Gerçeklere Bakalım Rauf R. DENKTAŞ

Rauf DENKTAŞ

Admin
Admin
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
108
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Konum
K.K.T.C
Web sitesi
www.kibris1974.com
GERÇEKLERE BAKALIM
Rauf R. DENKTAŞ

Bu yazı seçimlerden bir gün önce yazılmıştır. Açıklayacağım gerçeklerin seçim sonuçları ile ilgisi yoktur. Sonuç ne olursa olsun, başlatılmış olan TEK DEVLET-TEK EGMENLİK yolunda devam eden Talat-Hristofyas görüşmeleri bu gerçekler nedeniyle Kıbrıs Türklerini salim bir limana götüremeyecektir:

Tek halk, tek egemenlik, tek devlet formülünde Rum tarafı ısrar etmektedir; Kıbrıs meselesi 1974’de Türk işgali nedeniyle başlayan bir meseledir yalanı Rumlar açısından başlangıç noktası olmaya devam etmektedir; Hristofyas’ın partisi AKEL, Avrupa’daki sol partileri Güney’de toplayarak “işgal sona ermeli; işgalin ikiye böldüğü bu güzel ada yeniden, eskiden olduğu gibi, birleşmelidir” yönünde kararlar çıkarmıştır. Avrupa’nın her ülkesinden gelen misafir partiler de “Kıbrıs HALKININ özgürlük mücadelesine” destek beyanında bulunmuşlardır. Türkiye yeniden uzlaşmaz ilân edilmiştir; işgalin yasa dışılığının altı çizilmiş, TEK HALKI oluşturan Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların ve Ermenilerle Maronitlerin ve Latinlerin barış içinde eşit vatandaşlar olarak yaşamaları temennisinde bulunulmuştur. “İşgal” bu TEK Halkı oluşturan birimlerin güvenliğini ve refahını tehdit etmekteymiş. Kıbrıs meselesini Kıbrıslılar (Tek Halkı oluşturan birimler) Baş başa vererek halletmeliymişler. 1955’lerden bu yana Yunanistan ile Rumların Lozan dengesini bozarak adayı ilhak siyaseti nedeniyle 1960 Uzlaşmasında olduğu gibi bundan sonraki herhangi bir uzlaşmada Türkiye’nin “Garantör Anavatan” olarak söz hakkı olduğu kabul edilmemektedir. Türkiye’yi dışlamak ve Garanti Anlaşmasından kurtulmak esas hedef olmaya devam etmektedir.

“TEK halkın” tarifinden Kıbrıs’ın kaderini tayin hakkını bu halkın çoğunlukla tayin etmek yetkisine sahip olacağını anlamayan varsa beri gelsin. Hristofyas ile diğer Rum liderlerinin “AB normlarından taviz yok; kalıcı derogasyona hayır” dediklerini de unutmazsak, Olli Rehn’nin de “kalıcı derogasyon olamaz” dediğini hatırlarsak, Kıbrıs’ı “TEK HALKIN ÇOĞUNLUĞU OLARAK RUMLARA TESLİM ETMEKTE OLDUĞUMUZU” anlamamız gerekmektedir. Bu gidişatın, görüşmelerde takip edilen bu yolun bizi nereye götürmekte olduğunu görmemek için geçmişi bilmemek, Rum-Yunan politikasını hiç izlememiş olmak ve 1955-58 yılları ile 1963-74 yıllarını hiç yaşamamış olmak gerekmektedir.

Akel’in misafirleri Kıbrıs toprağının %75’i işgal altında olduğunu, Türkiye’nin buraya nüfus transferi yaparak adayı kolonize etmekte olduğunu, Kuzeydeki kültürel mirası yok etmekte olduğumuzu, topraklarını gasp ettiğimizi öğrenerek ve Rumların 1963’de yıktıkları Cumhuriyetin toprak bütünlüğünü v e bağımsızlığını BM ve AB karar ve normları çerçevesinde korumak kararlılıklarını teyit ederek ayrılmışlardır. Kuşkusuz bu takdim Hristofyas ile elçilerinin devamlı surette dış dünyaya söyleyip yaydıklarının tekrarından ibarettir.

1960 Ortaklık Cumhuriyetini “yaşayabilirliği ve işlevselliği yoktur” yalanını yayarak yerle bir etmiş olan bu insanlar şimdi “yaşayabilir ve işlevsel bir anlaşma” istediklerini yaymaktadırlar. 1960 Antlaşmalarını “yaşayabilir ve işlevsel” yapmayan ne idi? Rumlara göre “Türk azınlığına” verilmiş olan haklardı. Şimdi AB normlarının ve AB kuruluş ilkelerinin hakim olacağı bir ortamda Türk tarafına verilmiş görünecek özel hakların “AB normlarına uygun değildir” diye birer birer nasıl yok edileceğini bilmek için kâhin olmak gerekmez. Klerides son yayınlanan kitabında bu konuda AB yetkililerinden söz aldığını Papadopullos’a duyurduğunu, kâğıt üzerinde Türklere verilmiş görünecek haklardan çoğunun AB normlarına göre geçerli olmayacağını yazdı. Okuyan ve değerlendiren olmadı mı?

