Geç Kalmadan KKTC’de Petrol Aramaya Başlamalıyız

İsmet Kotak

Onursal Üye
Katılım
13 Nis 2009
Mesajlar
318
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Geç Kalmadan KKTC’de Petrol Aramaya Başlamalıyız

KKTC, çok sür’atle KKTC kara sularında ve ekonomik bölgede,Türkiye ile KKTC arasındaki sularda, “Petrol arama” çalışmalarına başlamalıdır.Değilse AB veya başka kaynaklarca engeller konarak “Denizlerdeki hakkımız” da elimizden alınacaktır. Yani KKTC, Türkiye Petrolleri A.Ş ile özel bir anlaşma yaparak ona haklar sağlamalı ve ihale yoluyla petrol aramaya geçilmelidir. Politika ile daha fazla zaman harcanmamalıdır. KKTC-Türkiye arasında ve yine GaziMağusa Körfezinde Petrol olduğunu, geçmişte hem Amerikan kaynakları, hem de Rusya tarafından açıklanmıştı. Bir Amerikan Şirketi 1974 öncesinde Yeni İskele açıklarında petrol aramıştı. Bu bilgiyi rahmetli Bülent Ecevit’e gönderdiğimizde zamanın Başbakanı olarak “Derhâl arama emri vermişti”. Buna bakarak elimizi çabuk tutmak ve Rumu protesto ile zaman harcamamak gerekmektedir.

Olaylar unutulmamalıdır: Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti ile Yunanistan,1963’de adaya egemen olma girişimi yaparak işgâli başarmaya kalkttı. Kıbrıs Türk Halkı “TMT” ile 11 yıl mukavemet etti. Sonuçta 15 Temmuz 1974’de “Enosis” ilân ederek adanın tümüne el koymaya kalkttılar. Batı harekete geçecek ve Türkiye’nin adaya asker çıkarmasına engel olacaktı.Niteim Garantör İngiltere 1963’den itibaren Rum-Yunan işgâlini ve katliamları görmezden gelirken,15 Temmuz ”Enosis” girişimine rağmen 20 Temmuz 1974’de Türkiye’nin fiilen adaya müdahale etmesinin de karşısında yer aldı. Ancak Türkiye, hem Türk Halkını katliamdan kurtardı hem de adanın da Yunanistan’a bağlanmasını önledi. Sadece Üslerini güvenceye almak isteyen İngiltere ve Hristiyan Batı, Rum-Yunan işgâlini meşrulaştırmak ve Türkiye’nin karşısına çıkmak için işgâlci Rumu AB’ye üye yaptı.

O günden sonra “Batının bir yerine, iki şımarık çocuğu” oldu;eskisi Yunanistan,yenisi “Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti. Petrol arama olayında da 1919’larda olduğu gibi önde Yunanlı arkada Batılı güçler vardır. Doğu Akdenizi “Özel ekonomik alan” kabul ettirmek için Batı sermayesi işe bulaştırılmaktadır. Son haber bunu göstermektedir:

“Rum haber kaynaklarına göre , ABD Büyükelçisi Frank Urbancic, adını belirtmediği bir Amerikan şirketinin, Kıbrıs’ın güneybatı kıyılarında doğalgaz ve petrol arama çalışmaları yapacağını açıkladı. Aynı kaynaklara göre, ABD şirketi ”Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti” ile yapılan anlaşma uyarınca Kıbrıs’ın güneybatı kıyılarında arama çalışmaları yapmaya başlayacaktır. Yani iş ciddi.ABD alanı başkalarına ve özellikle Rusya’ya bırakmamakta kararlı.Öyle olmasa bu açıklamayı ABD Büyükelçisi yapmazdı.”

KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün ise şöyle bir açıklama yaptı: “Hiçbir ülkenin ve kuruluşun, sadece Kıbrıs Rum halkını temsil eden Güney Kıbrıs Rum Yönetimiyle tüm Kıbrıs adına anlaşma yapma yetkisi bulunmadığını bir kez daha vurgulamakta yarar görüyoruz. Başlatılacak çalışmalar, Kıbrıs Adası üzerinde ve çevresindeki doğal kaynaklardan iki tarafın da müşterek yararlanması gerçeğini gözardı etmektedir. ABD Büyükelçisinin, yapılmakta olan bir yanlışı “Kıbrıs adına memnuniyet verici bir gelişme” olarak nitelemesi ise kabul edilebilecek bir ifade değildir. Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve çıkarlarını ihlâl niteliği taşıyan bu yasadışı girişimin, ABD temsilcisi tarafından bir başarıymış gibi lanse edilmesi halkımız arasında haklı bir infial yaratmıştır.

