Gaflet ve Delalet Uykusu

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Gaflet ve Delalet


TÜRK Dünyasının önemli aydınlarından; Şair, Yazar Bahtiyar Vahapzade, 13.Şubat.2009 günü Azerbeycan'ın başkenti Bakü'de 84 yaşında vefat etti. Türk Dünyasının başı sağ olsun. Bu Türk Büyüğüne Allah gani rahmet eylesin, yattığı yar nur ile dolsun.

VAHAPZADE BİR YAZISINDA TÜRKİYE TÜRKLERİNE ŞÖYLE HİTAP EDİYORDU;

Yüzümü büyük Türkiye´ye çevirerek diyorum: Ey şanlı tarihe sahip olan büyük Türkiye! Unutma ki, biz seni kendimiz için örnek biliyoruz. Bunun için de sınır sınıra yaşadığın büyük Türk dünyasını perişan etmeye, sana dikilen gözleri kapatmaya, sana beslenilen ümitleri yok etmeye senin hakkın yok. Ortak atamız Bilge Kağan´ın sözlerini kulaklarına küpe yap: ´Ey Türk, silkin ve kendine dön!´
Bahtiyar VAHAPZADE
1 Nisan 1998

Vahapzade’nin büyük ümitlerle hitap ettiği Türk Ulusu bugün nereye, ne yöne, ne meseleye baksanız bir gaflet uykusunda…Mustafa Kemal Atatürk’ün aşıladığı o ilerici ülkü sanki küllenmeye bırakılmış, insanlarımız birbirine düşmüş, bir tahtırevallinin tepesinden aşağıya doğru kayıyoruz. Yabancılar gelip, bizim kendi Meclisimizde ahkam kesiyor, talimatlar veriyor, bizi birbirimize düşürmek için, gaflet uykumuzdan yararlanıp her türlü naneyi yiyor. Türk Milletinin ahvali bu olmamalıdır.

İşte size halihazır durumumuzu göstermek için bir hikaye, okuyup ders almak lazım;

Müslüman Türk’e Haram" çeşmesi

Vaktiyle Bursa’ da bir vatandaş, eski adı “Yahudilik Yolağzı”, bu günkü adı Arap Şükrü olan muhitte bir çeşme yaptırmış ve basına bir kitabe eklemiş: “Her kula helâl, Müslüman Türk’e haram!..”

O zamanlarda Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye. Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzura getirilmiş.“Bu nasıl fitnedir, dini İslâm, ahalisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye ceşme yap, ama suyunu Müslüman Türk’e yasakla! Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?” diye çıkışmışlar adama.
Adam:
- “Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin ispat ister, delil şarttır…” dedikçe kadı kızmış:
- “Ne delili, ne ispatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman Türk ahalinin huzurunu kaçırdın, katlin vaciptir!” demiş.
Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:
- “Nedir gerekçen?..” diye sormuş.
Adam:
- “Bir tek Sultan’a derim…”
diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş,...Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış:
- “De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl, Müslüman Türk’e haram yazarsın?..”
Adam, bası önünde konuşur:
- “Delilim vardır, lâkin ispat ister.”
- “Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..”
- “O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultanım…”
- “Eeee?!..”
- “Sultanım, herhangi bir havradan (sinagog) rastgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak? ” Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, baslarında Museviler, “ne oluyor, bu ne zulüm?.. Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim...”Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş… Bir hafta dolunca, adam:
- “Sultanım, artik bırakmak zamanıdır” demiş..
Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler…
Az zaman geçmiş ki, adam:
—Ayni işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultanım” demiş.
Ayni şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar... Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine...
Sultan:
- “Bitti mi?..” demiş adama.
- “Sultanım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş.
- “Şimdi nedir isteğin?..”
- “Efendim, payitahtımız Bursa’nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimat edilen âlimini alınız minberinden…”
Adamın dediğini yapmışlar, Ulu cami imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler...Ve ne olmuş bilin bakalım?.Bir Allah’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?.. Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış. Geçmiş bir hafta, “nerde imam” diye gelen-giden yok!.. Aptal ve cahil bir imam tayin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri… Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca âlim için:
- “Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”
- “Kim bilir ne halt etti de tevkif edildi!..”
- “Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara…”
- “Sorma, sorma...”
Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:
- “Eee, ne olacak şimdi?..
Adam:
- “Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.”
“Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:
- “Ey büyük Sultanım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslüman Türk halkına su helâl edilir mi?..”
Sultan acı acı tebessüm etmiş:
- “Hava bile haram, hava bile!..”