Hristofyas, kendinden önceki Liderler gibi, Kıbrıs’ın egemen sahibi konumunda konuşup, hareket etmekte ve bu imajın bozulmaması için çok titiz davranmaktadır. Bizde ise ayrı devlet, ayrı egemenlik istememek uzlaşıcı olmanın simgesi olmuştur. Birleşmek, bütünleşmek çağrısı yapanların sırtları okşanmakta, “tek egemenlik, tek devlet, tek halk” savunucuları takdir toplamaktadırlar. Kamu yoklamalarında halkımızın %75’nin “devletim, egemenliğim ve Türkiye’nin fiili ve etkin garantisinin devamı” dediğini kimse kaale almamaktadır.

Seçimlerden sonra Rumların siyasetinde bir değişiklik olmayacağı aşikârdır. Bizde de değişiklik olmayacaksa gideceğimiz köyün minareleri göründü demektir.
 

Volkan

-Otağ Hanı-
Katılım
20 Haz 2008
Mesajlar
969
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Altaylar
Cevap: Gerçeklere Bakalım Rauf R. DENKTAŞ

sayın Cumhur Başkanım ;Rauf DENKTAŞ: Kıbrıs bir Türk adası olarak ilel ebet kalacaktır.bu seçimler bunun bir kanıtıdır.bu benim görüşümdür. Kıbrıs Türk halkı degişik düşüncede olanlara en güzel cevabı vermiştir.Tanrıdan dilegimiz yeni hükümetin her alanda başarılı olmasıdır.bizlere verdiginiz manevi kuvvetten dolayı size tekrar ve tekrar teşekkürlerimi sunarım .saygılarımla.
TTK TMT .
 

ARIKBUKA

Halkla İlişkiler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
920
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Cevap: Gerçeklere Bakalım Rauf R. DENKTAŞ

Sayın Cumhurbaşkanım, rumların zihniyetini sizden daha iyi kimse bilemez.Bu zihniyetin değişmediği de aşikar.Ancak Türk milleti büyük bir adım atmıştır kendi geleceği için.Umarım herşey çok daha iyi olur.Ruma yamanmaya çalışan garibanlar bir daha iktidar yüzü göremezler inş.TTK
 

Dr.Yalnızefe

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,339
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Gerçeklere Bakalım Rauf R. DENKTAŞ

Güzel uyarılarınız için teşekkür ederiz sayın cumhurbaşkanım..
Öncelikle hala "tek egemenlik, tek devlet ve tek halk" ütopyasının 20 Nisan sabahı resmen çöpe gittiğinin mutluluğunu paylaşmak isterim..:)
Bu güne kadar gerek Avrupa Solu üzerinden, gerekse de AB üzerinde bu ütopyaya ulaşmak için her türlü baskı yolunu kullanan Hristofyas, bu amacına ulaşabilmek için kendine kuzeyde bulmuş olduğu en büyük desteği kaybettiğini bilmektedir. Bu onlar için bir nevi sonun başlangıcıdır.Tabii olarak müzakereler sürecek, ancak kuzeyde kendilerine eskisi kadar tavizkar bir hükümet bulamayacaklardır. Bu durumdan mutlaka kendilerine bir ders çıkarıp, yeni bir üslup, ya da yeni bir yol bulmaya çalışacaklardır.
İşte bu noktada UBP hükümetinin karşılarına çıkan bu büyük kumpasa karşı ciddi ve sağlam dış politikalarla hazır durması gerekmektedir. İhitmalleri A, B ve C planları şeklinde hazır tutup ona göre iktidar gemilerinin manvera kabiliyetini yülsek tutmaları gerkmektedir. Bu konuda da toplumun her ferdinden destek alabilecek politikalar üretmeleri gerekir. Bu amaç için de her bir vatan evladınının iktidara sabırla destek vermeleri gerekir.
Umarım UBP uzun süren iktidar yoksunluğunun sonucunda politikasını sağlam bir rotada tutup yoluna düz ve sağlam adımlarla devam eder. Gün bugündür.Elbirliğiyle iktidara destek olup ülkenin "A li Menfaatleri" için birleşme zamanıdır..

Saygı ve sevgilerle..


TTK ve Y
 
Üst