başkanında doğuştan şu yetenek ve özelliklerin bulunması gerektiğini belirtmektedir.
Vücudu tam, organları sağlam olmalıdır. Güzel konuşma sanatını bilmelidir.
Kavrayışı yüksek olmalıdır. Uyanık ve zeki olmalıdır. Hafızası güçlü olmalıdır.
Öğretme ve öğrenmeyi sevmeli, kendini bu uğraşıya kaptırmalı, her şeyi kolayca öğretmesini bilmelidir.
Yeme ve içmeye, kadınlara düşkün olmamalı, oyundan sakınmalıdır.
Doğruluk ve doğruları sevmeli, yalandan ve yalancıdan nefret etmelidir.
Ulu olmalı, yüce ve asil şeyleri sevmeli, altın, gümüş ve çeşitli dünya mallarına göz dikmemelidir.
Adaleti, adil olanları sevmeli, isdibdat, zulüm ve zalimlerden nefret etmelidir.
Mutedil huylu olmalı, kendisinden adalet istenince inatçı olmamalı, kötülük yapması istenince buna şiddetle karşı koymalıdır.
Azimli, iradeli olmalıdır.
Farabi’ye göre bir devlet başkanı sonradan şu yetenekleri de kazanmalıdır.
Hakim (Bilge) olmalıdır.
Önceki yöneticilerin koydukları kanun ve kuralları bilmeli, onlara uymalıdır.
Eskiden kanun ve kural konmamış konularda akıl ve mantığını kullanarak kendisi hükümler getirmelidir.
Koyduğu hükümler ülke çıkarlarından kaynaklanmalıdır.
Eski kuralları ve kendi koyduklarını iyi konuşarak halka öğretmelidir.
Savaş sanatını bilmeli ve savaş yorgunluklarına dayanıklı olmalıdır.
Farabi, bilge olmayan bir hükümdarın ülkesinin kalıcı olamayacağı; saydığı özellikleri taşıyan bir yöneticiye sahip olan kentin halkının erdemli olduğunu söylemektedir.
Erdemli olmayan kentleri de; Cahil kent, fasık kent, değişmiş kent, şaşkın kent olarak sınıflar. Bunlardan cahil kent halkını tanımlarken; mutluluğu düşünmez, bilmez, kendisine öğretilse de kabul etmez. Onlar, servet, şehvet, sağlık, saygı ve itibar kazanmak gibi bazı zevahire hayatın gayesi gözüyle bakarlar. Bu kentin yöneticileri de bu olumsuz özellikleri taşır ve keyfi bir yönetim uygularlar. diye tarif eder.
Yaşadığımız yüzyılda da geçerli olan bu ilkeleri uyarlayarak, devletin merkezi ve mahalli yöneticilerini kıyaslayın, yaşadığınız şehri de bu tanımlamalardan birisine oturtun bakalım nasıl bir sonuca ulaşacaksınız
 
Üst