Gürcistan Kanunu Ahıska Türklerine Hangi Hakları Tanıyordu?

SALUR

Dost Üyeler
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
859
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
(the_aci_show)
Gürcistan Kanunu Ahıska Türklerine Hangi Hakları Tanıyordu?

Eli silah tutan 40 bin Ahıskalı Türk gencin ikinci dünya savaşında olduğu bir dönemde soğuk bir gecede (15 Kasım 1944) kadın, çocuk, yaşlı demeden hayvan taşınan vagonlara doldurularak Orta Asya (Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan) toprağına sürgün edilen resmi rakamlara göre 86 bin insanımız, 17 bin can kaybıyla menzillerine ulaştı. Tam 63 yıl bekleyişin ardından (11 Temmuz 2007) Gürcistan millet meclisinin çıkarmış olduğu kanunu, Gürcistan cumhurbaşkanı sayın M. SAAKAŞVİLİ imzaladı.

Aslında Ahıska Türklerinin vatanlarına dönme talepleri Avrupa konseyi tarafından gündeme alınmış, Gürcistan eski Cumhurbaşkanı ŞEVARNADZE tarafından Avrupa konseyine halkımızın geri dönüşü taahhüt edilmiştiyse de somut bir adım atılmamıştı. Umarız imzalanan bu kanun da yalnızca kâğıt üzerinde kalmayacaktır.

Son aylarda kamuoyunda da sık sık gündeme gelen bahis konusu kanun Ahıska Türklerine ne kazandırır? Bazı basında yer aldığı gibi kanun çıktı artık Ahıska Türkleri vatana dönüyor yazıları gerçeği yansıtmamaktadır. Bir kere bu kanun şu anda vatanlarına dönmek isteyen kişilere göç ve vatandaşlık hakkı tanıyor. Kanunda göçün nereye yapılacağı söz konusu değildir. Ahıska’ya mı, öbür bölgelere mi göç başlayacak belirsiz; fakat Gürcistan siyasilerinin konuşmalarını dikkate alırsak Ahıska’ya göç olmayacağı kanaatine varıyoruz. Siyasilerin yorumundan ziyade elimizde var olan kanuna dayanarak yola çıkarsak 01.01.2008 tarihinden itibaren müracaatlar başlayacak ve 01.01.2009 tarihinde müracaat kabulü sona erecek. Yurt dışında bulunan kişiler o ülkede bulunan Gürcistan temsilciliklerine talep edilen evrakları sunarak müracaatını gerçekleştirmiş olacak. Ardından müracaatlar değerlendirilecek ve göç etme hakkı kazanan şahıs altı ay içinde vatandaş olduğu ülkenin vatandaşlığından ihraç edildiğine dair belgeyi sunarak Gürcistan vatandaşı kimliğini alma hakkı kazanacak. Ya sonra? Sonrası kanunda yok!

Biraz daha konuyu açarsak; Özbekistan’a sürgün edilen ve 1959 yılında Azerbaycan’a göç eden Ahıskalı Mürsel bey Gürcistan vatandaşı olma hakkı kazanırsa Azerbaycan vatandaşlığından ihraç edildiğine dair belge sunmalıdır. Peki Azerbaycan’da vatandaşlıktan ihraç etme kararı bildiğim kadarıyla Cumhurbaşkanı’nın yetkisi dâhilindedir. Var sayalım ki zor da olsa o belge de elde edildi. Vatandaşlıktan ihraç edilen kişi Gürcistan’a nereye dönecek Ahıska’ya mı? Belli değil. Oysa ki, Mürsel bey 63 yıldır özlediği kendi köyüne dönmek istiyor. Çeçla köyüne. Suç mu? Gürcistan vatandaşlığını aldıysa o ülkede yaşayan her birey gibi eşit haklara sahip olmalı değil mi? Nasıl ona denilebilir ki sen şimdi Çeçla köyüne değil mesela Gori şehrine göçeceksin. Bu hiçbir hukuka sığmaz. Aslında Gürcistan’ın da hukuk dışı uygulama gerçekleştireceğine inanmıyorum. Yalnızca kanunda bu hususta belirsizlik olduğundan dolayı tartışılan konulardan bir örneği aktarmakta yarar görüyorum.

