Gizlenen Amerikan Rezaleti

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
GİZLENEN AMERİKAN REZALETİ

Amerikan askerleri tecavüz, adam öldürme, Atatürk’e ve Türk bayrağına hakaret dâhil olmak üzere Türkiye’de sayısız suç işlemelerine rağmen ceza almadılar:


17 Eylül 2005 tarihinde İncirlik Hava Üssünde, ABD’li askerler tarafından
Binbaşı Ferih DİNÇER ve Eşine yapılanlar. (canlandırma)

Türkiye’deki Amerikan rezaleti !
Marshall Yardımı ve NATO görevleri nedeniyle Türkiye’de bulunan Amerikalılar, 1950-1970 yılları arasında Türk bayrağına ve Atatürk’e hakaret başta olmak üzere ırza geçmek, kaçakçılık, adam öldürmek, esrar satmak gibi sayısız suç işlemiş, ancak bu suçların hiç birisinden ceza almamışlar. Kırmızı Çizgi Dergisi’nin Temmuz sayısında İlhami Yangın imzasıyla yayınlanan araştırmaya göre, Türkiye NATO’ya üye olduktan sonra ülkemizdeki Amerikalı asker ve uzman sayısı 30 bine ulaştı. İkili anlaşmalar gereğince, Amerikalılar görev başındayken Türk polisi onlara müdahale edemiyordu. Bu ise Amerikalıların cesaretini arttırdı, güpegündüz adam vurdular, sokakta insanlara saldırdılar, bayrağımıza ve Atatürk’e hakaret ettiler. Ayrıca Amerikan asker ve uzmanlarının işledikleri suçların basın organlarında yayınlanmasına da yasak getirilmişti.

Amerika kıtasının asıl sakinlerinin medeni insanlar olduğu vurgulanan haberde, Avrupalıların bu kıtaya akın etmesi ile yeni bir dönem başladığı belirtilerek şöyle deniliyor:

Kristof Kolomb 1492 yılında Amerika’ya ayak bastığında, Türk savaş gemilerini atlatarak Hindistan’a ulaştığını zannedecek düzeyde coğrafya bilgisine sahipti. 1498′deki üçüncü seferinde bile Venezuella sahillerini halen Doğu Hindistan kıyıları, Paria Körfezi’ne dökülen dört nehri de Nil, Fırat, Dicle ve Ganj nehirleri sanıyordu. 1500′de Brezilya’ya ayak basmış olan Cabral’da Hindistan’a geldiğini sanmaktaydı. Amerika’nın Hindistan olmayıp aslında yeni bir kıta olduğunu 1507′de kıtaya ayak basan Americo Vespuci anlamıştır.

Türklerin deniz ve karadaki önemli ticaret yollarının büyük bölümüne sahip olmaları Avrupalıları tamamen yeni kıtaya sevketti. Amerika’nın zenginlikleri Avrupalıların dilinden düşmüyordu.

Avrupa’da ne kadar Katil, hırsız, ırz düşmanı, maceraperest, kilisenin aforozundan kurtulmak isteyen dinsiz varsa kısa yoldan zengin olmak için Amerikaya akın ettiler. Öyleki 1500-1550 yıllarında Avrupa altın stokunda 57 misli artma görülmüştür.

İspanya, Portekiz, İngiltere, Galler, İrlanda, Fransa, Hollanda gibi Avrupa ülkeleri Amerika’da koloniler oluşturdular.

Haiti Adası beyazlar tarafından keşfedildiğinde nüfusu 500 bin civarındaydı, 22 yıl sonra ise yapılan katliamlar neticesinde 13 bine inmişti. Sadece Peru’da katledilen Kızılderililerin sayısını araştırmacılar bir milyon olarak vermektedir. Tarihçilere göre eğer imha edilmeselerdi Kızılderililerin sayısı bugün 500 milyon civarında olacaktı. Oysa bugün Amerika topraklarında yaşayan Kızılderililerin sayısı ancak binlerle ifade edilmektedir.
İspanya’nın desteği ile Peru’yu işgal etmeye giden Pizzaro ve Almagro, İnka kralı tarafından dostlukla kabul edilmişti. Bu jestine karşılık olarak kralı ateşte kızartmadan önce cennete gitmesi için vaftiz etiler.

Avrupalıların ateşli silahlarının üstünlüğü karşısında kıta sakinleri hiçbir karşılık veremiyorlardı. Amerika’da büyük bir katliam gerçekleştirip bütün topraklara el koyan Avrupalılar bu kez de silahsız savunmasız zencileri zorla köle olarak Amerika’ya götürmeye başladılar.