Kıbrıs Rum Yönetimi, BM çatısı altında Kıbrıs meselesine yeni bir ortaklık kurulması amacıyla varılacak adil ve yaşayabilir bir anlaşma için çaba sarfetmek yerine, tüm Kıbrıs’ın tek sahibiymiş gibi davranarak, Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını gasp eden sorumsuz ve maceracı politikalarla yeni sorunlar yaratmaktadır. Üzülerek görmekteyiz ki, ABD Yönetimi de Amerikalı şirketleri teşvik ederek, bu sorumsuz politikalara destek olmaktadır. Bölgede gereksiz gerginliklere sebebiyet verebilecek bu tutumun Kıbrıs konusuna kapsamlı bir çözüm bulunması çabalarını da etkilediği bir gerçektir.

Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını ihlal ederek, Ada açıklarında doğal kaynaklara dair çalışmalar başlatmak, Orams Davası kadar, Kıbrıs müzakerelerini temelinden dinamitleyebilecek potansiyele sahiptir. ABD Kıbrıs konusunun çözümlenebilmesine katkıda bulunmak konusunda gerçekten iyi niyetliyse, Ada’da iki taraf arasında, özellikle müzakerelerin sürdürüldüğü bir dönemde, gerginliğe sebebiyet verebilecek girişimlerden kaçınmak zorundadır.

ABD de dahil olmak üzere uluslararası camianın vermiş olduğu sözlere rağmen, Kıbrıs Türk halkına yönelik izolasyonlar her alanda tüm şiddetiyle devam ederken, Kıbrıs Türk halkının haklarının gasp edilerek Amerikan şirketlerine peşkeş çekilmesi, Rum-Yunan lobisinin ABD Yönetiminde hangi seviyelere kadar ulaştığının üzücü ve düşündürücü bir kanıtıdır.

Kıbrıs Rum Yönetimine akredite, ABD Büyükelçisinin Kıbrıs Türk haklarının en pespaye şekilde ticari amaçlarla gasp edilmesini tüm Kıbrıs adına memnuniyet verici bir gelişme olarak göstermeye çalışmasını şiddetle kınıyoruz. ABD ve ilgili tüm ABD şirketlerini konunun hassasiyetini de gözönünde bulundurarak, Ada’da kapsamlı bir çözüm bulma çabalarını ve Doğu Akdeniz’deki barış ve istikrarı olumsuz etkileyecek herhangi bir girişimde bulunmamaları yönündeki beklentimizi yineliyoruz.”

Yani KKTC Hükümetinin tavrı budur. Ben bir adım ötesini söylüyorum.Çünkü 20 Temmuz 1974’e kadar hep protesto ettik ama Rum ve Yunanlı tavrını değiştirmedi. AB’yi kullanarak işgâlini bile meşrulaştırmaya kalkttı. Petrol konusunda da şimdi ABD taraf oluyor. KKTC Hak ve çıkarlarını korumak durumundadır. Yeni Eroğlu Hükümeti öncelikle KKTC ile Türkiye arasındaki alanda Türk Petrolleri Anonim Ortaklığına petrol ve gaz arama izni vermeli, bunu GaziMağusa körfezine de sarkıtmalıdır.Gerekirse TPAO’nın da ötesinde Türkiye Özel Sektörü ile de anlaşmalar yapılmalıdır.

Ciddi adım atarasak bu kalıcı olur.Rumu protesto bugüne kadar bize hiç bir yarar sağlamadı.Suya yazı yazmak anlam ifade etmez. Gücümüz vardır. “Kıbrıs Türk Güvenlik Kuvvetlerinin” korumasında petrol aramaya soyunmalıyız. Geç kalmamalıyız.
 
Son düzenleme:
Üst