Öbür hususlardan biri ve en önemlisi müracaatlardan sonra değerlendirme komisyonunun vereceği karardır. Kime geri dönüşçü konumu verilecek, kime verilmeyecek tartışmaları.

Son 10-15 yıldır ki Gürcistan’da Kurtuluş (HSNA) adı altında gayr-i resmi bir dernek faaliyeti mevcuttur. Bu örgüt özellikle Azerbaycan’da yaşayan çocuklarımızın Gürcistan’daki üniversitelerde burslu olarak okumalarını sağlamaktadır. İlk işleri bu gençlere Türk olmadıklarını, Osmanlı döneminde zorla Türkleştirildikleri kabul ettirilmektir. Ardından da hazırlamış oldukları dilekçeyi aileleri ve akrabalarına imzalamaları istenmektedir. Söz konusu dilekçede şu ifadeler yer almaktadır:

“Aslen Meshetyalıyım ve Meshilerin Gürcü kökenli olduğuna inanıyorum. Bildiğim kadarıyla da bölge 200 yıl Osmanlı işgali altında kalmıştır. Bu geçen süre içinde halk zorla Müslüman edilmiştir. Vatanım olan Gürcistan’a davet edildim. Ve döndüğüm için çok mutluyum. Ben ve ailem ant içeriz ki, burada yaşayan milletlerin din ve âdet ananelerine saygılı olacağız. Ben ve ailem kendi ana dilimiz olan Gürcüceyi öğrenip, biz Gürcü Müslümanlar, aynı kanı taşıdığımız Hıristiyan Gürcülerle birlikte ülkemizi dış düşmanlardan korumak için çalışacağız.”

Söz konusu kanun gereği müracaat eden ailelerden yalnız bu forumlara imza atmış olan şahıslar değerlendirme komisyonu tarafından göçmen hakkını alırsa o zaman Mürsel bey’in Çeçla köyüne kavuşması bir hayal olur; çünkü Mürsel bey’in o formu imzalaması imkânsızdır.

Dikkat ettiyseniz yazımızın başında XX. yüzyılın 40’lı yıllarında sürgüne gönderilen kişilerin geri dönmesiyle ilgili kanundan bahis ediliyor. Kanunda bu kişilerin kim olduğu açıkça belli edilmiyor. Gerçi kanunun 2. maddesinde terimler ve açıklamalar bölümünün A fıkrasında zorla sürülen kişi - 31 Temmuz 1944 tarihi ve 6279 nu.lu Sovyetler Birliği devlet savunma komitesi tarafından alınan karara istinaden XX. yüzyılın 40’lı yıllarında Gürcistan Sovyet Cumhuriyetinden Sovyetler Birliğinin başka cumhuriyetlerine zorla yerleştirilen kişi denilmiş. Söz konusu 6279 nu.lu kararda sürgüne gönderilen kişilerin Gürcüler değil, Türkler olduğu aşikârdır. Hatta 6279 nu.lu karara göre hukukçularımız Ahıska Türklerine bir soykırım uygulandığını iddia etmekteler. O zaman sürgüne gönderilen kişilerin Türkler olduğunu Gürcü devleti neden kanunda belirtmemektedir? Tartışılan konulardan biri de budur; zira yukarda ki söz edilen çirkin dilekçe forumlarının altında yatan sırlar vardır.

Geçenlerde bir gürcü dergisi elime geçti. Dergide başlık şöyle atılmış “Tarihi hatalar muhakkak telafi edilmelidir”. Konu yine Ahıskalılar ve onların Gürcistan’a dönmeleri ile ilgili dergide iki Gürcü bilim adamının karşılıklı yorumlarına yer verilmiş. Halkımızın Gürcistan’a dönmesinin bölgede bir tehlike oluşturup oluşturmayacağı sorusuna, bilim adamları kesinlikle sıkıntı olmayacağını vurgulamaktadır. Dini ayrıcalıkların tehlike olacağını düşünenlere Acarların da Müslüman olduklarını hatırlatarak bir kıyaslama yapıyor. İlgi çekici bir yorum da şu; Özbekistan Fergana hâdiselerine dikkat çekerek deniliyor ki, Özbekler Türk’türler o zaman neden 1989 yılında Ahıskalılarla savaştılar ve Ahıskalılar Özbekistan’ı terk ettiler. Ardından da hâdiseleri Ahıskalıların Gürcü olmalarına bağlıyor. Pes yani!

