FROLAYN ROTH, ‘BİRLEŞİK KIBRIS’ İSTİYORMUŞŞŞ !!!
Evet değerli okurlarım. Önemli olan, bizim ne istediğimiz değil; AP, Kıbrıslı (!) Türklerle Yüksek Seviyede Temas Gurubu Başkanı Mechtild Roth öyle istiyor. Frolayn, Birleşik bir Kıbrıs görmek istiyormuş!!! O da yalasın avuçlarını o zaman! Bizim istediğimiz önemli değil; zaten birleştikten sonra birşeylerin değişmesine gerek te kalmayacak buyuruyor bu yükskten atan Frolayn!!! Adada bulunduğu kırk sekiz saat içerisinde; girmediği delik kalmadı; ortalığı velveleye verdi; senaryosunu da yazdı, nutuk da çekti ve CTP adına kulis te yaptı, yediği başka başka haltlar yanında!!!... Talat-Hristofyas buluşmalasrında herşeyin yolunda gitmekte olduğunu ve alınan neticelerin de çok umut verici ve müzakerelerin de şimdiye dek olmadığı kadar olumlu geçtiğini de vurguladı. – o mutluysa, biz yandık yani – Yüksekten atan Frolayn daha neler neler yedi, pardon dedi bakınız. AP Temas Gurubu’nun basın toplantısında; Tek Devlet ve Tek Vatandaşlık öngören Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti istiyoruz dedi! Kısacası bizim –Kıbrıs Türklerinin – ne istediği önemli değil; onlar tek devlet, tek vatandaşlık ve Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti istiyormuş. Federasyon da değil! Frolayn, Talat’ın hala ruhani lideri olduğu CTP’nin aday tanıtım toplantısına da katılarak kürsüye çıkarıldı ve halktan, CTP’ye oy vermelerini de istedi! Seçimlerimize ve halkın iradesine de müdahale eden Frolayn, bununla da kalmadı. Frolayn Roth, sivil toplum örgütleri ile de buluştu; bu örgütlere destek verdiklerini de ifşa eden bu Frolayn; iki toplumdan oluşan bu işbirlikçilerle görüşmesinde; onlara – Rum/Türk karıştırmalarına – çok güzel iş birlikleri ve bu işbirliklerinin dünyaya örnek olacağını söyleyerek koskosladı ve bravolarla ödüllendirdi de! Orada da bitirmedi. Bunu dünyaya duyurması için medya’ya görev de verdi! Müsteşar ‘çocuğun’ – Erdil NAMİ’nin !!! - : yalandan “Kıbrıs Türkleri Rumlarla birleşmek istiyor” mesajları yetmemiş gibi; Frolayn da yükseklerden bir tutam tuzunu attı işte...
Frolayn’ın işi burada da bitmedi. Yakında çözüm olduğunu, Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin – Konfederasyon veya ‘ortaklık’ şunda dursun; Federasyon’dan bile hala da ‘tık’ yok -. Yok, çünkü dili alışmadı; federasyon bir kurgu. Federasyon bizi aldatmak; Türkiye’nin garantisinden ve Türk Askeri’nden kurtulmanın tek çaresi olarak ortaya atılmış bir senaryo, bir tuzak işte. ve Roth’lar, Olli’ler, Barosso’lar; hangisi değil ki, sadece Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tandıklarını; KKTC’ni tanımak gibi bir niyetlerinin asla olmadığını söylememişler miydi zaten? – Evet, Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulduğunu, AB üyesi olduğunu; ve AP’de Kıbrıslı Türklerin de, Rumların da ‘parlamenter’ olarak görev yapacaklarını görmek için can attığını da söyleyen Roth’un ne zaman vakit bulup uyuduğunu merak ediyorum doğrusu.. Kadının kırk sekiz saat içerisinde sokulmadığı delik; girmediği kılık, karıştırmadığı halt kalmadı çünkü...Bu ne işgüzarlık, bu ne gayret, bu ne hırs... Olur, olur. İşin ucunda Kıbrıs Adası’nın ve Akdeniz’in Türklerden temizlenmesi ve Haçlı Seferlerin Akdeniz’de – şimdilik Akdeniz’de daha sonra da Türkiyem’de – hükümran kılmak olunca, OLUR! Ama Hepsi de gırtlaklarındaki o yeşil salyalarla boğulacaklardır ancak. Yine görüşeceğiz!
Frolayn, zaten Güney’in komisyonculuğunu yapmakta olan Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nı da ziyaret etti. Ancak ne diyeyim. Bu sahtekar kaypaklardan hala medet umarak: “Söznüzü tutun. Doğrudan Ticaret Tüzüğünü geçirin” diyen KTTO Başkanı Saraçoğlu’na bu Frolayn: “Siz sorunu çözünüz. O zaman Doğrudan Tiacaret Tüzüğü’ne gerek kalmz” deyiverdi... Yaa...
Evet. kırk beş yıldan beri, insanlığa ve yasalara da aykırı olmasına karşın; teslim olmamız için bize ambargo uygulamakta olan bu kancık kafirler: “Her hakkınızdan vaz geçerek teslim olunuz; ambargoları kaldırmamıza da gerek kalmasın; ambargolar için muhatabınız artık Hristo!” Aartık onların ambargolarıyla uğraşın” diyorlar!!! O değil mi dedikleri; yoksa ben mi yanlış anlıyorum? Bunlar işlerini sahtekarlıkla, kalleşlikle yürütmeye; başkalarının tüfeğiyle çifte atmaya alışmışlar bir kere. Sinsice ulaşacaklarına inandıkları zafere; ve neticede Kıbrıs Türklerinin kendi iradeleri; kendi istekleri diyerek yağ gibi üste de çıkarak bizi suçlamak varken üstelik... AKP’nin Annan Planı Referandumu’nda yapmış olduğu gibi.. Yazıklar ayıplar olsun; başka şeyler yanında.. Ne ise... O çok uzun hikaye...
Ancak yağma yok. Paçaları ateşlenmiş bu soyu bozuklar da, işbirlikçileri de günlerini 19 Nisan’da göreceklerdir. Şunun şurasında ne kaldı ki? 24 güncük işte........