Barbaros “İstila edelim!”
Karadeniz’den sonra Akdeniz de bir Türk gölü haline gelince donanmalarımız Atlas, Hint ve Pasifik Okyanusu’na yelken açmış, Barbaros’un yeni keşfedilen Amerika’yı istila teklifi devşirme sadrazamlardan Damat İbrahim Paşatarafından reddedilmişti.

Murat Reis 17. asrın ilk yarısında Manş’ı geçip kuzey Kutup dairesine girmiş, bunu Ali Biçin Reis’in İzlanda seferi izlemiş, ardından Buz Denizi aşılarak New Fouland Adası ve Kanada’nın St. Lawrance Labrador kıyılarına demir atılmıştır. Böylece Amerika kıtasına ulaşılmış hatta daha da güneye inilerek Virginia sahilleri topa tutulmuştu. Amerikalılarla Türklerin ilk münasebetleri işte böyle gümbürtülü bir şekilde başladı.

1869 yılında Sultan Abdülaziz zamanında Amerika’dan Türkülerimize konu olan 600 bin Martini tüfek ile 114 bin Spingfield tüfeği alındı. Bu silahlar Amerikan iç savaşından (1861-1865) arta kalan silahlardı. Savaş bittiği için Amerikalılar ellerinde kalan işe yaramaz silahlarını satmak için Türklerle anlaşmıştı.

Amerika ile ikinci münasebetimiz Birinci Cihan Harbi sonrasında oldu. Amerikalı General James G. Harbourd emrinde 15 asker, 31 sivil 46 kişilik yüksek mütehassıs heyeti ile emrinde Amerika’nın Akdeniz’de üstlenmiş savaş sahnesindeki kuvvetli donanması, o günün değeri 750 bin dolar tahsisatı olduğu halde Türk topraklarına ayak bastı. Amerikalı General’in görevi Türk topraklarında bir Ermeni devleti oluşturmaktı.

General Harbourd ve yanındaki heyet Doğu Anadolu’yu gezdi, bölge halkıyla görüştü. 20-22 Eylül 1919′da Sivas’da bulunan Mustafa Kemal Paşa ‘yla da bir görüşme yaptı. Bu görüşme Türk tarihindeki en önemli görüşmelerden birisidir. Mustafa Kemal Paşa, Amerikalı meslektaşını Ermeni propagandasına kanmaması için uyardı. Bölgenin tamamen Türklerden müteşekkil olduğunu anlattı.
Görüşme sonrası ikna olan General bir rapor yazarak Anadolu’nun Ermeni propagandasına feda edilmesinin tarihi bir hata olacağını belirtti. Bölgenin tarih boyunca da Türk yerleşimi olduğunu söyleyen General Harbourd, Ermeni devleti kurulması fikrinden vazgeçilmesini istedi.

“Well Come Missouri”
Amerika ile üçüncü önemli münasebetimiz yine bir savaş sonunda oldu. İkinci Dünya Savaşı’nın galiplerinden Sovyetler Birliği’nin diktatörü Stalin, Kars/Ardahan ve Boğazlarda üs kurma hakkı talep edince, Türkiye 1948′de Marshall yardımı almaya ve 1951 yılında NATO’ya girmeye mecbur kaldı.

Stalin’in üs isteğinden hemen sonrasında Türk-Amerikan diplomatik ilişkileri hızlanmaya başlamıştı. Türkiye’yi, Sovyetlere kaptırmak istemeyen Amerika, Stalin’in üs talebinin hemen ardından aradığı fırsatı bulmakta gecikmedi. Washington’da vefat eden Türkiye’nin Amerika Büyükelçisi Münir Ertegün’ün cenazesinin Türkiye’ye gönderilmesi gerekiyordu. Amerika bunun için donanmasının en gözde zırhlısını Missouri’yi görevlendirdi. Japonya’nın teslim antlaşması da döneminin en büyük zırlısı olan bu gemide imzalanmıştı.

1 Nisan 1946 günü Missouri zırhlısı Cebelitarık Boğazı’ndan Akdeniz’e girdi. Washington’da ölen Türkiye Büyükelçisi Münir Ertegün’ün cenazesini Türkiye’ye getiriyordu. Zırhlının süvari kaptanı Rascol H. Hillenkolt’un yanında Truman’ın özel temsilcisi Alexander Weddel vardı.

