GÜNEYİ MESKEN TUTANLARDAN PROTESTO
Fanatik Kıbrıslı Rum gençlerin önceki gün, Kıbrıslı Türklere ait araçlara saldırarak hasar vermeleri kamuoyunda sert tepkilere yol açmış. Öfkelenen KKTC vatandaşlarının bir bölümü, Saldırılara karşılık olarak, Pazar gününü Trodos'ta ve Larnaka'da piknik yapmaktan vazgeçerek, Kuzeyde kalmış. Yani kendi topraklarında piknik yapmak zorunda kalmışlar.
Faşist saldırıların geçişlere yansıması nedeniyle Lefkoşa'da araçlı geçişlerin yapıldığı Metehan sınır kapısı en sakin gününü yaşarken, Saldırıları bir bildiri ile kınayan Rum Yönetimi Sözcüsü Stefanos Stefanu, bu tür olayların, Kıbrıs Rum ve Türk toplumları arasındaki güveni dinamitlediğine dikkat çekti. Rum polisi ise suskunluğunu sürdürüp, her hangi bir tutuklama yapıp yapmadığı hakkında bir söz etmemiştir.
Bu olaylarda en dikkat çekici yorumlar ise yine Rum tarafını mesken tutan vatandaşlardan gelmiştir. Olayın yorumunu yapan vatandaşların ortak konuları bu saldırganlığın aşırı milliyetçi fanatikler tarafından yapılmış olmasının yanı sıra aynı olaylara ve o tür insanlara Kuzeyde de rastlandığının söylenmesi olmuştur.
Aslında bu büyük bir haksızlıktır. Türk halkı büyük bir iyi niyetle Rum'lara yaklaşmış evini açmış, çayını kahvesini ikram etmiştir. Kapılar açıldığında sürüler halinde Rumlar kuzeyi istila ettiğinde hiçbir Türk onlara fanatikçe ve saldırgan bir tutumla yaklaşmamıştır. Onların tahrikleri sonucu çıkan birkaç münferit olay dışında da böylesine saldırganlıkla karşılaşmamıştır, Kuzeye gelen Rumlar.
Peki, o vatandaşlarımız niçin bizde de vardır bu tür düşünenler ve olaylar diyerek kendi halkını karalama yolunu seçmektedir.
O Güneyi mesken seçenler ne zaman akıllanacaklar acaba. İçlerinden birkaç tanesinin canına kast edildikten sonra mı akıllanacaklar dersiniz.
Yıllardır ada üzerinde inkâr edilemez bir şekilde giderek artan fakat azalmayan Türk düşmanlığı ve adanın tümüne hâkim olma tutkusunu niçin görmezden gelerek, nasıl bir barış sağlamak istiyor bu vatandaşlarımız. Düşmanını düşman olarak bellediğin müddetçe onun karşısında daima kendini savunma içgüdüsüne sahipsin demektir. Biz karşımızdakine olduğundan daha fazla değer verip, onu kendimizden daha üstün görürsek, daima yenilemeye mahkûmuzdur. Nitekim Rumlarla olan ilişkilerimizde de hep böyle yapmaktayız. Aşırı bir Rum hayranlığı, Rum'a kuşkuyla değil de sempatiyle yaklaşmamız, onu bu adanın gerçek sahibi gibi görmemiz, "Türk değil KIBRISLIYIM!" dememiz de bunun bir örneğidir. Tüm bunlar Rum'un elini ve cüretini arttıran hareketlerdir. Sen kendini varlığını kabul etmekte zorlanırsan bir başkasına nasıl kabul ettireceksin. Bunu hiç düşünüyor mu acaba Güneye akın akın gidip Güneyin ekonomisine katkı koyan vatandaşlarımız.
Rum gençlerinin yaptığı taşkınlığı hiçte yadırgamıyorum. Adamlar yaptıkları anketlerde defalarca Türklerle bir arada yaşamak istemediklerini ortaya koydular. İstenmiyorsunuz arkadaş! Rumlarca istenmiyorsunuz! Türk olarak o topraklarda yaşamanıza izin vermeyeceklerdir! Gerçekten Türk olmadığınız ispatlayın, Devlet olma, millet olma olgularını bir yana bırakın KIBRISLI olun. Ama bunu yaparken öyle bölük pörçük değil! Toplum olarak bunu tümümüze kabul ettirin. Bizde inanalım KIBRISLI olduğumuza ve Türklüğü Türk tarihini dünyadan silelim, ancak o zaman Rum bizi arasına alır ve azınlık olarak payımıza ne düşüyorsa onu verir.
Tabi bunu yapacak ne imkânlar müsait, nede insanlar müsait! Kolay değil binlerce Türk şehidin kanıyla sulanmış bu topraklarda Türk'ün adını silmek, Türk'ün tarihini yok etmek.
Bu Kıbrıs öyle bir yer ki! Mücahitler, Mehmetçikler, Yeniçeriler, Leventler otağı olduğu kadar erenler evliyalar da otağı bir vatan parçasıdır. Hiç kimsenin gücü yemez buradan Türkün adını silmeye. Bunu düşünenler devam etsinler Güneyi mesken tutmaya, belki günün birinde onları olsun kabul eder Güney. Belki o saldırılara maruz kalmazlar.
Gidene dur denilmez. Hele o giden KIBRISLIYSA hiç dur denilmez çünkü KKTC Türk toprağıdır.
19.01.2009
Ayla Berkin