Harekat Planı

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Harekat Planı


1963 olayları ile birlikte Türk Genelkurmay Başkanlığı, Kıbrıs'a karşı daha önceden hazırlanan harekat planlarını ciddiyetle ele almış ve planlara son şeklini vermeye başlamıştı. Daha sonraki yıllarda bu plan, ordunun silahları ve olanakları arttıkça bazı değişikliklere uğramış, sonunda 1974'ün Temmuzuna gelinmişti.

Gerek 1964 ve gerekse 1967'de Kıbrıs'a çıkarma kararı alındığında, ordunun havadan bir harekat için olanakları hemen hemen yok gibiydi. Örneğin 1967'de Silahlı Kuvvetlerin ancak 6 helikopteri vardı ve bununla da ne kadar birlik taşınabilirdi? 6 taşıma uçağı ve 450 paraşütü vardı ki, bununla en iki bölük kullanılabilirdi.
1974'e gelindiğinde Silahlı Kuvvetler 5 bin kişilik bir hava indirme tugayını, iki parti halinde de olsa, taşıyabilecek taşıma uçağına ve o sayıda paraşüte sahipti. Helikopter sayısı da bin kişilik bir piyade taburunu tüm silah ve personeliyle bir yerden alıp uzak diğer bir yere taşıyacak sayıya ulaşmıştı. Sonra, 1967'ye kadar hemen hiç bulunmayan askeri deniz çıkarma araçları da, ortalama 4-5 bin kişilik bir birliği kademeler halinde bir kıyıdan diğerine çıkarabilecek kadar çoğalmıştı. Bu araçların bir kısmı tank da taşıyabiliyordu. Ayrıca, 1972'den sonra özel çıkarma birliği olarak bir Deniz Piyade Alayı kurulmuştu. Ordu, her bakımdan bir deniz aşırı harekata hazırdı. Komutanların 1964 ve 1967'deki sıkıntılardan gerekli dersi aldıkları anlaşılıyordu.
1974 Temmuzunda Genelkurmayın planları bu olanaklar dikkate alınarak geliştirilmişti ve hazırdı. Ancak bu plan 20 günlük bir hazırlık zamanı öngörmekteydi. Ama aniden patlayan Sampson darbesiyle en geç beş gün içinde müdahalenin yapılması zorunluluğu doğunca, planda bazı küçük değişiklikler yapıldı ve bu da kısa sürede tamamlandı. Sampson darbesi haberinin Ankara'ya ulaştığı gün olan 15 Temmuz gece yarısı, planda gerekli değişiklikler yapılmış ve gece yarısından sonra görev alacak birliklere emirler ulaştırılmaya başlanmıştı.
Harekat Konya İkinci Ordu Komutanı Orgeneral Suat Aktulga'nın sorumluluğundaydı. Kıbrıs'a, İkinci Ordu Komutanlığı'na bağlı Korgeneral Nurettin Ersin'in Adana'daki 6. Kolordusu çıkacaktı.
6. Kolordu Komutanlığı'nın emrine şu birlikler verilmişti:
· Çakmak Özel Görev Kuvveti (Mersin bölgesinde kurulacak çıkarma tugayı)
· Komando Tugayı (Bolu'da Mersin bölgesine gelecek)
· 39. Piyade Tümeni (İskenderun'da)
· 28. Piyade Tümeni (Ankara'da)
· Kıbrıs Türk Alayı (Kıbrıs'ta)
· Bayraktarlık emrindeki tüm Kıbrıs mücahitleri