İstanbul’da ise konukları iyi ağırlamak için hummalı bir çalışma sürmekteydi. PTT Missouri için seri bir hatıra pulu bastırmış, Tekel ise piyasaya Missouri adında bir sigara çıkartmıştı. Gazeteler bütün sayfalarını Missouri’nin ziyaretine ayırmıştı.

Gemi Dolmabahçeye yanaşacağı için Karaköyden Beşiktaş’a kadar bütün evler aynı renge boyandı. Taksim alanında ampullerden kocaman bir Missouri maketi yapılmış, geceleri ışıl ışıl yanmaktaydı. Ayrıca camilerin minarelerine İngilizce “Well Come Missouri” yazan mahyalar asıldı.

Tramvaylar, otobüsler, taksiler gelen emirle yıkanıp temizlendi. Gazetelerde taksiciler, dolmuşçular röportajlar veriyor, dost Amerikan askerlerine bedava hizmet edeceklerini , hiç birinden para almayacaklarını söylüyorlardı.

Türkiye’deki bütün genelevler taranarak en güzel kadınlar İstanbul genelevine taşındı. Ayrıca İstanbul genelevi en seçkin doktorların başkanlığında inceden inceye gözden geçirildi. Bütün kadınların temiz ve güzel elbiseler giyinmesi sağlandı. Missouri zırhlısı gidene kadar Türk erkeklerinin içeriye alınmaması emri verildi.
Esnaflar zabıtalar tarafından tek tek tembih edilerek para vermek istemeyen Amerikan askerlerinin zorlanmaması istendi.

Ayrıca Emniyet Müdürlüğü Amerikan askerlerine yardımcı olmaları ve ihtiyaçlarını karşılamaları konusunda bütün polis ve bekçilere kurs verdi. Amerikan askerlerine kolaylık gösterilecek, kesinlikle kötü davranılmayacaktı.

İstanbul’un hem valisi hem de belediye başkanı olan Lütfü Kırdar Taksim Belediye Salonu’nda Amerikan Başkanı’nın özel temsilcisi ve gemi komutanları onuruna büyük bir ziyafet düzenlemek için çalışmalar yapıyordu. Ankara’dan gelen bir emirle konukların Dolmabahçe Sarayı’nda ağırlanması daha daha uygun görülerek hazırlıklar saraya kaydırıldı.

5 Nisan 1946 Cuma sabahı Missouri Zırhlısı Dolmabahçe önünde demirledi. On binlerce İstanbullu ünlü zırhlıyı ve Amerikan askerlerini görebilmek için Dolmabahçe önüne gelmişti.

Elçi’nin cenazesi kimsenin umurunda olmamıştı. Bu nedenle, ne zaman nasıl çıkartılıp nereye götürüldüğünü kimse göremedi. Ortalık bayram yeri gibiydi. Bu arada Amerikan başkanının özel temsilcisi ve komutanlar zırhlıdan çıkarak onurlarına düzenlenen yemeğe gitti.

Truman’ın özel temsilcisi Weddel, Dolmabahçe Sarayı’ndaki yemekten sonra Milli Şef İsmet İnönü ile görüşmek üzere Ankara’ya hareket etti.

Bu arada binlerce Amerikan askeri İstanbul sokaklarına dökülmüştü. En kısa zamanda hepsi körkütük sarhoş olmuş, İstanbul tarihinde hiç yaşanmamış garip bir durum çıkmıştı ortaya. Önde sarhoş Amerikan askerleri, onların arkasında onların her istediklerini yerine getirmek için didinen görevliler. Barların, gece kulüplerinin önlerinde, yollarda ” yes! Yes!” diye bağıran muhabbet tellalları.
Amerikan askerleri güpegündüz yollarda, tramvaylarda, kızlara sarkıntılık etmeye başladılar. Karşı koyan, kadın, kız, nişanlı, kardeş Amerikan askerlerinden dayak yemezse de, polisten azar işitiyordu.

Çok zaman geçmedi ki karakollar dolmaya başladı. Ancak karakolları dolduranlar sarkıntılık eden Amerikan askerleri değil, şikâyetçi olan İstanbullulardı. Polisler her ne olursa olsun Amerikan askerlerinin karakola getirilmemesi için emir almışlardı.
Missouri Zırhlısı 9 Nisan 1946 günü İstanbul’dan ayrıldı. Ancak yapılan anlaşma uyarınca daha fazla sayıda Amerikan askeri, uzmanı ve personeli Türkiye’ye gelecekti. Bu sayı Türkiye’nin NATO’ya üye olmasıyla birlikte 30 bin kişiyi aşacaktı.

