Hasipoğlu; “Müzakereler; Ya sil baştan ya kaldığı yerden”

Alihan Pehlivan

Onursal Üye
Katılım
28 Eki 2010
Mesajlar
526
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Hasipoğlu; “Müzakereler;
Ya sil baştan ya kaldığı yerden”
wzO6DB.jpg

Geçtiğimiz Cuma akşamı Kanal T’de 2003 ten bu yana Kıbrıs Konusunda ki müzakere sürecini iyi takip eden ve 2010’dan bu yana da içinde yer alan Hukukçu Oğuzhan Hasipoğlu ile yeni müzakere sürecini konuştuk. Hasipoğlu, yeni süreçle ilgili çok önemli bilgiler verdi.

Yeni müzakere sürecinde Kıbrıs Rum tarafının müzekkerelere kaldığı yerden devam edip etmeyecekleri konusunun net olmadığını, Sayın Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu”nun Cumhurbaşkanı seçildikten sonra müzakerelere bir önceki dönemde Kabul edilenler konusunda kaldığı yerden devam edilebileceği konusunda esneklik göstermesini rağmen, Kıbrıs Rum tarafının bu konudaki tavrının bu hafta netlik kazanacağını kaydeden Hasipoğlu, eğer Rum tarafı daha önce anlaşılan konularda geri adım atarsa ve anlaşılan konular yeniden müzakereye açılırsa, Kıbrıs meselesinin bir 5 yıl daha çözüme kavuşmasının mümkün olamayacağının altını çizdi.

2010 – 2012 döneminde özellikle Ekonomi’, ‘AB’ ve ‘İç güvenlik’ konularında kayda değer ilerlemelerin sağlanmasına rağmen, yönetim, mülkiyet ve vatandaşlık gibi önemli konularda daha az ilerlemelerin sağlandığını belirtti.

Kurulması planlanan federasyonda yer alacak devletlerin anayasaları, federasyonda yetki paylaşımının nasıl olacağı, federal devletin organlarının hangileri olacağı, dış ilişkiler ve vatandaşlık başlıkları detaylı bir şekilde tartışılmıştı.

“2004 Annan planı döneminde Avrupa Birliği gazı vardı, şimdi ise Doğal Gaz var!”

Kıbrıs adasının etrafındaki kaynaklar ilgili birçok devletin iştahını kabartmaktadır, 2004 yılındaki A.B temelli çözüm istencinin artık o kadar popular olmadığını, Güney Kıbrıs’ın AB de olmasına rağmen ekonomisinin iflas etmesi, Türk tarafına ise AB”nin verdiği sözleri tutmamasından dolayı yaşamış olduğu hayal kırıklığı, anlaşmayı tetikleyebilecek yeni olgunun doğal gazda odaklandığına dikkati çeken Hasipoğlu, bir anlaşma olması halinde hem Kıbrıs”lı Türkler”in hem de Kıbrıs”lı Rum”ların, bundan kazançlı çıkabileceğini ifade etti.
"Siyasal Eşitlik artık kayda geçti"

Egemenlikle yakından ilintili bir noktanın yetki paylaşımı olduğunu da ifade eden Hasipoğlu, siyasal eşitlik kavramının işlerliği konusunda bu yeni süreçte de ısrarlı olunacağının altını çizdi.

Yasama organında önemli oranda anlaşma sağlandığını, senato ve temsilciler meclisi olacağını, senatoda eşit temsiliyet bulunacağını anlatan Hasipoğlu, senatoda karar alırken her kurucu devletin senatörlerinin en az dörtte birinin oyuna ihtiyaç duyulacağını belirtti.

Artık Yetkiler Ortak Metinle Kabul edilmiş oldu”

Kıbrıs Rum tarafının Kabul etmketen kaçındığı bu prensip ortak metinle kayda geçirlmiş oldu. Kurulacak olan federal devletin belirlenecek olan yetkileridışında kalan yetkiler kurucu devletlere ait olacaktır
“Dönüşümlü Başkanlık Konusunda Kıbrıslı Rumlar Geri adım attı”

Dönüşümlü başkanlık ilk tartışılmaya başlandığı zaman her iki tarafça da kabul edildiğini, müzakerelerin belli bir aşamasında aniden Çapraz Oy gündeme getirilerek Rum tarafınca dönüşümlü başkanlığın bir şartı gibi lanse edilmeye çalışıldığını ifade etti.

Yürütmenin başının seçimi ile ilgili olan Çapraz oy konusunda her iki toplumun siyasi partilerinin henüz hazır olmadığını, bu yapının yürürlüğe girebilmesi için her iki tarafın siyasal partilerinin birbirlerini tanıması ve her iki toplum iradesinin de ayrıca onayına ihtiyacı olduğunun altını çizdi.

