GEÇMİŞİ UNUTMA! RUMLARIN GEÇİTKALE–BOĞAZİÇİ’ne SALDIRILARI

Alper Faik GENÇ

Onursal Üye
Katılım
13 May 2009
Mesajlar
93
Tepkime puanı
0
Puanları
0

ALPER FAİK GENÇ
TARİH: 15 Kasım, 1967 - Yunan-Rum kuvvetleri Komutanı Kıbrıs doğumlu General Grivas, Yine Kıbrıs doğumlu Makaryos’un da olurunu alarak, Geçitkale-Boğaziçi köylerine büyük saldırı düzenledi. Nitekim Grivas daha sonra, “ne yapmışsam bana verilen emirler uyarınca ve Athanatos (Makarios) ile anlaşarak yaptım” dediğini açıklamaktadır. (Dünkü Kıbrıslı Rumlar ne ise, bugünküler de aynidir-UNUTMAYALIM!)
Zamanın B. Milletler Komutan Yrd. İngiliz Tuğgenerali Harbottle kitaplaştırdığı anılarında, iki tarafın güç dengesizliğini açıkça gözler önüne sermektedir. Harbottle, Geçitkale’yi “savunmasız bir köy” olarak niteler, Rum güçlerinin “çok daha üstün adam gücü ve silah üstünlüğünden” söz eder ve “yol silindiri ile bir cevizi kırma niteliğinde bir kuvvetin kullanıldığı” ifadesini kullanır.
RUM SUBAYIN TARİFİ:
15 Kasım 1967’deki saldırıda subay olarak görev yapan ve sonra da bu konuda bir kitap yazan Spiros Papageorgiou, “birliklerin açılım ve korunmaları için uçaksavar savunma tedbirleri alındı,” “seçkin polis ve Milli Muhafız kuvvetleri,” “komandolar” “saldırgan güçler” hakkında bazı ipuçları verir. Birlikler arasında,“topçu birliği,” “hafif zırhlı araç birliği,” “32.mekanize birliği”nden de söz eder.
Ayrıca saldırıda Yunan Kuvveleri’nin de yer aldığını itiraf ederek, Yunan askerleri için, “böyle parlak bir şekilde organize edilmiş, silahlandırılmış ve ahlâki değerleri yüksek bir ordu” ifadesini kullanır.
Saldırıda görev alan başka bir subay olan Andreas Dimitropulos’un şu sözleri de enteresandır: “Madem ki küçük bir Kıbrıslı Türk Birliği’nin yok edilmesi söz konusuydu, neden bu kadar asker, top, zırhlı araç ve komando birlikleri yerleştirilmişti?
Ve neden adeta zay edercesine bu kadar ağır silah mermisi kullanılmıştı?”
Bu alıntılar, 15 Kasım 1967 Savaşı’nda karşı karşıya gelen Türk ve Rum güçlerinde inanılmaz boyutta dengesizlik olduğunu, başka bir anlatımla Rum güçlerinin kat kat üstün durumda olduğunu göstermeye yeterlidir.
Bu güçlere karşı duran mücahit sayısı birkaç yüz kadardı,
Hafif savunma silahlarının sayısı 100 bile değildi.
İKİ MÜCAHİTİN KAHRAMANLIĞI ve RUM SUBAYLARININ HAYRANLIK İFADESİ:
Geçitkale-Boğaziçi arasındaki “Portakal tepe”- “Beramutti” denilen tepe iki Mücahit kardeş tarafından 36 saat korundu. Profesyonel Rum Kuvvetleri epey zayiat verdikten ve iki mücahidi şehit ettikten sonra mevzilere girdiklerinde Yunanlı subay gördüklerine inanamadı ve Rumca olarak, ‘‘Burada Gagorizica (Fukaralık) - var - burayı bunca saat koruyan ve bizi uğraştıran bu kahramanları ben selamlarım) diyerek şehit mücahitlerimizi selamladı). Ve o günün Rum Basını bunu aynen yazdı.
DOKSANLIK MEHMET EMİN DAYININ KAHRAMANLIĞI: Geçitkale’de yalnız yaşayan siyahi Mehmet Emin dayı evini korumaya kararlıydı. Köhne tahta kapısını ayağı ile kıran Yunanlı Subayı ve yanındakileri Çifte tüfeğiyle vurdu. Ancak arkadan gelen Rum askerleri Mehmet Emin Dayıyı vurup, üstüne gaz döküp, hem onu, hem de evini yaktılar..
(Ben iki gün sonra köye gittiğimde, Camide M. Emin dayının kömürleşmiş cesedini, 26 diğer mücahidin cesedi yanında gördüm.. elleri ve ayakları tamamen yanmış, vücudu büzülmüş, küçülmüş, adeta kömür olmuştu).(Ruhları Şad OlsunA.F.Genç).
15 Kasım 1967 saldırısına Türkiye’nin tepkisi sert oldu.
1964 Erenköy müdahalesinden sonra ilk kez müdahale hazırlıklarına başlandı.
ABD her zaman olduğu gibi araya girdi.
Türkiye’nin müdahale kararlılığı, tüm şartlarının kabulü sonucunu doğurdu.
Bu bağlamda:
• İşgal edilen Geçitkale ile Boğaziçi derhal boşaltıldı.
• Grivas, Kıbrıs’tan geri çekildi.
• Ada’ya gizlice sokulan Yunan tümeni geri çekildi.
• Rum yönetimi, ilk kez, uluslararası camia önünde tazminat vermeyi ve dolayısı ile
saldırganlığını/suçluluğunu kabul etti. Yıkılan ya da zarar gören binalar onarıldı.
(Devam edecek.)
 
Üst