Türkiye Teksas’a döndü
Amerikalılar gelmeden kısa bir süre önce gazetelerde Amerika’yı öven Türklere Amerikalıları sevdirmeyi amaçlayan yayınlar yapılmaya başladı. Gün geçmiyordu ki,
“Amerikalılar Türkiye’de petrol buldular” ,
“zengin olduk”,
“zengin maden yataklarımızı gün ışığına çıkacak” ,
“petrol yataklarımız Suudi Arabistan’dan fazla” haberleri çıkmasın.

Ve Amerikalılar geldiler

7.09.1950. Ankara Yenişehir’de oturan Mr. Morris adındaki Amerikalı uzman kapısınının önünde bıraktığı motorsikletinin çamurluğuna dokunan 11 yaşındaki Turhan adındaki çocuğu evinin penceresinden av tüfeği ile vurdu. Yaralı çocuk hastaneye kaldırıldı. Mr. Morris görevi başında olduğunu söylediğinden polisler dokunamadı. Amerikalı ceza almadı.

3.01 1953. Amerikan Kongresi üyelerinden Mr. Sonston, Kongrede yaptığı konuşmada Türkiye’deki Amerikalıların sekreter adı altında metres tuttuklarını söyledi.

20.11.1957. Samsun’da Şehir Gazinosu’nda Amerikalılar Atatürk’ün resmini yırttılar.

1957 yılında Ankara, İzmir ve İstanbul’da yalnız erkek çocukların çalıştırıldığı fuhuş evleri çoğaldığı tespit edildi.

30.09.1955. Samsun’da içki içen on kadar Amerikan askeri ara sokaklarda nara atarak gezerken kızlara sarkıntılık yaptılar. Kendilerini önlemeye çalışan ve efendi olmaya davet eden mahalle bekçisini dövdüler. Olaya vatandaşlar da müdahil oldu. Amerikalı askerler kendilerini önlemeye gelen jandarmalara da saldırıp bir jandarma eri ve bir bekçiyi ağır yaraladılar. Çünkü karşılarındaki erler ve bekçiler aldıkları emir nedeniyle Amerikalı askerlere zor kullanmamak konusunda uyarılmışlardı. Sonunda halk galeyana gelerek Amerikalı askerlerin hepsini dövdü.

28.06.1955. Bir Amerikalı Hilton Oteli asansöründe görevli kıza tecavüz etmeye kalkıştı. Kızın bağırması üzerine yetişenler kızı kurtardı.

18.03.1959. Bill adındaki bir Amerikalı 15 yaşındaki bir kıza tecavüz etti.

23.04.1959. Tuslog’da çalışan Amerikalılar gece kulubünde Türklere çatarak kavga çıkarttılar. Dışarı çıkartılan Amerikalılar burada da nara atarak etrafa küfredince toplanan halk tarafından yuhalandılar. Amerikalılar polis kordonu altında evlerine götürüldüler.

13.08. 1959. Amerikalı çavuşların yönettiği büyük bir kaçakçılık çetesi yakalandı. İki Amerikalı general ve iki albaydan oluşan bir heyet Türkiye’ye geldi. Bu heyetten sonra bir başka heyet daha Türkiye’ye gelerek olayın basına yansımaması için uyarıda bulundular. Heyet hükümetten bu işi kapatmasını istedi. Mahkemeye yayın yasağı kondu. İki Amerikalı mahkeme esnasında tanıkların önünde Atatürk’e küfretti. Bütün bu olanlara ve tanıklara rağmen Amerikalılar delil yetersizliği gerekçe gösterilerek bütün suçlardan beraat ettiler.

14.09. 1959. Amerikalı bir çavuşun evini randevu evine çevirdiği tespit edildi 3 Amerikalı fuhuş yaparken yakalandı.

7.11.1959. tarihi itibarıyle Türkiye içerisinde serbestçe çalışan dört Amerikan mahkemesi vardı. Amerikalılar Türkiye’de 300′den fazla suç işlemişlerdi .

15.04.1961. Amerikalı astsubay Calvin Hubert, yol dışındaki bir çimenlikte uyumakta olan bir erimizi cipiyle kasten çiğneyerek öldürdü. Gelen polislere görevli olduğunu söyleyerek serbest bırakıldı.