Egemenlik Kıbrıslı Türk ve Rumlardan Eşit Şekilde Neşet edecek;

Egemenlik tanımı konusunda her iki tarafın da masada önerisi olduğunu belirten Hasipoğlu, Dünyada Anayasa hukuku literatüründe “Tek Egemenlik” diye tanımı olan hiç bir federasyon modelinin olmadığını iddia etti. Ortak Acıklama metninde tek egemenlik için özel bir tanımlama yapıldığını, buna göre; “Birleşik Kıbrıs, BM ve AB”nin bir üyesi olarak tek uluslararası tüzel kişiliğe ve tüm BM üyelerinin BM şartında tanımlandığı şekilde tek egemenliğe sahip olacağı” belirtilmektedir. Ayrıca egemenliğin Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlardan eşit olarak neşet edeceği ifade edilmektedir.

“KKTC yurttaşı herkes, yeni devletin yurttaşı olmalıdır”

Rum Yönetiminin geçmişteki pozisyonunun 50 bin vatandaşlıktan söz ettiğini, ancak rakamsal bir sınırı asla kabul etmediklerini söyledi.

Hasipoğlu, “Rakamsal bir sınırı hiçbir şekilde kabul etmiyoruz, nasıl ki Rum tarafının verdiği vatandaşlıklar kabul ediliyorsa, Türk tarafının da vatandaşlıkları kabul edilmelidir. Bu konuda sayısal değil, ilke üzerinde duruyoruz” dedi.
“Mülkiyetteki anlaşmazlıklar…”

Müzakereci Hukukçu Oğuzhan Hasipoğlu, “mülkiyet” konusundaki uzlaşmazlıklar hakkında da bilgiler verdi ve bu başlıkta yakınlaşma kağıdının olmamasının nedeninin Rumların kuzeyde bulunan mülklere dönüp dönmeme konusunda Kıbrıslı Rumların bireysel tercih hakkı kousundaki tutumu olduğunu belirtti. Ancak son çıkan Demopoulos ve Meleagrou kararları doğrultusunda mülkün bir kişiye tahsis edilmiş olması veya mevcut kullanıcısının olması durumunda, eski sahibin malına dönme imkanının adeta imkansızlaştığının altını çizen Hasipoğlu, Uluslararası hukukun artık Malın şimdiki kullanıcısı ile eski sahibi arasında detaylı bir inceleme yaptığını ve meseleyi tıpkı Türk tarafının tezleri doğrultusunda kriterlerle çözme yoluna gittiğini ifade etti.
Kapalı Maraş Konusu;

Kıbrıs Türk tarafı bir irade otaya koyup Kapsamlı Çözüm öncesinde Maraş ile ilgili olası bir açılım yaparak 1974 öncesi sakinlerini bölgeye yerleşmeye davet etmesinin de mümkün olabileceğini, ancak bunun karşılığında Kıbrıslı Rumların da adım atması gerektiğinin altını çizen Hasipoğlu, Türk tarafının ne zaman güven yaratıcı bir adım ortaya atsa, ki doğal gazın paylaşımı da bunlardan biridir, bunun zamanı konusunda Hristofyas”ın Kapsamlı Çözüm ertesine işaret ettiğini hatırlatan Hasipoğlu, simdi ise Anastasıades”ın Maraş konusunda Rumların Türk tarafından karşılıksız hemen bir açılım beklediğini, bunun da adil olmadığını belirtti.

Oyunun Sonuna Geldik mi?

Hasipoğlu, bu sefer bu iş biter mi? sorusunda ise şöyle cevap verdi; “Kıbrıs Müzakereleri 44 yıldır devam eden bir oyun aslında. Bu yüzdendir ki Sn. Genel Sekreter Kıbrıs”la ilgili yayımladığı son raporlarının birinde; Müzakerelerin Son Aşamasına gelindiğinin ifadesini “End Game” ve “Final Phase” olarak ifade ettiler. Artık herkes gibi onların da içinden geçen bu oyunun perdesinin bir şekilde inmesidir diye düşünüyorum.

Ancak son aşamaya geçip geçmeyeceğimiz de şüpheli, zira Anastasidies, Eroğlu”nun göstermiş olduğu görüşmelerin “kaldığı yerden devam edebileceğine” dair vermiş olduğu taahhüt konusundaki samimiyetini gösterebilmiş değildir. 2010 – 2012 yılları arasında anlaşılan yazılı konuları teyit dahi edememektedir. Her ne kadar Ortak Açıklama metninde bir uzlaşı olsa dahi yeni başlayacak olan görüşmelerde Anastasiades”in . Hristofyas ile anlaştığımız konuları bir kez daha müzakere edip etmeyeceğimiz net değildir. Eğer bu olur ise, Rum tarafının zamana oynamak konusundaki gerçek yüzü bir kez daha ortaya çıkmış olur. Rum tarafının temennisi de aslında budur. Herhangi bir zaman sınırlaması olmadan müzakerelerin ucu açık devam etmesi!