HAYIR Kardeşlerim, Türk'e hava da su da, Allah'ın insana ihsan ettiği her güzel şey anasının ak sütü gibi helaldir. Bu tarih boyunca böyle olmuş, ancak anladığım ve yaşadığımız olaylardan çıkardığım kadarıyla Türk'ün Büyüklüğünün ve içinde bulunduğumuz dönemde sahip olduğu değerli Yurdu Anadolu ve çevresindeki doğal zenginliklerin ekonomik yönden kıymetini idrak eden, tarih boyunca emperyalist ve zalim olmuş hristiyan batının bu zenginliklere ulaşmak için Türk Ulusu'na uyguladığı anestezilerle bu büyük millet uyutulmakta, gaflete ve delalete ve birbirine düşürülmeye çalışılmaktadır.


Bu böyle olmayacak. Yarın 19 Nisan 2009 da BÜYÜK UYANIŞ, silkinip kendine dönme Kıbrıs'ımızda başlayacaktır. Yavruvatandaki Türk'ler, Türk'lük gurur ve şuuru bilinciyle BİRLİĞE, ULUSAL BİRLİĞE doğru ilk adımı atacaklardır.
Allah yardımcımız olsun.

Saygı ve sevgilerimle

B.Baysal
 

Ekli dosyalar

  • turk-bayragi.gif
    turk-bayragi.gif
    1.7 KB · Görüntüleme: 48
  • Kahraman Denktaþ Seninleyiz.jpg
    Kahraman Denktaþ Seninleyiz.jpg
    42.6 KB · Görüntüleme: 42
  • files.jpg
    files.jpg
    12.7 KB · Görüntüleme: 40
  • Azerbaycan Bayraðý.jpg
    Azerbaycan Bayraðý.jpg
    1.1 KB · Görüntüleme: 39

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Cevap: Gaflet ve Delalet Uykusu

Harika bir yazı...Doğru sözlere ne diyelim ki? Boşuna yere dememiş BİLGE HAKAN '' EY TÜRK! TİTRE VE KENDİNE DÖN!''
 

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Gaflet ve Delalet Uykusu

Uydurma hikayenin sonunu güzel bağlamışsınız, bende kılıcımı çekmiş sonunu bekliyordum :)
 

Dr.Yalnızefe

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,339
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Gaflet ve Delalet Uykusu

Bu tarzdaki hikayeler ders veren hikayelerdir.Bunlara anekdot denir.Lütfen kırıcı kelimler kullanmayalım.
Diğer taraftan artık bugün 20-Nisan oldu ve CTP gemisi resmen karaya oturdu.Bu sayede Kıbrıs Türklüğü kimliğini ortaya koydu..Ve geleceğini kurtaran 1.adım atıldı.
Gazanız mübarek olsun ey Kıbrıs Türklüğü..
Darısı ikinci ve son kamburu kaldırmaya..
Nisan 2010'da sayın Talat resmi konumundan uzaklaşınca görev tamamlanmış olacaktır..

TTK ve Y
 

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Cevap: Gaflet ve Delalet Uykusu

Muhterem Kartalgözü kardeşim,
Yukarıda anlattığım hikaye uydurma değil, yaşanmış bir olaydır. Türk tarihi böyle ders mahiyetinde onlarca, yüzlerce, binlerce vaka ile doludur.
Sevgi ile esen kalın.
Bülent Baysal
 

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Gaflet ve Delalet Uykusu

Sultanların Bursa ilimizde ikameti bıraktığı tarihte, Bursada yahudi yaşayamaz ki, Osmanlıya yahudiler, İstanbulun fethinden sonra birer ikişer ferdi tercih ile gelmeye başladılar.

Sayı olarak safarad yahudileri gelene kadar da çok azlardı. Cemaat olabilecek sayıları ve sinagogları olduğunu sanmıyorum. Hikaye veya sizin deyiminiz ile vakaya uydurma deme sebeplerimden birisi budur.

İkincisi ise gene aynı dönemlerde levantenlerden ve sefirlerden söz edebilmek mümkün değildir.

Hem sefirlik hemde levantenlik 17 yüzyıl ve sonrasında oluşmaya başlamış şeylerdir.

Yaıda çeşme yaptıran kişi diyor ki "payitahtımız" bu da gösteriyorken hadise Bursa payitahtkenmiş.

Bursa baş şehirken belirttiğim gibi, yahudilerin burasada sigağu olmayabilir, levantenlik ve sefirlik müessesesi zaten daha dünyada oluşmamıştı.

Genede görüşünüzü merak ediyorum.

Bu hikaye çok yeni yayılmaya başladı, sebebi devlet otoritesi yerine cemaat otoritesi yerleştirmek isteği gibi görünüyor bana.

Sinagog ve diğer konudaki hatalarımı belirtirseniz mutlu olurum. Ben bu hikaye üzerinde, bu konudaki diğer konu da ki bu site de ve başka site ve gruplarda yapılan yorumlar ile henüz bu hikayenin gerçek olabileceğine kanaat getirecek cevap ve yorum alamadım.

Ben uydurma olduğunu neden düşündüğümü belirttim, gerçeklik kanıtlarını da sizlerden beklerim.

saygı ile,
 
Üst