18.04.1961. Amerikalı bir subay biri on iki yaşında olan iki Türk çocuğunu özel arabası ile çiğneyerek öldürdü. Ceza almadı.

15.06.1961. Evinde fuhuş yaptıran bir Amerikalı karakola gelmeyi reddetmişse de polis kendisini karakola götürüldü. Amerikalı’nın küçük yaştaki kızları çalıştırdığı tespit edildi.

16.07.1961. Amerikalılar plajda halka ellerinde saldırmalarla hücum ettiler. Gelen polislere ise görevleri başında olduklarını söylediler. Ceza almadılar.

18.03.1962. Bir Amerikalı çavuş Gebze yolu üzerinde bir Türkü çiğneyerek öldürdü.

7.10.1962. Amerikalı kadın Binbaşı Miltret Butler bir Türk’ü çiğneyerek öldürdü.

21.10.1962. Adana İncirlik Üssü Sendika Başkanı Canan Bıçakçı bir açıklama yaparak üste çalışan Türk görevlilere Amerikalıların kötü davrandığını, sürekli hakaret bulunduklarını ve küfür ettiklerini söyledi.

22.10.1962. Amerikalı Çavuş John Menemen yolu üzerinde bir Türk’ü çiğneyerek ölümüne sebebiyet verdi.

11.08.1963. İzmir’de büyük seks partisi. Radar üssünde görev yapan Amerikalılar seks partisi düzenlediler. Camlar açık olduğu için halk ortalıkta dolaşan çırılçıplak kızlar görünce polise haber verdi. Amerikalılar gelen polislere görev başında olduklarını söyleyince polis müdahale edemedi. 15 kadar küçük kıza tecavüz edildiği halde, Amerikalılara dokunulamadı.

6.05.1964. Tuslog’da görevli bir Amerikalı yüzbaşı ve çavuş Türk bayrağına hakaret etti.

11.05.1964. Bayrağımızı yırtan bir Amerikalı Wilburd Martin “Bütün Türkler …. Çocuğudur” diyerek hakaret etti.

13.06.1964. Bir Amerikalı asker Türk kadınına cebren tecavüz etti.

24.06.1964. Adana’da John adındaki bir Amerikalı çavuş mahalle bekçisini vurdu. Bekçi Resul ağır yaralı.

28.11.1964. Bir Amerikalı çavuş zorla bir kızın evine girmek istedi. Mahalle halkı kızın bağırması üzerine olaya engel oldu. Kız sinir krizleri geçirdi.

6.12.1964. Ankara Amerikalı çavuş, Veysel adındaki Türk’ü arabasıyla ezdi.

20.04.1966. Ankara’da çavuş Glen bütün mahallenin gözü önünde bir bayanın kapısına dayandı ve kırmak istedi vatandaşlar olaya engel oldu.

16.05.1966. Büyükada da otuz Amerikan askeri içki içtikten sonra etrafa saldırdı, vatandaşları dövdü, sarhoş Amerikan askerlerine polis müdahale edemedi.

6.08.1966 Çavuş Keith Esentepe’de Mediha isimli bir kadını ezerek ölümüne sebebiyet verdi.

Aynı tarihte Diyarbakır’a 20 kilometre uzaktaki Pirinçlik hava alanında korumakla görevli Türk birliğinin başındaki subaya Amerikalı subay silah çekti. Birliğin başındaki Türk teğmenin adı Yılmaz Baysan‘dı. Amerikalılar teğmeni silah zoruyla hapsettiler. Türk birliğindeki diğer askerler silahlarını alarak komutanlarını kurtardılar.

16.61961. Amerikalı S.W Topkapı Sarayı Bağdat Köşkü’nden sedef kakmalı takımları çalarken yakalandı. İfadesinde Türkiye’yi çok sevdiğini amacının hırsızlık değil Türkiye’den anı götürmek olduğunu söyledi.