Gürcü milletini cesaretli bir millet olarak tanımaktayım ve bu fikrim asla değişmeyecek; ama böyle sudan iddialar ve yorumlarla asırlar boyu Ahıska bölgesinde yaşamış Türk boyunu kabullenmemek, değişik senaryolar, komplolarla Ahıskalıları içerden parçalamak girişimi, Gürcü milletine has bir şey olmamalıdır. Hangi asırda yaşıyoruz. Tarihte bu halk Türk olmanın bedelini çok ağır kayıplarla ödedi. Madem bu halk 200 yıl baskı altında kalıp Türkleşmişse ki, tarihi rakamları da düzeltelim, Osmanlı’nın bölgedeki hâkimiyeti (1578-1828) 250 yılın üzerindedir. Daha Osmanlıdan önce ki 310 yıllık (1268-1578) tarihimiz kim olduğumuzun ispatıdır. O zaman hâlâ neyi tartışıyoruz? 1829-2007 tarihleri arasındaki süreçte neden değişme olmadı peki? Daha sürgün öncesi 1940’lı yıllarda Ahıska bölgesindeki mekteplerde halkımız hangi dilde öğrenim görüyordu? Kızıl Rençber, Adıgön Kolhozçusu gazeteleri hangi dilde yayımlanıyordu?

Gürcistan’ın şu andaki siyasi ve içtimai iktisadi durumunu gayet iyi anlamaktayız. Görünen şu ki sorunlar yumağı olan bölgede bir de Ahıska sıkıntısı yaşamak pek de istenmemektedir; ama yıllardır vatan hasretiyle yanıp tutuşan halkın manevi değerlerine saygı duymakta en azından insanlık borcu olmalıdır.

Gürcistan’da Türk olarak varlığımızı sürdürmek kimin zararına olabilir? Gürcü milletinin mi? Asla! O zaman sapı bizden olan bazı çıkarcı gençleri kullanarak dil ve din değişimine gitmenin sonuçlarını da iyi hesaplamamız lazım. Vatan, yalnızca üzerinde gezdiğin toprak değil, kendi milli ve manevi varlığınla yaşadığın, övündüğün bir mukaddes emanettir. Bütün bunlar olmadıktan sonra Ahıskalılar neyi kazanmış oluyorlar acaba?

Öbür yandan Ahıska Türklerinin Ahıska’ya yerleşmesi bölgenin kalkınması anlamına gelir. Burda da Gürcü devleti kazanır. Sürgünden sonra onlarca köyleri boş kalan Ahıska’ya Türkiye’den gelecek kardeş yardımlarda göz ardı edilmemelidir. Yıllarca Türk aleyhine eğitilmiş eski sovyet zihniyeti artık kafalardan silinmeli. İyi bir komşu ve dost ülke olan Türkiye’yi kazanmadaki en sağlam köprü; dili, dini, gelenek ve görenekleriyle eski SSCB de Türk olarak bilinen Ahıskalıların tarihi yurduna yerleşmesiyle ivme kazanmış olur.

Biz Ahıskalılar, Gürcü devletinin bölünmez bütünlüğüne, hürriyetine ciddi anlamda katkı sağlamış oluruz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Ahıskalıların müracaat edecekleri ve sonucunda Gürcistan’a geri dönebileceği ve vatandaşlık hakkı alabileceği söz konusu yasa da eksiklikler ve soru işareti olan birçok konular olmasına rağmen yine de mevcut Gürcistan hükümetine, özellikle cumhurbaşkanı sayın M. SAAKAŞVİLİ’ye teşekkür borçluyuz. Ümit ediyoruz ki, insan hakları ve hukukun üstünlüğü dikkate alınarak bu sorunlar kısa sürede çözüme kavuşacaktır!
 
Üst