Kıbrıs müzakere süreci, gerek kullanılan yöntemler gerekse de ortaya konan modeller açısından artık "tüketilmiş"tir. "Önemli olan bu noktadan sonra siyasi irade ve liderlik ortaya koymaktır. Bunu ancak ciddi “Al-Ver” yaparak gerçekleştirebiliriz. Eğer bir siyasi irade varsa ve çözüm bulunacaksa 3-4 aylık bir sure dahi yeterlidir.

Öte yandan, eğer müzakereler devam eder, ancak başarısızlık olursa, diğer bir ifadeyle süreç çökerse, şu anki zemin olan federasyon konusunda büyük bir soru işareti ortaya çıkacaktır. Kıbrıs tarafı olarak bu noktadan sonra daha fazla beklemeye tahammülümüz olmayacaktır. İki alternatif vardır; ya bu sorunu görüşüp belli bir zaman dilimi içerisinde çözeceğiz ve uluslararası hukuki kişiliğimizi kazanacağız, ya da kendi varlığımızı kabul ettirmek için başta ekonomi olmak üzere kendi ayaklarımızın üzerinde durabileceğimiz politikalar geliştireceğiz. Kendi varlığımızı Kabul ettirmek en doğal hak olduğuna göre bunu talep edeceğiz. Tüm çabalarımıza rağmen Kıbrıs sorunu belli bir zaman dilimi içerisinde çözümlenemediği takdirde, Dünya da bize “yolunuz açık olsun” diyebilmelidir. Şu anki hedefimiz tam anlamıyla yeni başlayan müzakere sürecine odaklanıp bu sürecin hızlı ve başarılı bir şekilde sonuçlanabilmesi için tüm çabayı göstermektir.

Faiz SUCUOĞLU: Geçen hafta İskele ilçe yemeğinde bir yıldız gibi parlamanız bazılarını fena halde rahatsız etmiş. Aman dikkat edin bu sıralar tüm gözler üzerinizde.

Kadri FELLAHOĞLU: Her ne kadar parti içinden size yeşil ışık yakılmasa da Özkan Bey sonuna kadar arkanızda.

Ümit ÖZKIRAN: İskele ziyaretlerini son zamanda artırdığınız gözlemleniyormuş. Hayırdır bu aralar neden bu kadar bölgedesiniz?

Asım VEHBİ: GAÜ Çevre ve Doğa Yılı Etkinlikleri çerçevesinde Yeşilırmak Ağaçlandırma Projesine ana sponsor olduğunuzu memnuniyetle öğrendik.Hadi bakalım bunu şimdi de gelenek haline getirin ve her yıl doğaya yeni ağaçlar kazandırın.

Pervin GÜLER: Dereboyu'nda cadde boyunca sağlı sollu park edilen araçlar büyük tepki çekiyor. Vatandaşlar kaldırımlar da bile yürüyemiyor. Mağusa'dan bir yurttaş misafirlerini caddede yürütememiş. Bir el atmak gerekir bu konuya.

Ferdi Sabit SOYER: Dostlar ile Mağusa'da sohbetler nasıl gidiyor? Parti yönetiminin verdiği bazı sözleri yerine getirmemesine fazla kızıyormuşsunuz.

Hasan ERÇAKICA: Kıbrıs konusunda yaptığınız açıklamalar dikkat çeker. Bu arada Cumhurbaşkanlığı ile yakın diyalog içindeymişsiniz.

Ahmet HAVUTÇU: Hafta sonu mesai yapıp inşaatta yarım kalan işleri bitirmişsiniz. Neyse bu hızla yaza komşuyuz.

Özel KADIOĞLU: Hafta sonu Göçmenköy yine tam kadro av partisindeymiş. Her hafta katılımcı sayısı da artıyor galiba.

Turgay DENİZ: Deniz Plaza Kadın Futbol takımın teknik direktörlüğüne soyunmuşsunuz. Gördüğünüz gibi ilk maçta Cuma Erengil’in takımı sizi farklı mağlup etmiş. Bu işler için kurs şart.

Aytekin AYAZ: Hafta sonu çifte mutluluk yaşadınız, önce tavlada beni yendiniz sonrada Beşiktaş’ı. Sahi şu Dany sizin futbolcunuz değil miydi?

Ali BİZDEN: Gelecek ilk genel seçimlerde artık vekilleğe aday olacağınızı açıklamışsınız. Keşke 28 Temmuz’da bu kararı almış olsaydınız.

Sefa KARAHASAN: Eşiniz doğum gününüzde sürpriz yapıp taa Urfa’dan KKTC’ye gelmiş ama siz bir türlü saatinde sizin için verilen sürpriz doğum günü partisine gidemeyip herkesi saatlerce bekletmişsiniz.

Gökhan GÜLER: Evde oturmaktan sıkılmadınız anlaşılan. Evde çocuk bakma işini epey benimsemişsiniz.

Gökhan ALTINER: Son günlerde sarışın bir bayana sürekli hediyeler alıyormuşsunuz. Aşk nelere kadir değil mi? Sizin gibi gadsot birisi bile hiç düşünmeden para harcayabiliyor.
 
Üst