(Komünist propagandasına malzeme olmasını engellemek amacıyla Amerikalıların Türkiye’de işledikleri suçlara büyük ölçüde sansür uygulanmış, sadece Amerikalıların isimleri değil mağdurların isimleri bile gizli tutulmuştur .)
 

asabi_turk

New member
Katılım
25 Eki 2008
Mesajlar
29
Tepkime puanı
0
Puanları
0
o cocukları f..k you amerika
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Ne şerefsiz olduklarını ispatlamışlar...Ama daha kötüsü bizim yöneticilerimizin bunlara boyun eğmesidir...ATATÜRK'ten sonra gerçekten bağımsız olmaktan, adeta vazgeçmişiz...Gönüllü sömürge olmuşuz.Ne yazıkki aynı zihniyet devam etmektedir.Aşağılık duygusunu aşıp Bir BOZKURT GİBİ asil, dik ve onurlu durabildiğimiz zaman herşey düzelecektir...O halde paralomız ''HERŞEY TÜRK İÇİN, TÜRKE GÖRE, TÜRK TARAFINDAN'' olmalıdır.

Paylaşım için teşekkür ediyorum.
 

Ruh Adam

New member
Katılım
21 Eki 2008
Mesajlar
53
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Öz yurdunda garipsin öz vatanında parya... !
 

Depresif Hayalet

New member
Katılım
20 Tem 2008
Mesajlar
232
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Ankara
238057.jpg
1953 ten

8 kasım 2008 Adana

Olay Tarihi:6 Temmuz 2007

İncirlik’te görevli ABD’li yüzbaşı, Adana’da alkollüyken aracıyla bir kişinin ölümüne neden oldu. Bilirkişi tarafından 8’de 8 kusurlu bulunan Yüzbaşı, tutuksuz yargıladı ve 18 bin YTL hapis cezasına çarptırıldı.

2.5 yıl hapis paraya çevrildi

Mahkeme, kusur oranının yoğunluğunu gözeterek ABD’li yüzbaşıyı önce 3 yıl hapse çarptırdı. Yargılamadaki iyi hali nedeniyle bu ceza 2 yıl 6 aya indirildi. Ceza, olayın oluşu ve sanığın kişiliği dikkate alınarak günlüğü 20 YTL’den olmak üzere 18 bin 200 YTL adli para cezasına dönüştürüldü.

G.Kore’de 50 bin kişi yürümüştü

Güney Kore’de bir ABD Üssü’nde görev yapan 3 ABD askeri, 2002 Haziran ayında askeri araçla yolda 2 Koreli kızı ezdi. ABD-G.Kore arasındaki antlaşmaya göre askerler ABD askeri mahkemelerinde yargılanacaktı. Öyle de oldu. Askerlerin üçünün de suçsuz bulunması, Kore halkını çileden çıkardı. Gösteriler düzenlenerek askerlerin Kore mahkemelerinde yargılanması istendi. Amerikan Üssü saldırıya uğradı. Seul’de 50 bin Koreli, adaletin yerine getirilmesini istedi. Ancak ABD, askerleri Kore’ye teslim edilmedi. Başkan Bush, olanlardan dolayı özür diledi.

ABD’de cinayet sayılıyor

Amerİka’da, alkollü sürücünün ölümlü trafik kazasına karışması, hukukta “Araç cinayeti (Vehicular homicide)” olarak adlandırılıyor. Eğer sürücü kaza anında alkollü ise, birinci dereceden araç cinayetiyle yargılanıyor. Bu suç 10 yıl ile 30 yıl arasında hapisle cezalandırılıyor.

Çifti öldüren ABD’li er hiç ifade vermedi

Adana’da 25 Ekim 2004’te meydana gelen benzer bir olayda ise İncirlik Üssü’nde görevli er Christopher Shumaker, motosikletle gezen Gülmehmet Kardaş ve 3 aylık hamile olan nikâhsız eşi 19 yaşındaki Zerrin Ugunlu’ya aracıyla çarparak ölümlerine neden oldu.


1953 ten 2007 ye ne değişmiş.....
(mahkemedeki iyi hal ne demek,takım elbise giyip kravat taktığınızda iyi halden yararlanıyorsunuz.Orada da taşkınlık yapacak haliniz yok ki!)
 

DOĞUKAN

New member
Katılım
18 Eki 2008
Mesajlar
2,057
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
K.K.T.C.
yazı uzun tamamnını okumadım çünkü canlandırma ne kadar bağımsız olduğumuzu gösteriyor! kendi ülkende yabancı..!!! :)
 

rotafatih

Dost Üyeler
Katılım
6 Ara 2008
Mesajlar
61
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
istanbul
Cevap: Gizlenen Amerikan Rezaleti

arkadaşlar amerika dediğiniz devletin dünya tarihinde adam gibi bir zaferi yoktur...ama gel gör ki bu devlet bizim gibi beş bin yıllık bir milletin evlatlarına çatıyor...suç kimde sizce?düşünmek gerek