Başbakan Ecevit'in ifadesiyle "Barış Harekatı" adını alan Genelkurmay'ın "Kıbrıs Barış Harekat Planı" iki aşamadan oluşuyordu ve ana hatlarıyla şöyleydi:
BİRİNCİ AŞAMA:
Kıbrıs Türk Alayı, Lefkoşe ve Boğaz Sancaklarının Mücahitleri, Girne Boğazı-Gönyeli-Lefkoşe bölgesini güven altına alacaklar.
Hava İndirme Tugayı (paraşütle) ve Komando Tugayı (helikopterle) bu bölgeye indirilecek.
Çıkarma Tugayı (Deniz Piyade Alayı ve 50. Piyade Alayı'ndan kurulu Çakmak Özel Görev Kuvveti) denizden, düşman elinde bulunan Girne Batısı'ndaki kıyıya çıkarılacak.
Havadan inen kuvvetlerin bir kısmı Kuzeye saldırarak denizden çıkan birliklerle birleşme sağlanacak.
İKİNCİ AŞAMA
Eğer durum gerektiriyorsa daha sonra denizden çıkarılacak iki tümenle (39 ve 28. tümenler) Kıbrıs Türkleri için güvenlik sağlayan "Şahin Hattı"na kadar Kuzey Kıbrıs ele geçirilecek.
Hava ve Deniz Kuvvetleri bir kısım birlikleriyle, Kara Kuvvetlerinin Kıbrıs'a gidişinin güvenliğini ve Kıbrıs'ta Hava ve Deniz yakın desteğini sağlayacak.
Kıbrıs Yunanistan'a çok uzak (ortalama 900 km.), Türkiye'ye çok yakındır (Anamur'a 74 km.). Bu sebeple Yunan savaş uçaklarının Kıbrıs'taki kuvvetlerini desteklemesi olanaksızdır. Donanması ile harekatı da zordur. Bu yüzden Kıbrıs, Türk hava hakimiyeti altındadır. Deniz hakimiyeti de, hava kuvvetlerinin yardımıyla Türklerin elinde sayılabilir. Özellikle hava hakimiyeti çok büyük bir avantajdır. Bununla beraber, Kıbrıs'a bir deniz aşırı harekatın yapılacak olması yine de bazı tehlikeler ve zorluklar taşır. Hele harekatın birinci safhasında ilk gün, hemen hemen topçu ve tanktan yoksun olarak havadan inecek ve denizden çıkacak kuvvetlerin, kendisinden üstün düşman kuvvetleri karşısında dayanması bir hayli zor olacaktır.
Kıbrıs'taki kuvvetler, deniz yoluyla ancak iki gün sonra yeni birliklerle takviye edilebileceklerdir. Havadan helikopterle birlik getirilmesi ancak küçük çapta olabilecektir. Bu sebeplerle ilk iki gün, Kıbrıs harekatının kaderini tayin edecektir. Ve harekatın başarısı, Türkiye'den giden kuvvetlerle Kıbrıs'taki Türk Alayı ve mücahitlerin tankı, topu ve diğer ağır silahlarıyla kendilerinden en aşağı iki buçuk misli kuvvetli düşman karşısında dayanabilmesine bağlıdır.
Kıbrıs harekatı, dışarıdan bakıldığı ve zannedildiği gibi hiç de kolay değildir. Üstelik, Yunan Kıbrıs Alayı'nın içlerinde bulunduğu Kıbrıs Kuvvetleri iyi eğitilmiştir ve sanıldığından çok daha güçlüdür.
6. Kolordu, Kıbrıs harekatını yaparken, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kalan büyük kısmı, olası bir Yunan savaşına karşı elde tutulacak ve plana göre sefer görev yerlerine intikal edecekti. Çünkü Türk Genelkurmayı da biliyordu ki, Kıbrıs harekatı önde görünmekle beraber asıl sorun, bir Türk-Yunan sorunudur ve eğer bir savaş çıkarsa asıl kozlar bu iki ordu arasında Trakya'da ve Ege'de çözümlenecektir. Özellikle o sırada iktidarda bulunan Yunan Askeri Cuntasının ne yapacağını hiç kimse bilemez. Şampson darbesi gibi delice bir macerayı göze alan bu dikta yönetiminin, bütün tehlikesine karşın bir Türk-Yunan savaşına sebep olması da beklenir. Böyle olsa bile harbi başlatan Türk tarafı olmayacak, Yunan tarafının harekete geçmesi beklenecektir.
KAYNAK:
Artuç, İbrahim-; Kıbrıs'ta Savaş ve Barış, Kastas Yayınları, İstanbul 1989, s. 166-171.










 
Üst